Bölüm 13. Zümrüdüanka Kuşu

20.8K 1.2K 102
                                    



Herkese merhaba. Kendimi tutamayıp yazmaya devam ederken baktım ki baya uzun bir bölüm olmuş.:)

İnşallah severek okur ve yorumlarınız, beğenilerinizle beni mutlu edersiniz.:)

Keyifli okumalar...=)

...


"Zümrüdüanka Kuşu rivayete göre bilgi ağacının dallarının arasında yaşarmış ve her şeyi bilirmiş.

Kuşlar ona o kadar güvenirmiş ki, ne sorun olursa Zümrüdüanka Kuş'unun hemen sorunu çözeceğine inanırlarmış. Bir gün gelmiş ve Zümrüdüanka Kuşu ortadan kaybolmuş. Bunun üzerine diğer kuşlar onu bulabilmek için yola çıkmışlar. Kaf Dağı'nın tepesinde olduğu için ona ulaşmak çok zorluymuş, yedi dipsiz vadiyi aşmaları gerekliymiş.

Zümrüdüanka Kuş'una ulaşmak için tüm kuşlar bir arada gökyüzüne doğru uçmaya başlamışlar. Ama yolculuk sırasında aralarından bazıları yorulmuş ve düşmüş.

Kuşlar arasından önce,

Bülbül, güle olan aşkını hatırlamış ve dönmüş...

Sonra papağan tüylerini düşünmüş ve dönmüş...

Ardından Kartal tepedeki krallığını hatırlayıp bırakamamış...

Onun ardından baykuş yıkıntılarını,

Balıkçıl kuşu da bataklığını özlemiş...

Böylece kuşların sayısı gittikçe azalmış."

Koltukta üstlerinde ki battaniyenin altında, kadının kafası adamın kalbinin üstünde, adamın eli kadının saçlarında öylece oturan Demir ve Defne huzuru bulmuş gibiydiler.

Demir, kadının anlattığı hikâyeyi dinlerken, dayanamayıp konuştu;

"E hadi devamını da anlat."

Ve kadın anlatmaya devam etmişti.

"Kaf Dağına ulaştıklarında sadece otuz kuş kalmış. Sonunda Anka'nın yuvasını bulmuşlar. Ve anlamışlar ki aslında hepsi birer Anka'ymış. Kuşların hepsi anlamışlar ki esasında aradıkları kendileriymiş ve bu yapılan yolculuk aslında kendilerine yaptıkları bir yolculukmuş. "

"Yani küçük hanım, onlar yeniden küllerinden doğabilenlermiş."

Genç kadın, kafasını kaldırıp adamın içi gülen siyah gözlerine aşkla gülümseyip konuştu;

"Aynen öyle koca adam."

Gözlerinin içine baktıkları an ikisinin de aklına o büyülü an gelmişti.

Kadın adamın gideceğini düşünüp telaşla içinden geleni söylemiş ve "Öp beni" demişti. Ve adam hiç düşünmeden kollarına alıvermişti kadını.

Adamın elleri genç kadının saçından boynuna oradan beline inmiş ve onu kendine çekmişti. Çölde su bulmuş gibi heyecanla, büyük bir arzuyla talan etti karşısında ki kadının dudaklarını.

Bu sefer kadın, adam demeden aralamıştı dudaklarını . Ve bu sefer oda ona karşılık vermişti. Ve Demir aldığı karşılıkla kadını dahası mümkünmüş gibi daha da kendine çekmişti. Defne ise adamın omuzlarını acıtırcasına sıkmakla meşguldü.

İkisi de yaşamları boyunca tatmadıkları bir duygunun içindeydiler. Tutku içinde aşkı da barındırdığında bir anlam ifade ediyordu.

Nefes alıp verişleri senkronize şeklini almıştı. Vücutları aynı şekilde hareket ediyordu. Gözleri kapalı şekilde de görebiliyorlardı. Elleri dokunduğu yeri yakıyordu. Dudaklarından çıkan o tutku dolu ses ve iç çekmelerinden başka bir şey duymuyorlardı. Ve akıllarında ki tek şey bu anın hiç bitmemesiydi...

SÖZ mü? SÖZ.(tamamlandı)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora