e l l i

182 31 26
                                    

Not: Bölüme başlamadan önce bölümlerde fazlaca şiirin ve sözün geçtiğinin farkındayım ama bunu bilerek yapıyorum çünkü sevdiğim yazar ve şairleri duyurabileceğim iki karakterim var. Şiire müptezel iki karakter bulmuşken ara ara sizi sevdiğim insanlarla buluşturmak istiyorum. Öptüm.

50: "Tatlı Hırsız"

Rehberimdeki ismi değişti. İsimler zikirdir bu yüzden ona çok özel bir isim bulmam gerekmişti ve ona benim için çok özel bir kelimeyi feda ettim: İNHİSAR.

Öyle güzel bir anlamı vardı ki ondan her mesaj geldiğinde kalbimi bir hisar gibi kuşattığını anımsayacaktım. Dudaklarımı kemirdim. İsmi yakışmıştı... çokça! 

İnhisar: "Zor bir gün olacak... Hazır mısın?" 

Hüma: "Hazırım." 

Aslına bakılırsa değildim... Pelin ne kadar kötü olursa olsun, bir zamanlar her şeyini bildiğim ve kötülük konduramadığım bir insandı. Şimdi onun karşısında durmak, gergin olmamı sağlıyordu. 

İnhisar: "Hazır olmadığını biliyorum, Lie." 

İnhisar: "Ama ne kadar erken çözersek o kadar iyi olur. Eğer ertelersek... çıkmaz sokağa gireceğiz." 

İnhisar: "O yüzden Pelin'in söylediklerinden ziyade bizim ona ne söyleyeceğimizi düşün." 

Biz... 

Bize ait ortak bir durum olmuştu. Pelin bunları dahi duysa sinir krizleri geçirirdi. Oflayıp parmaklarımı saçlarımdan geçirdim. Bu işi en kısa sürede en az hasarla çözmek zorunda hissediyordum. Yoksa daha çok darbe alacaktık. 

Hüma: "Haklısın. Biz sadece açıklamamız gerekeni açıklayalım." 

Hüma: "Onu suçlamanın, galip gelmenin bize bir faydası dokunmaz." 

Hüma: "Onu yaralamamıza gerek yok." 

İnhisar: "İşte benim Sky'ım! Merhametlisin ve bu durum inan çok hoşuma gidiyor. Merhametinle varsın ve görünürsün. Ben sadece seni görebiliyorum." 

Merhamet insana verilmiş en kutsal duygulardan biriydi. Eğer bir insanın merhameti yoksa güzel olanı da yıkardı, çirkini de... Merhamet yoksa dünya yoktu. 

Hüma: "Bana yürüme."

Hüma: "Hatta koşma." 

Hüma: "Önce şu meseleyi halledelim." 

İnhisar: "Emredersiniz komutanım!" 

Hüma: "Aferin, Asker." 

İnhisar: "Kaptık aferini." 

Hüma: "Bir şeyi daha kaptın."

Utanma duygunuza ne oldu? Mesajı geri çektim ama görmüştü. Yazıyor oldu... Evet, ayvayı kim sapıyla yemişti? 

Tabiki Hüma Çakıl! 

İnhisar: "Kalbiniz çaldığım en değerli mücevher!"

Hüma: "Sene kaç?" 

İnhisar: "Muhtemelen 2009!" 

Hüma: "Bayat bir konuşmaydı. Biliyorsun yani..."

İnhisar: "Sana daha bayat bir söz kullanayım mı?" 

Hüma: "Korkuyorum." 

İnhisar: "Zehirleneceksin." 

Hüma: "Zehirleme..." 

İnhisar: "Elbette, zehirleyeceğim."

İnhisar: "Tatlı hırsız, yine de bağışlarım suçunu. Sen varımı yoğumu aşırsan bile benden..." 

İnhisar: "Shakespeare."

İnhisar: "Bağışla beni!" 

Timuçin'in simsiyah görünen dünyası aslında rengarenkti. Kitaplar onun yareniydi. O pek çok yazarla tanışmıştı, iddia ettiğinin aksine ya da iyi bir arama butonu vardı ve sürekli bir şeyleri araştırıyordu...

Hüma: "Kitaplarla aranın iyi olmasını çok sevdim." 

İnhisar: "Tabii, ileride kolumun altına alıp sana okuyacağım şiirleri düşünüyorsun, değil mi?"

Hüma: "Oha!"

Hüma: "Yuh!" 

Hüma: "Abartmasan mı?"

Hüma: "Biz daha lise öğrencisiyiz."

İnhisar: "Kızım ne var?" 

İnhisar: "Lise öğrencisi de olsak kolumun altına alabilirim. Göğsüme yaslanabilirsin. Kitap okuyabilirim."

İç ses: Nabzım seksende, kalbim tek sen de bebeğim!

Gülmeye başladım. 

Sinirim bozuluyordu.

Sinirim çok bozuluyordu. 

Ben, başımı onun göğsüne yaslayacağım? Ben?

İç ses: Kitap gülücük okuyacak gülücük.

İnhisar: "Hüma?" 

İnhisar: "Yine utandın, değil mi?" 

İnhisar: "Bizim niyetimiz ciddi, lise biter takarız yüzükleri."

İnhisar: "Üniversitede basarız nikâhı!" 

İnhisar: "Evli olup okuyan kaç kişi var... Oho!"

İnhisar: "Vallahi ben karısının biriciği, karısının prensi olmak isteyen bir beyim..." 

İnhisar: "Canım."

İnhisar: "Cevap vermiyorsun..."

İnhisar: "Talihim gülmüyordu." 

İnhisar: "Sevdiğim utanıyordu."

İnhisar: "Cemal ağabeyin dediği gibi... Elbet bir gün utancını duvara asacaktı."

İnhisar: "Ama duvardaki utancına da üstüne geçirdiğine de razıyım." 

İnhisar: "Karıcığım dersem tam olacak."

İnhisar: "Ben gideyim..."

İnhisar: "Mutluluktan ergenlere döndüm." 

İnhisar: "Tanrım! Ben zaten ergenim!" 

İnhisar: "Delirttin beni..."

İnhisar:  "Sevmek, akıl işi değildi zaten..." 

İnhisar: "Kalbim, bir çarpma!" 

İnhisar: "Dipnot: Seviyorum." 

Birine aşık olmak yastık dövmek gibiydi. Kalbin öyle hızlı ama öyle etkisiz çarpıyordu. Timuçin beni garip bir hale çevirmişti. Yüreğim saçma sapan atıyordu. Yüzümün aldığı şekli tarif edemiyordum çünkü değişiyordu. Saniyesi saniyesine uymuyordu. 

Utanıyordum ama mutluydum.

Kızarmıştım ama cesurdum.

Hüma: "Başlık: Aşığım." 

İnhisar: "Sonuç: Biliyorum, kalbine muska diye taktığın benim yüreğimdir."

Bunu söyleyen şairi duymamıştım. 

Hüma: "Kim demiş?" 

İnhisar: "Hanel diye biri..." 

BÖLÜM SONU

NOT: Timuçin'in sözü bana aittir. :))

ÇAKIL TAŞI (TEXTİNG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin