Foti: Timuçin Sarpoğlu.
Bölüm şarkısı; Genç Osman- Yalnızlık Arkadaşım
Yorum yapmayı unutmayalım*
9: "Yalnızlık Arkadaşım"
Ben hayatı tozpembe gözlükler yerine siyah güneş gözlükleriyle izlemeyi tercih eden bir sürü kişiden sadece bir tanesiydim. Alihan öğretmenin Timuçin'i affetmeyeceğini o kadar iyi biliyordum ki yine de Pelin üzülmesin diye Pollyannacılık oynamak durumunda kalmıştım.
Okulda bir o yana bir bu yana dolanan Pelin'i sıraya oturtup sakin olması için tembihlerken Karen yanımıza gelip Pelin'in neden bu şekilde endişelendiğini sordu. "Timuçin okuldan atılır mı?"
"Plotonik bir aşk mı?" diye sordu Karen. Kafamla onu onaylarken Pelin'in sinir olmuş bakışlarının üzerimde olduğunun farkındaydım.
"Okuldan atarlar mı?" diye tekrar sorduğunda Karen bilmiyorum dercesine ellerini iki yana birleştirdi.
"Bu okulda benden daha kıdemlisiniz." Karen'in cevabı mantıklı gelirken bir hoca Karen'i çağırdı yanına.
"Renkli baş!" diye bağırdı tabii. Renkli başın Karen olduğunu bilmek çok da zor değildi.
"Okulun gardiyanlarından biri de beni fark etti. Şimdi saçımdan topuklu botuma kadar eleştirip sıradanlaşmamı isteyecek."
Karen hiç oralı olmazken öğretmen bir kez daha bağırdı. "Renkli baş!"
Karen sırıtıp "Gitmem gerek galiba," deyip adamın yanına doğru yürüdü. Pelin'le baş başa kaldığımızda karşı sınıfın tüm haberlerini bizim sınıfa taşıyan istihbaratçı Filiz girdi sınıfa.
"Ne olmuş?" sorularının hedefindeki Filiz bilgilerini tek tek aktarmaya başladı.
"Alihan hoca ve Timuçin kardeşmiş!"
"Ne?"
"Oha?"
"Çüş!"
"Yuh!"
"Vay amına koyayım!"
Sınıftaki herkes şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Pelin en çok maymuna dönen kişiydi galiba. "Soyadları aynı diye dönemin başında herkes soruyordu ama ikisi de öyle bir şey yok deyip duruyordu ama bugün kulaklarımla duydum Timuçin, Alihan öğretmene ağabey diyordu. Neden kavga ettiklerini anlamasam da Timuçin "Sen de babam gibisin!" deyip Alihan hocanın üstüne yürüdü."
"Timuçin atılmayacak yani!" diye bağırdı Pelin aniden.
Tüm sınıf Pelin'e dönerken onun şapşallığına şapka çıkaracaktım. Bu ne aptallıktı yarabbim?
Pelin kendisine çeki düzen verip gülümsedi. "Bence Timuçin, Alihan hocanın kardeşiyse ondan şikayetçi olmaz."
"Ama burası bir kurum ve ayrımcılık yapamazlar! Alihan hoca ayrımcılık yapar belki de müdür izin vermez."
Pelin'in yüzü yeniden düşerken sınıf dağıldı. Bu sırada Karen sınıfa girdi. "Adam diyor ki özgür düşünceye hayır! Allah Allah! Benim kıyafetimden ona ne?"
"Öğretmen olduğu için." dedi Pelin. Konuşarak hayata dönmesi beni şoka sürüklerken Karen ofladı.
"Sadece öğretmenler. Öğretecekleri şey benim nasıl giyineceğim olmamalı."
Karen Pelin'e döndü. "Az öncekinden daha kötüsün, neler oldu?"
Pelin "Boş ver," derken sınıfa giren Alihan hocaya hepimiz açıklama bekler gibi bakıyorduk.
"Açın defterlerinizi." dediğinde herkesin hevesi kursağında kalmış, derbeder edasıyla çantalardan defterler çıkmıştı. Pelin dersi kaynatmak yerine Alihan hocaya melül melül bakıyor, gelecekteki aile üyesinin ona ders anlattığına inanamıyordu sanki...
Telefonu çıkarıp Hanel'e mesaj attım.
Skylie: "Okuldaki olayları duydun mu?"
Hanel: "Timuçin olayı?"
Skylie: "Evet."
Hanel: "Duydum ama ne olduğunu bilmiyorum. Ne olmuş?"
Skylie: "Timuçin ve Alihan hoca kardeşmiş."
Hanel: "Anladım, sence hangisi haklı?"
Skylie: "Tabii ki, Alihan hoca! Timuçin onu sinir edecek bir şey yapmıştır. Mutlaka o başlatmıştır."
Hanel: "Öyledir."
Hanel: "Timuçin berbat biri değil mi?"
Skylie: "Senden bile berbat."
Hanel: "Öyle."
Hanel: "Hadi, derse."
Skylie: "Tamam, şey senin keyfin mi yok?"
Hanel: "Görüşürüz."
Telefonu masanın altına bırakıp tahtada yazılanı deftere geçirmeye başladım. Dersin bitiş zili çalarken defteri çantama atıp ayağa kalktım. Pelin'le dışarı çıktık.
*
3 gün sonra
Birinin bir anda hayatınızdan çıkıyor olması sizin canınızı çok yakıyor. Belki uzunca bir süre tanımasanız bile, dört saat konuşup beş dakika konuşmuş gibi hissettiğiniz biri yok olunca garip bir duygu silsilesi sizi karşılıyor.
Hanel yoktu. Hanel'in son görülmesi en son okulda konuştuğumuz günde takılı kalmıştı. Mesaj atsam interneti açıktı ama görmüyordu.
Test çözmek, ders çalışmak bunların hiçbiri için keyfim ve motivasyonum yoktu. Belki onunla konuşsam iyi olduğunu bilsem her şey iyi olacaktı.
Bu düşünce kafamın her hücresine yayılırken daha büyük bir sorunla da karşı karşıyaydım. Onu hayatımın merkezine oturtmuştum. Şimdi merkez boş kalınca ne yapacağımı şaşırmıştım. Telefon elimde ondan mesaj beklerken saat 12'e iki dakika vardı. Yatağımdan kalkıp perdeyi açtım ve gökyüzünü izlemeye başladım bir süre. İki üç yıldızdan başka hiçbir şey yoktu. Hikayelerde bahsedilen elimi uzatsam yıldızlara dokunacağım gecelerden birinde değildim.
Telefon birden titremeye başladığında afalladım. Bu Hanel'in verdiği telefondu ve mesaj atmamıştı, arıyordu.
Hızlı bir şekilde reddettikten saniyeler sonra mesaj geldi. "Ses çıkarma, ben de ses çıkarmayacağım. Sadece sana bir şarkı dinletmek istiyorum."
Ben mesajı okuduktan sonra tekrar aramaya başladı.
Yatağa yatıp yorganı üstüme çektim ve ilk kez bir erkekle bir müzik paylaştım.
Dur bir bak yıldızlara
Nasıl küçük, ne kadar uzaklarda
Dokunsam, kaybolsam onlarda
Yerim yok nasıl olsa dünyanda
Dur bir bak yıldızlara
Senin gibi, ne kadar uzaklarda
Dokunsam, sana yaklaşsam
Yerim yok, senin dünyanda
Yalnızlığım arkadaşım
Bunu sen seçtin, sen istedin
Nasıl desem, ne yapsam bilemem
Tutamam ki ben seni, sen istemeden
Kaybolsan yine, uzaklarda
Biliyorum, yerim yok dünyanda
Herkesin bildiği bir aşk hikayesi
Sonu farklı olmadı, aynı bizimkisi
Sen benden uzak, ben senden
Yerimiz yok bizim bu dünyada
Şarkı bitti, telefonu kapattı. Benim gözlerim dolmuş beklerken mesaj attı.
Hanel: "Benim için yıldızlar gibisin. Asla erişemem. Bir gün bir yıldıza dokunsam da onunla aynı dünyalara sahip olmadığımızdan dünyasından atılırım. Senin hayatında bana yer yok."
Hanel: "Gideceğimi sanma."
Hanel: "Galata ve Kız kulesi bile tozlarının birbirine karışmasını bekliyorsa, ben de bekleyebilirim. Dünyanda yerim yok belki ama benim dünyam senin yaşaman için seni bekliyor."
Hanel: "Bunları bir aşk itirafı falan diye düşünme."
Hanel: "Zira insan görmediği, dokunmadığı birine aşık olmaz."
Hanel: "Üstelik senin birini sevdiğini de biliyorum."
Hanel: "Sadece hayatımda olmanı istiyorum."
Mesajlarını gördüm ama bir yanıt verecek kadar iyi hissetmiyordum. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
Hanel: "Üç gündür ne yaptığımı düşündün mü?"
Hanel: "Bir kere bile olsa aklından beni geçirdin mi?"
Aklım çıktı, yazdım önce sonra sildim.
Skylie: "Seni düşünecek kadar boş vaktim yoktu. Sınav haftasındayız."
Hanel: "Bana adi biriymişim gibi davranıyorsun."
Hanel: "Ve bu hoşuma gidiyor."
Skylie: "Bence benden hoşlanmak için bahane arıyorsun."
Hanel: "Bahane aramaya gerek yok, çünkü nedenini biliyorum."
Hanel: "Yani senden neden hoşlandığımı..."
Hanel: "Eminim kızarmışsındır."
Hanel: "Tuttuğun nefesini yavaşça bırak."
Hanel: "Ve benim senden hoşlanmadığımı bil."
Hanel: "Utangaç ve masum kızlar hoşuma gitmiyor. Eh birde inekler! Düşünsene seninle evleniyorum ve evlilik yıl dönümümüzde saman falan yiyoruz. Ögk! Senin gibi bir inekle evlenemeyecek kadar etçil bir insanım."
Hanel: "Aslında seninle evlenirsem inek olduğun için seni de yiyebilirim."
Hanel: "En iyisi evlenelim. ;)"
Hanel: "Seni yerim."
Hanel: "Ham ham ham."
*
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınız. KOCA ADAM ve ÇAKIL TAŞI bundan sonra aynı gün yayınlanacak. Pazartesi- Perşembe.
İnstagram; yaprakgoz