Bu bir kesit. Bölüm olarak düşünüp kısa vs yorumlar görmek istemiyorum rica ediyorum.
Aslında bakarsanız kesit atmayacaktım ama bölüm gecikebilir ve sizde o süre zarfında bununla biraz idare edersiniz. Yeni ölümün ilk on sayfası bu okuyacağınız yer.
Bazen panomda ufak alıntlar paylaşıyorum bunun haber akışına düşmesi iiçin beni takip etmeniz gerekiyor. Bu yüzden beni takip etmeyi ihmal etmeyin.^
Keyifli okumalar.
Bir varmış bir yokmuş diye başlatırdı annem masalları. Zümrüt dizine yatmış olurdu genelde. Bense onları annemin yerini aldığım tekli koltuğun üzerinde dinlerdim. Ben hiçbir masalda uyumazdım. Zümrüt gece okunan masalın amacına ters düşmeyecek şekilde daha ilk dakikalarda esner, ortasına gelmeden de uyurdu. Bense annemi, masalı nasıl anlattığını, tonlamasını, kitabı nasıl tuttuğunu, okurken önüne düşen saçı nasıl geri ittiğini, babam kapıdan kafasını gösterirken nasıl gülümsediğini izlerdim.
Ama hiçbir zaman uyumamıştım. Bir an durup düşününce uyumayı diledim. Keşke masalların sonu gelmeden uyuyan tiplerden olsaydım. Uluç benim kucaklarımda uyurken tıpkı önceki zamanlarda olduğu gibi uyumak yerine onu izlemek kanımı donduruyordu. Aslında uyumadım desem yalan olurdu. Bir an içim geçmişti ama bu yarım saat kadar bile sürmemiş Uluç'un belimi daha kuvvetli kavramasıyla son bulmuştu.
Kucağımda bir erkek çocuğu yatıyordu. Günahkar bir erkek çocuğu ile ne yapılırdı? Parmaklarımı göğsüme dayalı duran kafasındaki saç tutamları arasında gezdirdim. Elimde olsaydı dedim içimden...bütün dertlerini unuttururdum. Ama olmayacaktı biliyordum. Çünkü ben onunkileri unuttursam bile benimkiler, bana yaşattıkları, birlikte yaşadıklarmız buna izin vermezdi. Ben bir masal kahramanı değildim. Dışarıdan birileri beni izlemiyordu. Kimse bana mutlu son yazmayacaktı. Belki son sayfam bile olmayacaktı. Kalemim tükenecek sayfalarım gerçek hayatın rüzgarı ile uçuşacaktı.
Ben bir masal kahramanı değildim. Ben yazılan masalın okuyucusu en çokta anlatıcısıydım. Kucağımdaki erkek çocuğu da okuduğum masaldaki kötü erkek çocuğuydu. Ve bu erkek çocuğunun olağanüstü bir gücü vardı. Fazla...çok fazla acıya dayanabiliyordu. Ve ben buna bu gece hayran olmuştum.
Uyuşturucu kullanıyor olabilirdi. Uyuşturcu ile bir şeyleri bir anlığına unutuyor olabilirdi ama hiçbir duygusunu silmiyordu. Uyuşturucu kullanırken içinde beliren o kötü duyguyu bile yükleniyordu. Omuzlarına tırnakların geçirilmesine izin veriyordu ve yılmadan, pes etmeden eline verilen küçük tırnak makası ile onları yontuyordu. Ama asla yok etmiyordu.
Onu ikna edebilir miydim bilmiyordum. Tedavi olmak istemeyeceğine, hele ki klinik ya da hastahane ortamına girmeyeceğine emindim. Ama onu evde tedavi olması için ikna edebilirdim. Uluç zengindi. Bunu karşılayabilecek tüm maddiyat onda mevcuttu. Hatta yurtdışına bile çıkabilirdi.
Parmaklarımı saçlarında gezdirmeye devam ettiğim sırada kasıldı. Belime doladığı kollarını daha ne kadar kasabilirdi bilmiyordum ama canım yanmaya başlamıştı. Elimin birini omzuna indirdim ve onu biraz olsun benden uzaklaştırmayı denedim. Kafasının yerinde olmadığını sandığımdan bunun kolay olacağını düşünmüştüm. Ama sandığım gibi olmadı. Önce huysuzlandı ve erkeksi bir sesle mırıldandı. Bu hareketine gülümsedim. Sonra kolunun birini çekip göğsümde yaslı duran başına getirdi ve biraz önce dokunduğu yerlerde benim parmaklarımın gezindiği yeri kaşıdı. Daha sonra sanırım kafasını toplayabilecek kadar vakit kazandıktan sonra kendini benden uzaklaştırıp olduğumuz konuma baktı. Kendine tam anlamıyla geldiğini düşünmüyordum ama artık normalleştiğini üzerine yerleşen soğukluğundan anlayabiliyordum. Yönünü benden çevirip sağa sola baktığında ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bir şeyler arıyor gibiydi. Sonra aramaktan vazgeçmiş olmalı ki ayağa kalktı ve merdivenlere doğru yürümeye başladı.
"Benimle gel Anka." Onu oturduğum yerde hareketsiz durmaya devam ederek izledim. Peşinden gitmiyordum. Tam anlamıyla ne yapacağımızı bilmeden de onun peşinden gitmek gibi bir aptallık yapmayacaktım.
Sonunda o da peşinden gitmediğimi anladığında henüz merdivenlerin başına yeni gelmişti. Sırtını duvara verip bir ayağını merdivenin basamağına koydu ve bana baktı. Ona oturduğum yerden bakmayı sürdürdüm.
"İlla yoracağım seni mi diyorsun?" Henüz kendinde değildi çünkü sesi yumuşaktı. Benimle dalga geçiyor olabilme ihtimali de yüksekti.
"Anka," Dedi gözlerini gözlerime dikip. "Yorma beni güzelim."
Ben ne yapıyordum ki?Cevap vermedim. Uluç bu halime olumsuz anlamda başını salladı ve basamağa koyduğu ayağını yavaşça diğer ayağının yanına indirdi. Sonra yasladığı sırtını duvardan önce kalçasını öne iterek kurtardı ve bana doğru gelmeye başladı. Onu her adımında izledim. Sonunda dibime kadar geldiğinde boynumu onunla göz temasını kesmemek için kaldırmak zorunda kalmıştım.
"Benimle uyumak zorundasın." Kaşlarımı çattım ve ona bakmayı sürdürdüm. Uluç derin bir nefes verdi ve benimle aynı hizaya gelene dek dizlerinin üzerine eğildi. koltuğun dirsek yerine kolunu dayamış bana bıkkın bir ifade ile bakıyordu.
"Cidden senden izin alıyorum şu an. Zorlama beni. İkimizde biliyoruz ki ben istersem olmayacak şey yoktur." Yanaklarımı iç kısımdan dişledim. Kaşlarımı çatmaktan vazgeçmiştim. Ona halledilmesi gereken bir problem olduğunu hatırlatmak istercesine baktım. Ona kalsa bunu yeniden açmayacağına emindim.
"Tedavi olman gerektiğinin farkında mısın Uluç?" Alnını koltuğun dirsek yerine sürttü. Bunu sinirlendiği için yapmamıştı. Alnı kaşınmıştı ve kolunu bile kaldırmaya erindiğinden kolay yoldan böyle bir çözüm bulmuştu. Kafasını kaldırdığında gözlerinden uyku akıyordu ve hareketinden dolayı önüne düşen saçları birbirine girmiş, birkaç tutamı alnına düşmüştü.
"Bu konu senin yorum ya da tavsiye vermeni gerektirecek bir durum değil. O yüzden bırak bunları da benimle uyumaya gel."
"Bundan sonrası için birlikte vakit geçireceğimizi kabullendim Uluç. Fakat senin gelgit kafanı kabullenemem anlıyor musun? Saatler önce yaşadıklarımız sabah uyandığımda unutabileceğim türden bir şey değil. Ve kes şunu."Onu ittirdim.
"Sen neyi sabah kalktığında unutursun ki? Anneannemi hiç tanımadım ama yaşıyorsa bence senin gibi bir şeydir." Yavaşça doğruldu.
"Ne demek şimdi bu?" Birbirine kenetlediğim ellerimden birini tutup parmaklarını bileğime doladı.
"Senin kadar genç ve diri değildir elbet." Diri derken baktığı yere gözlerini indirdiğimde kolumu çekmeye çalıştım. Göğüslerime bakıyordu. Ona hayretle baktım. Bu kafada bile erkeklerin böyle şeyler düşünüyor olabilmelerine şaşırıyordum.
"Edepsizlik yapma."Üzerine oturduğum koltuğun sıcaklığını artık hissedemez olduğumda elimden olmadan çığlık attım ve şaşkınlığımdan doğan fırsatla Uluç'un beni omzuna atmasına izin verdim.
"Sende benim canımı sıkıp durma."Merdivenlere doğru ilerlemeye başladığında elini üst bacak kısmıma kadar çıkardı ve beni düşürmemek için iyice kavradı. Normalde olsa bunu yapmayacağını biliyordum ama Uluç'ta kendisinin farkındaydı. Kafası yerine henüz gelmemişti ve bazen tutarsız adımlar atıyordu. Merdivenleri çıkmaya başladığında sesimi çıkarmadım. Beni düşürmesini istemiyordum. Uluç birden durduğunda aklımda olan tek şey merdivenlerin bir an önce bitmesiydi.
"Sesin çıkmıyor, ne iş?" Ellerimi sırtına dayadım. Cevap vermemiştim.
"Söylesene merak ettim." Gülüyordu. Anlamıştı. Benimle oynuyordu.
"Şansını zorlama Uluç. Bacak boyum uzundur." Onu orasına vurmakla tehdit etmiştim. Gözdağı vermek amacıyla da ayağıma kaldırıp indirmiştim.
"Dene istersen. Ama öncesinde eklemek isterim ki benimde el boyum uzundur." Parmak uçlarını kalçama doğru dik bir şekilde uzattığında belimi çimdikledim, düşmeyi umursamadan debelendim. Bir an Uluç dengesini kaybeder gibi olsa da durmadım.
"Sen kafan güzelken ayrı bir çekilmez oluyorsun. İndir beni. "Parmaklarının rotasını değiştirip bacağımı kavradı.
"Yeri öpeceksin şimdi. Rahat dur." Hareketlerimi azaltsamda tam anlamıyla durmadım.
"Öyleyse indir beni." Görüş alanımdan merdivenler çıktığında hemen sonra bir kapının açılma sesini duydum. Bu benim duş aldığım tarafta değil öbür tarftaydı.
"Birazdan."Derken Uluç kafamı kaldırıp koridora baktım. Doğru tahmindi, banyo diğer taraftaydı. Sonunda beni yatağın üzerine bıraktığında ona sinirli sinirli baktım. Odadan çıkmak içinbeni bıraktığı yataktan kalktığımda Uluç önüme geçti.
"Seninle uyumayacağım Uluç"Üzerindeki gömleği ben burnuna değecek kadar yakın olmama rağmen çıkardı. Gözlerimi gözlerine diktim. Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Bir adım gerileyip aramızdaki mesafeyi açtım. Neden birden gözlerindeki tüm duygu kırıntılarını silmişti ki? Onlar ona karşı çıkarken bana destek oluyorlardı. Uluç'a bakarken bir gerçeği daha anladım. Uluç bunu da biliyordu.
"Bir şey yapacak değiliz Anka. Arkadaşça uyuyacağız."Göz devirdim. Uluç çıkardığı gömleği yatağın üzerine bıraktı ve elini yine koluma getirip beni kaçmamam için tuttu. Yorganı açıp bana döndüğünde önce üzerime baktı. Sanırım rahat edemeyeceğimi düşünüyordu. Kendisi de pantolonunu çıkarmamıştı. Muhtemelen o da rahat uyuyamayacaktı. Uluç gözlerini gözlerime çıkardığında düşündüğü şeyin asla olmayacağını belirtmek adına bir kaşımı kaldırarak ona baktım. Bu hareketim hoşuna gitmiş olmalı ki gülümsedi ve sonra üzerimi boş verip beni yatağa çekti.
Yönümü diğer tarafa dönüp yatağın ucuna kadar kaçabildiğim kadar kaçtım. Uluç'un ağırlığı yatağı ondan tarafa çöktürdüğünde ve ben ne olduğumu anlamadan Uluç beni kendine çektiğinde tepkisiz kalmaya çalışıyordum.
"Bir şey yapmayacağım Anka."O görmese de göz devirdim.
"Dedim ya arkadaşça uyuyacağız." Homurdandım. Uluç kafası güzelken cidden iyi değildi.
"İyi, içim rahatladı. Bundan sonra gelen her arkadaşça teklifi kabul ederim."Uluç kolunu belimden çekti ama omzu hala sırtıma değiyordu.
"Edersin sen." Sen derken kelimeyi fazla uzatmıştı. Yapamayacağımı biliyordu. Kafası güzelken bile bu kadar kafası yerinde olabilmeyi nasıl beceriyordu anlamıyordum.
Öncelikle üst kısımdan gelenlere teşekkür ediyorum. Bu atlamadan her yeri okuduğunuzu gösterir.^ Atlayanlar içinse ufak bir hatırlatma. Panomda paylaştığım ufak alıntıların haber akışınıza düşmesi için beni takip edin.:)
Bunun dışında sorularınız için ask.fm'e gelmenizi rica ediyorum. Birde ufak bir şey bir fikir söylemek istiyorum. Facebook gibi ortamlarda aktif olan okuyucularım varsa ve olmak isterlerse parodi hesap açmayı düşünüyorum. İlgilenenler olursa bana mesaj atmanızı rica ediyorum.
Yeni bölümde görüşmek üzere.^
Birde birde birde unutmadan. Arkadaşlar rica ediyorum bu zamana kadar gelip hala vote vermemezlik yapmayın. Zaten sizi benden başka kimse görmüyor utanıyorsanız veya gizli okumak istiyorsanız diye söylüyorum.