o t u z i k i

483 53 15
                                    

32: "Yeni Bir Mesajlaşma"

Bir öğretmene derse devam etmesi için istekli gözlerle bakacağımı hiç düşünmezdim ama içinde bulunduğum durumda asla yapmayacağım dediğim şeyi yapıyordum ve hocaya dersi uzatması için sorular soruyordum. 

"Hüma iki saat sonra bir boşluğum var, konuşuruz," deyip dersin bitmesini dört gözle bekleyen sınıf arkadaşlarıma döndü. "Ders bitti." 

Herkes ayrı ayrı köşelere dağılırken Pelin bakışlarını yüzümden çekmemişti. "Salaklaştın," dedi kıkırdarken. "Alt tarafı konuşacaksınız. Belki sevgili de olursunuz... Neyse, hadi git. Sevgilisi olan bir kız olarak dön." 

"Yok, gitmişken nikâhta kıyayım," deyip ayağa kalktım. "Alper geliyor bu arada." 

Pelin hızlıca ayağa kalktı ve arkasına bakmadan koşmaya başladı. Alper arkasında değildi ve gelmiyordu. Kahkaha atmaya başladım. Öylece bahçenin orta yerinde seslice, deli gibi, gülüyordum.

"Çok eğleniyorsun," deyip sinsice yaklaştı Karen. "Nann'ın yaptığı şey mi mutlu etti?"

Otuz iki dişim teker teker kapandı ve dudaklarımda net bir çizgi oluştu. "Gerginim," dedim saçlarımı toparlarken. "Neden konuşmak istiyor ki benimle?" 

"Öğrenmen için yanına gitmen gerekiyor." Doğru bir noktaya parmak basmıştı. Kafamı sallayıp gidiyorum dercesine elimi kaldırdım. Basketbol potasının yakınlarında Ceyhun'la paslaşıyordular. Hemen fark edilmeyeceğim bir yere geçip  fark edilmeyi (daha doğrusu fark edilmemeyi) beklemeye başladım. 

Nann, varlığımın çok çabuk farkına vardı ve topu Ceyhun'a atıp bana doğru yürümeye başladı. "Selam." dedim elimi havaya kaldırırken. 

"Selam," dedi gülümseyip. "Gizli yerimize gidelim mi?" 

"Gizli yer?" dedim tek kaşım havadayken. 

"Yangın merdiveni." 

"Ha!" Ağzımdan hızlıca kaçan bir şaşkınlık ibaresinin ardından kafamı sallayıp Nann'ı onayladım ve yürümeye başladık. Suçluymuşum gibi kafam eğik geziyordum. İnsanların bakışlarını hissediyordum. 

Okulun içerisine girip yangın merdivenine yönlendik. Yangın merdiveninde bir kat yukarıya çıkıp oturduk.

"Seninle ne konuşacağımı merak ediyorsun, değil mi?" Nann kafasını kaldırıp gözlerimin içerisine baktı. 

Evet, çok merak ediyorum. 

Çok fazla korkuyorum.

Çok.

"Biraz." dedim ellerimle oynamaya başlarken. 

"Hiç kız arkadaşım olmamıştı," diye başladığı cümlesi beynimin uğuldamasını sağladı. Nann bana çıkma teklifi etmeye mi hazırlanıyordu? Olamaz! Hayır. Aklım darmaduman olurken Nann konuşmaya devam etti. "Yanlış mı anlaşıldım, bilmiyorum... Sana güvenebileceğimi düşünüyorum. O yüzden kafamı karıştıran bir sorunumu seninle paylaşmak, senden fikir almak istiyorum."

Arkadaşlık konuşması tadı aldığım konuşması ciğerlerimde biriken havayı çıkarmamı ve rahat bir nefes almamı sağladı. "Ne hakkında konuşmak istiyorsun?" 

"Öncelikle bunların aramızda kalacağına söz verir misin?" Gözlerimin içerisine öyle bir bakıyordu ki tek şüpheli hareketimde anlatmaktan vazgeçecek gibiydi. 

"Söz," dedim samimiyetle. "Ne anlatacaksan sır olarak saklayacağım."

"Bir arkadaşım var benim... Sen tanımazsın. Çok uzun bir süredir arkadaşız ve bana hayatındaki en büyük gerçeği, çok sinirliyken kendini kontrol edemiyorken anlattı. Anlattıkları çok ağır şeylerdi ve üzüldüm. Ağlayan birini gördüğümde onunla ağlamak gibi pis bir huyum da var. Ağlamamak için ne kassam da ağladım. Gözlerimden yaşlar pıtır pıtır döküldü ve sonra saçmalamaya başladım. Onun değer verdiği gerçekliği bilmeden saçma sapan empati kurmaya başladım. Şimdi o arkadaşımla konuşmuyoruz, daha doğrusu ben konuşmak için adım attığımda çekip gidiyor. Derdimi kimseye anlatamıyorum, Ceyhun da dâhil... Kafam durma noktasına geldi. Ne yapmam gerekiyor sence?" 

ÇAKIL TAŞI (TEXTİNG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin