İSTEDİĞİM SAYIDA VOTE GELMEZSE ÇİRKEFLEŞİRİM BAKIN VOTE İSTİYORUM
YORUM İSTİYORUM
MEDYANIN KONUMUZLA ALAKASI YOK AMA SÖZ KONUSU PARK MUKEMMEL JIMIN
Haru olmadan geçen bir kaç günümün ardından hala kendimi ilk günki gibi hissediyordum. Ortada kalmış, sanki biri nefes almama engel oluyormuş gibi.
Boğazıma takılan o yumru inatla gitmiyordu. Haru gözümün önünde öylece yatarken o yumru hiç gitmeyecek gibi görünüyordu. Yanımda duran namjoon hyung' un elini omzumda hissettim.
'' O seni bu şekilde görmek istemezdi Jungkook. ''
Ona bakarak gülümsemeye çalıştım ama başaramadım. İçimden gülümsemek gelmiyordu.
'' Biliyorum hyung ama o böyleyken ben kendimi iyi hissedemem, gülümseyemem. ''
'' Ben de onun abisiyim ama güçlü durmamız gerekiyor. ''
Gözlerimi önüme diktiğimde içimden sadece bağırmak, çığlık atmak geliyordu. İçimde öyle büyük bir şey vardı ki ben ne yaparsam yapayım gitmiyordu.
'' Onu çok geç farkettim hyung. '' dedim, üzüntü sinen sesimle. '' Çok geç kavuştum. Onca zaman ona acı çektirdikten sonra bu kadar çabuk kaybedemem. Anlıyor musun? ''
'' Kaybetmeyeceğiz, Jungkook. ''
'' Geri dönmeli. Şu birkaç gün bile bir ömür gibi gelmişken, kaybedersem ben de yaşayamam. ''
Sonrasında bir şey söylemedi, ama kollarını bana sararak destek olma amacıyla sarıldı. Ona karşılık verip gülümsedim.
Aklıma gelen şeyler canımın acımasına sebep oluyordu. İlk sevgili olduğumuz günü hatırlıyordum. Onu sınıfın önünde öptüğüm günü, küs olmamıza rağmen mektubu benim yazdığımı düşünüp benim kapıma koşmasını.
Yanına girip en azından bir kaç dakika kalmak, onu görmek istiyordum. Yüzünü görebilmek istiyordum.
Kendimi suçlamam bir türlü geçmiyordu ve ben artık delirecek gibi hissediyordum.
Flashback
Haru: jungkook
Jungkook: efendim güzelim?
Haru: inatla neden evinden çıkmıyorsun
Haru: bugün seninle bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm
Haru: bugün cumartesi ve sen gününü evinde geçiriyorsun
Haru: cidden saçmalıyor musun?
Jungkook: belki de senin yanıma gelmeni bekliyorumdur
Haru: neden?
Jungkook: bana gelsen olmaz mı
Jungkook: film izleriz, takılırız
Jungkook: belki de öylece uzanıp birbirimize sarılırız
Jungkook: ben istediğim kadar seni öperim falan
Haru: ah, niyetin belli oldu
Jungkook: niyetim seni görmek
Haru: peki o halde ama bir şartım var
Haru: korku filmi izlemeyeceğiz tamam mı?
Haru: geçen gün izlediğimiz film yüzünden tüm gece uyuyamadım
Jungkook: istediğin bu olsun
Jungkook: biz de komedi izleriz
Haru yanında oturan güzelliğe bakarken kafasına takılan şeyi söylemeden edemiyordu.
'' Jungkook. ''
'' Efendim güzelim? ''
'' Seni geçen gün şarkı söylerken gördüm. '' dedi Haru, Jungkook ona merak dolu gözlerle bakarken. '' Daha önce hiç görmemiştim. ''
'' Çünkü bu alışkanlığımı bilen kimse yok. '' dedi Jungkook gülümseyerek. '' Jimin dışında. ''
'' Nasıl yani? ''
'' Şöyle ki, evimin anahtarı onda var ve bir gün ben odadayken bu hyung benden habersiz eve gelmiş. Odada şarkı söylüyordum. Arkamdan bir ses duyduğumda dönüp baktım ki, Jimin kapıya yaslanmış beni dinliyor. '' dedikten sonra kahkaha attı Jungkook.
Haru onu böyle her gördüğünde kalbi hızla çarpmaya başlıyordu.
'' Diğerleri bilmiyor mu yani? ''
'' Hayır. '' dedi Jungkook. '' Jimin hyungu tembihledim, ve sen de bir şey söylemeyeceksin. Olur mu? ''
'' Olur. '' diyerek gülümsedi Haru. Ardından içinden geçene engel olamayarak jungkook' a yaklaşıp dudaklarını dudaklarına bastırdı. Jungkook şaşırmıştı, çünkü bunu haru çok sık yapmazdı.
Genellikle öpen kişi Jungkook oluyordu ve haru bu gibi durumlar için fazla utangaçtı. Beraber olmalarına rağmen, böyleydi.
Bir şey söylemeden ona karşılık verdiğinde içinden geçen mutluluğun tarifi yoktu. Elini harunun eline uzatıp koluyla belini sarmasını sağladı.
Ellerini haru' nun yüzüne yerleştirerek onu öpmeye devam etti. O hayatına girmeseydi şu an ne yapıyor olurdu, bilmiyordu. Bilmek te istemiyordu.
Jungkook onu öpmeyi hızlandırırken, haru ağzından çıkan o kesik inlemeye engel olamadı. İlk o başlatmıştı ama bu durum hala kalbinin hızlanmasına sebep oluyordu.
