Bazı şeyleri unutmuştuk. Atlanmaması gereken yeri atlamıştık ve içmememiz gereken suyu içmiştik. O su bizi tuzağa düşürmek için uzatılmıştı ama biz bunu farketmek şöyle dursun şüphelenmemiştik bile. Çünkü yorgun düşmüştük. Ve avcımız kollayacağı zamanı iyi biliyordu.
Melisa karşı koltukta ben diğer koltukta oturuyordum ve Nil hanım ortada bulunan dört kişiye yalnızca bakıyordu. Yapabileceği tek şey buydu çünkü hiçbir şey bilmiyordu.
"Gerçekten bilmediğimizi mi düşündünüz ?" Kenarda duran Savaş konuşmuştu. Uluç ise önüme durup doğrudan gözümün içine baktı.
"Ya da anlamayacağımızı ? "Gözlerimi kaldırıp Melisa'ya bakmaya çalıştım. Ellerini saçından geçirmiş doğrudan Uluç'un sırtına bakıyordu.
"Ne yaptın kıza ?" Bu ses Melisa'ya aitti ve sırtına düşmanca bakarken Uluç'a söylemişti.
"Hiçbir şey yapmadım. Bilirsiniz ben bir şey yapmam. "Uluç ayağa kalkıp ellerini cebine soktu.
"Şimdi sizinle ne yapmamız gerekiyor ? Buna siz karar verin. Söylediğim gibi, ben bir şey yapmam. "Melisa göz devirdi. Uluç'tan korkmadığını görebiliyordum. Bende korkmuyordum elbette. Ben yalnızca enerjimi doğru zamana saklıyordum.
"Eee Anka ? Özlemiş misin ?" Olduğum yerde düşündüm. Benimle oyun oynuyordu. Ona istediğini vermeyecektim.
Sessiz kaldım. Uluç dakikalar boyunca gözümün içine baktı ve sonra hışımla yanıma geldi. Onu öfkelendirmiştim. Önce bir sızı hissettim. Sonra sanki beynim akıyordu da Uluç onu eliyle bastırıyor gibi hissetmiştim. Gözlerim ayrılırken Nil hanım odanın içini gür sesiyle doldurdu.
"Bırak kızın saçını Uluç. Hemen !" Uluç beni önüne alıp kafasını yaralı yüzümün hemen yanına koydu.
"Şişşş sessiz olun, Anka konuşacak. Öyle değil mi Anka ?" Gözlerim yanıyordu. Midem sinirden köpük köpük olmuştu ve kalbim bu ezici güç altında atmaya çalışıyordu. İsmimi telaffuz edişi iğrençti ve şimdi nefesinden saçılan alkol kokusunu daha rahat alabiliyordum. Benimle odada konuştuğunda bu kadar ağır kokmuyordu. Uluç sanırım biz mutfaktayken biraz daha içmişti.
"Özledim. "Sesim kararlı çıkmıştı. Belki onun kolları arasında hoşgörü ile tutulmaktan uzak olmasaydım daha da kararlı çıkabilirdi.
"Aa! Özlemiş. Duydunuz öyle değil mi ?" Bedenim arkasındaki sıcaklık gittiğinde diz kapaklarım parkeye yaslanmıştı. Uluç beni acımasızca yere savurmuştu.
"Hadi öyleyse! Durmayın! Sarılın. "Melisa bana doğru hareket ettiğinde Savaş onu tuttu. İçkili olduğu için mi böyle davranıyordu ?
"Seni pislik herif. Bu kızı senin elinden kurtaracağım. "Savaş gözlerimin önünde Melisa'ya tokat attı. Bu sefer yerinden kalkan Savaş'ı iteklemeye çalışan bendim. Ta ki benimde belime bir el dolanana dek.
Uluç'un iğrenç kahkahaları kulaklarıma zorla girerken ona kolaylık sağlamadım. Beni tutan kolları arasında çırpınmaya başladım. Sonunda başından beri bizi izleyen tek seyircimiz olan Nil hanım harekete geçtiğinde Uluç gecenin en yüksek bağırışını yaptı.
"Sakın dokunma. "Nil hanım Uluç'tan böyle bir tepki beklemiyordu. Buna adımın Anka oluşu kadar emindim. Olduğu yerde, gözlerinde bulunan acıyı saklamaya gerek duymadan bekledi.
O da kararsızdı. Uluç'un şuan ki öfkesi kime bilmiyordu ve bunu bilmemek bizi bu duruma sokuyordu.
"Hadi ama eğlenmiyor muyuz ?" İşin tuhaf yanı Savaş'ta bir tuhaflık olduğunun farkındaydı. Kimseden ses çıkmayınca Uluç devam etti.
"Demek sizi eğlendiremiyorum. Peki. O zaman sizin dilinizden eğlenelim. "Uluç beni tutmaktan sıkılarak özgür bıraktı.
"Burada karaoke odası vardı değil mi ?" Doğrudan Nil hanımla konuşmuştu. Nil hanım tereddüt ederek kafasını salladı. Uluç'un neler yapabileceğini o da kestiremiyordu.
"Hadi öyleyse. Anka bize şarkı söyleyecek. "Boynumu kavrayan soğuk el beni beraberinde götürmeye başladı. Melisa Savaş'ın tutuşundan bulduğu her boşluğu beni teselli etmek için kullanıyordu.
Sakin ol Anka!
Korkma Anka!
Şerefsiz!
