Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)

By talinkalma

781K 42.2K 3.5K

Ayrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85
Bölüm 86
Bölüm 87
Bölüm 88
Bölüm 89
Bölüm 90

Bölüm 5

13K 700 64
By talinkalma


Aynı sıralarda bir dağın yamacında mahsur kalmış olan Demir hiç de rahat olmayan uykusundan bir inleme sesiyle uyandı. Rüyasında Neva'nın dolgun alt dudağına bitmek tükenmek bilmeyen şehvetli öpücükler kondurmakla meşguldü.

Hızla genç kızın olduğu tarafa baktı. Neva yatağının içinde oturuyordu. Allah kahretsin diye söylendi içinden. Anlaşılan garip sesler çıkarıp onu korkutmuştu. Lanet olsun sana Demir. Sen böyle zayıf bir adam değildin. Ne oldu sana böyle?

Garip bir hınçla kendine söylenmeye devam etti yerinden doğrulurken. Üstelik tipin bile değil...

Hıçkırıkla karışık inlemeyi tekrar duyunca irkildi. Demek ki o ses Neva'dan gelmişti. Onun sesiyle uyanmıştı. Çok şükür...

Bir yandan rahatlamış bir yandan da şaşırmıştı. "Neva...''dedi kısık bir sesle. "Ne oldu?'' Yavaşça yanına çömeldi.

İyice kısılmış gaz lambasının zayıf ışığında genç kızı tam seçemiyordu. Ama umutsuzlukla çökmüş omuzlarının titrediğini daha dokunmadan fark etti.

"Neva, iyi misin? Niye ağlıyorsun?''

Uğuldayan rüzgarın arasından garip homurtular duyunca başını cama doğru çevirdi ve tetikte beklemeye başladı. Neva bu sesle irkilmiş ve yüksek sesle hıçkırmaya başlamıştı.

Dikkatle dinleyen genç adam duyduğu şeyin homurtu değil de uluma olduğunu anladı.

Kurtlar... Hırlamayla karışık uluma sesleri sanki daha da yakından geliyordu şimdi.

Anlaşılan kulübede birilerinin olduğunu anlamış, harekete geçmişlerdi. Kolunu genç kızın omzuna atarken "Korkma...''dedi fısıltıyla. "Bize bir şey yapamazlar. Burada güvendeyiz.''

Neva hıçkırıklar arasında konuşmaya çalıştı. "On..ondan değil... Korkmuyorum ben.''

"O halde niye ağlıyorsun? Kabus mu gördün yine, söyle bana?''

"Yo..yok.'' Kısa açıklaması minik bir burun çekmesi ve uzun bir hıçkırıkla devam etti.

Demir bu haldeyken sorunu anlayamayacağını fark edince ona sarılıp ağlamasının bitmesini beklemeye karar verdi. Bu konularda hiç tecrübesi yoktu ama babasının annesine böyle davrandığını görmüştü bir kez. Anneannesini kaybettikleri zaman...

Sabırla beklemeye başladı ancak kurtlar buna pek de müsaade edecek gibi görünmüyorlardı.

Yeni bir uluma silsilesi ürpertici bir şekilde kulübeye çarparken Neva hızla doğruldu ve yaşlı gözleriyle pencereye bakmaya başladı.

"Korkma...''dedi bir kez daha Demir. Aynı anda güvenli bir yerde oldukları için içinden kısa bir dua mırıldanmaktan alamamıştı kendini.

Neva yaşla dolu gözlerini genç adama çevirdi ve uzun bir süre karşısındaki şefkatli yüze baktı. Burnunu çekip yutkunurken "Onlar..''dedi hıçkırarak. "Onları buldular değil mi?''

Demir anlamayan gözlerle genç kıza bakakaldı. "Kim kimi buldu?''

"Kurt-kurtlar... minibüstekileri...'' Devam edemeden titrek bir nefes alarak yeniden ağlamaya başladı.

Daha önce aklına hiç gelmeyen bu olasılık genç adamı buza çevirdi adeta.

Derin acılı bir nefes alırken endişeli bakışlarını pencereye çevirdi. Bu arada farkında olmadan genç kızı kendine çekmişti.

Rüzgarın kar taneleri arasında süzülen ıslık sesine boğuk hırıltılar ve ulumalar eşlik etmeye devam ediyordu.

"Değil mi..?''diye sordu ısrarla Neva.

Genç adam iki koluyla sıkıca genç kıza sarıldı ve kısacık saçlarının üzerinden "Bilmiyorum canım...''diye fısıldadı. "İnan bana bilmiyorum.''

Neva başını hızla kaldırıp küçük elleriyle genç adamı gömleğinden yakaladı. Yaşla dolu gözlerinde yepyeni bir heyecan parlıyordu. "Acaba...acaba şey yapamaz mıyız?''

