TÂRUMAR (DÜZENLENİYOR-KİTAP...

By mavihayaller547

15.6K 9.3K 1.8K

İmkansızların arasından sızıp hayatımıza giren ince bir sızıydı aşk... Uçurum kenarında ki insanların tek sığ... More

TANITIM
~Önsöz~
~1~ Adam gitti, kadın ağır yaralı...
~2~İntihar etmeyi isteyecek kadar çaresiz, edemeyecek kadar cesaretsiz olmak..
~3~ Kendime gelemediğim için bu şehirden gidiyorum...
~4~ Her yerde sen varsın, ama sen hiç yoksun.
~5~ Deli damgası...
~6~ Gittin ama hayalimde kaldın...
~7~ Üç hafta sonra
~8~ Denizkızı
~9~ Deniz'in evi
~10~ Hakan geri dönüyor..
~11~ Şuram çok acıyor denizkızı
~12~ Ceyhun'un geçmişi
~13~ Kahvaltı
~14~ Sürpriz
~15~ Git baba, ihtiyacım kalmadı sana.
~16~ Gerçekler gün yüzüne çıkıyor.
~17~ Sen Benimsin.
~18~ Deniz gidiyor.
~19~ DOĞUM GÜNÜ
DUYURUU!!!
~20~ Acıya Adım Adım...
~21~AİDS.
~22~ Hüzün.
~23~ Çağla Öğreniyor.
~24~ Aids Kimden Bulaştı?
~25~ Kirlendi Umutlarım.
~26~ Senden Önce Ben.
~28~son Evre
~29~ Karga ile kelebek
~30~ İntihar.
~31~ Benimle evlenir misin?

~27~ Bulut Ve Balık...

95 96 3
By mavihayaller547

***
Bölüm şarkımız : Tuna Velibaşıoğlu - Sen kal ölene kadar ...

Dakikalar geçiyordu ama bunun farkında bile değillerdi, dünyanın en güzel manzarasıyla karşı karşıya kalmış gibi hayranlıkla bakıyorlardı birbirlerinin gözlerine. O sırada seyredildiklerinin farkında bile değillerdi. Onlara bakarken aşkın dünya üzerinde hâlâ var olduğunu hissediyordu,  aşktan yana olan kırgınlığının yerini biraz da olsa ümit kaplıyordu. Fark edilmek adına bir iki kez öksürdü, üzerine çevrilen şaşkın bakışlara güldü ve konuştu

" Bozmak istemezdim ama gece mesaiye kalıyorum, haber vereyim dedim.  "

" Sen evdemiydin? " Dedi Ceyhun,  şaşkınlığını üzerinden atamamıştı.

" Evet, şimdi de dışarı çıkıyorum. " Dedi ve verdikleri tepkiye gülerek kapıdan çıktı.

" Sabah onu biraz kırdım sanırım. "

" Bunu nereden çıkardın? "

" Baksana konuşmadı bile. "

" Acelesi var heralde kırgın olsa belli ederdi, Bora kırıldığında sessiz kalacak biri değil. "

" Neyse. Çok yorgunum, şu an sabaha kadar uyumak istiyorum. "
Gözleri yorgun olduğunu fazlasıyla ortaya seriyordu, ayağa kalktı ve Ceyhun'un elini tutarak onu da ayağa kaldırdı ardından ekledi
" Sende benimle geliyorsun deli oğlan, hikaye anlatacaksın bana. "

" Rica etmekte yok artık, resmen emir veriyorsun. " Dedi ciddi bir ses tonuyla.

" Yani anlatabilir misin demek istemiştim. " Dedi, yanaklarının kızarması utandığını gözler önüne seriyordu.

Bu kadar çabuk utanması güldürüyordu onu, kızarmış yanaklarına küçük bir buse kondurduktan sonra konuştu
" Emrinize amadeyim küçük hanım ama kısa bir telefon görüşmesi yapmam gerek, siz çıktıktan sonra gelsem yanınıza olur mu? "

Başıyla onayladı ve odasına yöneldi, onun yukarı çıktığından emin olduktan sonra cebinden telefonunu çıkardı ve Borayı aradı.

" Alo?  "
" Abi, dediğin gibi Denize de haber verdim. Düğün hazırlıklarına başladık, mekanı ayarladık, davetiyeler de senin istediğin gibi basılacak. Deniz bu konuyu Çağla'nın ailesiyle yarın konuşacak, şimdi de evlilik teklifi hazırlıklarına başladım iki güne kalmaz evlenme teklifini de yapabilirsin. "

" Dur bi' yavaş, Bora nefes al. " Güldü ve devam etti
" Bunların hepsini bir günde mi yaptın? " Şaşkınlığını gizleyemiyordu konusurken.

" Evet, kaybedecek zamanımız yok. Bu arada özel olarak davet edilmesini istediğiniz birileri varsa liste hazırlayın. "

" Çağla'nın üniversite arkadaşlarını da çağıralım, ona sürpriz olur. Ben bi şekilde ulaşırım onlara. "

" Olur. Neyse abi, Çağla fark etmesin. "

" Haklısın,  bekliyor beni.  Neyse görüşürüz. "

" Görüşürüz. "
Telefonu kapattıktan sonra cebine koydu ve Çağla'nın yanına gitti. Odanın kapısını bir iki defa çaldıktan sonra kapıyı açtı, Çağla masal anlatılmasını bekleyen küçük bir çocuk gibi heyecanla onu bekliyordu.

" Seni bekliyordum. "

" Geldim işte, bugün ki hikayemiz bulut ve balığın aşkı... " Gamzeleri belirinceye kadar gülümsedi.

" Bulut ve balık mı? "

" Evet, yine imkansız bir aşk. Yani pek hikayeye benzeyecek mi bilmiyorum ama deneyeceğim. "

" Kendin mi uyduracaksın? " Dedi alaycı bir tavır ve sesle.

" Uydurmak mı? O nasıl kelime denizkızı çok ayıp sevgiliye öyle denir mi? "

" Tamam tamam, hadi anlat bakalım. "

" Peki, anlatıyorum. Bundan yıllar yıllar önce, uçsuz bucaksız denizlerin birinde bir balık yaşıyormuş . Bu balık, çok yaramaz ve unutkanmış, günün birinde bu balığın yine yaramazlığı tutmuş ve suyun yüzeyine çok yaklaşmış hatta o kadar çok yaklaşmış ki elle tutulacak, yukarıdan bakıldığında gözle görülecek kadar.

Derken gökyüzünde pamuk beyazı bir buluta aşık olmuş, ama bulut o kadar güzel görünüyormuş ki kendisini beğenmemesinden korkup hemen suyun en dibine kaçmış. Yagmurlu günlermiş o günler bu yüzden her gün  görüyormuş o bulutu, her gün hayranlıkla seyrediyormuş ama ona yaklaşması bile imkansızmış.  Göremediği her saniye bulutu her şeyden  çok özlüyormuş. Dünyanın en zor şeyi olsa gerek, sonunda  sarılamayacağını bildiğin birine aşık olmak.
Zaten balığın aşkı da sadece bir ihtimale aşık olmak. Çünkü, bulutun onu sevip sevmediğini asla öğrenemez ki.

Mesela yağmur yağdığı zamanlar balık çok mutlu olurmuş, yağmur damlalarını ondan gelen birer hediyeymiş gibi yakalamaya çalışıyormuş.  şimşeklerden ve diğer bulutlardan kıskanıyormuş onu, en çokta şimşeklerden...

Derken bir gün suyun yüzeyine çıktığında güneşin en tepede olduğunu, bulutun ise gittiğini fark etmiş. Onu bir daha asla göremeyeceğini anlamış, güneşten ve bulutun gitmesine neden olan her şeyden nefret etmiş ama bulutun da ona aşık olduğunu ve ona ulaşmak için damla damla dünyaya yağdığını  fark etmemiş.

Uğruna ölünecek kadar sevildiğini hiç bir zaman anlayamamış, üstelik her şeyi unutan ve unutkanlığıyla ünlü olan balık, ömrünün sonuna kadar bizim bulutu unutamamış..."

Bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu Çağla
" Ne yani bulut balığı  seviyormuymuş? "

" Evet, hatta sırf bu yüzden her gün damla damla gitmiş balığın yanına ama balık bunu hiç bir zaman anlayamamış. "

Kendisine anlatılan olay gerçekmiş gibi üzülüyordu Çağla.
" Ama olmaz ki öyle şey. "

" Olmuş bile. "

" Ya sende fazla acımasızsın deli oğlan, hayat bu kadar acımasız mı? "
" Hayat bize acıdı mı?  "

Sorduğu soru karşısında verecek cevabı yoktu, hayat onlara hiç acımamıştı. Yatağın diğer tarafına doğruldu ve konuştu
" Neyse benim uykum var. "

Başını aşağı yukarı bir iki defa sakladıktan sonra ayağa kalktı ve odadan dışarıya çıktı. Karanlık Koridorda artık ezbere bildiği için gözle görmeye gerek duymadan bulabildiği kapısını açtı ve içeri girdi.

Pencereden gelen loş ışık odayı görebilmesi için yetiyordu, bu yüzden ışığı açmadan direk yatağına uzandı. Ellerini başının altına aldı ve Odasının tavanına bakarak düşünmeye başladı, muhtemelen her gece olduğu gibi beyni düşünmekten yorulacaktı ve nasıl olduğunu bile anlamadan uykuya dalacaktı.

Çağla için neler yapabileceğini, onu nasıl mutlu edebileceğini düşünmeye başladı. Her şey onun istediği gibi olsun istiyordu, bu dünyadan giderken ardında hiçbir keşke kalmasın istiyordu ve sırf bunun adına çabalıyordu.

Adeta hayatını onu mutlu etmeye adamıştı ama kısa süreli kuruyordu hayallerini ve hedeflerini. Çünkü, ölümün onu ne zaman bulacağı belirsizdi ve gelecek olan ölüme tedbirli yaklaşmaya çalışıyordu.

Ölümden öncesi için her şeyi düşünebiliyordu ama Çağla'nın ölümünden sonrasını düşünmek bile istemiyordu.

Gerçekler vardır, acı gerçekler... İnsanlar bu gerçeklerden köşe bucak kaçabilmek için elinden gelen her şeyi yapıyor ama bu gerçeğin eninde sonunda yakalarına yapışacağını fark edemiyorlardı.

Yarına dair tüm planlarını yapmaya başladı kafasında, erken kalkacak ve zaman kaybetmeyecekti. Aşklarını sonsuzluğa taşıyacaklardı, ölümün aşka engel olmadığını tüm canlılara ispatlayacaktı.

Çocuksu bir heyecan vardı içinde, bayram sabahını bekliyormuş gibi  ertesi gün yaşayacaklarını kurguluyordu kafasında. Kullanacağı kelimeler, alacağı cevaplar, onun yüzünde göreceği mutluluk...

Uykusunu kaçırıyordu içindeki heyecan,  saatler geçiyor ama sabah olmak bilmiyordu. Gözleri perdenin arasından görünen gökyüzüne takıldı, saat ilerlemiş ve ortalığı zifiri bir karanlık kaplamıştı. Uyumalıydı, aksi takdirde bu heyecanla sabahı zor edecekti. Gözlerini huzurlu bir şekilde yumdu.

O sırada Çağla terleyerek uykusundan uyanmıştı, kalp atışları Hızlanmaya ve arkası kesilmeyen bir şekilde öksürmeye  başladı. Nefes almakta zorlanıyordu, ayağa kalkmak için yatağının baş ucuna tutundu ama dengesini yitirip yere düştü.

Görüş alanı gittikçe azalıyordu, yerde onunla beraber düşen bardağın yere dağılmış parçalarından başka hiçbir şeyi görmüyordu gözleri. Haykırmak ve Ceyhunu yanına çağırmak istiyordu ama kelimeler boğazına diziliyor ve içinde kayboluyordu.

Vücudunu saran ince acı karşısında sadece derin derin nefes alıyordu, gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı...

***
Bir bölümün daha sonuna geldik :) umarım beğenmişsinizdir... Sizden ricam kitabımı gerçekten beğeniyorsaniz bunu arkadaşlarınızla paylaşmanız ve bana destek olmanız :) Görüşlerinizi bekliyorum...

Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

3.7M 174K 9
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
Yavuz (bxb) By yosa

General Fiction

25.4K 1.8K 30
Ayaz, bir akşam okulun homofobik çocuğuna mesaj atarak aşkını itiraf eder.
3.2M 169K 42
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
Lavin By Elifnur

General Fiction

177K 10.4K 33
İntikam uğruna kaçırılmış Lavin. Dedesi tarafından hayatı cehenneme çevirilen Lavin. Babası ve annesi tarafından sevilmeyen Lavin. Bebek iken diğe...