SÖZ mü? SÖZ.(tamamlandı)

By ay-suu

642K 43.7K 5.7K

"seni seviyorum" "söz mü?" "söz." "Bir kez sarıldım sana, içime çektim kokunu, sildim gözyaşlarını, şimdi h... More

Bölüm 1. KÜÇÜK UMUTLAR
Bölüm 2. Kar Küresi
Bölüm 3 . Güven Kokan Adam
Bölüm 4 Superman
Bölüm 5.Bazen Kardeşlik İçin Kan Bağı Gerekmez.
Bölüm 6. Başınız Küçük Hanım,Omzuma Çok Yakıştı
Bölüm 7.Görünenin Her Zaman Bir Arka Yüzü Vardır.
Bölüm 8. Küçüğüm
Bölüm 9. Buldum Onu Anne...
Bölüm 10. Sarıl Bana Küçüğüm
Bölüm 11 Varlığın Bana En Güzel Hediye
Bölüm 12 Ve Adam, Ve Kadın Aşık Olmuştu.
Bölüm 13. Zümrüdüanka Kuşu
Bölüm 14. Aşeka
Bölüm 15.Hayatıma Hoşgeldin Sevgilim
Bölüm 16 Senin Ailen Olacağım..
Bölüm 17. Seni Seviyorum
Bölüm 18. Beni Tanıyorsun!
Bölüm 19.Sevdiğim Kadın
Bölüm 20.Sevdiğim Adam
Bölüm 21. Hoşgeldin
Bölüm 22.Söz mü?
Bölüm 23. Evlen Benimle.
Bölüm 24. Deniz Mavisi
Bölüm 25.Kıvırcık Papatya
Bölüm 26. Neredesin Superman?
Bölüm 27.Aile Olan Dostluklar.
Bölüm 28.Aşk Mucizelere Gebe
Bölüm 29.Güzel Kadın
Bölüm 30.Müstakbel Nişanlım
Bölüm. 31.FİNAL
Bölüm 33. Özel Bölüm 2
Sizleri özleyen yazarınız:)
Bölüm 34. Özel Bölüm 3
Adsız Bölüm 36
YENİ KURGU
İnstagram hesabım
Sürpriz...
Özel Bölüm 4
Özel Bölüm 5

Bölüm 32.Özel Bölüm

15.1K 949 182
By ay-suu


Herkese merhaba.:)

Ben sizi çok özledim.:)

İnanın bu bölümü yazarken mutlulukla yazdım ve umarım sizde çok seversiniz.:)

Söz mü? Söz. Ailesi olarak verdiğimiz sözleri tutarak mutluluk dolu günlere imza atacağız, aynı bu üç çiftimiz gibi.

Sizleri seviyorum.:)

Keyifli okumalar.:)

...

"Keşke benim de saçlarım senin ki gibi kıvırcık olsaydı." Diyen Deniz'e gülerek bakan Özgür küçük kalbinde Deniz'i öyle güzel bir yere konumlandırmıştı ki, kim gelirse gelsin bu dünyada onun gözlerinden, onun saçlarından daha güzel bir şey yoktu.

"Maviş, senin gözlerin yeter."

Beş yaşında ki Deniz, karşısında kıvırcık saçlarıyla babasından aldığı o kahverenginin en sıcak tonuyla ona gülümseyen Özgür'e yüzünü asarak cevap vermişti.

"Ama geçen gün senin doğum gününe gelen kızın saçları da aynı senin gibiydi ve çok güzeldi."

"Ama gözleri mavi değildi."

Gözlerini kırpıştırıp ona gülerek bakan Deniz;

"Sen en çok mavi rengi sevdiğin için öyle diyorsun. Baksana bütün arabaların mavi."

On yaşında ki Özgür aşk nedir bilmiyordu belki de ama Deniz'in o mavi gözlerine bakınca ne arabaları, ne o çok sevdiği uçakları, ne sayısız kez okuduğu kitapları hiçbiri ona bu kadar mutluluk vermiyordu.

"En çok maviyi seviyorum ama en çok da senin gözlerini seviyorum maviş."

Denizi andıran gözleri ile o küçük suratı mutlulukla gülen ufaklık nedendir bilinmez, Özgür'ün yanında hep mutlu oluyordu.

"Ama ben en çok yeşili seviyorum."

"E bende o zaman saçlarımı yeşile boyarım sen üzülme." Diyen Özgür'ün beline ellerini sarabildiği kadar dolamıştı.

"Sen benim en yakın arkadaşımsın Özgür."

Karşıdan gelen Yiğit amcasını ve babasını gören Deniz çoktan koşarak babasının kucağına kendini bırakmıştı.

"Babacığım biliyor musun Özgür benim için saçlarını yeşile boyayacakmış ben en çok yeşili seviyorum ya hani."

Çocuklar olduktan sonra bahçeli bir eve taşınan Defne ve Demir hayatlarının en güzel zamanlarını yaşıyorlardı. Kızları Deniz, aynı annesi gibi mavi gözleri ile onlara gülümsedikçe onlardan daha mutlusu yoktu. Bir de kızının bu Özgür takıntısı olmasa çok iyi olacaktı.

"Özgür abin sana şaka yapmış kızım." Derken abisi kelimesini vurgulamıştı. Daha kızı cevap veremeden ona olağanca eminlik ile konuşan Özgür olmuştu.

"Benim zaten üç tane kardeşim var Demir amca."

Oğlunun Deniz'e olan ilgisinin farkında olan Yiğit;

"İkisini anladık da oğlum üçüncüsü kim?"

"E Mustafa var ya baba." Diyen Özgür yaşına göre oldukça olgun bir çocuktu. Buna konuşması da dâhil. Duydukları ile iyice kaşlarını çatan Demir çareyi konuyu değiştirmekte bulmuştu.

"Annen nerede Denizim?"

Deniz babasına o mavi gözleri parlayarak bakmış ve heyecanla konuşmuştu.

"Karmen ve Mert bahçede birbirleri ıslattılar Yiğit amca. Elif teyzemde onlara kızdı. Ama ben ıslatmadım baba. Özgür beni korudu. Onlarda içeri üstlerini değişmeye gittiler. Annem de bize pasta yapıyordu hem de çikolatalı değil mi Özgür?"

"Öyle maviş."

Gülerek kafasını iki yana sallayan Demir;

"Maviş filan olmuyor ama yavru kartal."

"Sende ne kıskanç çıktın be Demir. Rahat bırak çocukları hadi içeri girelim." Diyen Yiğit'e tam cevap verecekken evin kapısından dışarı çıkan karısını görünce yüzünde güller açmıştı.

Yedi aylık hamile olan Defne yavaş yavaş onlara doğru yürürken onunda yüzünden Demir'in kinin aynısı olan gülümseme vardı. Demir'e ulaşmadan oğlu ile birlikte içeri giren Yiğit'i görmüştü.

"Naber baldız. Bugün daha da çok kilo almış gördüm seni." Diye takılan Yiğit'e somurtarak bakan Defne;

"Sen kendi karının ikiz hamilelik geçirdiğini ne çabuk unuttun. Hiç de bile şişman değilim ben, değil mi Özgür."

"Sen çok güzelsin Defne teyze."

"Defne teyzesine asla laf söyletmez." Diyerek oğlunun kıvırcık saçlarını karıştıran Yiğit karısını özlemişti ve bir an önce onu görmek istiyordu. Tam soracakken Defne ondan önce konuşmuştu.

"Sizinkiler yukarda banyoda. Elif çocuklara laf anlatmakla meşgul."

"E bizde onlara yardıma gidelim değil mi ortak?"

"Aynen ortak." Diyerek ilerleyen baba ve oğulun ardından, kucağında kızı ile konuşan adama doğru ilerlemişti.

"Hoş geldin sevgilim."

"Hoşbuldum küçüğüm." Diyen Demir diğer kolu ile de karısını çoktan sarmıştı.

"Baba anneme neden küçük deyip duruyorsun baksana karnında Devrim de var artık ve kocaman."

Kızının bilmiş bilmiş konuşmasına gülen iki aşık Deniz'in bu boyundan büyük konuşmalarına deli oluyorlardı.

"Çünkü küçük hanım sen ve annen benim küçük hanımefendilerimsiniz ve bu hep böyle kalacak."

"Çok kilo aldım değil mi Demir. Yiğit de dalga geçti az önce."

Evet Defne hamileydi. Tam yedi aylık. Deniz'in doğumu onların mucizevi aşkına bir mucize daha katmıştı. Ve şimdi de Devrim yoldaydı. Onlar aşık olmuş ve bir devrimi gerçekleştirmişlerdi. E bir de isimlerinin D harfi ile başlamasını bozmamak için oğullarına Devrim ismini koymak istiyorlardı. Üç tane D harfine bir tane daha ekleniyordu.

"Alırım ben onun aklını. Kimse benim karımı üzemez. Ayrıca Devrim Bey çok yiyorsa bu annesinin suçu değil. Ve normal olağan kilondasın Defne. Deniz de bundan daha çok kilo almıştın."

"Evet, ama ne biliyim sanırım yaşlanıyorum." Diyerek dudaklarını büzen kadına gülerek onu kendine daha da çok çekmiş ve kulağına fısıldamıştı.

"Ne yaşlılığı küçük hanım. Ben daha üçüncü çocuğu istiyorum."

Babasının kucağından inip içeri Özgür'ün yanına gideceğini bildikleri kızına kaşlarını çatarak bakmıştı Demir.

"Bu son Demir. Ne üçüncüsü. Bir kızımız bir oğlumuz oldu işte. Sen de iyice delirdin."

Yavaş yavaş içeri doğru yürürlerken Demir'in ona cevap vermemesi ile ona dönen Defne;

"Aşkım beni duyuyor musun?"

"Bence Özgür ve Deniz'i bu kadar yan yana getirmeyelim."

"Sevgilim sen ne diyorsun. Yine mi aynı konu. Çocuk onlar."

"Ama eşek sıpası kızımın yanında bir dakika ayrılmıyor."

"Az önce içeri koşarak giden kızımızdı hatırlatırım." Diyerek gülen kadın kocasının kızına olan tutkusuna bayılıyordu. O babasından böyle bir sevgi görmeden büyümüştü. Ve Demir olabilecek en harika babaydı. Onunla gurur duyuyordu.

Geçen zaman ailesiyle olan bağını güçlendirmişti. Hele ki torunları olduktan sonra belki de artık yaşlandıklarını hisseden anne ve babası daha da çok ilgililerdi. Deniz, anneannesinin o cemiyet hayatında ki arkadaşlarının yanında çok eğleniyor ve eve gelince onların saçlarını kıyafetlerini annesine anlatıp gülüyordu.

Dedesi ile de inşaatını yaptıkları binaların maketlerini incelemek en büyük keyfiydi. Defne aramasa bütün gün şirkette dedesi ile vakit geçirebilirdi. E tabi bir dediği iki olmayınca bütün şirket çevresinde pervane olunca değmeyin keyfine.

Demir'in ailesi ise her zaman yanlarındaydı. Canan ile aralarında çok kuvvetli bir bağ vardı. Kendine ne alıyorsa kardeşim dediği Deniz'e aynısını istiyordu Canan. Ve Deniz kocaman sevgi dolu bir ailenin içinde büyüyordu.

"Defne!" diyerek kaşları çatan adamın kıskançlığına öldüğü kadın ona karnının izin verdiği ölçekte kocaman sarılmıştı.

"Yapma sevgilim onlar daha çocuk ve Özgür kızımızı çok güzel koruyor görmüyor musun?"

"Öyle de o benim kardeşim değil diyor eşek sıpası sonra gel de sinirlenme."

"Sinirlenme sinirlenme." Diye gülerek konuşan karısının karnına elini koyup konuşan adam;

"Devrim oğlum çok az kaldı. Gel de bana yardım et bu kadınların içinde."

"Oğlumu şimdiden doldurma."

"Ayrıca ne pastası yapıyordun sen. Ben sana yorulma demiyor muyum?"

"Yorulmadım. Benimde canım çekmişti, çocuklarda istemişti."

"Ben gelirken alırdım Defnem."

"Tamam, sevgilim bir daha ki sefer senden isterim."

Eve girdiklerinde el ele tutuşan Özgür ve Deniz salona giriyorlardı.

"Anne biz Özgür ile resim yapacağız."

"Tamam anneciğim. Yasemin teyzenler gelene kadar yapın sonra yemek yiyeceğiz."

"Tamam Defne teyze." Diyen Özgür ve kızı gözden kaybolunca kocasına bakan kadın;

"Ay Demir şimdi doğuracağım. Şöyle kötü kötü bakma çocuklara."

Karısının eli karnında olan görüntüsüne bakınca telaşlanan adam;

"Tamam sevgilim sakin ol sen."

Aklına Deniz'in doğumu gelen adam bu konu da hala korkuyordu. Karısının doğum yaptığı günün korkusu hale içindeydi. Ve hala bu durumu atlatamamıştı.

...

Defne'nin doğumuna yirmi gün kadar vardı. Her şey yolunda gidiyordu. Demir'in telaşlı halleri sekiz ay boyunca devam etmişti. O gün evde canı deli gibi dondurma çeken kadın, Demir'i aramış ve ulaşamamıştı. Demir artık araba kullanmasını istemiyordu. Ama market çok yakındı ve gidip gelebilirim diye düşünmüştü.

Kocasına bir mesaj atarak haber vermiş ve arabasına binmişti. Markete girmiş ve dondurmasını almış olmanın mutluluğu ile arabasını bindiğinde her şey yolundaydı. Ta ki ışıklarda ki önünde ki arabanın yeşil ışığı beklemeden geçip bir araba ile çarpışmasına kadar. Herkes dışarı çıkmıştı. Defne o kadar çok korkmuştu ki önünde gerçekleşen kazadan. Bağırarak eli karnına gitmiş ve nefes nefese kalmıştı.

Ve karnına giren sancı ile korkusu daha da çok büyümüş ve bağırmaya başlamıştı. İlerleyip evine de gidemiyordu. Ve de üstüne üstlük bacaklarında hissettiği ıslaklık ile ağlamaya başlamıştı.

Ağlayarak çalan telefonun açan kadın Demir'in sesini duyunca rahatlamıştı

"Defnem ne marketi, ben sana evden çıkma demedim mi geliyorum ben hemen bitti toplantım."

"Demir." Diyen kadının ağlayan sesini duyan adam hızla odasında çıkmıştı. Bir şey olmuştu. Karısına bir şey olmuştu.

"Ne oldu Defne! Neredesin sen? Ağlıyor musun?"

"Demir kaza oldu."

İşte bu cümleden sonra atmayı bırakan kalbi Demir'i yıllar önce annesini kaybettiği ana geri götürmüştü. Ve bu korkusu onun kalbini sıkıştırıyordu.

Ve bir de karısının ağrıdan bağırma sesini duyunca deli divane olmuştu. Gazeteden çıkarken abisinin telaşını gören Öykü olmasa arabayı sürebileceğinden emin değildi.

"Defne ne oluyor güzelim. Neredesin geliyorum ben sakin ol."

"Kızımız geliyor Demir. Korkuyorum çabuk gel."

"Öykü hızlı sür şu arabayı!"

"Abi sakin ol lütfen."

Karşısından gelen karısının derin soluklarını duyarken nasıl sakin olabilirdi ki.

"Sen mi kaza yaptın güzelim?"

Ne olduğunu anlayama çalışan adam sakince, karısı korkmasın diye durumu anlamaya çalışıyordu.

"Hayır, önümde oldu ama korktum ve sancım geldi Demir. Ah..."

"Geliyorum. Geliyorum Defnem. Korkma. Kızımıza da sana da bir şey olmasına izin vermem!"

"Suyum geldi Demir!"

"İzin vermem. Vermeyeceğim. Geliyorum sakin ol. Derin nefes al sevgilim."

Ve karısını arabadan kucaklayarak çıkarmış, doğruca hastaneye varmışlardı. Öykü'nün varlığı ise ona güç olmuştu. Yoksa gerçekten aklı başından uçmuştu.

"Doktor hanım daha zamanımız vardı. Ne olur bir şey yapın. Ne olur onlara bir şey olmasın." Diye deyim neredeyse doktora resmen yalvaran abisinin halini gördükçe gözyaşlarını tutamayan Elif telefonla herkese haber vermişti.

Ve uzun süren bir bekleyişten sonra hastane küçük bir ağlama sesi ile herkes rahatlamıştı. Demir'in ise ağzından sadece;

"Karım?" sözcüğü çıkmıştı.

Korkuyordu. Çünkü yeğenin doğum sevincini ve annesinin ölüm acısını aynı anda yaşamıştı.

"Her şey yolunda. Kızınızda çok sağlıklı."

"Kızım. Denizim."

...

Devrim'in doğumu içinde en az Deniz'in ki kadar endişeliydi. Ve Defne'ye hamileliği boyunca özel bir şoför tahsis etmişti.

Kocasının gözlerinde ki korkuyu gören kadın;

"Her şey yolunda sevgilim. Oğlumuz da bende iyiyiz ama açız. Hadi gel mutfağa." Diyerek onu sakinleştirmişti.

...