Dudaklarını jungkook' un dudaklarından ayırdıktan sonra gözlerine baktı. '' Şaşırdım. '' dedi Jungkook.
'' Neden? ''
'' Genelde seni öpen kişi ben oluyorum da o yüzden. ''
'' İçimden geldi. '' dediğinde utandığı çok belliydi.
'' O halde hep içinden gelsin. ''
Jungkook gülümsediğinde Haru da ona gülümseyerek karşılık verdi.
'' Bir gün bana şarkı söyler misin, Jungkook? '' diye konuştu hevesle. Çünkü jungkook un sesi çok güzeldi ve ilk duyduğunda ona tekrar aşık olduğunu hissediyordu.
'' Tabii söylerim güzelim. '' dedi jungkook, eliyle haru nun saçını okşarken. '' Sen yeter ki iste, ben yaparım. ''
Ardından sessizliği fırsat bilen Jungkook dudaklarını haru nun dudaklarına bastırdı. Anında karşılık almıştı.
Flashback sonu
Kafamda canlanan anılar gülümsememe sebep olduğunda, karşımda duran bedene baktım öylece. Sadece on dakika için izin alabilmiştim, ve fazla zamanım yoktu.
O böyle baygın yatarken benim elimden bir şey gelmiyordu.
'' Merhaba güzelim. '' dedim, gözümün dolmasına engel olarak. '' Sen gelmeyince, ben geldim yanına. ''
Boşta duran elimle onun elini tutup sıktım. Ondan bir cevap alamamak beni öldürüyordu.
'' Hatırlıyor musun? Bir gün benden sana şarkı söylememi istemiştin ve ben o gün bunu sana yaşatamadım. ''
Engel olduğum gözyaşlarım birer birer düşmeye başladı.
'' Sana çok acı çektirdim haru. Bu zamana kadar acı çeken taraf hep sen oldun, ve bunun suçluluğunu hissediyorum. Bunun için kendime çok kızıyorum, biliyor musun? ''
Derin bir nefes alıp cümlelerime devam ettim. '' Şimdi böyle gidemezsin. Beni şarkı söylemeden duymadın. Daha sana doyamadım. Yeterince birbirimizi sevemeden, şimdi burada neden yatıyorsun? ''
Sorularım cevapsız kalıyordu. Beni duymadığını biliyordum ama yine de konuşmaya devam ediyordum.
'' Şimdi sana o gün yapmadığım şeyi yapacağım, güzelim. '' Ardından onun sevdiği şarkıyı söylemeye başladım.
I know you're somewhere out there
Somewhere far away
I want you back
I want you back
My neighbors think I'm crazy
But they don't understand
You're all I had
You're all I had
At night when the stars light up my room
I sit by myself talking to the moon.
Trying to get to you
In hopes you're on the other side talking to me too.
Or am I a fool who sits alone talking to the moon?
Şarkı bittiğinde gözümden düşen damlaları silmeye başlamıştım. Elini tekrar sımsıkı tutup ona baktım. Sesimi duyması umuduyla.
'' Ben dışarıdayım Haru. Seni bekliyorum. ''
Ardından ayağa kalkıp dışarıya çıktım. Uyanacaktı. Uyanmalıydı.
Ki öyle de oldu. Ona şarkı söylememin üzerinden iki saat geçmişti, ve onun uyandığı haberini almıştım. Namjoon hyung gözümün önünde sevinç çığlıkları atarken, ben kafayı yemek üzereydim. Bana geri dönmüştü, değil mi?
Onun normal odaya geçmesini beklerken zaman hiç geçmeyecekmiş gibi geliyordu. Bir an önce onu görüp sarılmak, öpmek istiyordum.
Başka bir şey umurumda değildi. Sonunda odaya alındığında yanına girmek için sabırsızlanıyor gibiydik. Jimin ve diğer çocuklar ilk bizim girmemiz gerektiğini söylediğinde, gözlerimi Namjoon' a çevirip gülümsedim.
Birlikte odaya girdiğimizde gördüğüm ilk şey gözlerini öylece cama diken Haru olmuştu. Kafasını bize doğru çevirdiğinde bizi görmüştü. Gülümseyerek bize bakıyordu ama bakışlarında bir gariplik vardı.
Onu önemsemeden yanına doğru koştum. Elimi eline sımsıkı dolayıp gözlerine baktım. '' Bana geri döneceğini biliyordum güzelim. '' derken gülümsememe engel olamadım.
'' Beni yalnız bırakmayacağını biliyordum. '' dedikten sonra Namjoon hyung' un burada olmasını umursamayarak dudaklarımı Haru' nun dudaklarına bastırıp, gözlerimi yumdum.
Yaklaşık on saniye onu öylece öperken, bir şey fark ettim. Bana karşılık vermiyordu. Onu öperken gözlerimi açtığımda, şoke olmuş bir şekilde bana baktığını gördüm.
Bu tepki de neyin nesiydi?
'' Neden böyle bakıyorsun güzelim? '' dedim soru sorar bakışlarla. '' Seni çok özledim. '' derken parmaklarım dudaklarında geziniyordu. Sonunda konuşmaya başladığında, ağzından çıkan cümleleri bir süre idrak edemedim.
'' Sen. '' dedi. '' Az önce ne yaptın, Jungkook oppa? ''
Bu cümledeki gariplik de neyin nesiydi böyle?
BÖLÜM SONU
Üzgünüm ama kafamda belli bir kurgu var ve ona göre devam etmek zorundayım. Bir kaç bölümümüz kaldı ve final çok yakın. Belki de 2-3 bölüm.
Duruma göre değişir. Yazdığım şeye bağlı. Umarım beğenirsiniiz.