Ve buna benzer bir kaç küfür. Korkmuyordum. Hissettiğim tek şey yüreğime oturan o değişik vicdan azabıydı. Bu duyguyu neden hissettiğimi bile bilmiyordum. Sanırım tüm bu duygu karmaşası Uluç yüzündendi. Bir sorun olduğu ortadaydı.
"Hep ben konuşuyormuşum gibi hissediyorum. Neden bir şey söylemiyorsunuz ?" Sorun da işte tam olarak buradaydı. Uluç konuşuyordu. Hemde hiç susmadan. Belki de bu Uluç'un en zayıf olduğu zamanlardan biriydi. Melisa'nın gözünü nefret bürüdüğü için bunu göremiyordu. Nil hanımda benim için endişelendiğinden hiçbir şeyin farkında değildi. Ama ben buradaydım ve Uluç'un tenime her dokunuşunda onu hissediyordum. Acı çekiyordu ve bunu gizlemenin en kolay yolu böyle davranmaktı.
"Öyleyse herkes sussun. Bende susayım. Anka şarkı söylesin. "Beni bu sefer sadece ileriye hareket ettirmek için itekledi. Küçük sahnenin ortasına çıktığımda karşımda duran herkesle göz teması kurdum. Hepsi hiçbir şey anlamadan bakmaya devam ediyordu. Önümde bulunan küçük ekrana gidip şarkı listesine baktım. Söyleyecektim çünkü buna ihtiyacım vardı. Ağlamak istiyordum ve bunu öylece, burada, herkesin içinde yapamazdım. Ama şarkı söylebilirdim. Gerçekten kalbim ezilerken ve gözyaşı dökemezken yapabileceğim en iyi şey buydu.
Gece benden yanaydı. Notalar benden yanaydı.
O şarkıyı bulduğumda son kez Uluç'a bakıp gözlerimi ondan çektim. Parmaklarım ekranda şarkıyı buldu ve dokunuşum içimdeki tüm yanardağ için çıkış yolu buldu.
Müzik odaya dolmaya başladığında hissettiğim yalnızca rahatladığımdı.
(Önce şarkıyı dinleyip sonra bölümü okumaya devam edin. Kesinlikle dinlemeden devam ederseniz hiçbir duygu hissedemezsiniz. )
Notalar yüreğimde akan yaşları tutup havada asılı kalmasını sağladı. Gözlerimi kapadım
Uyandın gözlerin kapalı
Dudaklarım üzerine yapışan lanetin mührünü kırmış gibiydi.
Kendine döndün yerinde yoktu
Gözlerimi açıp bu sözü doğrudan Uluç'a bakarak söyledim. Hiç olmadığı kadar dikkat kesilmiş beni izliyordu.
Yüzüne dokundun çizginde durdun
Ama sen yinede düşünme kaybolursun
Gözlerimi yeniden kapadım ve devam ettim.
Sonbahar mı geldi sararırsın
Hazan vaktinde dalından koparsın
Düşersin bir güce sığınırsın
Ama sen yinede düşünme kaybolursun
Mümkün olabilirmiş gibi, sanki buradan ışınlanabilirmişim gibi kollarımı birbirine doladım.
Nakarat kısmını tekrar ediyordum ve müzik kendi tarzıyla bedenimi ele geçirmişti. Artık hissettiğim yalnızca notalardı.
Bir beden müziğin notasının bende neyi dışarı çıkardığını hissetti ve bunu kıskandı. Yerine kendi soğukluğunu getirmeye çalıştı. Dudaklarım üzerine dudaklar dokundu ve Uluç bunu yaparken bir saniye olsun düşünmedi.
Çünkü ruhum notalarla birlikte etrafta dolanmaya başlamıştı ve Uluç özgür olursam ne olacağını görmüştü.
Dudaklarım üzerindeki kırılan mührü yeniden inşa etmeye başladı. Önce yavaştı. Sanki bana acıyor gibiydi de. Özgürlüğün tadını birazcık daha almam için beni sıkmıyordu. Ama fazlasının zararlı olduğunun o da farkındaydı.
Elini kafamın ardına koyup dudaklarını daha çok bastırdı. Artık şarkı yoktu. Dudaklarımda herhangi bir harekette yoktu ama Uluç yapacağını yapıyordu. Sonunda işi bittiğinde, notalar kesildiğinde ve beni yeniden mühürlediğinde gözlerime baktı. Burnum ve üst dudağımın arasındaki boşluğa konuştu.
"Bu çok tehlikeliydi. "
Öyleydi ve Uluç zeki bir adamdı.
Öncelikle herkese merhaba. Bölüm kısa biliyorum ama inanın yazacak vaktim pek yok. Yarın kpss sınavına gireceğim bu yüzden kafamı toplayamıyorum. Az da olsa bir şeyler yazınca paylaşmak istedim.
Whatsapp grubu kursam kimler gelir ? Gelmek isteyenler özelden bana numaralarını atarlarsa sevinirim ♥
Birde ufak bir şey söylemek istiyorum. Arkadaşlar Melisa'nın durumunu kimse tahmin edemedi. Yani önceden Uluç'un bildiğini. Hani hatırlayanlar varsa Uluç Anka'ya okula gideceksin ama o sarışınla bir olup arkamdan iş çevirirsen kötü olur demişti. Bekledim ama biriniz söylemediniz bunu :)) Neyse olsundu.
Sizce bu bölüm Uluç'un derdi neydi ?
Bana genel olarak tahminlerinizi yazar mısınız ?
Whatsapp grubunada gelin derim ;)
Sizleri seviyorum ♥