KALBİM SENİNLE

By anyelaygn

141K 4.5K 292

Aşka inanmayıp karısına ihanet eden ve her seferinde kadınlarla gününü gün eden yakışıklı dük bir gün aşık ol... More

1.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
KALBİM SENİNLE KİTAP OLUYOR!!!
biraz saygı
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.Bölüm
13.Bölüm Part-2
14.Bölüm Part-1
14.Bölüm Part-2
15.Bölüm Part-1
Yeni Bölüm Değil!
15.Bölüm Part-2
16.Bölüm -Alıntı-
17.Bölüm -Alıntı-
16.Bölüm part-1
16.Bölüm Part-2
17.Bölüm Part-1
17.Bölüm Part-2

2.Bölüm

8.4K 327 13
By anyelaygn

Arkadaşlar hikayemi telefondan yazdığım için gözden kaçan bazı yazım hataları olabilir. Mazur görün lütfen :)

Günlerdir ruhu bedeninden söküp alınmış biri gibi etrafta dolanmaktaydı. Kocasının onun gitmesine engel olmasını ve her şeyin  evlendikleri ilk gün ki gibi olması için her gün Tanrıya dua ediyordu fakat kocası gibi Tanrı da söylediklerine  kulak asmıyordu. Bunu kendine bile itiraf etmekten her ne kadar nefret etsede hala kocasına karşı bir şeyler hissediyordu. Hatta o adamı deliler gibi seviyordu fakat yanlış kişiye aşık olmuştu. Evlendiği adamın onu sevmekten ziyade ondan azda olsa hoşlandığını bile düşünmüyordu. Neden her şey bir anda bu kadar kötü bir hal almıştı ki ? Sadece bir günde bütün hayatı değişmişti. Hiç bir şey istediği gibi olmuyordu. Evleneceği gün eşini çok mutlu edeceğine ve onu asla bırakmayacağına dair yemin etmişti.

İşin en ironik yanı ise kocasıda aynı yemini etmişti ve ettiği yemine ihanet ediyordu. Cassandra hışımla yerinden kalkarak kocasının çalışma odasına gitti. Kocası evdeyken vaktini genellikle çalışma odasında geçiriyordu.

Cassandra kapıyı çalmadan içeri girdi. Kocası evrakların içine gömülmüş bir şekilde hararetle çalışıyordu. Cassandra onu varlığından haberdar etmek için sesli bir şekilde boğazını temizledi.

Genç adam homurdanarak elindeki evrakları gelişigüzel masanın üstüne fırlattı. Cassandra lafa nasıl başlayacağını bilemeyerek bir süre sessiz kaldı. Sessiz kaldığı her dakika cesaretini yitirirken dilinin ucuna gelen kelimelerin hepsini bir anda söyleyerek rahatladı.

"Tanrı'nın huzurunda beni ne olursa olsun bırakmayacağına dair yemin ettin.

Yemin ettiysen bunu yerine getirmek zorundasın. Yani beni Fransa'ya gönderemezsin. Benim yerim senin yanın Christian." Dedi son cümleyi söylerken sesinin titremesine engel olamayarak.

Christian hiddetlenerek ayağa kalktı. Belli ki sinirlenmişti. Artı olarak ona adıyla hitap etmişti ve bu onun daha fazla sinirlenmesine neden olmuştu. Christian ona adıyla hitap edilmesinden nefret ederdi. Hiç kimsenin ona adıyla hitap etmesine izin vermezdi. Genç adam hafifçe öne eğildi ve ellerini tehditkar bir şekilde masanın kenarlarına yerleştirdi.

Cassandra az sonra ateş saçan bir boğanın öfkesine maruz kalacakmış gibi korkuya kapıldı. Kendini duyabileceği en kötü sözlere karşı hazırladı.

"Bak Cassandra bu dediğinin mantıksız olduğunu ikimizde biliyoruz. Yemin kısmına gelirsek inançlı biri olmadığım için ettiğim yeminin benim için herhangi bir önemi yok. Sosyetede bir çok çift bu yemini ettiği halde birbirlerinden ayrı yaşıyor. Gitmemek için bu kadar uğraşman mantıksız. Her ne olursa olsun o lanet ülkeye gideceksin. Ayak altında olman işleri daha da zorlaştırır."

Cassandra savaşı kaybettiğini anlayınca omuzları çöktü. Bir daha onun önünde ağlamayacağına dair söz verdiği halde gözyaşlarına boğuldu. Aşık olduğu adamdan nefret ediyordu artık. Onu istemeyen, sevmeyen bir adamı sevmek ne kadar zor ve can acıtan bir şeydi. Cassandra yüzünü yıkayan, saf aşkla dolu, inci tanelerini andıran gözyaşlarını silmeden parmağını kendisine doğrulttu.

"Sizin için döktüğüm bu gözyaşlarını görüyor musunuz lordum? Gün gelecek sizde benim için gözyaşı dökeceksiniz ve o zaman geldiğinde bende sizi umursamayacağım." Dediğinde Christian kahkayı patlattı.

"Hadi ama Cassandra olayı bu kadar dramatikleştirmenin gereği yok. Öyle bir şey olmayacağını ikimizde biliyoruz. Ben Clarence Dükü Christian Albert Phillips'im. Ben kimseye aşık olmam. Ve seni yeterince dinledim. Kararlarımda hiç bir değişiklik olmayacak. Umarım Fransa' ya gittiğinde tekrardan birine aşık olmak gibi  aptalca bir hataya düşmezsin. Biraz büyü Cassandra dünya senin sandığın gibi bir yer değil."

Cassandra kalbinde büyük bir sızı hissetti. Ona 'Tekrardan birine aşık olmak gibi aptalca bir hataya düşmezsin demişti.' yani Fransa'ya gittiğinde başkalarıyla görüşmesine müsaade ediyordu. Daha fazla küçük düşmemek için kocasının yeşil gözlerine son bir kez baktı. Bu yakışıklı yüze aldanmak hayatında yaptığı en büyük hataydı. Kocasının bu kadar yakışıklı olması birden içini acıttı. Onu gördüğü an  büyüsüne kapılmıştı. Fakat büyü bozulmuştu. Artık yakışıklı yüzünün ardında sakladığı iğrenç şeyleri biliyordu. Sır perdesi aralanmıştı. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.

10 yıl sonra

Fransa/ Paris

Cassandra kadife kutuyu açınca gözlerine inanamadı. Karun kadar zengin olup cimriliğiyle tanınan Burgonya dükü ona zümrüt ve elmaslarla bezeli harikulade bir kolye almıştı. Kolye o kadar güzel ve ışıltılıydı ki Cassandra büyülenmişti adeta. Bu kolye Burgonya düküne  pahalıya mal olmuş olmalıydı fakat Cassandra'nın umrunda değildi. Kolyeyi bir an önce takmak için sabırsızlanıyordu. Burgonya dükü kutuyu elinden çekip aldı. Cassandra onun bu hareketine karşılık kaşlarını çattı.

Burgonya dükü onun çıplak vücuduna bakarak hınzırca gülümsedi. Cassandra bu oyunu çok iyi bildiği için hemen en iyi kozunu kullandı. O kolyeyi istiyordu ve onu almak için bedenini şeytana bile satmaya hazırdı.

Usulca ona doğru yaklaştı. Ardından dükün önünde eğilerek en iyi bildiği şeyi yaptı ve çok geçmeden kolyeyi dükün elinden aldı.

Sabah uyandığında kendisini fazlasıyla huzurlu ve rahat hissediyordu. Gece aklına gelince eli birden boynuna gitti. Kolyenin zarif detaylarında parmaklarını gezdirerek gülümsedi. Önceden bir kolye için böyle ahlaksızca  şeyler yapabileceğini tahmin bile edemezdi. Şimdiki haliyle on yıl önceki hali arasında uçurumlar vardı. Artık eskisi gibi saf ve temiz  ruhlu değildi. Aksine kirlenmiş bir ruhu  barındırıyordu içinde. Ama bundan şikayetçi değildi. Böyle olduğundan beri her şey daha kolaydı. Hiç bir şeyi takmıyordu. Çıkarları doğrultusunda insanları kullanıp onları tehlikeye atmaktan çekinmiyordu. İnsanların hakkında yalan yanlış şeyler söyleyerek arkalarından konuşuyordu. Güzelliğini ve vücudunu kullarak erkeklere her istediğini yaptırıyordu. Evet tam olarak böyle birine dönüşmüştü. Fransada onu tanımayan çok az kişi vardı. Namı o kadar yayılmıştı ki Ingiltere  bile ondan bahsediyordu.

Çünkü o artık her erkeğin erotik rüyalarını süsleyen bir tanrıçaydı. Erkekler onun için çıkarları doğrultusunda kullandığı bir araçtan başka bişi ifade etmiyordu. Aslında böyle birine dönüşmek istemezdi. Ama yapabileceği bir şey yoktu. Her şey onun yüzünden olmuştu. Onun yüzünden buralara kadar gelmiş benliğini yavaş yavaş kaybetmişti.

Eskileri aklına getirip kendine işkence çektirmenin gereksiz olduğunu farketti. Bunları düşünmek fazlasıyla saçmaydı. Onu on yıldır ziyaret etmeyen ve hiç mektup yazmayan birisi için kafasını bu gibi şeylerle meşgul etmek yersizdi.

Hizmetçisinin yardımıyla toz pembe elbisesini giyindikten sonra kahvaltısını yapmak için aşağı indi. Yerine oturduktan sonra sütlü çayından bir yudum aldı. Uşak açık büfeden tabağına bir şeyler koyarken o sırada içeri biri daldı. Rogers yüzünden hiç eksik etmediği gülümsemesiyle gününe renk kattı.

"Günaydın Rogers."

Rogers tam bir şey söyleyecekti ki gözü açık büfedeki kahvaltılıklara takılınca omuz silkip kendine bir tabak aldı ve tabağını tepeleme doldurdu. Cassandra onun kıtlıktan çıkmış gibi yemek yemesine güldü.

"Ee bu ziyaretini neye borçluyum?"

Rogers ağzındaki lokmayı çiğneyip portakal suyundan bir yudum aldıktan sonra yüzünü buruşturdu.

"Sana kötü haberlerim var tatlım. Ama ilk önce yemem ve enerji toplamam gerekiyor."

Cassandra gözlerini devirerek en yakın arkadaşına baktı. Bu adam onu bazen deli ediyordu. Aklı fikri hep yemekteydi. Yemek görünce her şeyi unutuyordu. Hatta bazen çikolatalı ıslak bir kek için hayatını tehlikeye atabileceğini düşünüyordu.

Bu adam kesinlikle açın tekiydi.

Rogers doyana kadar bekledi. Bu da onun bir saat boyunca boş boş bir şeylerle oyalanması demekti. Rogers son lokmasını da ağzına atıp çiğnerken Cassandra rahat bir nefes aldı.

"Hala seni beklediğimin farkındasındır umarım." Diyerek varlığını ona hatırlatma ihtiyacı duydu. Rogers ona kötü bir bakış attı. Sanki bir saat boyunca bekletilen kişi kendisiymiş gibi bir havaya girdi.

"Kötü haberi duymak için neden bu kadar sabırsızlanıyorsun ? Kahvaltımı bitirdikten sonra konuşuruz dedim değil mi? Biliyorsun yemek yemeyince beynimin çalışmasında aksaklıklar meydana gelebiliyor." Diyince Cassandra 'Aslında bir beyninin olduğundan şüpheliyim.' diye mırıldandı.

Konuyu daha fazla dağıtmamak için Rogers'a devam etmesi için izin verdi.

"Şey aldığım duyumlara göre Clarence dükü Paris'teymiş."

Cassandra o an duyduklarına inanamadı. Gözleri bir an yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Demek kocası Paristeydi. Cassandra metanetini koruyarak derin bir nefes aldı. Kocasının ona yaşattıklarını aşalı çok olmuştu. O artık eski Cassandra değildi.

"Peki neden gelmiş o orospu çocuğu ?" Diye sorunca Rogers öksürmeye başladı. Cassandra kocasına resmen orospu çocuğu dediğini  farkedince kızardı. Kocası ona ismiyle hitap edince kızardı. Ona bu şekilde hitap ettiğini duysa kim bilir ne  yapardı.

"Tatlım sen bir düşessin. Bu kelimeler hiç sana göre değil." diyince Cassandra gülümsedi.

"Biliyorum Rogers yalnız karşında çocuk olmadığını belirtmek isterim."

Rogers umursamaz bir ifadeyle omuz silkti.

"Herkes seni İngiltere'ye götürmek için geldiğini söylüyor." Diyince Cassandra'nın başından aşağı kaynar sular döküldü.

Ne yani on yıldır ona bir mektup dahi yazmayan kocası şimdi kalkmış onun için Fransaya mı gelmişti?

Continue Reading

You'll Also Like

AŞIK CİNİM By Gece....

Historical Fiction

164K 6.2K 44
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin aşık bir cini olan kız Peki sizce bu aşka ne olacak başlamadan bitecekmi yoksa büyük bir yasak a...
17.8K 916 25
"Bırakın beni" "Seni efendimize götüreceğiz ne yapacağına o karar verecek şimdi kes sesini" Eun Ae kurtulamayacağını anlayınca kendini olayların akış...
809K 49.6K 25
''16 yaşında bir kıza aşık olamam,üstelik bir İngiliz" dedi genç adam sinirle etrafta dolanırken. ''Bu zamana kadar çektirdiklerinin cezası belki de...
51.2K 2.3K 100
Dillere destan güzelliği cesareti ve zekâsıyla herkesi kendine hayran bırakan Venedikli Sofia. Manisa Sarayı'nda şehzadeye hediye edilen ve herkesi b...