Bölüm 1. KÜÇÜK UMUTLAR

36.3K 1.4K 104
                                    




Keyifli okumalar...

İstanbul'un belki de en soğuk gecesiydi o gün. Üç gündür devam eden kar bembeyaz bir örtü gibi sessizce örtmüştü şehrin üstünü. Bütün şehir uyur gibiydi.

Defne evinin penceresinden dışarıyı izlerken derince bir nefes aldı ciğerlerine. Pencereyi açıp masadan bir sigara yaktı. Üstünde dışarda ki havaya inat ince pijamalarının olduğu hatırladı, yüzüne çarpan soğuk hava ile. Yine de umursamadı. Ne pencereyi kapattı nede üstüne bir hırka aldı. Öylece baktı dışarıya.

Sevmezdi soğuk havaları, hele karı hiç sevmezdi. Çoğu insanın aksine mutluluk ve huzur hissettirmezdi ona. Kar yalnızlığını daha da fazla hissetmesine sebep olurdu.

Boşanmış bir ailenin tek kızıydı Defne. Yaşamı boyunca maddi açıdan istediği her şeyi elde edebilecek güce sahipti. Ailesi İstanbul'un tanınmış ismi, her kapıyı açabilecek güce sahip bir konumda ve statüye sahipti.

Küçükken ailesine dair hatırladığı pek güzel anısı yoktu. Ya annesi bardakları kırar ya da ağlama krizine girip her yeri darmadağın ederdi. Babası da kapıyı çarpar ve çıkardı evden.

Saklandığı kapının ardından öylece bakardı onlara. Başlar da ağlardı, korkardı. Ama artık o da alışmıştı. Sadece boş gözlerle o yaşına göre büyük bir olgunluk ve sessizlikte izlerdi olup biteni.

Yine bir akşam yemeğinde babası yoktu. Aslında annesinin ona gülen gözlerini bazen görürdü. Ama hiç kalbinde hissedemezdi. Babası ve annesi zengin birer ailenin çocuklarıydı. Aşk evliliği değildi onların ki. İki ailenin imzaladığı bir iş anlaşmasıydı sanki.

Çalan kapı sesi ile anlamıştı babasının geldiğini. Annesinin neredeydin soruları babasının sessiz cevapları yine ortamı germişti. Dayanamamıştı artık Defne.

"Bence siz ayrı evlerde yaşasanıza, okulda ki arkadaşımın iki evi varmış ve çok mutluymuş. Bende mutlu olmak istiyorum." Demişti.

Belki de kurduğu o cümle ailesinin insanlar ne der diye konuşamadığı hep sakladıkları kelimelerdi. Ve o günden sonra Defne asla insanlar ne der diye yaşamaması gerektiğini hissetti. O zaman bunun farkında değildi ama büyüdükçe bu kararını o masa da aldığını biliyordu.

Sonucu ise kimseyi şaşırtmamıştı. Tek celsede biten bir evlilik ve birbirlerine nefretle bakan iki çift göz.

O zamanlar ikisine de kızsa da Defne şimdi ki yaşında ve mesleğinin verdiği tecrübe ile anlıyordu onları. Ama geçen çocukluk ve gençlik yıllarının ona kattığı yalnızlığı, anne ve babasının farkında olup olmadığını bilemiyordu.

Boşanmış bir anne ve babanın arasında gidip gelen, istediği her şeyi elde edebilen, dışardan bakıldığında güzeller güzeli, ailesinin işlerini yürütmeyi seçmeyen, kendi mesleğini seçen başarılı bir psikolog olan, çevresinde hep onu ve soyadının getirdiği imkanlara sahip olmak isteyen erkeklerle dolu, özgüveni yüksek hepsini reddeden, şımarık zengin bir kızdı Defne Soylu.

Babasının "sanki yabancı birinin şirketi burası kızım, arada sırada yanıma gelsen de insanlar da benim bir kızımın olduğunu unutmasalar." Israrı üzerine ziyaret ettiği bir gün babasının odasında karşılaşmış ve tanışmıştı Semih ile.

Semih başarılı bir mimardı. Babası Kenan Beyin inşaat firmasında çalışan idealist ve herkesin hayranlık duyduğu yakışıklılığa sahip bir adamdı.

SÖZ mü? SÖZ.(tamamlandı)Where stories live. Discover now