lover | jungkook

By chimsnoona

986K 84.7K 20K

x : sana mesaj atmaktan vazgeçmeyeceğim jungkook, boşuna uğraşma [ 17.02.17 hayran kurgu #7 ] [ 02.03.17 hayr... More

prologue
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
sixteen
seventeen
eightteen
nineteen
twenty
twenty one
twenty two
twenty three
twenty four
twenty five
twenty six
twenty seven
twenty eight
twenty nine
thirty
thirty one
thirty two
thirty three
thirty four
thirty five
thirty six
thirty seven
thirty eight
thirty nine
forty
forty one
forty two
forty three
forty four
forty five
forty six
forty seven
forty eight
forty nine
fifty
fifty two
fifty three
fifty four
fifty five
fifty six
fifty seven
fifty eight
fifty nine
sixty
sixty one
sixty two
sixty three
sixty four
sixty five
sixty six
sixty seven
sixty eight
sixty nine
seventy
seventy one
seventy two
seventy three
seventy four
final
bitiş notu + teşekkür
birinci özel bölüm
ikinci özel bölüm
üçüncü özel bölüm
minnoşlara özel bölüm

fifty one

10.8K 951 335
By chimsnoona

Sınır: 55 vote (geçtiğinde bölüm gelir)

Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar!

Elimdeki telefona boş boş bakmayı sürdürürken bir mesajın bile gelmemiş olması beni deli ediyordu. Çoktan akşam olmuştu, saat neredeyse 11 e geliyordu ama bu çocuğun ne sesi çıkıyordu, ne de mesaj atıyordu. 

Bir şeylerden şüpheleniyordum. 

Yanımda oturan Jungkook kolunu omzuma attığında kendi kendime gülümsedim. Beni yalnız bırakmamak için bütün gün benimle kalmıştı. 

Bunun bir bahane olduğunu tabii ki biliyordum. Yanımda kalmak istiyor gibiydi, ki bunu ben ondan daha çok istiyordum. Şikayet edeceğim bir durum yoktu. 

'' Bu kadar düşünme, güzelim. '' diye fısıldadı kulağıma. '' Bir şey olmamıştır. '' 

'' Bu sıralar hep böyle yapıyor ama. '' deyip ofladım. '' Ne bir şey anlatıyor ne de yüzü gülüyor. Onun için endişeleniyorum. '' 

Belki de başı beladaydı? 

'' Kötü düşünceleri at kafandan. '' diye konuştu. '' Hyung' a bir şey olmaz. '' 

Yüzümü ona çevirip gülümsediğimde o da bana gülümsemeye başladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp yanağıma bir öpücük kondurdu, geri çekildiğinde ise kapı çalmaya başladı. 

Benim kalkmama engel olduktan sonra kapıya doğru gitti. Kapı açıldığında gelen seslerden kim olduklarını anlamamak mümkün değildi. 

'' Siz neden buradasınız? '' diye kızan Jungkook ile birlikte içeri giren Jimin ve Taehyung '' selam '' diyerek koltuğun birine gömüldü. 

'' Sizi yalnız bırakmayalım dedik. '' 

'' Diğerleri? '' 

'' Onlar rahatsız etmemeyi tercih etti. '' diye konuştu Jimin. '' Ama biz tabii ki hemen damladık. ''

Jungkook yanımdaki yerini tekrar alırken '' tabii '' diye fısıldadı. '' Sizden başka mal var mı? '' 

'' Beyler. '' diye konuştum. '' Lütfen kavga etmeyin. '' 

Kafamı Jungkook' un  boynuna gömdüğümde o da elini belime sarıp beni kendisine yaklaştırdı. Gözlerimi yumduğumda '' yanımızdayken hareketlerinize dikkat edin '' diyen Taehyung' un sesini duymuştum. 

Jungkook sinirle '' beğenmiyorsan kapı orada '' diye konuştu. Nedense bu çocuk bu tavırlara girince mutlu oluyordum. Tabii bu gülümsememe tepki olarak '' sen ne sırıtıyorsun '' diye konuştu sinirle. 

'' Hiç. '' dedim. '' Hoşuma gitti işte. '' 

Bahsettiğim şeyi anlamış olacak ki bana daha sıkı sarıldı, ben de bir şey demedim. Bir süre Tae ve Jimin kendi arasında takıldı, biz de öylece oturmayı tercih ettik. Açıkçası Jungkook' un da onlarla takılmak ister gibi bir hali yoktu. 

Yumduğum gözlerimi açtığımda Jungkook' un elinde telefonla bir şeyler karıştırdığını gördüm. Gözlerimi kısıp ne yapmaya çalıştığına bakarken, onu dikizlediğimi gördü ve telefonu kilitleyip kenara koydu. 

'' Neye bakıyordun öyle? '' diye konuştuğumda '' hiç '' diyerek o da kafasını bana gömdü. 

Bir anda yerimde doğrulup telefonunu ele geçirdim. Şifre vardı! 

'' Şifreni söyle yoksa senin için kötü olur. '' dediğimde beni takmamayı tercih etti. Salak. 

Sanki bulamayacaktım. 

Bir süre uğraştıktan sonra açmayı başarmıştım. Nedense bir hisle beni ilk öptüğü günün tarihini girmiştim, ve tuş kilidi açılmıştı. 

Gözlerimi ona çevirdiğimde kilidi açtığımı gördü, ardından bakışlarını bana yönlendirdi. Pis pis sırıtıyorken ben kafamı telefona gömüp ne yaptığına bakmaya çalıştım. İnstagramı açıktı ve bilin bakalım kime bakıyordu?

Jackson!

Cidden açıp çocuğu mu araştırmıştı? 

'' Sen ne amaçla açtın da instagramına baktın bu çocuğun? '' 

'' Neden? Bakamaz mıyım? '' 

'' Saçmalama, Jungkook. '' diye konuştum yüzüne bakarak. '' Bu çocuğa ne diye kafayı taktın şimdi? '' 

'' Canım istedi. '' diye konuştu. '' Ayrıca takipleşiyorsunuz. '' 

Kıskanıyordu. Bu durum inanılmaz hoşuma gitmişti açıkçası. Yani neden gitmesin ki? 

'' Evet çünkü arkadaşım. '' diye konuştum. 

'' Ayrıca seninle çekilmiş bir fotoğrafını da koymuş. Çabuk engelle şunu. '' 

'' Saçmalama be! '' 

'' Saçmalamıyorum, Haru. '' belli, sinirlenmişti. '' Bu çocukla takılamazsın. '' 

Onu umursamayarak telefonumu çıkartıp Namjoon' a mesaj attım. Hala yanımda dır dır ediyordu.

haru: oppa

haru: neredesin

namjoon: bu gece eve gelmeyebilirim

namjoon: beni merak etme 

haru: ne demek gelmeyebilirim

haru: sen ne işler çeviriyorsun

namjoon: bir iş çevirdiğim yok, haru

namjoon: sen çocukları çağır en iyisi

namjoon: yalnız kalma

haru: çocuklar zaten burada oppa

haru: taehyung jungkook ve jimin burada 

haru: ama benim bilmediğim işler çeviriyorsun, bu canımı sıkıyor

haru: hiçbir şey anlatmıyorsun

namjoon: anlatmıyorum çünkü anlatacak bir olay yok

namjoon: olayı büyütme, böylece anlaşalım

namjoon: size iyi eğlenceler

Jungkook elimdeki telefonu alıp bir köşeye koydu. '' Uğraşma, bırak kendi haline. '' diye konuştu. '' Ayrıca şu Jackson konusunda gayet ciddiyim. '' 

Cümlesini bitirdikten sonra kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. Jimin ve Taehyung' un '' nereye '' sorusuna '' yatmaya gidiyoruz '' diye cevap verdi. 

'' Aynı odada mı? '' 

'' Mümkün değil! '' diye bağırdı Taehyung. 

'' Saçmalama, hyung. Fesat düşüncelerinizi kendinize saklayın. Siz de kıvrılacak bir yer bulun kendinize. '' dedikten sonra beni odama doğru sürüklemeye başladı. Kendi eviymiş gibi rahat rahat takılması çok garipti, değil mi? 

Sanki onun eviymiş ve ben evine oturmaya gelmişim gibi. 

Odaya girip kapıyı kapattıktan sonra yatağın bir köşesine geçti ve üzerindekileri çıkartmaya başladı. Yaptığını fark ettiğim an gözlerimi kapattım ve arkamı döndüm. 

'' Ortalık yerde şey etmesen! '' 

Nasıl bir cümle kurduğumu düşününce dalga geçmemesi imkansızdı, ki bunun ardından kıkırdamalarını duymuştum bile. '' Utanıyor musun? '' 

Omzuma kolunu koyup beni kendine döndürdüğünde gözlerimi yavaşça açtım. 

Üzerinde geçen gün evde bıraktığı kıyafetleri duruyordu. '' Sen de üzerini değiştir. '' dediğinde aniden tepki verdim. 

'' Bunun için odadan çıkıp kapıda beklemelisin. '' dediğimde kahkaha atmıştı. '' Burada bekleyeceğim. '' 

Kolundan tutup kapıya doğru sürükledim ve dışarı çıkmasını sağladım. Gözlerini kısmış bana doğru baktığında onu önemsemeden '' bitirdiğimde kapıyı açarım '' dedim ve kapıyı kapatıp dolabımın önüne gittim. 

Altıma tayt giydikten sonra tam üzerime tişörtümü giyiyordum ki aniden kapı açıldı ve jungkook içeri daldı. Üzerimde sadece iç çamaşırımın olduğunu biliyordum ve hemen arkamı dönüp hışımla üzerimi giymeye çalıştım. 

Bu sırada o kapıyı kapatıp yanımda bitmişti bile. Utançtan yüzümün kıpkırmızı olduğunu hissedebiliyordum. Heyecandan giyemediğim tişörtümü eline aldı ve giymeme yardım etti. Cidden, beni bu halde gördüğüne inanamıyordum. 

Neden öylece içeriye dalmıştı ki? 

Üzerimi giymeme yardım ettikten sonra kolumdan tutup beni yatağa doğru sürükledi. İkimiz de uzandığımızda üzerimize yorganı çekti ve yorganın içinde bana yaklaşıp elleriyle belimi sardı. Ama durumda bir farklılık vardı. 

Elleri tişörtümün içine girmiş, ve tenimi sararak beni kendisine çekmişti. Bu yaptığına karşılık olarak bütün vücudum titremeye başlamıştı. Kıpkırmızı olduğumu hissetmiştim. 

Beni defalarca öptüğü doğruydu, fakat böyle bir temasımız olmamıştı. Vücutlarımızın birbirine bu kadar yakın olması aklımı kaybetmeme sebep olabilirdi. Göz kapaklarım titrerken yavaşça gözlerimi ona diktim. 

Gözlerinin içerisindeki karanlık ifade içimi titretmişti. 

Gözlerini yumduktan sonra '' sana bu kadar yakın olmak canımı acıtıyor '' dedi. 

'' Ne demek istiyorsun? '' diye sordum.

'' Bu kadar yakın olup dokunamamak. '' diye fısıldadı. İçimin titrediğini hissediyordum. 

Sesimi çıkartamadım, çünkü ne demem gerektiğini bilmiyordum. Cevap olarak ellerimi ben de onun boynuna sardım. 

Gözlerini açıp bana baktığında '' bir gün gerçekten bana ait olacaksın '' dedi. Bu cümlenin ne anlama geldiğini bilmemek imkansızdı. 

Utanmam git gide artarken içimden gelerek '' seni seviyorum '' dedim. Sonrasında dudaklarımda hissettiğim dudaklar mutluluğun en büyük tarifiydi. 

BÖLÜM SONU

AY UTANDIM SGDKFGKSLSJD

Continue Reading

You'll Also Like

159K 5.5K 75
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
206K 3.6K 95
> 𝐒𝐚𝐝𝐞𝐜𝐞 𝐁𝐓𝐒 𝐢𝐥𝐞 𝐚𝐥𝐚𝐤𝐚𝐥ı 𝐤𝐢𝐭𝐚𝐩𝐥𝐚𝐫 𝐩𝐚𝐲𝐥𝐚𝐬̧ı𝐲𝐨𝐫𝐮𝐦. > 𝐒𝐡𝐢𝐩 𝐤𝐢𝐭𝐚𝐛ı 𝐝𝐚 𝐩𝐚𝐲𝐥𝐚𝐬̧𝐚𝐛𝐢𝐥𝐢𝐫𝐢𝐦, 𝐬𝐡...
771K 66.9K 81
Popüler bir instagram kullanıcısı olan Animeboy, gerçek hayatta sosyal fobisi olan, en ufak şeyden kaygılanan ve insanlarla rahatça iletişim kuramaya...
208K 17.9K 30
"beni ister dostun olarak gör, ister düşmanın; bana istersen sevgi besle, istersen nefret ama bana sakın aşık olma, prenses." to my sweet princess, @...