RÜZGAR'ın BESTE'si / Y.S.S. I...

By EdSah11

573K 36.6K 1.6K

Bir sonbahar klasiği... Bir Eylül senfonisi... Geçmişi silinen bir adam. Kendi geçmişini silen bir kadın. Rü... More

TANITIM
ÖNEMLİ NOT: 'RÜZGAR'IN BESTE'Sİ***
* 1.BÖLÜM - GEÇMİŞE DÖNÜK *
2.BÖLÜM - SEVGİLİ Mİ ARKADAŞ MI?
3.BÖLÜM - SAKLAMBAÇ
4.BÖLÜM - YAKIŞIKLI ÖKÜZ İLE PERİ KIZI
5. BÖLÜM - BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM KADIN, SENİN NE HADDİNE KUTLAMAK
6. BÖLÜM - ADIN AŞK OLSUN SOYADIN BEN...
7. BÖLÜM - ACI VE KAYIP
8. BÖLÜM - ARTIK BAŞLAYALIM MI?
9 BÖLÜM - BEKLENMİYORDUN PERİ KIZI
10.BÖLÜM - HER ŞEY UNUTULUR, AŞK ASLA!
11. BÖLÜM - VEDA BUSESİ
12. BÖLÜM - HER AYRILIK BİR HÜZÜN BIRAKIR ARDINDA
13.BÖLÜM - YENİDEN SEVDİR KENDİNİ
14. BÖLÜM - HADİ YENİ BAŞTAN BAŞLIYORUZ
15. BÖLÜM - SEVGİ HER ZORLU KAPININ ANAHTARIDIR
17. BÖLÜM -HERKESİN HAYATTA BİR YANLIŞI VARDIR, BENİM Kİ DE SENSİZLİK
18.BÖLÜM - ŞİMDİ MUTLULUĞA İSİMLERİMİZİ YAZMA VAKTİ
19. BÖLÜM - MASALSI DEĞİL DESTANSI OLMALI AŞK
20. BÖLÜM - DOST KAZIĞI
21. BÖLÜM - YILLAR BİZE "BİZİ" GERİ VERECEK Mİ?
22. BÖLÜM - "SEVGİNDEN ALIYORUM GÜCÜMÜ
23. BÖLÜM - SENİ ÇOK SEVİYORUM, ANLA DA SUS!
24. BÖLÜM - GERÇEKLER...
25. BÖLÜM - YENİDEN SEV
26. BÖLÜM - İKİ YÜREK
27. BÖLÜM - AFFETMEK BAZEN AHMAKLIKTIR
28.BÖLÜM - ÖZLEDİM BİLE DİYEMİYORUM
29. BÖLÜM - GÜLÜMSE, ÖPÜYORUM / FİNAL
SİZLERE
YENİ SERİ TANITIMI
YENİ YIL MESAJI
KADINLAR GÜNÜ
DUYURU!
BÖLÜMLERLE İLGİLİ ÖNEMLİİİİ ***

16. BÖLÜM - GÖZDEKİ ANLAMDA GİZLİDİR SEVGİ TOHUMLARI

17K 1.2K 85
By EdSah11



Sevgiyi yüreğe düşürmek kolay da onu söze dökmek zor,


Ayrılmak iki kişiye kolay da onu yaşamak olmak zor...


Bir alevden farksızdı yokluğu, içinde yanan bir kor...


Şimdi onsuzsun, mutsuzluğun içinde benden beter ol!




Rüzgar kucağında Çınar ile eve girerken Beste'ye bakıp, fısıldadı; "Bence annemlerde kalabilirdi bu gece Beste."


"Ya ben biliyorum onu, uyanınca sorun çıkarır Rüzgar. Susmaz!" ofladı, "Ya yatağına uyut gel işte, uyanmaz zaten."


"Sakın o elbiseyi çıkarma sevgilim, hemen geliyorum."


Beste kıkırdadı, "Pis şey..." dudağını ısırdı, "Tamam, çıkarmam. Ama gecikme..." adamın kolunu okşadı, "Çünkü senin aksine ben tüm gecelerimizi dün gibi hatırlıyorum ve seni çok özledim."


