16.Bölüm Part-2

2.5K 70 6
                                    


"Seni adi pislik! Ne hakla beni odaya kilitlersin! Aç şu kapıyı!" diye bağırdı. Yumruklarına tekmeleri de eşlik etmeye başladığında deli gibi bağırıp küfürler savurmaya devam ediyordu. Bir süre kendini o şekilde hırpaladıktan sonra dışarıdan ses gelmediğinin farkına vardığında boş bir çuval gibi olduğu yere yığıldı. Bu yaptığını kocasına öyle kötü bir şekilde ödetecekti ki, hayatı boyunca unutamayacağı bir ders verecekti ona. İçindeki habislik bütün bedenini örümcek ağı gibi sardığında şimdiden intikam ateşiyle yanıp tutuşmaya başlamıştı. Kocası gerçekten de sağlam elmaların içindeki çürük elmaydı. Ve bütün iğrençliğini etrafa yayarak kendisi gibi yanındakileri de karanlığa sürüklemekten çekinmiyordu. Fakat unuttuğu bir şey vardı. Zaten kalbi siyaha bürünmüş olan birini karanlıkla korkutamazdı.

--

Gözlerini açtığında dün akşam yaşadığı şeyler bir bir zihnine doluştu. İntikam ateşi hala eski sıcaklığını korumaya devam ediyordu. En ufak bir soğuma bile olmamıştı düşüncelerinde. Bu durum onu gülümsetirken yatağından kalktı. Hizmetçi zilini birkaç kez çaldıktan sonra beklemeye başladı. Bir an önce kahvaltı yapmak istiyordu.

Hizmetçisi odaya girer girmez, odasına kahvaltılık bir şeyler getirmesi için emir verdi. Hizmetçi bu isteğini karşısında harekete geçmek yerine olduğu yerde kalarak gözlerini kaçırdı. Cassandra sinirle oturduğu yerden kalkarak, "Ne duruyorsun seni aptal? Bir an önce kıpırda ve bana kahvaltı getir." Diye bağırdı.

"Şey leydim majestelerinin kesin emri var. Yemek saatleri dışında odanıza, yemeniz için bir şeyler getirmem yasak. Ayrıca beni günde üç kez yanınıza çağırma hakkınız var. Ve bugünlük birini kullandınız."

Cassandra derin bir nefes alarak metanetini korumaya çalıştı. Demek hayatını zorlaştırmaya devam edecekti. Cassandra bağırıp çağırmak yerine yüzünü buruşturdu.

"Bana bir kitap getir o zaman."

Hizmetçi tekrardan gözlerini kaçırdığında Cassandra anlayacağını anlamıştı. Sevgili eşinin amacı onu odasına kapatarak, hiçbir şey yapmasına izin vermeden, sabahtan akşama kadar odasında boş boş oturmasıydı. Ve Cassandra için böyle bir cezanın işkenceden farksız olduğunu bildiğinden onu bu şekilde yola getirmeye çalışacaktı. Eliyle hizmetçiye çıkmasını işaret ettikten sonra tekrar yatağına uzanıp uykuya dalmak için uğraştı. Aklını kaçırmamak için kendini zorlarken mantıklı düşünmeye çalıştı. Kocası ona ne yaparsa yapsın bu sefer yenilmeyecekti. Sonuna kadar savaşmaya hazırdı. İleri ki zamanlar da büyük bir başarının onu beklediğini biliyordu. Yapması gereken tek şey asla o adama karşı yumuşamamak ve sinsi planlarını sırayla hayata geçirmekti. Karşılaştığı zorlukların onu yıldırmasına izin vermeyecekti. Öleceğini bilse de geri adım atmayı düşünmüyordu. Çünkü Cassandra'nın Fransa'da öğrendiği şeylerden biriside: "Bir savaşa girdiysen asla geri adım atma. Yenileneceğini bilsen de savaşmaya devam et. Belki kader son anda sana gülümseyebilir."

Gün boyunca yataktan çıkmayı reddederek havanın kararmasını bekledi. Eğer sesi çıkmazsa Christian'ın onu merak edip soluğu odasında alacağını biliyordu. Fakat düşündüğü gibi olmamıştı. Kimse ne halde olduğunu merak edip onu görmeye gelmiyordu. Birkaç gündür yemek yemeyi reddettiği halde bile hiçbir değişiklik olmamıştı. Giderek aklını kaçırmaya başlayarak odanın ortasında ileri geri yürüyerek iç sesiyle sesiyle konuşmaya başlamıştı. Cezayı kendisine daha da zorlaştırdığının farkına vardığında berjer koltuklardan birine oturdu. Christian onu umursamıyordu bile. Böyle yaparak dikkatini çekmeye çalışmak tamamen saçmalıktı. Zaten az da olsa onu düşünseydi en başından beri hayatını içinden çıkılmaz bir girdaba sürüklemezdi.

KALBİM SENİNLE Where stories live. Discover now