SÖZ mü? SÖZ.(tamamlandı)

By ay-suu

642K 43.7K 5.7K

"seni seviyorum" "söz mü?" "söz." "Bir kez sarıldım sana, içime çektim kokunu, sildim gözyaşlarını, şimdi h... More

Bölüm 1. KÜÇÜK UMUTLAR
Bölüm 2. Kar Küresi
Bölüm 3 . Güven Kokan Adam
Bölüm 4 Superman
Bölüm 5.Bazen Kardeşlik İçin Kan Bağı Gerekmez.
Bölüm 6. Başınız Küçük Hanım,Omzuma Çok Yakıştı
Bölüm 7.Görünenin Her Zaman Bir Arka Yüzü Vardır.
Bölüm 8. Küçüğüm
Bölüm 9. Buldum Onu Anne...
Bölüm 10. Sarıl Bana Küçüğüm
Bölüm 11 Varlığın Bana En Güzel Hediye
Bölüm 12 Ve Adam, Ve Kadın Aşık Olmuştu.
Bölüm 13. Zümrüdüanka Kuşu
Bölüm 14. Aşeka
Bölüm 15.Hayatıma Hoşgeldin Sevgilim
Bölüm 16 Senin Ailen Olacağım..
Bölüm 17. Seni Seviyorum
Bölüm 18. Beni Tanıyorsun!
Bölüm 20.Sevdiğim Adam
Bölüm 21. Hoşgeldin
Bölüm 22.Söz mü?
Bölüm 23. Evlen Benimle.
Bölüm 24. Deniz Mavisi
Bölüm 25.Kıvırcık Papatya
Bölüm 26. Neredesin Superman?
Bölüm 27.Aile Olan Dostluklar.
Bölüm 28.Aşk Mucizelere Gebe
Bölüm 29.Güzel Kadın
Bölüm 30.Müstakbel Nişanlım
Bölüm. 31.FİNAL
Bölüm 32.Özel Bölüm
Bölüm 33. Özel Bölüm 2
Sizleri özleyen yazarınız:)
Bölüm 34. Özel Bölüm 3
Adsız Bölüm 36
YENİ KURGU
İnstagram hesabım
Sürpriz...
Özel Bölüm 4
Özel Bölüm 5

Bölüm 19.Sevdiğim Kadın

14.2K 1.2K 58
By ay-suu




Herkese kocaman gülücüklü merhaba.:)

Size kısada olsa Demir ve Defne ile geldim. Bölümün çok kısa bir kısmı bu, diğer çiftlerimiz ve bölümün devamında Defne ve Demir'in gelişmeleri bir iki gün içinde gelecek. Ama sizi bekletmek istemedim.

İnanın çok yoğun bir haftaydı. Anlayışla karşılarsınız umarım.

Ayrıca çok yakın arkadaşım olan Emre Özgünsür'ün, sözü müziği kendisine ait olan bir şarkı paylaşmak istiyorum sizle... sen diye hitap ettiklerimizin sizli hali geçince kalbinizi daha az acıtması dileğiyle...

Beğeni ve yorumlarınızı yine gözlerimden kalpler çıkarak bekliyorum.:)

Keyifli okumalar..:)

...

Arabaya bindikten sonra kendine gelmeye çalışan Defne, derin nefesler alıyordu. Hiç olmadığı kadar kendini kaybetmişti. Hayatında ona söylenen yalanlar kalbinde derin yer edinmişti. Ailesinden her gün daha da uzaklaşması, çevresinde ki samimiyetsiz gülüşler, aldatılması, babasından yediği tokat, annesinin aşağılamaları hepsi ama hepsi, hiç bu kadar canını yakmamıştı.

İnsan birine koşulsuz güvenince ve bu güven yerle bir olunca can kırıkları batıyordu amansızca...

Kendini ilk defa bu kadar açıkça anlattığı biri hakkında aslında hiç bir şey bilmediği ile yüz yüze gelmek çok ağırdı.

"Demir lütfen inmek istiyorum." Diye sessizce fısıldadı.

Neredeydi o az önce atıp tutan kadın?

Her insanın içinde binlerce karakter saklı değil midir? Ve içimizde ki bu insanları, başkalarına kendimizi tanıtmak istediğimiz haliyle anlatırız. Bazen çok mutluymuş gibi. Bazen şımarık biri gibi. Bazen bize acısınlar isteriz, abartırız yaralarımızı. Ama Defne içinde ki gerçek kadını anlatmıştı adama.

Ve şimdi çırılçıplak hissediyordu.

Hayatında hiçbir zaman bağırıp çağıran biri olmamıştı o. Belki de çocukluktan kalan bir yönüydü bu. Ailem beni belki uysal olursam, daha da çok sever derdi.

Ama gazete de gördüğü o haber, bu hayata karşı bazen de içinden geldiği gibi haykırması gerektiğini öğretmişti ona. Ve kandırılmanın verdiği karışık duygularla hesap sormuştu Demir'den.

"İnemezsin Defne. Bugün susma sırası sende. Sen beni dinleyeceksin!"

"Konuştuk ya işte, daha neyi dinleyeceğim."

"Benim ailemi tanıyacaksın, seninleyken gerçek Demir olduğumu anlayacaksın."

Utanıyordu kadın. Çok süre geçmemişti belki aralarında ama onlar kendilerince bir bağ kurarak anlaşıyorlardı.

Bu mucizevi bir duyguydu.

Biriyle konuşmadan da anlaşabilmek mucizevi bir şeydi.

Ama bu duygunun arkasında saklı olanları okuyamamış ve karşısında ki adamı hiç tanıyamamış olmakta, kabul edemediği bir duyguydu.

Yeni tanıştığı bu hisler, içinde ki isyan eden Defne'yi ayağa kaldırmıştı.

Her insanın hayatının bir döneminde kendini tanıyamadığı ama zaman geçtikçe vay be neler yapmışım dediği anlar olur ya. İşte tam o andaydı Defne.

"Kafam çok karışık Demir."

"Biliyorum Defne."

"E o zaman lütfen dur ve bana biraz zaman tanı."

Arabayı sağa çekip durduran Demir, kadını anlamaya çalışıyordu. Haklıydı. Böyle bir gerçeği hiç hak etmediği şekilde öğrenmişti. Hem de yarası olan kısmı kendi elleri ile kanatmış gibi hissediyordu.

"Bak bana Defnem." Diye kadına doğru döndü.

Az önce bağırıp çağıran kadın şimdi ise karşısında bir kedi gibi masumca ona bakıyordu.

Seni sevmeyip de ne yapayım ben küçüğüm.

"Şimdi benim evime gideceğiz. Sana ailemi anlatacağım. Okuduğum okulları anlatacağım. Dersleri kıran o on sekizlik delikanlıyı anlatacağım. Top oynarken kendimi kaybedip eve geç gelişlerimde annemin kızmasını anlatacağım."

Karşısında ki kadının yumuşayan yüzüne bir kez daha aşık olarak baktı adam. Küçük bir çocuk gibiydi. İkna edilmeyi bekleyen küçük bir çocuk.

"Ama en önemlisi de seni tanıdıktan sonra bu adam eksik kalan her parçasını tamamladı. Sana bende ki eksik parçaları anlatacağım."

Genç kadın büyülenmiş gibi bakarken, istemsizce dudaklarında söz mü kelimesi döküldü ama son anda susturdu kendini.

"Sö..."

Kadının ne diyeceğini anlayan adam gülümsedi. Sert yüz hatları bugün ilk defa, karşısında ki kadının ağzından çıkacak olan kelime ile yumuşadı.

"Sor hadi küçüğüm."

Kafasını iki yana sallayan kadın;

"Sormayacağım. Sonra üzülen ben oluyorum."

"Ben sana verdiğim bütün sözleri tutmadım mı?"

Defne arabanın içinde ki adamın o baştan çıkarıcı kokusuyla zaten sarhoş olmuş gibiydi.

Bir de şiir gibi konuşması yok muydu?

Ne düşüneceğini, ne diyeceğini bilemez haldeydi. Aralarında ki bakışı, kadının çalan telefonu böldü.

Çantasından çıkardığı telefonu ile ikisinin gözü zaten karanlık olan arabanın içinde, ekrana doğru yol aldı.

Semih...

"Of tam sırası." Diyen kadın tam telefonu çantasına geri koyuyordu ki, adamın iri eller onu durdurdu.

"Bu adam laftan anlamıyor demek ki!"

Sinirle elinden alınan telefon ile aniden kalakalmıştı. Adamın sert çehresi, ve dişlerinin arasından tıslar gibi konuştuğu kelimeleri anlamaya çalışıyordu.

"Demir ne yapıyorsun?" demeye kalmadan, adam çoktan telefonu açmıştı.

"Lan şerefsiz ben sana ne dedim! Bir daha Defne'yi rahatsız etmeyeceksin demedim mi!"

Karşı tarafın dediğini duyamayan kadın zaten merak da etmiyordu. O sadece Demir ve Semih'in ne ara konuştuklarını düşünüyor ve adamın ürkütücü yüzü ile şaşkınca bakıyordu.