Rüzgar çektiği nefesi bırakamıyordu, boğulacaktı neredeyse. "İki dakika sonra yanındayım."


Hızla koridorun sonundaki odaya gidip oğlunu yatırdığı sırada Çınar gözlerini açtı. "Baba asal."


"Hayır oğlum, bu bir kabus, ne masalı. Hadi kapat gözünü."


Çocuk dudaklarını büzdü, "Baba asal."


Rüzgar alnını ovaladı ve "Bir varmış bir yokmuş," diye masala başladı. "Bir zamanlar bir kral varmış, kızını kapatmış zindana, sonra bir prens ona elma yedirmiş, bu bayılmış. Sonra başka bir prens gelmiş, bunu öpmüş, bu kız uyanmış. O sırada kızın babası gelmiş, basmış bunları. Adam kaçmak için tutmuş kızın uzun saçını kuleden aşağı sarkıtmış ve hızla inmiş oradan kaçmış."


"Kızın taçı topmamıs mı?"


"Yok. Pantene bambuyla yıkanıyormuş. Çok dayanıklıymış. Maşallah. Neyse bu tüymüş oradan. Sonra bu baba kızına demiş işte, 'Bu çocuk korkak, bir halt olmaz bundan' falan demiş. 'Bırak sen bunu' demiş, 'bak saçını koparacaktı az daha' demiş kız da 'tamam babacığım nasıl istersen' demiş ve baba kız ömür boyu mutlu yaşamışlar. Gökten üç elma düştü, biri krala, biri kızına, uyumazsan az sonra diğeri de sana."


Çınar "Anni!" dedi dudaklarını büzerek.


"Oğlum kurban olayım uyu işte, masal anlattım işte."


Kapıda duran Beste "Sana inanamıyorum Rüzgar ya," dedi başını sallayarak. "Anlattığın masala bak."


"Ne? Yok bir de prens alsın gitsin mi adamın kızını?" diye inledi. "Ben vermem kızımı." Çınar'a baktı, "Sana da kız yok!"


"Ay sen git duş al Rüzgar, ben uyutup geliyorum çocuğu."


Rüzgar kahkaha attı, "O duşa da o yatağa da sensiz girmeyeceğim Beste!"


-(Gece: 04.30)


Rüzgar oturduğu halının üzerinde uyuyakalmışken, Beste de başını oğlunun yatak korkuluğuna koymuş uyuyordu ki elinin kayması ile birden irkilerek uyandı ve yerde uyuyan kocasını görüp gülümsedi.


"İnatçı..." ayağa kalktı, oğlunun üstünü örtüp, kocasının yanına gitti. "Rüzgar..."


"Hıı..." diye homurdandı önce.


Kadın yeniden, "Canım, hadi yatağa geç de uyu," deyince Rüzgar gözlerini açtı.


"Hayır, sevişeceğiz. İki dakika daha uyuyayım bekle," dedi ve yine gözlerini kapadı.


Beste kıkırdadı, "Bebeğim hadi ama. Bak yerdesin." Rüzgar yere tam olarak uzanıp, uyumaya devam edince Beste ofladı, "Bu geceyi de ben unutmak istiyorum ya!" dolaptan bir pike çıkarıp adamın yanına elbisesi ile uzanarak, ikisini örttü ve Rüzgar'ın onu kollarına alması ile gülümseyerek uykuya daldı.


***

Yağız sabah erken uyanmış ve avluya çıkmıştı. Elindeki kahveyi yudumlarken güneşin doğuşunu izliyordu. Yanda hissettiği kıpırtı ile, dibindeki evin avlusuna eğilip baktı. Anlaşılan tek uykusuz kalan o değildi. Elini taş korkuluğa yaslayıp gülümsedi ve bir süre kızın uyku mahmuru halini izledi. Sonra onun üzerindeki şaldan kollarını ovuşturduğunu fark edip, kaşlarını çattı. Bu soğukta o incecik şeyle mi ısınmayı düşünüyordu bu küçük akılsız şey?


