Aşk'ı kıyamet

By Crazy_Mama_007

567K 32.3K 18.8K

Ünlü bir iş adamı ve bir hayat kadını... Olacak şey miydi? Yolları kesiştiğinden beri biliyordu olmayacağı... More

1.Hayatın sonu gibi...
2.Bilseydim!
3.Kimsiniz siz?
4.Yeni Hayat...
5. Huzur...
6. Ömer ve Ali
7. ÖMER VE MELEK
8. Ömer ve Melek Part 2
9. Arka Kapı!
10. Leyla'nın kararı
11.Bana Böyle Dokunma!
12. Hani Benim Gençliğim Anne Part 1
13. Hani Benim Gençliğim Anne Part 2
14.Otur Baştan Yaz Beni
15.Leyla'nın kaderi
17.Hangimiz Düşmedik Kara Sevdaya
18.Sonun Başlangıcı...
19.Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş
20.İşte Gidiyorum
21. Neredesin Sen (Hakan & Bahar)
22. Leyla'nın Korkusu (Hakan & Bahar)
Anneler Gününe Özel (Gelecekten Bir Alıntı)
23. Sol Yanım Benim
24. Oysa Herkes Öldürür Sevdiğini
25. En Güzel Aşk Zor Olandır (Şeytan!)
26. Ben Ne Zaman Büyüdüm Anne
27. Yak Gel
28. Kalbimin Tek Sahibine
Duyuru!
29. Aşkın Bana Değdi Değeli (Huysuz ve Tatlı Kadın)
30. Acıyı Sevmek Olur mu!?
31.Anneler ve Evlatlar
32. Kim bu Leyla
33. Vay Yine mi Keder
34.Benim Hayatım
35. Kurşuna Gerek Yok!
Duyuru: Kuzumun resimleri
36. Gitme!
Duyuru Yeni Hikayemiz
37. Aşk'ı Kıyamet (Hayatın Sonu Gibi)
38. Gidiyorum Bütün Aşklar Yüreğimde
39.Yazımı Kışa Çevirdin (Yeni Hayat)
Aşk'ı Kıyamet İzmir Karakterler
40.Öf Öf!
Hadi Gelin Biraz Dertleşelim
41. Tuzak
42.Tuzak Part 2
43. Hoş Geldin Bebek
44. Son Mektup...
45. Herkes Yaralı!
46.Kader Diyemezsin!
47. Pişmanım!
48. Git
49. Hasretinle Yandı Gönlüm
50.Kalbimdeki Deniz
51. Emri Olur
52. Bitmeyen Sevda
53. Ben Yoruldum Hayat
54.Nenni Bebek Oy
55. Devlerin Aşkı
56. Aşıklar Şehri
57. Sevgilim
58. Kıyamet!
59.Ben Bir Adam/Kadın Sevdim (FİNAL)
Dudaklarında Arzu Kollarında Yalnız Ben

16.Korunuyormusun?????

12.4K 536 261
By Crazy_Mama_007

Arkadaşlar artık bundan sonra her bölümü güzel yorumlarıyla hikayeme destek olan okurlarıma sırasıyla ithaf edeceğim veee bu bölüm ithafı kuzuma simya_23 e gitsin. Çok severek okuduğum Kör Nisa ve taptığım Piç ve Hiç hikayelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Diğer iki hikayesi Çocukta Yaparım Kariyerde ve Ritim hikayelerinide en kısa zamanda okuyacağım muhakkak. Seviliyorsun canım........

Ömer hastaneye geldiğinde ilk işçilerinin sağlık durumlarını öğrendi. Daha sonra Avukatını ve Elif'i çağırdı yanına ve talimatlarını verdi...

"Elif inşaatı durdurun bir müddet, oradaki işçileri diğer inşaatlara dağıtın. Ahmet en kısa zamanda bilirkişi raporu istiyorum. Eğer en ufak bir ihmal bile varsa hem denetim şirketine hemde iskeleyi kuran şirkete tazminat davası açın. Gelecek parayıda işçilerin aileleri arasında bölüştürürsünüz, birde bana hastanede bir toplantı odası ayarlayın ve aileleri oraya getirin.

İşçilerin aileleri  bir odada toplanmış bekliyorlardı. Ömer derin bir nefes alıp girdi içeri, önce avukatına ve sekreterine verdiği talimatlardan bahsetti bir bir ve buna ilaveten...

"Bütün hastane masrafları şirketimiz tarafından karşılanacak ve bir daha çalışabilecek duruma gelene kadar maaşları kesintisiz olarak ödenecektir" Dedikten sonra hasta yakınları buruk ama en azından dara düşmeyecekleri için rahat bir şekilde döndüler hastalarının başına.

İki işçi ağır yaralıydı ve Ömer kahroluyordu çünkü değerliydi her bir işçisi onun için. Çok sık olmasada ara ara giderdi inşaatlara onlarla öğle paydosunda yemek yer dertleşirdi. Şimdi  gencecik daha hayatlarının baharında iki delikanlı öylece yatıyordu kabloların arasında. Onu bu buhranlı havadan omuzuna değen dostça bir dokunuş ayırdı...

"Elimden geleni yapacağım iyileşmeleri için merak etme dostum"

"Biliyorum Vedat inanıyorum sana"

"Hadi gel birer kahve içelim biraz laflarız" ..........................................................................................

Ali spor salonuna uğradıktan sonra söz verdiği gibi Hanife hanımın yanına geldi. Kapıyı evin yardımcısı açtı....

"Hoş geldiniz Ali bey buyurun"

"Hoş bulduk neredeler?"

"Hanife hanım Sedef hanımla salonda, Melek hanım odasında" Ali salona girdiğinde onu karşılayan Sedef oldu....

"Ali hoş geldin kardeşim"

"Hoş buldum ablam nasılsın"

"Nasıl olalım biliyorsun işte durumları"

                                                 Multi Media Sedef

"Galiba sırf Sedef'i ziyarete geldiniz Ali bey" Bu imalı sesi duyunca önce bıyık altından güldü daha sonra gayet abartılı bir ses tonu ile....

"Hiç olurmu öyle şey sultanım ben elbetteki sırf ve tek senin için geldim" Ali hemen eğilip elini öptü Hanife hanımın...

"Hadi oradan yağcı!" Deyince Ali Hanife Hanımın dizinin dibine oturup...

"Sen şimdi bırak bunları sultanım, hani bana kız buluyordun sen,  hani, bak bana, Türküm, doğruyum, çalışkanım, yakışıklıyım nerede hani kız"  Hanife hanım Sedef'e bakarak...

"Deli bu oğlan, vallahi deli, haala deli" ufak bir kahkaha attıktan sonra bu sefer Ali'ye dönüp...

"Oğlum kelin merhemi olsa önce kendi başına sürer. Bak Ömer abin gelmiş 36 yaşına bulsam ona bulurum"

"Ooooo onu bekleyecek olursak temelli kaldık evde be sultanım" deyince üçü birden kahkahalarla gülmeye başladılar. Bu arada Melek odasından kapının zilini duymuş ama aşağıya inip inmemek arasında kalmıştı, ya dayısıysa ama dayısı kapıyı çalmazdıki bu cesaretle merdivenleri yavaş yavaş indi kahkahalar eşliğinde önce annesini sonra anneannesini ve aynı karede Ali'yide görünce ani bir kararla geri dönmek istemiş ama duyduğu sesle olduğu yerde kalmıştı...

"Melek!!" Bu ses Ali'ye aitti Melek yavaş yavaş yüzünü döndü Ali'ye ama hiç bir şey demedi.

"Bir hoşgeldin yokmu Melek"

"Ho... Hoşgeldin Ali"

"E ama oldumu şimdi, hani benim her gördüğünde boynuma atlayan kardeşim" Deyip kollarını iki yana açınca melek aldığı cesaretle merdivenleri koşarak inip kollarını boynuna doladı Ali'de sıkıca sarıldı. Zaten gözleri hep ağlamaya hazır olan Melek gözyaşlarının arasında....

"Ben... Ben bana kızgınsın zannetmiştim"  Bu sözler üzerine biraz kendinden uzaklaştırdı kızı ve...

"Kızgınım! hemde çok kızgınım" Melek başını öne eğip sessiz gözyaşlarını dökerken Ali devam etti... 

"Ama kıyamıyorum sana be güzelim. Hadi şimdi hazırlan dışarı çıkalım biraz, bir şeyler yer konuşuruz. Hadi güzelim" Aynı evde kardeş gibi büyümüşlerdi hele Ali düzeldikten sonra daha bir yakınlaşmışlardı. İyi gelecekti Ali ile konuşmak...

"Tamam hazırlanayım geliyorum" Dedi ve koşa koşa çıktı merdivenleri, daha üç merdiven çıkmıştıki geri döndü minnet dolu bir gülümsemeyle yanağına bir öpücük kondurup bir şey demeden yine koşarak çıktı merdivenleri. Ali arkasını döndüğünde Sedef'in buğulanmış gözleriyle karşılaştı...

"Sağ ol kardeşim çok sağ ol" Ali gidip ellerini tutup dudağına götürdü ve...

"Ablam ağlama lütfen bak hallolacak her şey merak etme sen"

"Nasıl merak etmeyeyim Ali, öyle kötü ki, iyice içine kapandı. Neredeyse bir haftadır akşam yemekleri hariç hiç çıkmıyor odasından, onda da yemekmi yiyor dayakmı belli değil."

"İnanırım ablam ama sen tanımıyormusun Ömer abimi onunda içi gidiyordur inan o da en az Melek kadar acı çekiyordur. Rahat ol sen eninde sonunda affedecektir"

"İnşallah Alim inşallah, neyse kahve söylemiştim hadi hazırlanana kadar biraz sohbet ederiz

"Vallahi ablam bencede hemen gidelim Hanife Sultan çiğ çiğ yiyecekmiş gibi bakıyor" Deyip güldürmeyi başarmıştı Sedef'i. Tam Hanife Hanımın yanına doğru gidiyorlardıki Ömer girdi salona, öyle yorgun öyle bitkin görünüyorduki ilk defa kardeşini böyle gören Sedef telaşla yanına gitti...

"Ömer iyimisin kardeşim?!"

"İyi değilim abla hiç iyi değilim inşaatta iskele çökmüş iki işçimiz ağır yaralı. Hastaneden geliyorum"

"Ay çokmu kötü durumları"

"Şimdilik kötü ama o kadar gençlerki umarım tutunurlar hayata"

"Umarım kardeşim inşallah"

"Geçmiş olsun abim"

"Sağ ol Ali, ama sen hayırdır?"

"Şey abi... sabah Hanife Sultanla görüşmüştük bir ziyarete geleyim dedim, birde Melek'le uzun zamandır bir araya gelmemiştik onu da yemeğe çıkartacağım"

"Anladım iyi...." lafını tamamlayamadı Ömer çünkü bu arada Melek hazırlanmış yüzünde kocaman bir gülümsemeyle merdivenleri yine koşarak inerken bir yandan da yüksek sesle...

"Ben hazırım Ali hadi gide...." O anda dayısını gören Meleğinde  lafı yarım kaldı yüzündeki gülümseme kendini mahcubiyete bırakırken, derin bir nefes aldı Melek ve cılız bir sesle...

"Hoş geldin dayı" Diyebildi sadece. Ömer çattığı kaşlarıyla hiç cevap vermeden yanlarından geçerken

"İyi eğlenceler" dedi Ali'ye bakarak. Melek üzgün gözlerle baktı dayısının arkasından, Ali daha fazla üzülmesin diye kolundan tutup...

"Hadi gidelim artık" Deyince Melek annesiyle vedalaştı ve beraberce çıktılar. Ali rahat konuşabilecekleri bir mekan seçmişti. Siparişleri verdikten sonra sessizliği Melek bozdu...

"Gördün işte Ali hep böyle ben hiç yokmuşum gibi davranıyor"

"Onu da anlaman lazım Melek, ben biliyorum o ilk zamanlar çökmüştü resmen. senden böyle bir şey beklemezken birde o pislik Levent'in şirketi olunca hepten hayal kırıklığına uğradı. İnan bu herhangi başka bir şirket olsaydı bu kadar uzatmazdı eminim"

"Biliyorum Ali ama ne yapacağımı şaşırdım inan, ona ulaşamıyorum, yanına yaklaşamıyorum, yüzüne bakamıyorum. O kadar üzgünümki bunu görüyor, ne kadar pişmanım biliyor. Öyle bir duvar ördüki aramıza aşmak imkansız" Ali Meleğin gözünden süzülen bir damla yaşı sildi elleriyle sonra elini yanağında tutarak...

"Ağlama bir tanem, hiç karşısına geçip konuşmayı denedinmi?"

"Yapamam Ali yüzüne bile bakamıyorum korkuyorum ve ölesiye utanıyorum. Yapamam!!"

"Bak Melek Ömer abim öyle kendiliğinden sana gelip hadi konuşup halledelim diyecek bir adam değil. Hele de ona ihanet ettiysen. Geç karşısına Pişmanlığını sözlere dök ama öyle ağlayıp zırlayıp af dileme sakın. kendince sebeplerini anlat, duygularından bahset, eminim yumuşayacaktır. Senin çabaladığını gördükçe düzelecektir her şey"

"Bilmiyorum Ali ama sağ ol gerçekten iyi geldi konuşmak" İkiside yemeklerini yedikten sonra Meleği evine bıraktı Ali. Melek Ali ile vedalaştıktan sonra bütün cesaretini toplayıp dayısını sordu ama yemekten sonra ayrıldığını öğrendi. Çaresiz odasına gidip bu konuşmayı daha sonraya erteledi....................................

Leyla gözlerini açtığında içtiği haptan dolayı haala bir yorgunluk vardı üzerinde. Sabah kahvaltısını bile doğru dürüst yapamadığı için karnı acıkmıştı ama bir türlü kalkamıyordu. ("Ah şu anda birisi gelse ne olurdu sanki") Diye düşünmüştüki kapısı açıldı ve Ömer girdi içeriye. Neydi bu adam Allah'ın ona bahşettiği kurtarıcı bir melekmiydi.

"Uyandınmı  iyimisin?"

"Uyandım ama ayılamıyorum"

"İçersen o hapları ayılamazsın tabi" Diye söylendi Ömer. Leyla zorda olsa gözlerini aralayıp biraz oturur hale geldi.

"Of Ömer böyle söyleneceksen ver bir tane daha içeyim"

"İçireceğim ben!  sen bir ayıl kutusuyla içireceğim o hapları sana!"

"Tamam tamam en iyisi ben elimi yüzümü yıkayayım aşağıya inelim, çünkü çok acıktım" Deyip birden ayağa kalkınca, dengesini kaybedip yeniden yatağa oturmak zorunda kalmıştı. Ömer telaşlı bir şekilde yanına gelip...

"Dur dur birden kalkma ayağa. Gel yaslan bana ben götüreyim seni" Leyla sevdiği adamın kollarına sığınırken ("Ah be adam ben bir ömür sana yaslanırımki") Diye geçirdi içinden. Ömer kollarının arasındaki kadının saçlarına öpücük kondurmamak için zor tuttu kendini. Buraya geldiğinde Leyla'nın haala uyuduğunu görünce aşağıya inip Nergis anneyle konuşmuş ve ona hak vermişti. Hayatın acı gerçekleriydi ama doğruydu söyledikleri.

Sen yapamazsın oğlum demişti, Leyla'nın geçmişiyle başa çıkamazsın, bir adam çıkar karşına katil olursun. Leyla 16 yaşından beri mutlu olmamış, alışır sana oğlum aşık olur ve sen anladığında yapamayacağını, çok geç olur. Şu güne kadar nefret ettiği insanların arasında bir mücadeleyle geçmiş hayatı, o hayattan kurtulma umuduyla yaşamış, şimdi bütün umudu sen olursan ve o umudu elinden alırsan yaşamak için sebebi kalmaz ölür oğlum. Ona ayrı bir ev aç bir iş bulmasında yardımcı ol ve kendinden uzaklaştır bir an önce, yoksa ben istemezmiyim, Leyla yüzü de yüreği de güzel bir kız, ama senin mevkin ve sosyal durumun bunu kaldırmaz. Sen eşim diye koluna taktığın kadınla korkusuzca başın dik yürüyebilmelisin, sonuçta kıyıda köşede saklayamazsın ki onunla iş yemeklerine katılacaksın, davetlerde boy göstereceksin. Olmaz oğlum iyi düşün. Bütün bunlar konuşulurken Ali'de yanlarındaydı, Ömer nergis Annenin söylediklerine içinden hak vererek cevap bile verememesinin siniriyle ayağa kalktı, birkaç adım atmıştı ki Ali kolundan tutarak durdurdu onu...

"Abi!"

"Ne var Ali bir nutukta sen mi çekeceksin!"

"Biliyorum haddim değil ama Annem haklı....."

"Ali birde sen başlama lütfen!!"

"Abi ben diyorum ki eğer yapabileceksen Annemin söylediği zorluklara göğüs gerebileceksen, tut elinden. Ben senin de Leyla'nın da mutlu olmasını çok isterim abi!" Ömer eliyle Ali'nin omzuna vurup...

"Bilmiyorum kardeşim ama sağ ol"

Evet bilmiyordu Ömer artık hiç bir şey bilmiyordu. Öyle karmaşıktı ki düşünemiyordu bile ama en iyisi bir müddet uzak durmaktı. Aslında belki de geç kalmıştı şimdiye kadar ilk kıvılcımını kendi attığı ateş bir iki kez daha cinsel dürtüyle alevlenmişti kendini öyle kaptırmıştıki Leyla'ya o şehvetli anlarında ne kendisi korunmuş nede korunuyormusun diye sormamıştı bile. Bu soruyu bir şekilde sorup, son bir kez Leyla'nın  iyi olduğundan emin olabilmek için adımlarını odasına yönlendirdi. Bu sondu kesinlikle sondu bundan sonra başına bir şey de gelse Ali'nin ilgilenmesini isteyecekti. Tabii ki  başarabilirse.....................

Bu odaya girmeden önce soğuk davranmayı kaç kez tembihlemişti kendine bilmiyordu ama yine yapamamıştı ilk düştüğünde yine elini uzatmıştı. Onu bu düşüncelerinden banyodan çıkan Leyla ayırmıştı...

"Ben hazırım Ömer inebiliriz"

"Leyla, gel otur! Ben Ali'ye söyledim getirir birazdan bir şeyler"

"Ay yapmasaydın Ömer! Nergis Anneye nispet eder gibi, ben aşağıya iner yerdim"

"Leyla!  saçmalama, gel otur şuraya!" İçi rahat etmese de çaresiz  yaptı Ömer'in dediğini

"Avukatı aramışsın!?"

"Sana söylememesini de istemiştim?"

"Öyle bir şansı yok, tabii haala avukatım olarak kalmak istiyorsa"

"Anlaşıldı evden önce kendime yeni bir avukat bulmalıyım sanırım"

"Öyle bir avukat yok Türkiye'de Leyla!!!" Ömer'in ismine yaptığı baskı yeter artık saçmaladığın demekti anlamıştı Leyla

"Ömer ben artık kendi hayatıma kendim yön vermek istiyorum. Lütfen engel olma"

"Leyla!  daha tehlike geçmiş değil. Bak şu biraz ilerde ufak bir arazi var, gel orayı alalım üstüne ev yapılırken sen bir müddet daha burada kal olurmu?"

"Olmaz Ömer ben bu yakınlarda filan olmak istemiyorum. Olabildiğince çabuk, olabildiğince uzak olmak istiyorum"

"İyi ama neden?"

"Çünkü ben kimseye hesap vermek istemiyorum!! Çünkü ben yüce Ömer Aziz Mertoğlu'na dokunduğum için kötü kız ilan edilmek istemiyorum!!" Leyla'nın ayağa kalkarak ve olabildiğince yüksek tonda söylediği bu sözlerden sonra Ömer'de sinirlenmiş ve ayağa kalkmıştı...

"O sesini yükseltme Leyla! o sesini yükseltme!!!..... Kimseye hesap vermek zorunda değilsin! ve kimse seni kötü kız filan ilan etmiş değil!!"

"Öylemi Ömer bey!  Bana her zaman canım cicim diyen Nergis hanımın suratı neydi o zaman Öyle!" Ömer kocaman açtığı gözleriyle Leyla'ya şaşkınlıkla bakarken kapının tıklatılmasıyla ikisininde bakışları kapıya yöneldi. Zaten kapıya yakın olan Leyla açtığında Ali ile karşılaşmayı beklemiyordu. Yüzüne bakılırsa son söylediğini duymuş ve kırılmıştı. Sözleride bunu desteklemişti. Ali elindeki tepsiyi Leyla'ya uzatarak...

"Abim bir şeyler hazırlayıp getirmemi istemişti Leyla Hanım!! başka bir arzunuz olursa biz Annemle aşağıdayız" Deyince Leyla'nın gözleri buğulanmıştı bile...

"Ali ben..." Demişti ama daha lafını tamamlayamadan Ali arkasını dönüp gitmişti. Çaresiz tepsiyle içeri girince birde Ömer'in çatık kaşlarıyla karşılaştı...

"Ah Leyla ah sinirlenince ne dediğini hiç bilmiyorsun. O kadın var ya, benden çok seni önemsiyor, benim seni üzeceğimi, kıracağımı, eğer bir ilişkimiz olursa, benim senin geçmişinle başa çıkamayacağımı ve sonunun kötü olacağını düşünmüş"

"Peki doğrumu düşünmüş?"

"Nasıl?"

"Yani bizim bir ilişkimiz varmı ve sen benim geçmişimle başa çıkabilirmisin?"

"Bilmiyorum Leyla doğruyu istiyorsan bilmiyorum. Bildiğim tek şey evet bizim aramızda adını henüz koyamadığım bir ilişki var ve bu sadece cinselliğe dayanmıyor. Çünkü her an yanında olmak istiyorum, senden uzak olduğumda bana bakan o güzel gözlerini, kokunu gülüşünü bile özlüyorum Leyla. Kahretsinki bu odaya girmeden önce söylemek istediklerim bunlar değildi. Sana haksızlık yaptığımı, adını bile koyomadığım bu ilişkiye bir son ver..."

Ömer sözlerini tamamlayamamıştı, çünkü Leyla iki adımda yanına gelip dudaklarını dudaklarına kapattı. İkiside birbirlerinin sıcaklığında erirken.. zorda olsa ayrıldı Leyla ve...

"Hayır Ömer, bana haksızlık yapmıyorsun. Bende seni istiyorum, bırak adını birlikte koyalım yada hiç koymayalım, önemi yok. Ben sana sığındım Ömer, ben yaralarımı seninle sarmak istiyorum. Çünkü ben huzuru sadece senin kollarında buluyorum. Bu ilişki nereye gider bilmem ama hiç bir beklentim yok inan. Sen yada ben bitti dersek eğer bir gün, biter Ömer. Sessiz sedasız çıkarım hayatından. O saatten sonra asla sana ayak bağı olmam ama bırak sende bulduğum huzuru doyasıya yaşayayım, yarını düşünmeden sadece bu günü yaşayarak.

Ömer yüzüne baktı Leyla'nın. Bir kaç damla gözyaşı ile parlayan elalara baktı. neydi bu kadına hissettikleri arzumu aşkmı dediği gibi bilmiyordu tek bildiği her an tenini teninde dudaklarını dudaklarında yüreğini yüreğinde istediğiydi ve onu öpüp severkende geçmişinin hiç aklına gelmediğiydi...

"Leyla"

"Efendim"

"Sen acıkmamışmıydın?"

"Öyleydi ama doydum galiba" dedi muzip bakışlarıyla. Ömer yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile ufak bir buse daha kondurdu dudaklarına ve...

"Hadi oturda yemeğini ye"

"Ya ben önce inip Ali'yle konuşsam?" Dedi sorar bir tonda

"Otur Leyla önce yemeğini ye sonra beraber ineriz" Leyla gerçekten çok acıkmıştı o yüzden oturup harika görünen sandviç'ini birkaç lokmada bitirdi ve aşağıya inmek için ikiside kapıya yönelmiştiki kapı yeniden tıklatıldı. Bu sefer Ömer açtı kapıyı yine Ali gelmişti....

"Abi biz Annemle memlekete gidiyoruz onu haber vereyim dedim"

"Saçmalama Ali bu karda kışta ne memleketi oturun oturduğunuz yerde"

"Abi..."

"Ali!!! çıldırtma beni hiç bir yere gitmiyorsunuz" Ömer Ali'nin bu çocuk gibi küsüp gitmesine anlam veremiyordu. O yüzden kesinlikle izin vermeyecekti...

"Abi bak..." Bu sefer Leyla atıldı söze...

"Ali yapma ne olursun bak bir anlık sinirle söyledim. Özür dilerim kardeşim, sırf bu yüzden gitmenizi istemiyorum lütfen...

"Allah Allah beni bir dinleyen varmı!? senin söylediklerinle bir ilgisi yok gitmemizin. Memleketten aradılar teyzem çok hastaymış ben Annemi bırakıp iki gün kalır gelirim"

"Geçmiş olsun kardeşim çok mu kötüymüş durumu"

"Bilmiyorum abi öyle çok kötü demediler ama Annemin içi rahat etmeyecek gitmezse"

"Anladım kardeşim, hadi aşağı inelim o zaman"

Hepsi birlikte indiklerinde Nergis Anne hazırlanmıştı bile, Leyla'yı görünce hemen yanına gidip...

"Leyla eğer seni kırdıysam bu gün özür dilerim. Hakkını helal et kuzum" Deyince Leyla Nergis annenin elini öpüp başına koydu ve...

"Yok Annem terbiyesizlikti yaptığım kusuruma bakma ne olursun, asıl sen hakkını helal et" Deyince sıkı sıkı sarıldılar birbirlerine Ali ile de vedalaştıktan sonra Anne oğul yola koyuldular. Onlar gittikten sonra Leyla Ömer'e dönüp...

"Sende gidecekmisin?" Deyince Ömer yüzüne yerleştirdiği alaycı bir gülümseme ile...

"Bilmem gideyimmi?" Diye sordu. Leyla bu gülüşü çok iyi tanıyordu ama ona istediğini vermeyecek, kalsın diye kırk takla atabilecekken, çok hevesli görünmeyecekti...

"Sen bilirsin gitmek istersen gidebilirsin" Deyip adımlarını eve doğru yönlendirdi. Ömer Leyla'nın bu umursamaz gibi görünsede istemem yan cebime koy tavırlarına sadece gülümsedi ve onu salona girdiğinde kolundan tutup durdurduktan sonra kulağına eğilip...

"Leyla?" Anında nefesi sıklaşan Leyla kalbininde ritmini değiştirmesinin etkisiyle kekeliyerek cevap verdi...

"E...Efendim" Ömer'in boynuna değen nefesi ve kendine has o güzel kokusu zaten zorlarken  birde sorduğu soruyla kalbi duracak kıvama gelmişti...

"Sen doymuşmuydun biraz önce" Diye sorunca  ipler kopmuştu. Leyla bir elini Ömer'in ensesine koyup iyice yaklaştı kulağına ve...

"Bilmem belki yine acıkmış olabilirim" Dedi. Artık mantığın bittiği bu noktada unutulan ve haala açıklığa kavuşmamış tek bir soru kalmıştı. Korunuyormusun?????

  






















Continue Reading

You'll Also Like

116K 5.8K 20
İnsanların çoğunluğunu gıcık eden şey ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına burunlarını soklarıydı. Avbanu'da bu durumdan gıcık alan insanlardan biri...
99.9K 4.7K 80
Kwon Taekjoo, Rusya'ya git ve 'Anastasia'yı bul. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın yıldızı 'Kwon Taekjoo', Rusya ile Kuzey Kore (namı diğer DPRK) arasın...
149K 6.5K 28
siz: askerim biçim biçim siz: ölürüm asker için siz: teröristler bana düşmandır siz: asker sevdiğim için Siz: çevik asker giderken siz: teröristler ç...
247K 10.9K 50
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...