Herkes susmuş, sessiz bir şekilde kahvaltı yapıyordu. Luhan yanında Sehun olunca esmer olana dayanabiliyordu, bu yüzden sevgilisinin elini bir an olsun bırakmadı. Sehun ise gerçekleri anlayarak Luhan'a yardımcı oldu. Kai ve Kyungsoo ise herşeyi olcağına bırakmıştı ama ikiside korkuyordu. Kai 20 yıllık deli gibi sevdiği eşini, Kyungsoo ise tek gerçeğini, kalbini adadığı adamı kaybetmekten korkuyordu.
"Şimdi ne olacak?" Luhan derin sessizliği bozarak sordu.
"Onu dönüştürmelisin Sehun." Kyungsoo tam olarak Luhan'a karşı olmasada konuşmuştu.
"Biliyorum ama onu dönüştürürsem diğerlerininde dikkatini çekecek. Sorun çıkmasından korkuyorum"
"Sorun çıkmaz Sehun, biz yanındayız."
"Biliyorum, biliyorum ama yine de endişeleniyorum." ikili eşlerini takmadan konuşuyordu. Duruma sinirlenen Luhan eşinin elini sıksada Sehun bunu anlamamıştı.
"Endişelendirmeni gerektiren bir şey yok. Daha öncelerde de sorun çıkmadı, şimdi de çıkmaz."
"Sehun..." Luhan bu sefer seslenmeyi denedi ama Sehun yine anlamadı. Kai ise gözünü bile kırpmadan olanları izledi. Luhan boştaki elini karnına götürürken kaşlarını çattı. Sehun ise Kyungsoo ile tartırşmaya devam etti.
"Sen sadece onu dönüştürmek istemiyorsun Sehun ama bu onun için zararlı olur. Mührü onun enerjisini emmeye başlayacak. İnsan hali ile bunun üzerinden kalkamaz. Baek'e olanları görmedin mi? Chanyeol biraz daha bekleseydi ölecekti."
"Kyungsoo, üzerime gelmen bir şeyi değiştirmeyecek!" Sehun ve Kyungsoo tartışmaya devam ederken Luhan gözlerini kırpıştırarak karartıyı giderdi. Boynu sızlamaya başlamıştı.
"Sehun, kendimi iyi hissetmiyorum."
Sehun ve Kyungsoo, Luhan dönüşmeli mi yoksa dönüşmemeli mi tartışmasını bırakarak Luhan'a bakmaya başladı. Kai ise her şeyi oturduğu yerden izledi. En başından beri yardım etmek istiyordu ama bunun yanlış anlaşılmasından korktuğu için milim hareket edemedi. Luhan'ı başı aniden öne düşünce hepsini bir telaş tutmuştu.
"Ben sana demiştim böyle olacak diye!"
"Beni boş yere dönüşmeli tartışmasına tutmasaydın iyi olmadığını fark ederdim!"
"İkinizde susun artık! En başından beri dikkatinizi çekmek için çabaladı. Bunu anlamayan sizsiniz!"
Kai ikisinide susturarak Luhan'ın yanına giderek minik bedenini kucakladı. Merdivenleri çıkarak Sehun'un odasına yöneldi ve Luhan'ı yatağa yatırdı. Geri çekildiği zaman Luhan'ın anlında oluşan ter tanelerini gördü. Luhan kaşlarını çatarken ne kadar acı çektiği belli oluyordu. Sehun ve Kyungsoo odanın kapısından olayı izlemekle yetinmişti.
"Buraya gel ve sevgilin ile ilgilen, başından beri sana ihtiyacı var."
Sehun kuzeninin söylediklerini duyunca yatağın yanına geldi. Kai ise sevgilisi ile odadan ayrıldı.
"Özür dilerim, seni görmezden geldiğim için, fark edemediğim için özür dilerim." Sehun minik bedenin yanına kıvrılırken söyledi.
Luhan kendine geldiğinde yanında yatarak onu izleyen Sehun'u gördü. Her ne kadar başı ağrısada sevdiği adamın suratını izlerken gözünü bile kırpmadı.
"Hepsi benim yüzümden. Biraz daha dikkatli olsaydım önceden fark ederdim."
"Hayır Sehun-ah, senin bir suçun yok."
"İnsan olmanın tadını çıkarmanı istiyorum ama böyle kaldıkça ölüme daha da yaklaşıyorsun. Eğer kendimi tutabilseydim mührün ortaya çıkmazdı ve sende şimdi bu halde olmazdın. Ben senin benim gibi bir canavar olmanı istemiyorum."
"Sen canavar değilsin, sen mükemmelsin. Benim için endişelenme. Ben iyiyim."
"Değilsin! Değilsin biliyorum. Bunu daha öncede gördüm. Şu an konuşurken bile başın öyle bir ağrıyor ki yerinden söküp atmak istiyorsun. Tüm bedenin yüzlerce iğne batar gibi uyuşuyor, ateşe atılmış gibi yanıyorsun. Bunları daha önce de gördüm, aynısını sende de görmek canımı yakıyor!"
"Sehun-ah..."
"Belki de Jongin ile yapmalısınız. Benim mührüm senin yaşam enerjini emerken onun bağı sana güç verir. O senin daha iyi yaşaman için bir anahtar."
"Sehun, ben seni seviyorum."
"Biliyorum bebeğim biliyorum ama senin iyiliğin için..."
"Benim iyiliğim için olduğunu söylüyorsun ama benim fikrimi önemsemiyorsun! Eğer bunu bu kadar çok istiyorsan onunla birlikte olurum ama ben seni seviyorum!"
"Luhan..."
"Yalnız kalmak istiyorum."
"Bebeğim, ben özür dilerim. Öyle demek istemedim. Eğer istemiyorsan seni hiç bir şey için zorlayamam. Ben sadece senin olabildiğince insan olarak kalmanı istiyorum."
"Tamam, istediğin gibi sen beni dönüştürene kadar insan olarak kalıyorum ama beni sen dönüştürmelisin, başka biri değil sadece sen!"
"Özür dilerim bebeğim, sadece seni sevdiğim ve seni korumak istediğim için bunu söyledim. Seni hiç bir şeye zorlayamam, bunu yapmak zorunda değilsin."
"Beni sen dönüştürene kadar insan olarak kalmak için her şeyi yaparım. Kendimi zorlamıyorum."
"Seni sadece ben dönüştüyorum, tamam, senin istediğin gibi sadece ben... Bana düşünmek için zaman ver. Jongin ile bu olaylar olmasada birlikte olacağını biliyorum. Öyle olmalı çünkü bu bizim kaderimiz. Bedeninin neyi aradağı umurumda değil, kalbinin bana ait olduğunu bilmek benim için yeterli."
"Sedece zamana bırakamaz mıyız?"
"Ne yazık ki hayır. Mührün erkenden enerjini emmeye başladı. Bu sadece her şeyi daha da hızlandırdı."
"Ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum Sehun."
"Sadece ikiniz yalnız kalınca bedenini dinle. O sana gösterecek..."
"Özür dilerim Sehun-ah, her şey için özür dilerim."
"Bu senin suçun değil bu kabilemizin soyu ile alakalı. Bunun için sana asla kızamam ya da küsemem. Kendi kuzenimede... Belki de böyle olması bizim için daha iyidir. Ben diğerleri ile konuşmaya gidiyorum. Sende biraz dinlen." Sehun minik sevgilisinin alnından öptükten sonra hızla geri çekilerek odadan çıktı. Luhan ise derin bir nefes aldıktan sonra göz yaşları kendiliğinden akmaya başladı.
Sehun aşağıya indiğinde diğerlerini koltukta otururken buldu. Kyungsoo'nun endişeli anne bakışlarını görünce açıklama yapması gerektiğini anladı.
"Kyungsoo, o iyi. Şimdi uyuyor."
"Ulu Tanrım, çok şükür. Bir ana Baek gibi olacak diye ço korktum."
"Biliyorum, bende korktum."
"Peki onu dönüştürecek misin?"
"Evet. Onun daha fazla acı çekmesine dayanamam."
"Ama bu haldeyken tehlikeli olmaz mı? Baek 1 ay uyanamadı. Hepimiz ümidi kesmişken bir anda uyandı. Luhan onun kadar güçlü mü?"
"Sorun da burada. Luhan onun kadar güçlü değil. Bedeni bu kadar zayıfken benim zehrimi kaldıramaz."
"Ne yapacaksın peki? Yoksa?" bakışlarını yanında duran sevgilisine yönelttikten sonra tekrar Sehun'a baktı. "Bağın enerjisini mi kullanacaksın?"
"Bunu sizden istemek benim içinde zor olsada Luhan'ın iyiliği için bunu istemek zorundayım. Elimden gelen başka bir şey yok."
"Ben sana yardım etmeye hazırım Sehun ama buna karar verecek olan Luhan ve Jongin."
"Luhan bunu kabul etti. Biraz zor olada kabul etti. Jongin, peki sen? Sen de kabul eder misin?"
Jongin'in bakışları ikili arasında gidip gelirken ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Kyungsoo yeni üyeye yardım etmek istesede bakışlarından ne kadar acı çektiği belli oluyordu. Sehun ise yıllar sonra bulduğu eşine yardım etmek için her şeyi yapmaya hazırdı. Kendi kuzeni ile paylaşacak kadar... Kyungsoo'ya baktığında başını salladığını gördü. Sehun'a bakınca cevap beklediğini görünce konuşması gerekğini anladı.
"Ben... Tamam, bunu yapıyorum. Kabul ediyorum."
"Teşekkür ederim Jongin ve ikinizden de özür dilerim."
Kyungsoo önemli olmadığı anlamında başını sallarken acı çekiyordu. Bunu kabullensede, Jongin'in gerçekte kendisini sevdiğini bilsede acı çekiyordu. Kai ise onun bu halini gördükçe kabilesinden hatta kendisinden nefret ediyordu.
"Ben diğerlerine haber vermeyi unuttum. Gidip onlarla da konuşayım."
Kyungsoo salondan ayrılarak iki kuzeni yalnız bıraktı. Üst kata çıktığında kendi odasına gidecekken aralık olan kapıyı fark ederek Sehun'un odasına gitti. Yatakta ter içinde kalmış, kaşlarını çatarak uyuyan minik bedeni görünce içindeki koruma güdüsü ortaya çıktı.
'Neden seni gördüğüm ilk andan beri çoktan ailen bir üyesiymişsin gibi seni korumak istiyorum. Sanki en başından beri seni tanıyormuşum gibi. Seninle sevgilimi bile paylaşıyorum, seni kıskanamıyorum bile. Yaşamalısın, ne olursa olsun yaşamalısın. Sehun 168 yıllık hayatının 149 yılını seni aramaya adadı. Onun için, ailemiz için yaşamalsın.'
Kyungsoo odadan çıktıktan sonra kendi odasına giderek telefonunu aradı. Bulunca ise tek tek bütün aile üyelerini arayarak olanları anlattı. Hepsi gelebilecekleri zamanı söyleyerek hazıranmak için telefonu kapattılar.
"Hepsi geliyor. En erken gelen Baekhyun ve Chanyeol. İki gün sonra buradalar." Kyungsoo aşağıya inerken söyledi.
İki kuzen başlarını sallamakla yetindi. İkili Kyungsoo gittikten sonra konuşmamıştı. Şimdi ise sırada ne olduğunu biliyorlardı. Sehun kalbi acısada Luhan'ın iyiliği için olduğunu düşünerek kendini rahatlattı.
"Gidelim Sehun, dönüşüm için seninde güç toplaman lazım. Biraz daha avlanalım. Jongin, Luhan sana emanet." Kyungsoo bir şey yokmuş gibi davranarak sevgilisini öptü ve Sehun ile evden ayrıldı.
Jongin derin bir nefes alarak Sehun'un odasına gitti. Gerçekte bu kadar zor olduğunu bilmiyordu. Odaya girdiğinde Luhan'ın uyanmış, bitkince baktığını gördü.
"Zamanı geldi mi?" Luhan kısık sesle sorsada Kai anlamıştı.
Şimdiden enerjisinin çekilmeye başlaması onu korkutsada bundan sonra güçlü olacağını biliyordu. Helede Sehun onu dönüştürünce kabilenin en güçlüsü bir prens olarak o olacaktı.
"Evet, geldi."
Luhan'ın yanına gittikten sonra önceden olduğu kadar şevk duymadığını fark etti. Belkide alışmıştı...
Yatağın köşesine oturduktan sonra yüzüne baktı. Ne kadar acı çektiği gözlerinden bile belli oluyordu. Dudakları büyük ihtimalle susuzluktan kurumaya başlamıştı. Göz altları uyusa bile çökmeye başlamıştı. Eğer biraz daha zaman kaybederse siyah halkalar iyice belirginleşecekti. Gözleri sabah olduğu kadar sulu ve parlak değildi. Bedeni tüm kanı çekilmiş gibi iyice beyazlaşmıştı.
Yinede hala güzeldi.
Odada kaldıkça Luhan'ı daha çok istediğini fark etti. Bedeni yavaş yavaş istemeye başlamıştı.
Luhan'ın saçlarını eli ile çektikten eğilerek yüzlerini daha da yaklaştırdı. Luhan'ın heyecanla alıp verdiği nefes ile göğsü inip kalkıyordu. Minik kalbinin hızlı atışını duyabiliyordu. Sıcak nefesi yüzünde hissederken onu daha çok istiyordu.
Dudaklarını birleştirine ikiside hareket etmedi. İki dudak sadece birbirine değiyordu, daha ilerisi yoktu. Kai devam etmesi gerektiğini anlayarak dudaklarını hareket ettirdi. Luhan ise karşılık vermiyordu. Sadece bekledi...
Kai miniğin alt dudağında dilini gezdirdi. Aynı işlemi üst dudaktada gerçekleştirdikten sonra alt dudağı kendi dudakları arasına hapsederek emmeye başladı. Sonunda Luhan dayanamadı ve karşılık vermeye başladı. Kai'nin üst dudağını kendi dukları arasına kıstırarak oda emmeye başladı. Kai miniğin yüzünü iki eli arasına aldıktan sonra kendini ufak bedenin üstüne taşıdı.
İkili öpüşmeye devam ederken Kai alt dudağı dişleri arasın alarak çekiştirdi ve geri çekildi. İki bedende nefes nefese kalırken şişmiş ve kızarmış dudaklardan gözlerini alamadılar. Luhan kendini kaldırarak kollarını esmer olanın boynuna doladı ve kendine çekerek daha sert öpmeye başladı.
~~Çok lanet bir yerde kestim, biliyorum. Doğruyu söylemek gerekirse bu bölümü çok zor yazdım. Elim böyle tuşlara gitmedi. Sonlara doğru ikili öpüşürken yanlışlıkla Kai yerine Sehun yazdım, sonra kontrol ederken fark ettim. Çok ağır HunHan ve KaiSoo cuyum ama bu ficte yinede KaiHan yazdım. Üzülen KaiSoo hayranları için one-shot yazıcam, bekleyin. ^^ bu ficte HunHan ve KaiSoo hala devam. Bu olanlardan sonra nasıl olacak demeyin, olacak. KaiHan kısa süreli burada. Neyse canım, bundan sonra ki bölüm KaiHan smutu, zaten sonundan anlamışsınızdır. Beklemede kalın, yeni bölüm yarın. KAYIP ficini de okuyun. Onun içinde planlarım var. Biraz karmaşık olabilir ama zaten olay bu. Zamanla çözülecek her şey. Biraz gizem fici olabilir. ^^~~