"Üşüyeceksin, içeri girsene!"


Eyşan yan taraftan gelen sinirli uyarı ile kaşlarını çattı, "Üşümem."


"O yüzden mi kollarını ovuşturuyorsun?"


Bu adam onun için endişelenmiş miydi? Yoksa sadece öylesine bir uyarı mıydı? "Aslında..." dedi gülümseyerek, "Elindeki şey iş görebilir."


Yağız bir elindeki kahveye bir de kıza baktı, "Bu mu?" diye sordu bardağı göstererek. Kız başını aşağı yukarı sallayınca "İyi de içtim," dedi.


"Olsun. Bir şey olmaz."


"Emin misin?"


"Hadi ver şunu. Amma cimrisin ha!"


Yağız güldü ve kıza bardağı uzattı. "Şu taraftan içtim, sen de diğer taraftan iç bari," dedi ve kahve bitene kadar birlikte dönüşümlü kahveyi içtiler.


"Çok güzelmiş."


"Özel bir kahvedir."


"Neyse ben geçiyorum. Şimdi bizimkiler uyanır, görmesinler böyle bizi, görüşürüz."


Kız oradan kaçıp gidince Yağız başını sağa sola salladı. "Hayır nişanlıyız biz, görseler ne olur sanki. Allah'ım sen bana sabır azıcık da huzur ver. Ha bir de normal adam istiyorum. Çok olmazsa azıcık da sakin bir hayat istiyorum. Yoruldum, valla bu yaşta bezdim!" O da elindeki bardağı bırakmak için mutfağa doğru gitti.


***

"Baba anni bıyak!" diye bir feryatla gözlerini zar zor açan Rüzgar kalkmakta zorlandı. Beli, boynu her yeri sızlıyordu. Bir an etrafına baktı ve inleyerek başını arkaya attı.


"Of yaa, inanmıyorum! İlk gecenin sabahına bak!"


Beste de gözlerini açtığı an "Ay her yerim tutulmuş ya," diye homurdandı. Sonra Rüzgar'la birbirlerine baktılar.


"Burada uyuyakaldığımıza inanamıyorum Beste!" Rüzgar'ın siniri gözlerinden okunuyordu ama Beste de çok sakin değildi.


"Sen uyudun Rüzgar!" dedi çıkışarak. "Ben gece kaç kere seni uyandırmaya çalıştım."


"Tamam Beste, sinirliyim zaten. Sana babaannesinde kalsın demiştim!" ayağa kalkıp, boynunu sağa sola oynattı. "Her yerim tutulmuş ve o çocuk beni sevmiyor!"


Beste gülme ile sinirden bağırma arasında gidip geliyordu, "O sadece bir çocuk Rüzgar."


"Babasını sevmeyen bir çocuk. Hayır nasıl kardeşi olacak söyler misin?"


"Aklımda bir şey var ama..." dedi dudağını ısırarak.


"Neymiş?"


Adama biraz yaklaştı, gömleğinin yakasını tutup, kendisine çekti "Belki bugün bana şirkette bir kahve ikram etmek istersin."


Rüzgar gülümsedi, "Hımm..." dedi kadının belinden tutup, bedenlerini birbirine yapıştırırken, "Bu kahve bahane kısmıysa, zevkle ikram ederim." Burnunu burnuna sürttü. "Hem..."


"Anni bıyak!" diyerek pantolonunu çekiştiren çocuğa bakmadan gürledi.


"Hazırlan, hemen çıkıyoruz ve Beste bu çocuk beni sevmiyor!"


*

İki saat içinde Çınar'ı Rüzgar annesine bırakıp, karısıyla birlikte şirkete gelmişlerdi. Onları kapıda gören Poyraz kaşlarını çattı, "Hayırdır? Siz neden sabah sabah evinizin en güzel odasında değil de şirkettesiniz?"


Rüzgar sabır diler gibi iç çekti, "Çünkü evimizin tüm odaları küçük bir istilacı tarafından zapt edilmiş durumda."


"İyi de anneme bırakın dedik dün size. Bari sabah bırakıp, eve dönseydiniz?"


