k ı r k

205 33 34
                                    

40: "Yıllanmış Nefret"

Çocukluğumun kapısını açar açmaz karşıma Pelin çıkıyordu. Bilincim oluştuğundan beri yanımdaydı. Farklı iki karaktere sahiptik ama geçmişimiz paraleldi. Birimiz hastalandığımızda diğerimiz de hastalanırdı; aşı heyecanını, doğum günlerini, bayramları hep birlikte geçirirdik.

Çok beğendiğimiz şeylerden iki tane alırdık. Pelin'le ikiz gibi gezmeye severdik. Birbirine hem fiziksel hem de ruhsal olarak benzemeyen iki arkadaşın; birbirinin aynısı olmaya çabalıyordu.

Kaderin bizi getirdiği noktaya baktığımda Pelin'in benden uzak bir sürü adım attığını görüyordum. Pelin artık eskisi gibi değildi, varlığımı ezip geçmişti. Peki, bunu nasıl yapmıştı?

Göğsümde derin bir sızı vardı ve öylece Timuçin'e bakıyordum. Daha doğrusu Hanel'e... O, Hanel'di. İçimde bastırmak istediğim bir duygu yoğunluğu vardı. Ona sarılmak ve uzaklaşmak istiyordum. Öylece olduğum yere çakılı kalmıştım.

"Hüma?" diye sordu Timuçin. "Ne oldu?"

"Pelin de bir şey unuttum," dedim boğumumda kalanları yutarken. Konuşmak canımı yakıyordu, ağlamamak için kendimi zorluyordum. Ağlamamalıydım... Hayır! Dudaklarımı dişleyip arkamı döndüm. Bir şey daha söylersem hıçkırıklara boğulup ağlayacaktım.

"Görüşürüz Hüma. Sky'e selam söyle."

Arkamı dönmem işe yaramıştı çünkü gözümden akan yaşa engel olamamıştım. Pelin'in evinin bahçesine girdiğimde dizlerimin üstüne çöküp ağlamaya başladım. Ne soracağımı dahi bilmiyordum. Ne yapmam gerektiğini de...

Duygularım karışmıştı.

Bir yandan düştüğüm duruma kahkahalar atmak istiyordum. Diğer yandan Pelin'in bunları nasıl yaptığını merak ediyor ve ihanetini kafamın içerisinden atmak istiyordum. Birde... Timuçin'i düşünüyordum.

En başından düşünmem gereken ihtimali...

Ne garip! Sevgisinin zararlı olabileceğini düşünmüştüm ama o, sevgi gördüğünde iyileşebilecek biriydi. Zihnimde bir perde açıldı. Timuçin'in sınıfa girip geniş omuzlarına Pelin'in sırt çantasını aldığı o anı anımsadım. Ne garip! O an şaşkınlık veren bu durum şimdi içimi hüzün gemileriyle doldurmuştu. Skylie için her şeyi yapabilirdi Timuçin. Her şeyi...

Pelin'in saçlarını düzeltip yanağına bıraktığı masum buseyse elimden kayan bir aşkın ilk ispatıydı.

Ama... O bunları Pelin'i Skylie sandığı için yapıyordu.

Peki Pelin? Pelin bir yara olmuştu. Çevresinden oluk oluk kan akıyordu. Bana bunu nasıl yapmıştı? Evet, Timuçin'i seviyordu ama arkamdan nasıl böyle bir oyun çevirmişti? Bizim arkadaşlığımız böyle mi bozulmuştu?

Gözyaşlarımı silip onunla yüzleşmek için yürümeye başladım. Zile bastığım an neşeli sesini duydum. "Geliyorum!"

Kapıyı açtı ve yıktığı insanı gördü. Yüzündeki gülüş söndü. "Demek öğrendin," dedi dudaklarına sabitlediği bir tebessümle. "Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum."

"Nasıl yaptın?" diye sordum. "Bu kadar ucuz bir arkadaşlık mıydı?"

"Bunu bana mı soruyorsun?" diye sorarken kafasını kaldırmış ve üzerime yürümeye başlamıştı. "Biriyle konuştuğunu bana söylemeyen sendin. Önce beni Karen'le değiştin, sonra da Timuçin'le yakınlaşmaya başladın! Sen anlatsana art niyetin yoksa bu arkadaşlığı ayak altına alan kim?"

"Ben Hanel'in Timuçin olduğunu bile az önce öğrendim."

"Ne fark eder?" diye sordu omzuma vururken. "Sen benden Hanel diye birini gizledin."

"Dalga geçer-" Devam etmeme izin vermedi.

"Asıl dalga geçen sensin. Telefonunu almasaydım çevirdiğin işleri öğrenemeyecektim. Gizli bir iş yapıyorsan delilleri ortadan kaldır." Telefonumu o mu almıştı? Boğumumdaki yumru daha da büyüyordu.

"Telefonumu sen aldın?" diye sordum, onay ister gibi.

"Evet, kilidini de dalga geçer gibi saçma bir tarih yapmışsın!" dedi. Şifremi bu yüzden sormuştu, ah! Biri yüzüme bir sürahi su döküyordu da öyle uyanıyordum sanki... Bunlar çok ağırdı.

"Kilidi açtın ve benmişsin gibi konuşmaya devam mı ettin?" diye sorduğumda kafasını salladı.

"Çok zor olmadı," dedi gülüp omzuma tekrar vurup beni iteklerken. "Şimdi git söyle! Skylie benim de! Hadi! Sahip çık Hanel'ine."

"Ben sen değilim," dedim bir adım uzaklaşırken. "Hanel'i sevmediğim için mi onunla görüşmediğimi düşünüyorsun yoksa Hanel'in bir ihtimal Timuçin çıkacağını düşündüğüm için mi?"

"Salak değilsin Hüma," diye bağırdı. "Hanel'in, Timuçin olduğu o kadar bariz ki! Ama sen saf kız ayaklarına yat! Sen meleksin ya! Çocukluğumuzdan beri her şeyi sen hak ettin: Başarılı olmayı, örnek olmayı, güzel olmayı... Bıktım. Seni tanıdığımdan beri, beni gölgeleyip duruyorsun."

Öfke kusuyordu.

Omuzlarım düşmüştü.

Bacaklarım takatini yitirmişti. Yere yığılmak için an kolluyordum. "Pişman olacaksın Pelin," dedim birkaç adım daha gerilerken. Ağlamamak için zorlukla duruyordum ama yastığımın altına girip duyduğum sözleri tekrar tekrar zihnimde oynatıp ağlamak istiyordum.

"Bu ukala bilmişlik! Hep haklı olma zaferi," diye devam etti gözlerinde ilk kez gördüğüm kinle. "Ben pişman olmayacağım Hüma. Beni yeni bulduğu arkadaşa değişen ve başına gelenleri benden gizleyen bir insanı değil, aşık olduğum kişiyi seçtim."

"Haklısın," dedim. "Seçimin çok doğru! Ama bil Pelin, sen ben değilsin! Hanel'i sana bırakıyorum. Sen kazandın ama bir gün o da ben olmadığını anlayacak. O gün ağlayacak bir omuz aradığında soğuk aynaya yaslanacaksın!"

Arkamı dönüp yürümeye başladığımda güçlü olduğum o birkaç dakika silinmiş, berbat bir his tarafından kuşatılmıştım.

"Sen busun işte," diye bağırdı. "Yaptığın şeyi bile lütfetmiş gibi yapıyorsun."

Neyi lütfetmiştim?

Bir şey demedim, cevap vermedim. Onu ve öfkesini anlayabiliyordum. Karen'i kıskanmış ve ona anlatmama öfkelenmişti ama bu kadar değildi. Öfkesi eski ve diriydi. Karen ve Hanel sadece bu öfkeyi harlandırmıştı. Elimin tersiyle gözyaşımı sildim. Çocukluğundan bugüne taşıdığı nefreti için ağlamayacaktım.

Pelin artık hayatımdan çıkmıştı.

Sonsuza kadar...

Sonsuz kadar!

Y/N: Merhaba, heheh biraz (bir güncüüük) geç kaldım ama geldim. Bu bölümler artık kurgunun hızlı gittiği bölümler! O yüzden olabildiğince bölüm ekleyeceğim. Haftada kesin bir bölüm! Amaç iki bölüm İnşAllah! Bu arada yeni bir mizah hikayesine de başladım. Desteklerinizi bekliyorum. Yorumlarınızı da. Yaprakgoz

İnstagram; yaprakgoz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnstagram; yaprakgoz

ÇAKIL TAŞI (TEXTİNG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin