MAHFİ BAŞLANGIÇ

By marcansado

3.1M 222K 26.2K

Geçmiş zamanlarda verilen bir savaşta bir düşmanın yükseldiği yankılanmıştı diyar diyar her yerde. Öyle kirli... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
MAHFİ : BAŞLANGIÇ TANITIM VİDEOSU
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
ALEC ALESTER
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
MAHFİ BAŞLANGIÇ: FİNAL TEASER

21.BÖLÜM

62.7K 6.2K 272
By marcansado

Olanlardan yine hiç bir şey anlamamış nerede olduğumuza şaşkın şaşkın bakıyordum. Yerin altında kalan bu yeri önceden ne görmüştüm ne de duymuştum.

Şaşkın bir tavırla Yu Jin'e,

"Burası da tam olarak nedir? Biz neredeyiz ?"

diye sorarak anlamadığımı ifade ettim.

Yu jin ise çok geçmeden,

"Eski bir hat istasyonu, aynı zamanda karargah merkezine çıkan yol. Biz kısaca Baykuş diyoruz."

diye yanıt verdi.

Düşüşün verdiği şaşkınlıkla ortalığı inceleyememiştim bile. Yerde sarı mor kırmızı renklerde büyük minderler bulunuyordu. Bu minderlerin üzerine düşmüştük ki bence bu iyi bir şeydi.

Bulunduğunuz yer oval bir oda gibi ama oldukça eski dökük duvarlara sahip bir yerdi. Yukarıya tekrar çıkış yok gibi gözüküyordu.

Hemen önünüzdeyse tek bir yol gözüküyordu, eski olmasına rağmen burada lambalar yanıyordu.

Gözlerimle yola baktığımda yer altı tren istasyonunu andıran yolun ilerisi sanki ucu bucağı gelmeyen bir yerlere gidiyormuş gibiydi.

Burası Brunch Mix' in yer altı olmalıydı kim bilir bu yollar nerelere uzanıyordu.

Dalmış olmalıyım ki Zack ve Yu Jin bana uzun soluklu bakış atmaya başlamışlardı. Sanırım bir şeyler dememi yada artık ayağa kalkmamı bekliyorlardı.

Benim dışımda ikisi çoktan minderlerden kalkmış üstünü ve başını silkelemişti bile.

Ayağa hafifçe doğruldum üstüm onca koşuşturmacadan sonra tozlanmıştı. Biraz silkelendikten sonra Zack ve Yu Jin'e dönerek,

"Normal olmayanlardan kurtulmayı başarmışsınız. Nasıl atlattınız ?"

dedim.

Ben gittikten sonra kim bilir ikisinin başına ne işler gelmişti.

Zack büyük bir hevesle söze girerek,

"Biraz koşturmaca ve dövüş oldu tabi. Kaçıp saklanmak zorunda kaldık nihayetinde."

dedi.

Yu Jin ise,

"Kolay olmadı ama hepimiz iyiyiz önemli olanda bu. Artık yola koyulmalıyız Baykuş'a varabilirsek orada daha rahat edeceğiz."

diyerek eliyle yolu işaret etti.

Bir şey demeden yürümeye koyulduk. Açıkçası ben Baykuş'ta olduğumuzu sanıyordum ama daha oraya varamadığımızı Yu Jin söyleyince kafam tekrardan karışmıştı.

Tekrardan soru sormak istemedim. Yaşanılanlar yeterince beni yormuştu konuşmak istemiyordum.

Her yerim de ufak tefek çizik ve yaralar oluşmuştu. Yaralarım ağır değildi ama kendi mi sanki dayak yemiş kadar kötü hissediyordum.

Uzun hat istasyonunda yürüdük nereye varacağımızı bilmeden neler olacağını düşünmeden sessizce yürüdüm.

Biraz ilerledikten kısa bir süre sonra iki üç tarafa ayrılan ayrıma gelmiştik. Hepsi diğerlerinin aynı tek farkı farklı noktalara gidiyor olmasıydı.

Gözlerimi büyüterek Yu Jin'e baktım ve,

"Şimdi ne tarafa gideceğiz ?"

dedim.

Yu Jin ise sorumu şöyle yanıtladı,

"Sağdan devam edeceğiz bir şey kalmadı zaten varmak üzereyiz."

dedi.

Dediği tarafa doğru yürümeye devam ederken Zack bizi biraz geçip önden yürümeye başladı.

O sırada Yu Jin ile yan yana yürüyorduk merakla,

"Diğer yollar..onlar nereye çıkıyor?"

dedim.

Yu Jin bir nefes verdi ve cevapladı,

"Burası kasabanın altında ki tüneller gibi. Hepsi kasabanın altından farklı noktalara gidiyor."

Yanıtı üzerine Yu Jin'e,

"Peki bu yollardan kasabadan çıkmayı denediniz mi ? İşe yarayabilir."

diye ekledim.

Sorum üzerine Yu Jin gülümsedi ve,

"Denediğimiz şeyleri bir bilsen Arya. Çıkmanın yolu yok maalesef en azından bu tünellerin içinden."

dedi.

Anlaşılan Brunch Mix'e bizi her kim tıkmışsa her şeyi iyi ölçüp biçmişti. Kasabadan çıkmamamız için elinden geleni yapmıştı.

Başka bir şey demedim yürümeye devam ettik. Çok sürmeden sarı sürgüleri olan demir bir kapıya doğru yaklaşmaya başladık.

Burası anladığım kadarıyla son duraktı. Zack kapıya doğru biraz hızlı hareket etti ve demir kapıları yerinden oynatarak ittirdi.

Kapılar yana doğru sürgü üzerinde giderken gıcırdadı ve büyük bir ses yankılandı.

Kapıya doğru yaklaştığımız da heyecanım da iyiden iyiye artmıştı. Ne görecektim ? Neler olacaktı ? Birazdan bu sorularımın yanıtlarını alacaktım.

Kapının önüne geldim Zack çoktan içeriye girmişti. Yu Jin ile aynı anda içeriye girdik. Geldiğimiz yol aydınlık olmasına rağmen burası kapkaranlıktı.

Göz gözü görmüyordu. Yu Jin çok geçmeden Zack'e seslendi ve,

"Zack şarteli kaldır."

dedi.

Zack ise,

"Hallediyorum."

diyerek yanıtladı.

Çok sürmeden etraf aydınlanmış bulunduğumuz yeri görmeye başlamıştım.

Burası çok büyük bir yerdi. Yuvarlak oval bir salon gibiydi. Ortada oval masa, masaların üzerinde bilgisayarlar ve hemen diplerinde sandalyeler bulunuyordu.

Oval salon iki kattan oluşuyordu. Girdiğimiz katta beş tane kapı bulunuyordu. Bunlar yeni bir yol mu ? Yoksa odamıydı emin değildim.

Üst kata çıkılan demirden yapılma eski bir merdiven hemen kapı girişinin yanındaydı. Görebildiğim kadarıyla üst tarafta da odalar vardı.

Yu Jin büyük bir hevesle bana döndü ve,

"İşte burası Baykuş Arya, ana merkeze hoş geldin."

dedi.

Burada neler vardı bilmiyordum buradan nereye varacaktık bunuda bilmiyordum. Üstümün başımın pisliği aklıma gelince duraksadım ve,

"Baykuşunuzda lavabo yoktur herhalde ?"

dedim.

Zack cümlemin üzerine daha iyisi var diyerek kolumdan tutarak beni merdivenlere doğru yönlendirdi.

Yu Jin'de arkamızdan geldi üst kata çıkarak odalardan birine girdik.

İçeriye girdiğimiz de gördüklerimse oldukça şaşkınlık yaratmıştı. Burası bir evden farksızdı. Odada bir tane yatak üzerine serilmiş temiz bir pike , dolap ve küçük bir banyo bulunuyordu.

Banyoyu görür görmez,

"Burada banyo mu  nasıl ?"

diye saçmaladım.

Gözlerimde ki ifadeden kafamın karıştığını anlayan Yu Jin ise,

"Burasını çok önceden bulduk bekçi veya güvenlik görevlilerinin kaldığını düşünüyoruz. Her imkan mevcut banyo tuolet veya mutfak. Bir evden farksızdır."

dedi.

Dediği doğruysa güvenlik görevlileri için yapılmış bir yerdeydik. Ayrıntılar önemliydi ama şuan vücudum sadece banyoya odaklanmıştı.

"Banyoyu kullanabilir miyim ?"

diyerek Zack ve Yu Jin'e gözlerimi odaklamıştım.

Yu Jin ise,

"Buraya ne için geldik sanıyorsun burada kalacağız zaten."

diyerek gülümsedi ve ekledi,

"Ben sana temiz havlu ve kıyafet getireyim benimkilerle idare edeceksin artık. Bir duş al sonra yemekte buluşuruz."

Yu Jin'in sözleri üzerine kafamı salladım. Yu Jin ise Zack'i alarak odadan çıktı.

Çok sürmeden elinde temiz havlu ve kıyafetlerle dönüp yatağımın üzerine bırakan Yu Jin,

"Hazır olunca aşağı inersin, aradığın her şey banyoda var."

dedi.

Gülümsedim o ise yeniden odadan çıkarak merdivenlerden aşağı indi en azından duyduğum basamak seslerinden ben böyle varsayıyordum.

Yu Jin'in yatağın üzerine bıraktığı temiz kıyafet ve havluyu alarak odanın içinde ki banyoya girdim kapıyı kapatarak kilitledim.

Ufak bir banyo olmasına karşın sevimli gözüküyordu. Küvete doğru yönelerek suyu açtım. Elimle sıcaklık derecesini kontrol ettim.

Su ne çok soğuk ne çok sıcaktı ki bu iyi bir şeydi ılık duş almak şuan istediğim en büyük şeylerden bir tanesiydi.

Duşa girip yıkandım, işim bittikten sonra aynada saçımı havluyla kurulayıp giyindim. Saçlarımın çok dağıldığını fark edince,

"Tarak yoktur herhalde ?"

diye kendi kendime konuşarak aynanın hemen altında kalan dolap çekmecesini çektim.

Tarak bulmak kenarda dursun bir çok banyo malzemesi çekmecede dizelenmişti.

Tarağı alıp saçlarımı taradım hala ıslaktı ama en azından düzgün gözüküyordu.

İşim bittikten sonra banyodan çıkıp odadan ayrıldım. Merdivenlerin başına geldiğimde mutfaktan gelen güzel kokuları duymamak elde değildi.

Merdivenlerden ağır ağır inip aşağı indim. Alt katta ki kapıların yol mu yoksa oda mı olduğu konusunda emin olmayan sorum cevap bulmuştu.

Bir kapı aralıktı içeride Yu Jin ve Zack'i görebiliyordum. Burası mutfak olmalıydı.

Onların yanına doğru ilerleyerek içeri girdim.

Beni gören Yu Jin,

"Tam zamanında yemekte hazır, otursana Arya."

diyerek ortada ki masayı işaret etti.

Masaya doğru ilerlerken mutfağı incelemeden edemedim. İçerisi küçük kutu gibi bir odaydı ama her türlü ihtiyaca uygun şey vardı.

Küçük bir buzdolabı geniş bir mutfak tezgahı dolaplar ve her türlü şeyi pişirip yapabilmek için aletler.

Gerçekten burası bir evden farksızdı. Masaya doğru geçtiğimde üç adet tabak bardak ve çatallar beni karşılamıştı.

Yemek nerede demeye kalmadan Yu Jin elinde lazanya tepsisiyle geldi ve masanın tam ortasına lazanyayı koyarak ekledi,

"Lazanya seversin umarım benim yaptığım hiç kimseninkine benzemez."

dedi.

Lazanyayı gören Zack'in ağzı sulanmaya başlamıştı bile ne zaman yiyeceğiz dermişcesine bakıyordu.

Çok geçmeden Yu Jin lazanyayı tabaklarımıza servis ederek masaya oturdu.

Herkes o an tabağı ile ilgiliydi. Çünkü hepimiz aç ve yorgunduk. Tabağımı keyifle bitirip üzerime bir ağırlık çöktü.

Duştan sonra yemek yeme iyi gelmişti. Herkesin hemen hemen tabağını bitirdiğini fark edince sessizliği bozmaya karar verdim.

"Ee anlatın bakalım burayı nasıl buldunuz ?"

diyerek gözlerimi Yu Jin ve Zack'e çevirdim.

Yu Jin bardağından biraz su içtikten sonra sorumu yanıtladı.

"Uzun zamandır buradayız epey yere bakmıştık ama tesadüf eseri oldu tabi."

Yanıtı üzerine Yu Jin'e,

"Tesadüf derken ?"

dedim.

Yu Jin ise gözlerini bana odaklayarak,

"Hani seni şu götürdüğümüz ormanlık alana yakın döküntü evi hatırlıyor musun ?"

dedi.

"Evet."

diyerek sorusunu yanıtladım.

O ise,

"O evin altında ki bir tünelden burayı bulduk."

diyerek sessizleşti.

Başta anlam veremediğim o evin şimdi neden karargah merkezi seçildiğini anlamıştım. Demek o ev bu hat yoluyla bağlantılıydı.

Sesi mi düzelterek,

"Yani o ev sayesinde mi burayı bulabildiniz ?"

dedim.

Yu Jin kafasını sallayarak onayladı.

Daha sormak istediğim bir çok soru vardı. Burayı nasıl korumayı başarmışlardı ? Neticede çok büyük bir hat istasyonuydu bulunması çok zor değildi. En önemlisiyse Dante burayı biliyor muydu ? Biliyorsa biz burada ne kadar güvendeydik.