Beste kaşlarını çattı, hayır kime neydi? "Ya Rüzgar'ın hafıza egzersizi için geldik. Bu egzersizler önemli sonuçta. Allah Allah ya!" diye çıkışıp, adamı çekiştirince Rüzgar sırıtarak abisine "Her şey sağlık için," dedi.


Poyraz ise kahkaha attı arkalarından, "Yalanınızı becersinler!"


Rüzgar karısının elini tutmuş, tam ofise girecekken kapıdaki asistanına, "Telefon bağlamıyorsun ve sende dahil kimseyi içeri almıyorsun. Önemli bir görüşmem var," deyince Beste kıpkırmızı olmuştu.


"Peki Rüzgar bey," dedi kız gülümsemesini saklamaya çalışırken.


İçeri girdikleri an kapıyı kilitlemesi ile gömleğini çıkarması bir olmuştu. Beste de üzerindekileri çıkarırken adama saydırıyordu.


"Direkt sevişeceğiz deseydin Rüzgar Soylu, daha az utanırdım!"


"Kes sesini de üstünü çıkar Beste Soylu! Şuan içimdeki ateşi tahmin bile edemezsin."


İkisi de çırılçıplak kaldıklarında önce bir süre birbirlerinin gözlerine baktılar. Sonra Rüzgar derin bir nefes alarak kadının eşsiz ve pürüzsüz bedenini süzüp gülümsedi.


Beste adamın bakışlarından çekinip, "Ne?" dedi elleri ile kendini kapatmaya çalışarak.


Rüzgar elinin tersini önce onun çıplak omzunda, kollarında gezdirdi. Sonra boynuna çıkıp, sertçe okşadı onu. Yavaş bir hamleyle aşağılara inip kadının ellerini kapatmaya çalıştığı göğüslerinden çekip tüy gibi dokunuşları ile dümdüz karnına indi.


"Doğum yaptığına inanmak öyle zor ki... Öyle mükemmelsin ki... Benden utanmanı istemiyorum."


"Sadece... Bakışların..."


Rüzgar'ın dudağı sola doğru kıvrıldı, "Ne olmuş bakışlarıma?"


"Çok..." gözlerini yumdu, "Çok derin... Eski Rüzgar gibi bakıyorsun şuanda," derken gözlerini yeniden açtı.


"Çünkü onun kadar aşığım sana. Belki daha fazla." Eli karnında geziyordu. "Beste..."


"Efendim?"


"Eski Rüzgar olsa, sana çok kızardı. Hamileliğini göremediği için, seninle o anları paylaşamadığı için. Çok ama çok kızardı. Çünkü şuan ben çok kızgınım. Seninle o anları yaşamak isterdim."


Beste gülümseyerek ellerini adamın boynuna dolayıp, çıplak bedenini adamın kusursuz sert göğsüne bastırdı. Karnında hissettiği başka bir sertlik ise onu oldukça baştan çıkarmıştı.


"Bende o günleri seninle yaşamak isterdim Rüzgar... Ama..." dedi dudağını ısırarak.


Rüzgar onun ısırdığı dudağını dişlerinden kurtarıp, kendi ısırdı ve elleri yerinde duramayan haylaz çocuklar gibi kızın bedeninde dolaşırken, "Ama?" diye kızın cümlesinin devamını merak ettiğini hissettirdi.


"Geç değil."


Rüzgar dudaklarını kızın şakaklarında dolaştırırken "Gerçekten istiyor musun?" diye sordu.


"Çok isterim Rüzgar." Adamın gözlerinin içine baktı, "Hemde her şeyden çok."


"Bende çok isterim Beste'm, hemde çok. Çünkü seni öyle çok seviyorum ki, senden gelecek, senden olabilecek her mucize benim başımın tacıdır."


"Rüzgar..." dedi çekingen bir ifade ile. "Kimse oldu mu? Olduysa..."


"Olmadı!" diyerek kızın sözünü kesti. "O gözlerin izin vermedi." Gülümsedi. "Çok gaddarsınız sayın Soylu. Hayaletiniz beni bir türlü rahat bırakmadı."


"Hımm... Buna sevindim. Yani..." diye 'i'yi uzattı, "Bensizken bile benimle olmana..."


"Hep seninle, bir tek seninle Beste'm..." Dudakları aynı anda birleştiğinde ikisi de sesli bir şekilde inlemişti. Rüzgar arkadaki koltuğa bıraktı kendini. Beste de onun kucağına yerleştiğinde, ikisi içinde ikinci bir hayat, yeniden doğan bir aşkın mutluluğu başlamış oldu.


***

Hafta sonu geldiğinde hep birlikte Mardin'e gitmek için havaalanında toplanmışlardı. Beste ailesini göreceği için çok heyecanlıydı. Çünkü ailesi hala onun yaşadığını bilmiyordu. En çok da az sonra Yağız'ı görecek olmanın sevincini yaşıyordu. Uzun zamandır görmemişti onu ve çok özlemişti. Yağız onun her zaman ikinci abisi olmuş ve sevgisini sonuna kadar hissettirmişti ona.


Mardin... Orası onun eviyken şimdi sanki misafirliğe gidiyormuş gibi hissediyordu kendini. Çünkü artık onun evi Rüzgar'ın yanıydı, Çınar'ın baş ucuydu. Onun yuvası onların kalbiydi. Başka bir yerde yaşamak istemiyordu. Zaten onu gözden çıkardıkları için annesine de babasına da çok kızgındı. O zamanlar Yağız, Berzan ile telefonda günlerce kavga etmiş, Beste'yi bırakmamasını, onu korumasını söylemişti. Ama Berzan Yağız'a bile dememişti gerçeği. Bugün Yağız ve tüm Mardin Berzan'ın Beste'ye kıymadığını öğrenecekti. Berzan kardeşinin hayatını kurtarmıştı. Berfin'i herkesin gözünde öldürmüş, ama Beste'yi özgür bırakarak onu yaşatmıştı. Buna en çok da Yağız'ın sevineceğini adı gibi biliyordu. Ona, bir Yağız bir abisi kıyamamıştı. İşte bu yüzden Beste her şeyi, her türlü olabilecek olumsuzluğu göze alarak Yağız'ın yanında olmak için dönüyordu oraya.


Yağız da nişandan sonra İstanbul'a dönmüş, arkadaşları ile birlikte dönecekti Mardin'e. İstanbul'a döndüğünde evli bir adam olacak olmanın gerginliğini atamıyordu. Selim ise arkadaşını anlıyor, sakinleştirmeye çalışıyordu.


"Yağız, tamam abi sakin ol."


"Demesi kolay. Çocukla evleniyorum lan. Sevmediğim, tanımadığım biriyle. Kaldı ki ben bir gün olur da birini sevseydim, onunla bile evlenmeyi düşünmüyordum." Bir an kızın yeşil gözleri düştü aklına. Sonra da başını sağa sola salladı, o bir kafese koyulacak türden biri değildi. O yüzden şuanda o kızın güzelliği de muhteşem bedeni de akıldan çıkarılmayacak gözleri de onu sakinleştiremiyordu.


Ellerini sinirle saçlarının arasından geçirip arkasını dönmüştü ki Rüzgar'ın elini tutan kızı ve kucağındaki çocuğu gördü. Gözlerini bir iki kere kırpıştırdı. Bu Beste miydi? Olamazdı. O ölmüştü. Ama bu kadar benzerlik... İnanılmaz bir şeydi. Yanına kadar gelip tam karşısında duran kadına kanı donmuş, dili tutulmuş gibi bakıyordu. Heyecandan kaşları bir çatılıp, bir havaya kalkıyordu.


Beste gözündeki yaşlarla gülümsedi adama, "Yağız..." dedi. İsmi söylemeyi ne çok özlemişti. "Benim Beste. Senin en güzel Beste'm dediğinim."


"Beste? Bestem... sen? Sen yaşıyor musun? Ama..." diye kelimeler ağzında çıkıyor, ama tam bir cümle kuramıyordu.


"Yaşıyorum. Abim benim hayatımı kurtardı Yağız. Biliyorum ona kızacaksın. Ama o bunu yapmak zorundaydı. Benim güvenliğim için sana bile söyleyemedi."


Yağız Beste'yi kollarının arasına alıp döndürdü. "Onu vuracağım. O romantik piçin bunu yapmayacağını, yapamayacağını, sana kıyamayacağını biliyordum. Ama benden seni sakladığı için onu vuracağım prenses," derken Yağız'ın da gözyaşları akıyordu. Sonra Rüzgar gelip Beste'yi belinden yakalayıp taşıyarak kendi yanına aldı.


"Kuzensiniz tamam da yine de karıma o kadar sarılmana izin veremem Moran. O aitlik eklerinden de hiç hoşlanmadım haberin olsun! O sadece benim Beste'm!"


Yağız ters ters adama baktı, "Karın mı? Bu ne şimdi?"


Rüzgar ukala bir gülümseme ile "Evet karım. Bu da oğlumuz Çınar," dedi. "Beste Soylu olur kendisi ve benim aşk Beste'm!"


"Oğlunuz mu?" her kelime de ayrı şaşırıyordu. İyi de ne zaman tanışmışlardı ki?


"Evet Moran anlamakta güçlük çekiyorsun bugün? Nikah memurunun karşısında da öyle yapma yanlış anlar aşirettekiler, vururlar seni bak," deyip Beste'nin elinden tuttu.


"İyi de siz ne zaman? Yani nasıl?"


Rüzgar "Yol uzun Moran," dedi. "Anlatırız."


Ve yol boyunca Yağız'a olanları anlattılar. Tabi ailesine evlilik dışı çocuktan bahsetmemesini tembih ettiler. Her ne kadar Yağız kudursa da o an uçakta adamı dövemeyeceği için sadece yol boyunca homurdanmıştı.


Mardin'e indiklerinde özel bir araç gelip onları karşıladı ve konağa doğru yola çıktılar. Beste kızlara yol üzerinde olan bazı yerleri gösterirken, Yağız da arkadaşları ile ilgileniyordu. Her ne kadar otelde kalmak isteseler de ne Yağız ne de Berzan izin vermemişti buna. Konağa geldiklerinde Beste'yi titreme tutmuştu, korkuyordu. Bu evden sürüklenerek çıkarılmıştı. Her yeri yara bere olmuştu. Eli saçlarına gitti. Saç dipleri o gün gibi sızlıyordu sanki. Berzan ile göz göze geldiğinde abisi ona güven veren bir gülümseme ile bakıyordu.


Dudakları "Yanındayım," diyordu, gözleri onu sımsıkı tutuyordu. Yalnız değildi. Bugün Beste yalnız değildi. Üstelik bu evden sürüklenerek çıkarılan Berfin Moran'dı. O bu eve Beste Soylu olarak dönmüştü.


Rüzgar elini tuttu. "Sakin ol birtanem ben yanındayım. Elini bir dakika bile bırakmayacağım," dedi. Berzan da kadının diğer yanındaydı ve kolunu güç verir gibi ovaladı. Kucağında da Çınar vardı.


"İyiyim," diye kendine güvenen bir sesle mırıldandı ve kapı açılıp, içeri girdiklerinde Beste'nin annesi ve babası kalabalıktan dolayı ilk başta kızlarını fark etmediler. Ama bu sadece bir anlıktı. Sonra tüm aşiretin gözü Beste'ye yöneldi. Hepsinin dili tutulmuştu.


Annesi "Berfin'im," deyip şok içinde kızına bakarken, babası ağzını açıp tek bir şey diyememişti. Sonra etraf bir anda karışmıştı. Sarılanlar, ağlayanlar, özleyenler ve öfkeli bakışlarını ondan ayırmayanlar...


Başta çok şaşırsalar da kuzenleri, teyzeleri, dayıları Beste'yi sevgi ile karşılamıştı ve Berzan 'a sevgi dolu cümleler kurup; ona teşekkür edip cesaretinden dolayı takdir etmişlerdi. Babası ve baba tarafı hariç...


Özellikle babası çok öfkeli gibi bakıyordu. Hiçbir şey demeden merdivenlerden yukarı çıkıp, odasına girdi. Tüm duygularını her zamanki gibi kapalı kapılar ardında yaşamayı seçti, kızının sakladığı çerçeveli fotoğrafını çıkarıp, kızı yerine ona sarılıp ağladı. Ölmemişti, kızı ölmemişti.


Aşağıda ise Berzan onlara bilmeleri gereken kısmı anlatmış, çoğu yeri kendisine ve kız kardeşine bırakmıştı. Herkesten çok Avşin hanım heyecanlıydı, torununu bir dakika bile kucağından indirmiyor, ona kendini tanıtmaya çalışıyordu.


Akşam olup da Beste kendi odasının olduğu kata çıktığında birden küçüklüğünü gördü o avluda. Koşuşturmasını, düşmesini, abisiyle sohbetlerini... Farkında olmadan Rüzgar'ın elini daha çok sıkmıştı.


Odasına girdi Rüzgar'la, oğlunu ikisinin ortasına yatırmak için yatağa koymuştu ki kapı çaldı. Evdeki çalışanlardan biri gelmiş ve yere hemen küçük bir yatak hazırlamıştı.


"Teşekkür ederim," dedi Beste kadına gülümseyerek.


"Rica ederim," diye yanıtladı onu ve tam çıkacaktı ki birden durup Beste'ye baktı, "Baban da çok sevindi Beste kızım. Ama işte o..."


Beste sadece "Biliyorum," diyerek başını salladı, başka da bir şey demedi, diyemedi. Zaten babası hiçbir zaman duygularını göstermezdi ki. Alışkındı Beste.


Kadın çıktığında yatakta uyuyan oğlunu alıp, yerdeki küçük yatağa yatırdı ve kocasına dönüp, aşkla baktı, "Rüzgar bugün için, her gün için teşekkür ederim. İliklerime kadar hissettirdiğin sevgi içinde."


"Beste ben bir şey yapmadım. Lütfen artık teşekkür etme," deyip karısını kucağına oturtturdu.


"Rüzgar ne yapıyorsun?"


"Karımla sevişeceğim. Onun odasında, onun yatağında. Çok farklı bir fantezi... Değil mi?" kulağına en etkili ses tonu ile fısıldadı, "Fazla heyecanlı."


"Bence fazla riskli ve oldukça edepsizce. Ailem bu evde Rüzgar."


"Olabilir bebeğim ama biz evliyiz, ayrıca aile evinde libido zirveye çıkar diye bir efsane duymadın mı sen hiç?"


"Yok duymadım Rüzgar!" diye yalandan çıkıştı. "Kim, neresinden uydurdu acaba bunu?"


"Hem ben senin kocanım ve kocan şu an, şu dakika seni çok ama çok özledi."


"Saçmalama Rüzgar ya," derken birden kendini yatakta, Rüzgar'ın altında buldu.


"Bu gece beni yatağında baştan çıkaracaksın Beste Soylu, kaçışın yok!" deyip kızın dudaklarına yapıştı.


***

Rüya, Poyraz ve Mısra da Bestelerin konağında kalırken, Selim, Çağatay, Çağan ve Şule Yağızların konağında kalmışlardı. Herkes için her şey iyi gidiyordu, Selim ile Rüya ise bilinmezlik içindeydiler. Onlar hala aralarında soru işaretleri ile savaşıyor, gururları ile kendilerine setler kuruyorlardı.


Yağız "Selim ne olacak Rüya meselesi?" diye sordu avluda otururken. Herkes uyumuş, yarın ki düğün için dinleniyordu. Selim ile Yağız hariç, onları uykusuz bir gece koynuna almıştı.