"Ne..?'' Bu garip kız yoksa gidip kurtları... kışkışlamayı mı teklif edecekti? Yok daha neler! Gerçi onunla ilgili listesine göz atacak olursa bu olasılık da imkan dahilinde görünüyordu ama...

"Kapıyı açıp ses yapsak... Onları oradan uzaklaştırabiliriz belki, ha?''

Çığda hayatını kaybedenlere duyduğu acı olmasa bu fikre gülecekti Demir. Neva'nın teklifi düşündüğünden çok da farklı değildi. Ama acı hala tazeydi. Yaşadığı anların dehşeti de...

"Hayır.''dedi kararlı bir sesle.

"Ama...''

"Hayır Neva... Bu iyi bir fikir değil. Onlar öldü. Ancak biz hala hayattayız.''

"Sadece ses yapıp dikkatlerini çekeceğiz o kadar...''

"Hayır, dedim... Onlar için yapacak hiçbir şey kalmadı artık.''

Genç kız itiraz etmek için ağzını açınca da "Bak...''dedi sertçe. "Bu dediklerim sana acımasızca gelebilir ama şu anda önceliğimiz güvende olmak ve birileri bizi bulana kadar hayatta kalmak... Anlıyor musun?''

Neva inatçı bir sessizlikle genç adama baktı, baktı. Sonra istediği şeyin olanaksızlığını anladı ve gözleri yine taştı.

Dudakları titremeye başlarken "Biliyorum, biliyorum.''diye hıçkırdı. "Ama o kadar üzücü ki... Dayanamıyorum.''

Demir bir kez daha ona sıkıca sarılırken "Ben de tahammül edemiyorum ama başka çaremiz yok.''dedi boğuk bir sesle. Bir eli genç kızın ensesine kayarken odanın ne kadar soğuk olduğunu fark etti birden.

Yatarken olası bir duman zehirlenmesine karşı ateşi söndürmüşlerdi. Gerçi genç kız olmasaydı bu aklına bile gelmezdi. Bu tür konaklamalar onun tarzı değildi ne de olsa. Demir gürül gürül yanan ateşi bu zamana kadar bir tek şöminelerde görmüştü.

Bir de babasıyla çıktığı gezilerde yaktıkları kamp ateşi vardı. Ama çok eskilerde kalmıştı bu hatıra. Dudaklarına özlem dolu bir gülüşün yayıldığını fark etmedi genç adam.

Güçlü kollarıyla genç kızı yerden kaldırıp hala sıcaklığını koruyan kendi yatağına taşıdı ve yorganı sıkıca üzerine örttü. Neva ağlamaktan bitap düşmüş sessiz hıçkırıklarla sarsılıyordu.

Sobayı biraz güç de olsa yeniden yakmayı başardığında "Aferin sana...''diye fısıldadı. Sol işaret parmağını kızarmaktan neredeyse son anda kurtarmıştı.

Önce minik olan alev güçlenip büyümeye başladığında sanki önemli bir anlaşma imzalamış gibi sevindi. Kendi kendine gülerken bu garip duygu haline şaşırmadan da edememişti.

Alt tarafı bir ateş yakmıştı işte.

Yaptığından memnun bir tavırla yerinden doğrulurken küçük camlar rüzgarın yeni bir hücumuyla sarsıldı ve korkunç ulumalar tekrar duyuldu. Neva'nın yerinden sıçrayıp doğrulmasıyla genç adamın onu kollarına alması nerdeyse aynı saniyeye rastlamıştı.

"Tamam, sakin ol. Her şey yolunda... Ben yanındayım.''

Sıkıca sarıldı genç kıza ve onun pencereye doğru bakmasına engel oldu. "Uyu hadi.''

"Sobayı mı yaktın? Ama...''

"Sorun değil... Benim uykum kaçtı zaten... Hadi uyu sen. Çok yıprandın.''

"Uyuyamam ki...'' Sesi kim bilir hangi kötü düşüncelerin etkisiyle titriyordu.

"Hiç olmazsa dene... Söz, ben sobaya göz kulak olacağım. Dün sen nöbetteydin. Bu gün de sıra bende... Adil bir değiş tokuş, ha?''

Aradan kısa bir süre geçtiğinde genç adamın istediği olmuş, genç kızın başı omzunda ağırlaşmıştı. Endişeden ve ağlamaktan yorgun düşen kalp şeklindeki yüzü yumuşamış, yarı aralık dudaklarından hafif ve düzgün nefesler alıyordu. İçkiyi Demir içmiş, ancak sızan Neva olmuştu anlaşılan.

Demir dikkatle genç kızın başını yastığa koydu ve üzerini örttü. Yataktan kalkıp diğer yataktaki kabanı da düzgünce Neva'nın üzerine serdi. Genç kız yatakları değiştirme teklifini ısrarla reddettiğinden beri üzerinde olan huzursuzluk da nispeten azalmış oldu. Kurtarıcısını hiç olmazsa soğuktan korumalıydı.

Sessiz adımlarla pencereye yaklaştı. Uzun bir süre kulübede mahsur kalanlara aldırmadan daha da hızlı yağmaya başlayan karı seyretti. İçinde artarak devam eden sıkıntıya aldırış etmemeye çalışıyordu ama...

Kar böyle devam ederse kurtarma ekibinin yola çıkması gecikecekti. Gerçi ailesinin bütün kapıları zorlayacağını biliyordu. Babası inatçı ve kararlıydı. Ancak acımasız doğa koşulları onun da elini kolunu bağlayacak gibi görünüyordu.

"Buna da şükür...''diye fısıldadı yağan kara bakarak. "Güvenli bir yerdeyiz... Sağlığımız iyi ve yiyecek sıkıntımız da yok.''

Şu anda yağan karın altında ve büyük bir olasılıkla soğuyan bedenleri aç kurtların insafına kalanlardan olabilirlerdi. Bu konuda düşünmeyi kendine yasak ederek kafasını başka şeylerle meşgul etmeye karar verdi. Özellikle küçük mekanın giderek artan ısısı uykusunu getirmeye başlamışken hem de...

Neva'ya verdiği sözü tutmaya kararlı bir şekilde bakışlarını odada gezdirip zaman geçirmesine yardımcı olacak bir şeyler aramaya başladı.

Tam ümidini keserken komodinin üstündeki kitapları görünce yüzü ışıldadı. Ses çıkarmamaya çalışarak oraya yöneldi. Doğayı konu alan birkaç büyük boy dergi düzgünce istiflenmişti.

Kendisini uyanık tutacak keşfiyle masaya oturdu ve gaz lambasının ışığını biraz arttırarak ilk dergiyi açtı.

Gün hafifçe ağarmaya başladığında ikinci turunun ortasındaydı. Sandalyede oturmaktan her tarafı tutulmuştu. Pencereden artık alıştığı acımasız görüntü ona göz kırparken pes edip yerinden doğruldu genç adam.

Güneşli yaz günleri ve masmavi denizlerin fotoğraflarıyla süslenmiş dergiyi eline alarak yatağına yöneldi bu kez. Yeterince dağ ve kar manzarası görüyordu zaten.

Genç kızın yanına, yorganın üzerine yerleşip ayaklarını uzatırken tutulan kasları adeta minnetle gevşemişti.

Neva kıpırtısız ve huzurlu bir şekilde uyuyordu. Gece yaşadığı dehşetin izleri silinmiş, küçük bir kız gibi yastığına sarılmıştı. Şefkatli bir gülüşle uzun süre onu seyreden adam derin bir iç çekti ve dergisine geri döndü.

Genç kız uyanana ve verdiği sözü tuttuğunu görene kadar çevirecek daha çok sayfası vardı.

                                 &&&

Senem kollarında yastıkla uyandı. Başını hızla kaldırıp odaya göz attığında yalnız olduğunu anladı. O kadar derin uyumuştu ki Semih'in gittiğini fark etmemişti bile. Yastığa sıkıca sarılıp yüz üstü dönerken gülümsedi. Ancak çocukluk arkadaşı aklına gelince gülüşü soldu ve yerini kararlı bir ifadeye bıraktı.

Aceleyle yerinden kalkıp duş almak için banyoya yönelirken kendi kendine mırıldanıyordu. "Demir sağ salim ait olduğu yere dönene kadar herkes ve her şey bekleyecek. Beklemek zorunda...''

Buna, öfkesini zapt edemeyen babası ve kararları oldu bittiye getirmeye çalışan sevgilisi de dahildi.


Continue Reading

You'll Also Like

168K 14.7K 48
"Hiç bir hayale sığdıramadığım Tek gerçeğimsin. Sevdim işte!! Ötesi yok gerisi de..." #Mevlana Siz hiç ilk g...
3K 71 7
ÖNERMEMİ İSTEDİĞİNİZ KİTAPLARI YORUMA YAZABİLİRSİNİZ....... ♥︎♥︎♥︎♥︎♥︎♥︎♥︎♥︎♥︎♥︎♥︎
490K 60.5K 114
TÖRE -AŞİRET Sirya Yayıncılık ile raflarda Kendimden emin bir o kadar da doğru cümleleri söylediğim anda yüzüme çarpan tokatla kendimi yerde buldum...
873K 11.9K 19
"@ Tüm hakları saklıdır.İzinsiz kullanımda yasal işlem başlatılacaktır. Genç adam bardağı masaya bırakıp genç kızın önünde durdu.Kızın kolunu kavra...