27. BÖLÜM - AFFETMEK BAZEN AHMAKLIKTIR

17.2K 1.2K 36
                                    


Neyin neye göre kime göre yanlış olduğu;
Hatalı mı yoksa masum mu olduğun
Kişiden kişiye farklıdır...
Ve affetmek bazen ahmaklıktır.
Hatalı olan kalandır...
Haklı olandır ya giden
Ve gurur ona kapıları açandır.

Geçen bir haftada Beste sessiz olmayı seçti. Sorunsuz geçen doğum gününün ardından daha da içine gömülmüştü. Kocası ona ne zaman dokunacak olsa ya da öpmek istese ilk günler bir bahane bularak ondan kaçtı. Sonrasındaki günlerde ise Meltem’in uykusuzluğunu, Çınar’ın hastalığını bahane ederek geceyi onların odasında geçirdi. Sadece bir açıklama bekledi, tek bir açıklama, inanmaya hazırdı. Kadın yalan söylemiştir belki, dedi kendine ama o beklediği açıklama gelmedikçe Beste Rüzgar’dan gitti. Yine ona yollar gözüküyordu. Yine bir ayrılık vardı kapılarında. Bu sefer bir umudu da yoktu. ‘Belki bir gün döner’ diyebileceği bir gün yoktu ve bu yüzden Beste Rüzgar’ı sabah işe yollarken sıkı sıkı sarılmıştı ona. Çünkü kendince Rüzgar’a biçtiği süre bitmişti. Ona bir açıklama yapmamış ve Selim’den öğrendiğine göre de ortaklık devam ediyordu. Bu bir haftada Rüzgar saatini geçirmiyordu artık ama bu yeterli değildi.

“Hayırdır hayatım,” dedi Rüzgar gülümseyerek.
Beste de gülümsemeye çalıştı, “Yok bir şey. Her zamanki gibi uğurluyorum seni işte.”
“Her zamanki gibi,” derken kadının belinden tutup kendine çekti. “Bu aralar benden uzaksın Beste, sorun ne ise lütfen hallet ve bu gece yanımda, kollarımda ol.” Dudaklarını yanağında gezdirdi, “Çünkü bu adam hasretinden delirmek üzere.”
Beste yavaşça uzaklaştı ondan, yine yüzünde zoraki bir gülümseme vardı, “Hadi işe geç kalacaksın.”
“Seni seviyorum güzelim. Akşam kaçamayacaksın elimden haberin olsun.”

Rüzgar gittiği an kapıyı kapatıp, kulpu tutarak yere çöktü ve ağlamaya başladı. Neden sanki dürüst olmuyordu ona? Neden anlatmıyordu?
“Sana güvenim bitti Rüzgar, hoşçakal...”

*

“BestRuziSoylu hikaye...
-Kendi fotoğrafı ve şarkı...
“...
Bence sen öyle gün yüzü görme,
O yılanı besle koynunda!
Kusuruma bakma bizde de böyle
Her şeyi yok ki eyvallah!”

“Al bu da sana kapak olsun Rüzgar bey!”
“Nereye gidiyoruz anne?”
Beste bütün yol soru soran oğluna sabırla cevap veriyordu, “Dayının yanına. Uçakla hemde.”
“Babam da gelecek mi?”
“İşleri var onun bebeğim. Ama sizi görmeye elbette gelecektir arada,” dedi yanaklarını öperek.
“Neden bize veda etmedi?”

Çok soru soruyordu? İlerde kesinlikle polis olabilirdi, sorgu sırasında adamı bezdirir ve sonunda suçunu itiraf ettirirdi. Şu an Beste’yi bezdirdiği gibi. “Bebeğim, biraz tatil yapacağız hepsi bu. Tamam mı?”
Çınar elindeki tostu bitirmiş, annesinin ağzını silmesini bekliyordu. “Tamam annesi. Ama gidince babamı aramak istiyorum.”
“Peki Çınar’ım ararsın.”

Ve dört saatin sonunda Beste kucağında Meltem, elinde Çınar’la abisinin evinin önüne gelmişti. Kapıyı çalıp bir süre bekledi. Destan kapıyı açınca da sadece “Ben geldim...” diyebildi gözündeki yaşla.
“Beste? Yani Beste abla, ne oldu?”
“Merhaba Destan girebilir miyim?”
“Tabii ki. Haber vermedin geleceğini. Berzan biliyor mu?” kucağından Meltem’i alıp, Çınar’ın da elinden tutarak içeri aldı. “Ay abla ya neden aramadın, alırdık seni havaalanından, böyle çocuklarla...”

Beste içeri geçip koltuklara oturdu. Bir süre başını tuttu, sonra da kaldırıp Destan’a baktı, “Kimse bilmiyor buraya geldiğimi Destan. Açıkçası ben de buraya geleceğimi bilmiyordum. Öyle bir çıktım ki o evden...” gözlerini yumup açtı, “Sadece bir süre burada kalabilir miyim?”
“O nasıl soru tabiki kalabilirsin.” Meltem’i koltuğa bırakıp kendi de Beste’nin yanına oturdu, “Ama abla, yanlış anlama, sadece merak ettim. Kötü bir şey yok değil mi?”
“Sonra anlatırım. Biraz kendime geleyim de.”
“Peki. Aç mısın?” diye sordu ayaklanarak.

RÜZGAR'ın BESTE'si / Y.S.S. I - FİNAL Där berättelser lever. Upptäck nu