"Bilmiyorum abi. İnatçı keçinin teki. Konuşma çabalarım boşa çıktı. Sanki onu bırakıp giden benmişim gibi bana tavır yapıyor. Anlayamıyorum." Derin bir nefes alıp verdi, "Bana tekmeyi atan o, hayatımın içine sıçan o, ben bir şekilde bir yerden hayatıma devam etmek istediğim için de tribi atan yine o. Hayır, anlamadığım bana bir seçenek sunmadı, bir neden belirtmedi, bekle dedi de mi ben başkasıyla beraber oldum, neye bu öfkesi anlamıyorum, çıldıracağım."


"Abi bence o kız seni hala seviyor, öfkesi de ona. Ben demin gördüm Rüya'yı ve sana bakışları inan hiç de boş değil. Ayrıca hayatında biri varken kalkıp seninle konuşmasını bekleme."


Bunu diyen Yağız'a silik bir gülümseme ile bakan Selim "Rüya'nın bakışlarını bana mı anlatıyorsun?" derken bir an sustu ve içkisinden bir yudum aldı. "Ben onun her bakışının anlamına destan yazarım Yağız. Ama o bana bakmaz artık. Ayrıca Çisem meselesini de bitireceğim. Şuan ailesinin yanında, döner dönmez konuşacağım onunla."


Yağız arkadaşının bu haline üzülmeden edemiyordu. Selim aşıktı ama kavuşamıyordu, kendisi aşık değildi ama evleniyordu. Resmen boka batmışlardı. O da içkisinden büyük bir yudum aldı.


Soru sırası Selim'e geldi ve arkadaşına bakıp, "Peki Yağız sen ne yapacaksın abi? Yani Eyşan'la?" dedi. Çünkü bu gerçekten herkes tarafından merak edilen bir noktaydı.


"Evleniyorum ya, daha ne yapayım? Bak ne kadar mutluyum," derken kendi ile alay ediyordu.


"Yağız ne demek istediğimi anladın. Yani o burada mı kalacak, gelecek mi? Hayatınız nasıl olacak? Sonuçta evleniyorsun. Ne demek istediğimi anladın. Sen çapkın bir adamsın. Kızı üzmeni istemem. Sonuçta onun da bir suçu yok ve çok masum. O da istemezdi tanımadığı biriyle evlenmeyi."


Yağız bir an düşündü. "Bilmiyorum abi. Ne yapacağımı bilmiyorum. Yarın o da benimle İstanbul'a gelecek. Destan bana onun en büyük hayalinin okumak olduğunu söyledi. Hatta ailesinden gizli sınavlara bile girmiş. Fikrini alacağım, eğer okumak istiyorsa ona her türlü imkanı sağlarım. Bu şekilde mutlu olmasını diliyorum. Karı-koca olmamıza gelince... Onun için ikimizin de zaman denen o lanet varlığa ihtiyacımız var ne yazık ki..." sonra bir an durdu, "Çapkınlığa gelecek olursak... Bugüne kadar bir pislik gibi yaşadım, ama onun gururunu kıracak bir şey yapmayacağım," dudağını ısırdı, "Şayet onunla normal bir şekilde tanışsam ve yaşı az daha büyük olsa, emin ol elimden kaçırmazdım. Ama şimdilik sadece bekleyeceğim."


Selim gülümsedi, "Buna sevindim. Umarım ikiniz için de güzel günler yakındır," dedi ve sabaha karşı uyuduklarında ikisinin de içinde farklı endişeler vardı.


???

Continue Reading

You'll Also Like

176K 998 6
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
7.3K 335 58
Geceleri hıç sokak lambasının vurduğu ışığı izlediniz mi? O ıssız,sessiz sokakta ışığın yere vuruşunu peki onu izlerken göz yaşlarınızı tutabildiniz...
91K 6.2K 43
1.KİTAP - TUTKULU AŞK 2.KİTAP - AŞKA GÜVEN 3.KİTAP - YALANCI AŞK Murat Yıldırım'ın biricik kız kardeşi Cemre hamiledir! Bir...
88.2K 7.2K 27
Henüz bir yol arkadaşı yoktu ve bundan memnuniyet duydu. Doğrusu meraklı bir hanımın suallerine veyahut yol boyunca politikadan konuşacak beylerden g...