Oğlu ile yukarı karısının yanına çıkan Yiğit ve Elif tarafında ise her şey yolunda gidiyordu. Tabi her çiftte olduğu gibi kıskançlıklar ve küçük tartışmalar yok değildi. Ama ne olursa olsun Yiğit kaşlarını ailesi için asla çatmıyordu.

"Baba Mert'e bugün biraz futbol oynamayı öğrettim."

"Öyle mi aferin benim oğluma."

"Okulda da en iyi futbolu ben oynuyorum. Öğretmenim çok beğeniyor."

Demir amcası sayesinde Beşiktaş alt yapısına yazılmış ve bu durumdan gayet memnundu Özgür. Çünkü küçük Deniz de aynı babası gibi fanatik bir Beşiktaşlıydı ve durum Deniz'in ona hayran olmasını sağlıyordu.

"Biliyorum oğlum öğretmeninle bende konuştum." Diyen adam banyonun kapısını açtığında karısının sesini duymasının huzurunu yaşıyordu. Elif ona aşk dolu bir yuva vermişti. Oğluna anne olmuştu. Ve Özgür Elif'e hala ilk gün ki gibi tapıyordu.

"Ben size ne diyorum. Yaramazlık yaparsanız ben çok üzülüyorum demiyor muyum?"

"Ama anne önce Mert başlattı."

"Karmen!"

"Ama anne."

"Hayır anne önce Karmen başlattı."

"Bu önemli değil. Ama bir daha olmasın çünkü çok üzülüyorum." Deyince annesine kıyamayan iki ufaklık kollarını annesine sarmıştı.

"Tamam anneciğim sen üzülme."

"Ama ben abimle top oynuyordum. Sonra Karmen topumuzu aldı bende onu ıslattım."

"Çünkü beni oynatmıyorlardı anne."

"Bana sen üzülme deyip hala devam ediyorsunuz bakıyorum da."

Kapıda onları duyan Özgür için Elif anneden daha başkaydı. Her şeydi. Aileydi.

"Annemi kim üzüyor bakalım." Diyerek banyoya giren oğluna gülerek bakan Elif, onun kocaman olmuş haline gururla baktı.

"Gel buraya oğlum." Diyerek kollarında boş kalan kısmı Özgür için açmıştı.

"Sizi çok seviyorum. Siz benim herşeyimsiniz."

"Bizde seni!" diye bağıran Karmen ve Mert' e nazaran Özgür olgunluğu ile annesinin kızıl saçlarını okşayarak;

"Çiçek annem benim." Demişti.

Yiğit kapıda onlara bakarken aklına bebeklerinin ikiz olduğunu öğrendikleri gün gelmişti. Ve o gün, Yiğit'in gözlerinden mutluluktan bir damla yaş akmıştı.

...

Zaten heyecanlı olan adam, doktor ikiz deyince ise deyim nerdeyse hastaneyi inletmişti. Çift yumurta ikiziydi Karmen ve Mert.

Evlerinde annesinin ve Özgür'ün zevki olan harika odaları vardı. Özgür asla kardeşlerini kıskanmamıştı. Bir yanı eksik olan küçük adam büyük bir olgunluk ve mutlulukla beklemişti kardeşlerini.

Cinsiyetlerini öğrendiklerinde ise oğlunu kucaklarına almış ve sormuşlardı.

"Babacığım bir kız bir erkek kardeşin olacak. Ve biz isimlerini senin koymanı istedik."

"Gerçekten mi?" diyerek gülen Özgür'ü öpen Elif;

"Evet oğlum. Sen onların abisi olacaksın ve onları çok seveceksin."

"Çok seveceğim anne."

"E hadi düşün bakalım o zaman."

"Hımmm." Diyerek elini çenesine koyan Özgür aklına gelenle konuşmuştu.

"Baba senin isminin anlamı ne?"

"Yürekli, güçlü, mert adam demek babacığım da bu nereden çıktı."

"Buldum o zaman."

"Ne buldun anneciğim?"

"Erkeğin adını buldum ortak."

"Neymiş bakalım o?"

"Mert olsun. Babam gibi benim gibi güçlü olsun."

Gözlerinin içine bakan iki aşık gülümseyerek ve gözleri dolarak onaylamışlardı.

"Harika bir seçim anneciğim tamam Mert olsun. Abisine benzesin. Peki ya kız kardeşin."

Yine en tatlı hali ile düşünen Özgür, sözleri ile onları kahkahalara boğmuştu.

"O da Kırmızı olsun anne. Babam ve ben senin saçlarını çok seviyoruz. Onun da saçı senin ki gibi olsun."

"Ama oğlum kırmızı sanki pek uygun olmadı." Diyen babasına omzunu silken Özgür'e bakan, Yiğit kafasına koymuştu. Ve araştırdığı kadarıyla da Karmen ismini bulmuştu. Parlak kırmızı renk anlamına gelen...

Karmen ve Mert dünyaya gelmişti. İsimlerinin anlamlarıyla ve aşk dolu bir ailenin içine.

...

"Hey gençler karımı bana bırakın." Diyen Yiğit'in sesine kafasını çeviren Elif ona aşkla bakmıştı.

"Ama baba sen zaten hep annemle uyuyorsun biraz da biz sarılalım."

"Mert nasıl konuşuyorsun anneciğim."

"Ama Mert haklı anneciğim." Diyen Karmen'i kucağına alan adam;

"Boşver karıcığım biz bu üç kafadarla başa çıkamayız. Ama beni özlemediniz sanırım." Deyince Mert'e babasının kucağına zıplamıştı.

"Hem de çok özledik baba. Biliyor musun Birazdan Mustafa da gelecekmiş."

"Biliyorum oğlum. Ama annenizi yorduğunuzu duydum."

"Biz annemizi hiç yormayız ki." Diye konuşan saçlarını aynı annesinden alan küçük kızını öpen adam gülümsemişti.

"Bilmez miyim hiç."

Tam o anda Deniz'in sesi gelmiş ve Özgür çoktan ayaklanmıştı.

"Özgür!"

Banyonun kapısını açınca içerde ki aileye bakan Deniz şaşırmış;

"Napıyorsunuz burada."

"Ne oldu maviş."

"Resim yapalım diyecektim."

Deniz'in istediğini ikiletmeyen Özgür başını gererek;

"Olur yapalım." Demiş ve onun elini tutup çoktan dışarı çıkmıştı.

"Bu Özgürden çekeceğimiz var güzel karım. Demir beni boğazlayacak."

Kahkahalar atan Elif oğlunun Deniz tutkusunu biliyordu.

"Yapacak bir şey yok sevgilim. Alışacak."

Çocuklarda bağırarak aşağı inerken o da karısının elinden tutarak ilerlemiş ve kimse görmeden Elif'in dudaklarından bir öpücük çalmıştı.

"Özledim seni."

Kocasının kokusunu içine çeken Elif;

"Bende çok özledim."

"O zaman çocuklar bugün Demirlerde kalsın."

"Aşkım delirdin sen herhalde. Üç çocuğa Defne nasıl baksın."

"Defne baksın demiyorum ki. Demir bakacak tabi."

"Of Yiğit." Diyerek salona inmişlerdi ve elleri bir an olsun ayrılmamıştı.

...

Kocaman masada yemekler kurulmuş ve hep birlikte oturmuşlardı. Gelen Oğuz ve Yasemin ile de kadro tamamlanmıştı.

"Hiç de bir kere oğlum o öyle değildi. Birşey desene Yasemin."

"Ne diyeyim aşkım Demir haklı ama."

"İçtim ama o tuzlu kahveyi. Ama tadını bir ben bilirim. On kaşık kesin tuz vardı."

"Abartma Oğuz." Diye lafa giren Yiğit de Oğuz'un haline gülüyordu.

"Hiç boşuna çeneni yorma. Tuvalete koşarak gidişin hala gözümün önünde."

"Uğraşma Demir oğlumun önünde. İçtim mi içtim sen ona bak."

"Baba bende tuzlu kahve içeceğim." Diyen Mustafa'nın küçük sesi bütün masayı güldürmüştü.

"Oğlum daha senin zamanın var. Önce Yiğit ve Demir amcanın kızlarının yaptığı tuzlu kahveyi göreceğiz." Diyerek ortaya bombayı atmış ve gevşek gevşek gülmüştü.

Bu iki kıskanç kız babasına yaptığı en iyi hamleydi bu.

İkisi de bir ağızdan;

"Oğuz!"

"Uğraşma Oğuz şunlarla." Diyen Elif kızına yemek yedirmekle meşguldü.

Yasemin ise Oğuz'un kulağına eğilmiş;

"Senin de kızın olsun ben seni göreceğim kocacığım." Demişti. Heyecanla kafasını karısına çeviren Oğuz;

"Yoksa...?"

"Hayır aşkım sakin ol hamile filan değilim. Daha Mustafa üç yaşında."

"E tamam işte kıvırcığım zamanı gelmiş." Diyerek onun kıvırcık saçlarına bir öpücük bırakmıştı.

"Bakarız sevgilim." Diyerek nazlanan karısına aşkla bakan adam geçirdiği beş yılı düşündükçe mutlu oluyordu.

Yasemin evliliği kabul ettiği günden itibaren evlilik hazırlıklarına başlamıştı. Onların ki kış düğünü olmuştu çünkü artık Oğuz'un daha fazla bekleyecek sabrı kalmamıştı.

Ve Yasemin hamile olduğunu öğrendiği gün koşarak kocasının iş yerine gitmişti. Bu iki deli dolu insan içlerinden geldiği gibi davranıyor ve ne hissediyorlarsa birbirlerine çekinmeden söylüyorlardı. Yasemin yüksek müzik sesli mekâna girince kocasını gözleri ile aramıştı ama bulamamıştı. Barmene sormuştu ofisine çıkmıştı ama yoktu. Heyecandan daha fazla içinde tutamayan kadın dj kabinine ilerlemişti.

Yasemin'i tanıyan mekân çalışanları ise ona her zaman saygıyla yaklaşmışlardı. Ve eline aldığı mikrofonla en yüksek sesi ile bağırmıştı.

"Oğuz kocacığım neredesin?"

Oğuz ise güvenlik müdürü ile bir şey konuşurken kalabalıkta ve müziğin içinde duyduğu karısının sesi ile hızla kafasını oraya çevirmişti.

Telaşlanmış ve Yasemin'i görme arzusu ile insanları iterek ilerlemişti. Kafasını kaldırdığında onu dj kabinin de elinde mikrofon, kıvırcık saçları ile onu görmesiyle rahatlatmıştı.

Yasemin ise Oğuz ile göz göze gelince bağırarak devam etmişti.

"Oğuz hamileyimmm!"

Şok olmuş bir halde kalakalan adama herkes gülerek bakarken alkış sesleri yükselmişti.

"Allahhhhh!" diyerek koşan adam çoktan karısının yanına çıkmış ve onu kollarının arasına almıştı.

"Yasemin sen ciddisin?"

"Tabi ciddiyim. Elimde mikrofonla yoksa neden bağırayım şapşal." Diyerek gülen kadının dudaklarına yapışan adam;

"Baba oluyorum. Ben baba oluyorum!"

"Evet, dünyanın en tatlı babası."

"Sen de dünyanın en harika annesi."

Oğuz'un düğün gecelerinde onu aşkla sevişine bir kez daha âşık olan kadın onu baba yaptığı için çok mutluydu. Çünkü Oğuz evlilik bitmiş, şimdide karısının başını çocuk diye şişiriyordu. Ve onun mutluluğunu hatırlayan kadın şimdi bu masada ikinci çocuk için çok beklememeliyim diye düşünüyordu.

Oğuz ne kadar küçük bir çocuk gibi davransa da, çok olgun bir babaydı. Yasemin'e her alanda yardımcı olmuştu. Hele ki oğullarının adını Yasemin'in vefat eden babasının adını koymak istediğinde mutluluktan bir gün boyunca ağlamıştı.

"Allah aşkın Yasemin ağlama. Kötü bir şey demedim. Oğlumuzun adı Mustafa olsun dedim. Bu hormonlardan daha dört ay çekeceğim yapma güzelim." Diyerek ağlayan kadının yüzünü yine her zaman ki gibi güldürmüştü.

Aklına gelenle Oğuz'un elini tutmuş ve kulağına eğilmişti.

"Seni çok seviyorum Oğuz. Ve eve gidince ikinci çocuk için çalışmalara başlayabiliriz."

Duydukları ile karısına şefkatle bakan adam;

"Sen benim şansımsın, yol arkadaşım. Hayat arkadaşım. Oğlumun annesi. Senden gelen her şey başım üstüne."

Oğuz'un yine onu sözleri ile güldüreceğini bekleyen Yasemin artık kocasını tanıyordu. Duygusallaştığın içinden bambaşka bir adam çıkıyordu. Oğuz içinde kimsenin bilmediği romantik, olgun, ağır başlı bir adam taşıyordu. Ve böyle anlarda Yasemin'in kalbi tekliyordu.

"En iyi arkadaşım, kocam sevgilim iyi ki varsın." Diyerek başını en huzurlu olduğu yere, kocasının omzuna bırakmıştı.

...

Mustafa, Özgür, Karmen, Mert, Deniz bu beş şanslı çocuk hep birlikte Deniz'in odasında oynayadursunlar, aşağıda üç çifte ellerinde kadehlerle sohbet ediyorlardı.

Demir'in evinde tokuşturulan o kadehlerden sonra her şey değişmişti. Onlar büyümüş ama sevgileri de bir o kadar artmıştı.

"Yengem Devrim paşa nasıl bugün." Diyen Oğuz'a gülerek bakan Defne;

"Devrim bey bugün de çok obur amcası." Diyerek elini karnına koymuştu.

"Az kaldı." Diyen Demir'in elini sıkmıştı.

"Yeğenimin odasının son donuşlarını da yaptım mı bitti." Diyen Elif'e gururla bakan Yiğit karısının işine olan tutkusuna bayılıyordu.

"Devrim de doğsun hep birlikte bir tatile çıkalım." Diyen Yasemin'e hepsi onay vermişti.

"Çıkalım papatyam."

Aşağı inen Karmen ve Deniz anneleri gibi çok iyi anlaşıyorlardı. Ve gelen iki ayak sesine kafalarını çeviren Defne ve Elif el ele gelen kızlarına bakıp şükretmişlerdi.

"Anne biz Deniz ile saçlarımızı kestirmek istiyoruz ama abim izin vermiyor." Diyen Karmen kızıl saçlarıyla babasının aşkıydı.

"Neden kestirmek istiyorsunuz kızım?" diye lafa giren Yiğit'in kucağına çoktan çıkmıştı küçük kız.

"Çünkü okulda ki İpek saçlarını kestirmiş ve çok güzel olmuş."

"Neden izin vermiyor o eşek sıpası." Diyen Demir'e hemen cevap veren Karmen;

"Çünkü abim Deniz'in saçlarını böyle beğeniyormuş Demir amca."

"Bak sen!" diyerek kaşlarını çatan Demir'e güle Oğuz;

"Kesinlikle bir kız çocuğu istiyorum." Diyerek herkesi güldürmüştü.

Aşağı Özgür abisinin elini tutan Mustafa ve Mert ile inen ufaklıklarla masaya tatlılar da gelmişti. Ama Demir Özgür'e takılmadan duramamıştı.

"Kızımın saçına ne karışıyorsun eşek sıpası, yok sana bundan sonra Beşiktaş maçı."

"Olsun ben de büyüyünce Deniz'i alır giderim." Diyen Özgür'ün kendinden emin hali karşısında artık diyecek bir şey yoktu.

Defne aklına gelen evlilik teklifi ile gülümsemiş ve belki de kızı da kendi gibi bir teklifle mutluluğa adım atacaktı. Bilinmez. Ama bu aile de her şey huzur kokacaktı.

"En güzel Beşiktaşın adamları sever dememişmiydin sen bana. Özgür'e bu aşkı da sen aşıladın ne bekliyorsun ki kocacığım." Derken başını onun kalbinin üstüne koymuştu.

"En çok ben severim seni."

"En güzel sen seversin beni."

"Kızımı da daha azı paklamaz. Onu bu nedenle kimseye vermeyeceğim." Diyen kocasına gülmüştü ama bir cevap vermemişti.

Zaman ne getirir bilinmezdi.

Elin karnında karşısında ki çocuklara şefkatle bakan Defne, Özgür'ün Deniz'in saçlarını eliyle bozuşuna gülerek;

"Göreceğiz." Diye fısıldamıştı.

Güzel günler görecekti bu masada ki herkes...

Güzel günler, güneşli günler...

...

Herkesi kocaman aşkla kucaklıyorum okuyan gözlerinize sağlık.:)

Yeni bir kurgu gelecek ama tam olarak zaman veremiyorum. Zaman verip daha sonra da sözümü tutmamazlık yapmak da istemediğim için şimdilik sürpriz olsun.:)

Güzel günler görmek dileğiyle.:)

İyi ki varsınız.:)

Yorumlarınızı beklediğimi biliyorsunuz.:):)

Hoşçakalın...

...

Continue Reading

You'll Also Like

83.8K 387 5
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
749K 19.2K 81
Herkesin korkulu rüyası olan Yer altının en büyük mafyası yer yüzünün hakimi sadist sinir hastası piskopat bir adamın bir kıza aşık olması Ve haya...
3.6M 130K 72
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
346K 1.5K 48
seks hayatın bir parçası...