Hafif öksürerek,

"Sormak istediğim çok şey var ama özellikle bir şeyi bilmek istiyorum. Dante burayı biliyor mu ? biliyorsa burası ne kadar güvenli."

dedim.

Sorumu duyan Zack tabağından gözlerini ayırıp bana odaklandı ve,

"Biliyor ama her türlü önlemi aldık buraya istesede giremez."

dedi ve ekledi,

"Şuan bunu tarif etmek zor  akşam olduğu için gösteremeyiz gündüz sana buranın işleyişi ile ilgili bilgi verebilirim."

Zack cümlesinin ardından sanki onay beklermişcesine yüzünü Yu Jin'e çevirmişti.

Yu Jin ise gülümseyerek kafasını salladı.

Neler olduğunu anlayamamıştım fakat bu sefer farklı olarak Yu Jin ve Zack'in bana bildiklerini anlatacakları konusunda emin olduğum bir hisse kapılmıştım.

Ben kendi halimde dalmışken masada duran elimi Yu Jin'in tutması ve gözlerini bana odaklamasıyla irkildim.

Yu Jin onu fark ettiğini anlayınca,

"Çok soru var yanıtlanması gereken yarın bunları tek tek konuşacağız. Hastaneden ayrıldın Arya hemde doğru dürüst dinlenemeden bu akşam yatıp dinlenmeni ve hiç bir şeyi düşünmemeni istiyorum burada güvendesin."

dedi.

Ve sanki lütfen dermişcesine bana gözleriyle uzun uzun baktı.

Çok geçmeden,

"Haklısın yorucu bir gündü."

diyerek yanıt verdim.

Cevabım üzerine Yu Jin,

"Sana gösterdiğimiz odada kalabilirsin, sen çık dinlen bizde Zack ile mutfağı toparlayıp yatarız."

dedi.

Yu Jin'in yanıtından sonra bir şey demeden gülümseyerek teşekkür eder gibi baktım. Ağır adımlarla mutfaktan ayrılarak merdivenlere doğru yöneldim.

Odamın kapısından içeri girincede kapımı kapattım ve kendimi yatağa bıraktım.

Fark etmemiştim o kadar çok yorulmuş olmalıyım ki daha ne olduğunu anlayamadan gözlerim kapandı ve uykuya daldım.

***

Gece bir ses ile irkilerek yeniden uyandım. Gece olduğunu sanıyordum ama yatağımın yanında ki komidinin üstünde duran saat sabah 4:00' ı gösteriyordu.

Endişe ile yataktan kalkıp odadan dışarıya çıktım. Aşağıda ki odalardan birinden sesler geliyordu.

Bu ses Dante olabilir miydi ? Eğer o ise ne yapacaktım ? Kalbim ve aklım durdu.

Yavaş ve sakin adımlarla merdivenlerden aşağı indim.

Sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım. Ses daha önce alt katta kapalı duran kapalı kapıların birinin ardından geliyordu.

Homurdanma sesi veya tepinme gibi garip bir sesti. Karnım çekildi kalp atışlarım hızlanmaya başladı kapıya doğru yavaşça yöneldim.

Kapıya kulağımı dayadım emindim artık ses kesinlikle bu kapının ardından geliyordu.

Kapının koluna doğru elimi götürdüm açıp açmamak konusunda emin değildim. İçeriden gelen sesler artınca iyice heyecanlanmış ne yapacağımı bilememiştim.

Biraz duraksayıp sakinleşmeye çalıştım ne varsa görmeye hazırdım. Artık soru işaretleriyle yaşamak yeterince zordu cesur olmalıydım.

Kendi mi cesaretlendirip kapının kolunu aşağı indirdim ve kapı açıldı.

İçeride gördüklerimse..tam bir dehşetten ibaretti. Biri erkek biri kız iki kişi ameliyat masasından benzetme bir masada bağlanmış vücutlarına ise bir sürü zımbırtı takılmıştı.

Tanrı aşkına burada neler oluyordu ?

.............

TELİF BELGELERİ - SAHİPLEN.COM üzerinden alınmıştır. (Bknz 1.Bölüm Sonu)

Continue Reading

You'll Also Like

743K 17.2K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
7.4M 307K 57
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
20.9K 1.2K 29
Gece yarısı sokakta karşısına çıkan evsiz bir kediyi evine alan bir kız en fazla kediyle ne yaşayabilirdi? "ben aslında evine aldığın kediyim, " ger...
244K 4.3K 30
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı.Bir an kalbim duracak gibi oldu. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi ve odamın kapısını açt...