"Kes lan sesini. Onun adını ağzına almayacaksın. Yediğin yumruklar seni kendine getirmemiş. Ama bu sana son uyarım yoksa Demir Erçetin'in gerçek yüzü ile tanışırsın!"

Kapatılan telefon ile ikisin de de saniyeler önceki ruh halinde eser yoktu.

Penceresini açan adam derin bir nefes alıp arabayı çalıştırmaya yeltendi.

"Gidelim." Dedi sadece.

"Dur Demir." Diyen kadın adamın elinin üstüne koyduğu eliyle onu engelledi.

"Sen Semih'i nerede gördün?"

Adamın ismini, sevdiği kadının dudaklarından duymak onu daha da sinirlendirmişti.

"Alma o Şerefsizin adını ağzına!"

"Demir konumuz o değil! Bana ne olduğunu açıklar mısın?"

"Konumuz sen ve ben Defne. O adamın hayatımız da yeri yok!"

Demir'in bu yüzünü ilk defa gören kadın şaşkındı. Ama bir o kadar da sinirli. Onun haberi olmadan gelişen olaylar artık canını sıkmaya başlamıştı.

"Tabi ki yok Demir. Ama neler olup bittiğini bilmekte hakkım."

"Fotoğraflarımızı çeken oymuş!"

"Nasıl yani?" diyen Defne, Semih'i tanıdığı kadarıyla böyle bir şey yapmış olacağının şaşkınlığı içindeydi.

"Nasıl yanisi yok! Ben de gittim bunun hesabını ondan sordum."

"Sen bunu bana söylemeliydin. Onunla ben konuşabilirdim. Gidip onu dövmek her şeyi halletti mi?"

"Bana onu mu koruyorsun sen, yoksa ben mi yanlış anlıyorum."

"Saçmala Demir. Ondan banane. Sorun beni de ilgilendiren bu konuyu, telefonum çalmasa haberimin olmayacağı!"

"Bizi bu hale getiren adamı gerekirse yeryüzünden silerim. Hele ki o adam seni daha önce üzmüşse!"

Gözlerinden ateşler çıkarak konuşan Demir, karşısında ki kadının ondan korktuğunun farkında değildi.

"Bizi bu hale o getirmedi. Sen bana gerçekleri en başından anlatsaydın zaten bu halde olmayacaktık."

"Dönüp dolaşıp yine aynı yere mi geliyoruz Defne!"

"Neredeydik zaten Demir. Tam da bu konu üzerindeydik."

"Şimdi de o konuyu halletmeye gidiyoruz." Diyen adam yine arabayı çalıştırmaya kalkıştı ama yine kadın onu engelledi.

"Hiçbir yere gitmiyoruz. Şu anda seninle sakince konuşabileceğimi sanmıyorum."

Arabanın kolunu tutup inmeye çalışan kadının, donup kalması sağlayan adamın sert sesi oldu.

"Seni hiçbir yere bırakmam Defne!"

Kısık ve kırgın sesi ile konuşan kadın titremeye başlamıştı.

"Az önce telefonda dedin ya hani, Demir Erçetin'in gerçek yüzü ile tanışırsın diye. Ve ben bu gece daha fazla Demir Erçetin'in çatılı kaşları, yüzüme doğru bağıran o ses tonu ile tanışmak istemiyorum."

Direksiyonu elleri ile sıkan adam sakinleşmeye çalışsa da çok zordu.

"Beni tanımak istemiyor muydun?"

Cevap vermeyen kadının karşısında, sözlerine devam etti.

"Beni iyisiyle kötüsüyle tanımak istemiyor muydun?"

"Lanet olsun her şeyden çok istiyorum, bunu sende iyi biliyorsun."

"O zaman ben buyum Defne. O adamın yüzünü dağıttığım için en ufak bir pişmanlık bile duymuyorum. Bundan sonrası içinde ona bir şey yapamayacağıma dair sana söz veremem."

"Demir anlamıyorsun."

"Neyi anlamıyorum Defne! Sana söylemedim çünkü üç gündür sana ulaşamıyorum. Ha ulaşsaydım da söylemezdim orası ayrı. Seni üzen her neyse onunla başa çıkabilirim."

Ne diyeceğini bilemeyen kadın sessizce oturduğu koltuğa sinmişti. Arabayı bu sefer çalıştıran adama nereye gittiklerine dair soru sormaktan vazgeçmiş, kendi düşüncelerine dalmıştı.

