Sanırım sınırı geçmediniz ama ben yayınlamadan edemedim.
Sınır: 55-60 vote arası bişey (gelsin ama cidden)
Okuyan arkadaşlar okurken yıldıza basarsa her şey daha kolay olur. Zor bir şey değil :')
İyi okumalar herkese!
jungkook: haru
jungkook: cidden bu triplerine devam mı edeceksin
jungkook: sinirlerim bozulmaya başladı
haru: jungkook tan üste çıkma çabaları vol 1
haru: haklı olan taraf benim
jungkook: cidden, haftasonu hiç görüşmedik ve ben seni çok özledim
jungkook: kesebilir miyiz şu olayı
haru: hayır kesemeyiz
jungkook: ama cidden, bi taraftan da hoşuma gidiyor bu olay
jungkook: nasıl da kıskandın beni
jungkook: çok sevilesi bir suratın vardı, sen trip yaparak gitmesen dayanamayıp yanına gelecektim
jungkook: zaten gerisini anlatmaya gerek te yok
Evet, 2 gün önce yani cuma günü olanlar yüzünden Jungkook' a triplendiğim doğruydu ama bunun tamamen normal bir sebebi vardı.
Salak gibi ona karşı koyamayan, kendimi hep onun dibinde bulan bir yapım vardı fakat bu defa nedense trip yapma gereği hissettim. Çünkü kırılmıştım.
Ders aralarının birinde gözüm Jungkook' u arayıp dururken onu bulduğum yer beni şoke etmek için yeterliydi.
Eski sevgilisinin yanındaydı. Ve kız onunla konuşurken, bir anda yaklaşıp Jungkook' a sarıldı. Ve jungkook benim gözümün önünde ona engel olmak için tek bir şey bile yapmadı. Tamam, ondan nefret ettiğini biliyordum ama neden itmemişti ki?
Kız ona sarılmış bir şeyler söylemeye devam ederken Jungkook' un gözleri gözlerimi buldu. O bana dudaklarıyla '' dur '' diye fısıldarken ben gözlerim dolu bir şekilde kaçmaya başlamıştım bile.
İşte o günden beri ona trip atıyor, görüşmek istese reddediyordum. Kızın suçu olduğunu biliyordum yani sevdiğim çocuğu bu zamana kadar tanırdım tabii ki. Ama bu duruma izin vermiş olması beni çileden çıkartmak için yeterliydi.
jimin: haru
jimin: şu çocuğu affetmemekte kararlı mısın
yoongi: cidden artık kafam şişti
yoongi: gün boyu bir konuşmaca yani ben eski sessiz ortamımı istiyorum
yoongi: affet kurtulalım
haru: o kadar kolay değil
namjoon: gören de çocuk ciddi bir şey yaptı sanır
haru: eski sevgilisi ona sarıldı
haru: ve jungkook ta onu itmedi anlıyor musunuz
haru: öyle hemen affetmek yok
O günden sonra araya haftasonu girdiği için benimle görüşme imkanı tabii ki başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Onu özlüyor olsam bile, kendime nasıl hakim olduğumu ben de bilmiyordum.
Ama şimdi olan şey beni kolumdan çekiştire çekiştire okula götüren Namjoon du. '' Bıraksana kolumu. '' diye itiraz etmeme rağmen beni inatla dinlemiyordu.
Bu nasıl bir abiydi böyle? Cidden Jungkook' tan sonra sanki evrim geçirmişti. Kız kardeşini sevgilisiyle barıştırmaya çalışan bir abi. İnanması ne kadar da zor.
'' Yüzünü görürsen dayanamaz affetmeye kalkarsın, o yüzden çabuk onun yanına gidiyoruz. '' dediğinde ona hak vermiştim, çünkü onu çok özlemiştim.
Bahçe kapısından içeriye girdiğimde gözümüze çarpan çocuklar ve onlarla beraber oturan Jungkook olmuştu.
'' Oppa. '' diye seslendim. '' Bırak kolumu, sınıfa gideceğim. ''
'' Bırakmıyorum, Haru. '' dedikten sonra beni çocukların arasına sürükledi. Jungkook' un gözleri gözlerimi bulduğunda ne kadar çok özlediğimi anlamıştım bile. Gözümde tütüyordu.
Hatta şimdi içimden ona koşup sarılmak gelmişti ama tabii ki attığım tribe devam etmek zorundaydım. Sürünme sırası ondaydı. Ortamda farklı bir ses çıktığında kafamı konuşan Taehyung' a çevirdim.
'' Jungkook, birileri gözünü üzerine dikmiş. '' dediğinde işaret ettiği tarafa baktım, ve onu gördüm. Eski sevgili bozuntusu.
'' Uzaktan aranızın bozuk olduğu anlaşılıyor sanırım. '' diye konuştu Yoongi. '' Baksana, yüzü gülüyor kızın. ''
Dikkat ettim, ve haklıydı. Pis pis sırıtıyordu. Onun yüzünden şu an aramız açıktı ve bu durumda tabii ki keyiflenmesi doğal bir durumdu.
Kendime kızmadan edememiştim. Neden bu kızın mutlu olmasına göz yumuyordum ki? Şu an tam karşımda aramızın bozulmasına seviniyor, eserinin tadını çıkarıyordu.
Ona izin mi verecektim? Tabii ki, hayır.
Ani bir hareketle karşımdaki Jungkook' un kolundan tuttum ve bahçenin diğer tarafına doğru çekiştirmeye başladım. Arkamdan gelen sesler gayet mutlu olduklarının göstergesiydi.
'' Görev başarıyla tamamlandı. '' diye hevesle söyleniyordu Jin ve diğerleri. Kimin umurunda? O kız karşımda pis pis bize bakarken ona ağzının payını tabii ki verecektim. Başarısız olduğunun farkına varmalıydı.
Arkamdan usulca beni takip eden, ve kolunu çekmeyen Jungkook '' Hani aramız bozuktu? '' diye neşeli neşeli konuşurken '' kes sesini, konuşacağız '' diye konuştum.
Bir anda bahçenin ortasında beni durdurup kolunu çekti. Kafamı çevirip ona baktım.
'' Yemediğim trip kalmadı iki gündür. '' diye konuştu. '' Şimdi aklın başına mı geldi yani? '' dediğinde ses vermedim.
'' Ah, tabii ki. Kıskanıyorsun. '' diye konuşurken yüzü gülmeye başladı. Aptal. Ama çok tatlıydı.
'' Pis pis sana bakıyor. '' diye konuştum sinirle. '' Saçını başını yolasım var. ''
Ben kızla sinirli bir şekilde bakışırken belime dolanan kollar beni kendine çekti. Gözleri gözlerimi bulduğunda içime doluşan heyecanın haddi hesabı yoktu.
Onu göğsünden itmeye çalıştım ama gücü benim gücümün 3-4 katı gibiydi. Ona engel olmam imkansızdı.
Bir anda dudaklarını dudaklarıma bastırdığında nefes almayı unutmuştum. İstemsizce gözlerim kapanıverdi, ama ortada bir sorun vardı. Bunu herkesin ortasında yapmayı kesmeliydi. Şu an muhtemelen bütün bahçenin gözü bizim üzerimizdeydi ve ben utançtan tamamen kırmızıya bürünmüştüm.
Dudaklarımda hissettiğim dudaklar yavaşça çekildiğinde tekrar gözlerime baktı.
'' Neyi ispatlamaya çalışıyorsun? '' diye fısıldadı yüzüme doğru. '' Sana ait olduğumu mu? ''
Ait olma kelimesi kalbime dokunsa da, heyecandan yerimden titresem de konuşacak cesareti kendimde bulamamıştım. Sonrasında;
'' Ben zaten sana aidim, Haru. '' diye konuştu. '' Bunu başkasına ispatlamana gerek yok, zira şu an anladı bile. ''
Belime doladığı kollarını gevşetip beni bıraktığında, içimdeki özleme engel olamayıp bu defa ben ona sarıldım. Kollarımı boynuna doladığımda o da hemen ellerini tekrar belime atıp sarılmama karşılık verdi.
Ağzımdan çıkan cümle '' çok özledim '' olmuştu.
'' O gün beni dinleyip bekleseydin, onu ittiğimi hatta ağzının payını verdiğimi görürdün. Ama sen kaçmayı tercih ettin. '' dediğinde boşuna uzak kaldığımızı anlamıştım.
Haklıydı.
Ona sarılmaya devam ederken '' ama önemli değil '' dedi. '' Yakın zamanda intikamımı almayı planlıyorum '' diye konuştuğunda kafamı boynundan çekip yüzüne baktım. Aramızdaki milimlik mesafe dikkatimi dağıtmak için yeterli bir sebep olsa da kendime hakim olmaya çalıştım.
'' İntikam derken? ''
'' Zamanı geldiğinde görürsün '' diye konuştuğunda yüzüne yerleşen pis sırıtışı fark etmemek imkansızdı. Fesatlığa vurmamalıydım, değil mi?
'' Bak yine fesat düşünmeye başladın. '' diye söylendi, kafamın içinden geçenleri anlamış gibi. '' Ne kadar sapık bir kız arkadaş. ''
Sinirle koluna vurduğumda gülerek benden ayrıldı ve çocuklara doğru yürümeye başladı.
'' Sadece bekle ve gör, Haru. '' diye seslendi. Kafamı çevirdiğimde eski sevgili bozuntusunun sinirle bize baktığını gördüm.
İşte şimdi keyfim yerine gelmişti.
haru 1 - 0 eski sevgili
BÖLÜM SONU
(not: yazar şimdi o intikamın ne olması gerektiğini kara kara düşünüyordu)
ayrıca @p-jimin gözlerim seni arıyordu