11. BÖLÜM - VEDA BUSESİ

14.9K 1.2K 14
                                    



Giden ben değildim sevgilim,
Sen gönderendin,
Ardımdan ‘gitme’ demeyendin,
Elimi tutup, gözlerime bakmayandın...
Terk ettiğim sen değildin;
Hayatımdı,
Hayallerimdi,
Geleceğimdi...
Terk ettiğim benim canımın en derin yeriydi...
Ama artık o da bana eldi...

-*-

Beste bir süre odanın dışında durup, Selim’in desteği ile kendine gelmeye çalıştı. “Beni tanımıyor Selim, sevdiğim adam bana yabancıymışım gibi bakıyor,” diye sayıklayan kadına su içiren Selim, bir yandan da onu teselli etmeye çalışıyordu.
“Bu geçici bir süre Beste, güçlü olman gerekiyor. Böyle yaparak ona bir faydan olmaz. Aksine kendine zarar verirsin.”
Beste başını aşağı yukarı salladı ve “İçeri geçelim, daha iyiyim,” dedi.
“Emin misin?”
“Eminim,” diyerek ayaklandığı an yine başı döndü. Selim’in kolunu tutunca Selim’in bu sefer kaşları şüpheyle çatıldı.

“Beste iyi olduğuna emin misin?”
Beste başını kaldırıp ona baktı, “Evet. Aç-açlıktan olabilir.”
“Bence bir doktora görünsen-”
“Ben iyiyim Selim. Yok bir şeyim.” -Beni tanımayan bir adamdan hamileyim, diyebilir miydi? Peki Rüzgar’a bu bebeğin onun olduğuna ikna edebilir miydi? Hiç sanmıyordu.

Adam ofladı, bu kızlara laf anlatmak zordu. “Tamam sen geç, ben sana kantinden tost falan alayım.”
“Olur,” dedi ve kapıyı açıp içeri girdi. Rüzgar Çağatay ve Çağan’la sohbet ediyor, duyduğu her şeyle kaşları çatılıyordu. “Doktorla konuştuk, az sonra gelecekmiş,” diye açıklama yaptı ona bakan üç adama.
Çağatay “Berzan nerede?” dedi.

“Telefonla konuşması gerekiyormuş.” Ellerini pantolonuna silerken üstünün başının haline baktı. Berbattı. Adamsa ona kaşlarını çatıp bakıyordu. “Ne?” diye çıkıştı ona.
“Hala kim olduğunu bilmiyorum. Burada ne aradığını da.”
Çağatay yanına geldi kızın, “Biz bir şey söylemedik. Sen konuş istedik. Hafızasından son bir kaç yıl silinmiş Beste.”
Beste acıyla gözlerini yumdu ve adamın yanındaki koltuğa oturdu, “Rüzgar?” diye söze başladı. Ne demeliydi bilmiyordu. Nasıl tanıtacaktı ki kendini. “Benim Beste-“ sonra yaptığı şeyin saçmalığı ile ağlamakla gülmek arası gidip geldi, “Şaka gibi ya, gerçek olamaz! Yaptığım şeye bak.”

“Ne şakası güzelim?”
Beste kaşlarını çattı, dalga geçiyordu onunla resmen, “Güzelim mi?”
“Evet bence de sana pek uymadı,” deyip kahkaha attı. Başından ayağına kadar onu süzdü, sonra da başını sağa sola salladı.
“Ben beş aydır köhne bir evde neler yaşadım biliyor musun? Bu halim-” diye bağırıp ağlarken Çağatay onu tuttu, “Beste tamam, o iyi değil. Unutma.”

“Ya gitsin başımdan ya! Bende iyi değilim. Neler yaşadım hiçbiriniz haberi yok. Benim psikolojim bozuk. Bir cehennemden çıkıp başka bir cehennemde buldum kendimi.”
Her ne kadar bu Rüzgar Beste’ye yabancı gelse de, arkadaşlarına yabancı gelmedi. Bu dört sene önceki Rüzgar’dı. Ciddiyetsiz, dalgacı, çapkın...

“Ben doktoru bir an önce çağırsam iyi olur,” dedi Çağatay. Tedirgindi, hem Beste için hem Rüzgar için çok tedirgindi. Beste bir arbededen çıkmıştı, ne derece yara almıştı bilmiyorlardı ve üstüne bir de Rüzgar onu yaralıyordu.
Çağan da abisini destekledi, “İyi olur abi, bir an önce gelsin. Yoksa bu dengesiz elimde kalacak,” dedi Rüzgar’a bakarak.
Beste de pencere kenarına gidip, gömleğini çekiştirdi. Nefesi daralıyordu. Bu Rüzgar’ı tanımıyordu. Şuan sadece geçici bir travma olduğunu düşünmek istiyordu.

Doktor ve Çağatay’la birlikte Selim de girmişti içeri. Doktor elindeki ışık ve bir sürü aletle Rüzgar’ı muayene ediyor, diğerleri de merakla sonucu bekliyordu.
Sonra arkadaşlarının olduğu tarafa döndü. “Diğer sonuçlarla birlikte üzülerek söylemeliyim ki Rüzgar beyin kafasına aldığı darbe sonucu amnezi dediğimiz geçici hafıza kaybı meydana gelmiş.”
“Peki ne zaman normale döner?” Beste bu soruyu sorarken, ardından Rüzgar homurdandı.
“Ha ben anormal miyim yani?”

RÜZGAR'ın BESTE'si / Y.S.S. I - FİNAL Where stories live. Discover now