Yanında ki bu adam çok güçlüydü. Onu sadece Demir olarak tanıdığı zamanlarda da güçlü olduğunu biliyordu. Onun yanında kendisini o kadar güvende hissediyordu ki.

Ama şimdi yeni tanımaya başladığı bu Demir Erçetin, gözüne etrafa korku salan, bir kahraman gibi görünmüştü. Sinirlenince çevresine ölüm saçan, bir kahraman gibi.

Haklıydı. Hak verdiği tarafları vardı. Ama karşısında ki adamın hiç bilmediği yönlerini yeni öğrenen kadının kalbi de deneyimsizdi.

Hayatı boyunca kimse onun fikrini sormamıştı. Herkes senin iyiliğin için demiş ve ona sormadan kararlar almıştı. Bu sefer de kendini, o aciz küçük kız gibi hissediyordu.

Ama bu sefer yanında ki adam gerçekten onu düşündüğün için kararlar alıyordu. Ve bu bilmediği, tatmadığı bir histi.

Durduklarında, pencereden baktığında kendi evine geldiklerini görmüştü.

"Araban yarın evinin önünde olur."

Adamın duygudan yoksun sesi, kadının kalbine telaş tohumları ekmişti.

"Demir ben..."

Sözünü kesen Demir ise, bu gecenin ikisinin kalbine de yara vermeden bitmesi için netti.

"Ben seni anlıyorum Defne. Senin gözlerinin içinde ki o kırgın bakan çocuğu görüyorum. Haklısın başından söylemeliydim. Hatalıyım. O adamı dövdüğüm içinde gözünde bir cani gibi canlanmış olabilirim. Sana sesimi de yükseltmiş olabilirim. Hepsi için üzgünüm."

Ne düşüneceğini bilemeyen kadın çaresizdi. Adama güveni yok olmuş bir şekilde karşısına çıkmıştı ama fark etmişti ki Demir'e hala güveniyordu. Onun bakışlarında içini titreten bir şey vardı. Korkma, ben yanındayım diyen...

"Ben de çok üzgünüm Demir. Bende seni anlıyorum. Ya da anlamaya çalışıyorum. Arkamdan o kadar çok olay dönüyor ve hep ben en son öğreniyorum ve sana o kadar çok güvenmiştim ki ve lanet olsun hala güveniyorum ne düşüneceğimi şaşırdım."

İkisi de bir anda kocaman bir ırmak gibi gürül gürül akmışlar ve durulmuşlardı.

"Hadi git şimdi. Bu gece ne benim sana kendimi anlatacak gücüm var, ne de senin beni tanıyacak."

Adamın kırgın ses tonu Defne'nin canını acıtsa da haklıydı. Bu gece gereğinden fazla yorulmuşlardı.

"Tamam." Diyerek sakince arabanın kapısını açan kadın adamın sözleri ile duraksadı.

"Sen bu gece Demir Erçetin'in en gerçek yüzü ile tanıştın Defne."

Adamın sözlerini anlamaya çalışırken ona yüzünü dönmedi ve Demir onun bütün gece uyuyamamasını sağlayan o cümleyi kurdu.

"Sevdiğim insanların canını yakan her kimse veya her neyse onu yok etmek için, supermanden kötü adama dönüşebiliyorum. Ve bundan asla pişmanlık duymam da."

Yüzünü adama dönmeyen kadın, kapıdan giren soğuk hava ve adamın kararlı cümleleri ile titriyordu.

"Bak bana Defne."

Yavaşça kafasını adama çeviren kadın ürkek bir halde baktı.

"Ve canı yanan sevdiğim kadınsa önümde kim olursa olsun, yakar geçerim."

...


Okuyan gözlerinize, beğenen parmaklarınıza, yorum yapan düşüncelerinize, anlayışınıza, kocaman kocaman teşekkürler..:)

Görüşmek üzere..:)

Hoşçakalın..

...

Continue Reading

You'll Also Like

136K 5.2K 41
İhanetin gölgesinde kalan kadınların intikamı ağır olur. Mecburiyet, kollarını hayatına doladığı zaman susacağını sanır, seni hislerle yanıltır. Ama...
534K 43.6K 34
Seha Bey bir ayağını öne atıp ona dengesini vererek şöyle bir durdu. Leyla'yı kısacık üstün körü süzdü. Rahatsız eden bir bakış değildi ama olmasa da...
911K 13.5K 55
Ne yani kendinizi ne zannediyorsunuz? İstemiyorum gerekiyorsa hem dersten bırakın , hem okuldan atın... Bu kadar asabi olunmaz didem , o çok konuşan...
4M 150K 84
Savaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyo...