TÂRUMAR (DÜZENLENİYOR-KİTAP...

By mavihayaller547

15.6K 9.3K 1.8K

İmkansızların arasından sızıp hayatımıza giren ince bir sızıydı aşk... Uçurum kenarında ki insanların tek sığ... More

TANITIM
~Önsöz~
~1~ Adam gitti, kadın ağır yaralı...
~2~İntihar etmeyi isteyecek kadar çaresiz, edemeyecek kadar cesaretsiz olmak..
~3~ Kendime gelemediğim için bu şehirden gidiyorum...
~5~ Deli damgası...
~6~ Gittin ama hayalimde kaldın...
~7~ Üç hafta sonra
~8~ Denizkızı
~9~ Deniz'in evi
~10~ Hakan geri dönüyor..
~11~ Şuram çok acıyor denizkızı
~12~ Ceyhun'un geçmişi
~13~ Kahvaltı
~14~ Sürpriz
~15~ Git baba, ihtiyacım kalmadı sana.
~16~ Gerçekler gün yüzüne çıkıyor.
~17~ Sen Benimsin.
~18~ Deniz gidiyor.
~19~ DOĞUM GÜNÜ
DUYURUU!!!
~20~ Acıya Adım Adım...
~21~AİDS.
~22~ Hüzün.
~23~ Çağla Öğreniyor.
~24~ Aids Kimden Bulaştı?
~25~ Kirlendi Umutlarım.
~26~ Senden Önce Ben.
~27~ Bulut Ve Balık...
~28~son Evre
~29~ Karga ile kelebek
~30~ İntihar.
~31~ Benimle evlenir misin?

~4~ Her yerde sen varsın, ama sen hiç yoksun.

825 560 78
By mavihayaller547

Rüya görüyordu, rüyasında o ve Hakan sahilde el ele yürüyorlardı, tıpkı eski günlerdeki gibi...

Hakan bir şeyler anlatıyor, Çağla onun jest ve mimiklerine bakarken, gözleri ışıl ışıl onu dinliyordu.

Saçlarını Hakan'ın istediği gibi kısaltıp kıvırmış, rengini ortaya çıkarmıştı. Hakan'da ona papatyadan taç yapmıştı.

Üstüne ilk buluşmalarında giydiği beyaz elbiseyi giymişti. Hakan ise Çağla'nın ona aldığı siyah T-shirtü ve paçalarını kıvırdığı siyah bir pantolon giymişti. Bir süre hiçbir şey konuşmadılar sonra Hakan gözlerine bakarak

"Seni çok seviyorum. "
dedi.

Çağla ise
"ama sen gittin? " diye cevapladı. Hakan tekrar etti,

"Seni seviyorum. "

"Yine gideceksin dimi? "

Çağla ağlamaya başladı, Hakan gözleri dolu bir şekilde tıpkı ilk gün sahilde elini bırakarak gittiği gibi yürümeye başladı. Arkasından bağırıyordu Çağla

"Bu kaçıncı terk edişin? Bu defa gitmene izin vermeyeceğim. Hayır Hakan. Gitme N'olur gitme! "

Hakan denize doğru gidiyordu, son gelen dalgayla o da bir anda kayboldu. Bu defa yorgundu, daha sakindi alışmıştı Hakan'ın bir var olup bin yok olmalarına. Denize bakarak mırıldandı

"Sen kendine iyi bak, ben beceremiyorum..."

Uyandı bundan sonra gördüğü her kabus böyle mi olacaktı?  Gün henüz yeni doğuyordu. Yastığı sırımsıklak olmuş, gözleri artık patlayacak hâle gelmişti. Eline, üstünü örtmek için bir battaniye alarak balkona çıktı, biraz hava ona iyi gelecekti. Güneş'in doğuşunu seyretmeye başladı, Tekrar uykuya dalmıştı...

Deniz Çağla için psikolog arkadaşı Ceyhun'la konuşmuş ve Çağla ile onu tanıştırmaya karar vermişti.

Beraber anlaştıkları saatte parkta buluşacaktılar bu buluşmalarında Çağla'yı tedaviye nasıl ikna edeceklerini konuşacaklardı. Deniz parktaki çocukları seyretmeye dalmış, Ceyhun'un geldiğini fark etmemişti.

"Ooo Deniz hanım görüşmeyeli nasılsınız? " Diye sordu Ceyhun tatlı bir gülüşle.

İrkilmişti, sakin bir ses tonu ile cevapladı
"İyiyim sağol sen nasılsın? "

" iyi olduğuna emin misin? "

"Ya Çağla'ya canım sıkkın aklımdan bir türlü çıkmıyor kendine zarar verecek diye ödüm kopuyor." Bunu söylerken gözleri dolmuştu.

" Zamanla toparlayacağını sanıyordum, takıntı haline getirmiş olmalı. "

" Takıntı demeyelim, biz ona inanç diyelim. Daha doğru olur."

" Tam olarak neyin inancı anlamadım? "

"Mutlu olacağına inanıyor. "

" Bundan daha güzel bir inanç mı var. Demek ki hâlen ümidi var hem korkma ümidi olan insan intihar etmeye kalkışmaz. "

" Ceyhun aslında tam anlatamadım. Ya inandığı şey mutlu olacağı değil, sadece Hakan gelirse mutlu olacağı. Onun gelmesini bekliyor."

" Sen telefonda anlatırken Hakan'ın şehir dışına gittiğini söylememişmiydin? "

"Evet, Çağlanın psikolojisini bozan asıl şey de bu sanırım."

" Psikoloğun ben olduğumu sanıyordum ama birileri teşhisi önceden koymuş. " dedi ortamı yumuşatmaya çalışarak.

Daha sonra parktaki seyyar satıcıdan kağıt helva almak için el işaretiyle çocuğa seslendi.
Deniz'in kağıt helvayı çok sevdiğini biliyordu. Aldığı kağıt helvayı Deniz'e uzattı gülümseyerek, Deniz ise tekrar konuya girdi :

" Çağla tedaviyi kesinlikle red edicek, buna eminim bu yüzden senden yardım istedim. Ona belli etmeden tıpkı benimle kurduğun samimiyeti onunla da kurarak onun hayatının içindeyken onu tedavi etmeni istiyorum. " Dedi Deniz. Bunu söylerken donuk bir yüzle ve gözlerinde garip bir hüzün ile söylemişti. Yerdeki kaldırımlara odaklanmış ve gözlerini onlardan ayırmıyordu konuşurken.

" Evet, kağıt helva gerçekten çok güzelmiş. Ne demek canım rica ederim bi kağıt helvanın lafımı olur? "

" Ceyhun, Çağla gerçekten kötü ve o bu hâldeyken benden gülmemi bekleme! " bunu söylerken ters bir şekilde söylemişti.

Aslında Ceyhun'un zoruna gitse de alttan aldı

"Üzgünüm, seni böyle görmeye alışkın değilim ve sadece gamzelerini görmek için çabalıyorum" dedi gülümseyerek.

" Çağla iyi olmadan göremezsin o gamzeleri. "

" Pekâla o zaman meşhur küçük hanımı görmeye gidelim"

Deniz peki anlamında başını salladı. Beraber Çağla'nın evine doğru yürümeye başladılar...

***

Çağla başındaki felaket ağrıyla uykudan uyandı, sandalyede uykuya daldığından tüm vücudu uyuşmuştu.

Uykulu gözlerle banyoya yöneldi. Saatin kaç olduğuna bile bakmamıştı ve aslında bu bile dünyayla tüm bağlantısını kopardığının habercisiydi.
Aynaya baktı kendi yansımasının yerinde Hakan vardı.

Kendine gelmek için soğuk suyu yüzüne çarptı ama işe yaramamıştı.
Başını başka yöne çevirdi duvara baktı bir kaç saniye, bu duvarı onunla beraber boyamıştılar. O gün bu banyoyu boyarken attıkları kahkahalar kafasında yankılanmaya başladı.

Yüzünü tekrar aynaya döndü Hakanın hayali hâla karşısındaydı. Eline ne olduğuna bile bakmadan kaldırdığı şeyi ağlayarak aynaya fırlattı. Ayna yerde parçalara ayrılmıştı. Cam parçalarına aldırmadan onların üstüne basarak ve ağlayarak banyodan çıktı. Ayakları kan içindeydi ama bunu umursamadı bile.

Kafasını dağıtmak için kitaplığına yöneldi, eline ilk gelen kitabı kaldırdı Cemal Süreyya'nın kitabıydı ve bu kitap Hakan'ın hediyesiydi. Hakan her yerde bir şekilde karşısına çıkıyordu, kitabı öfkeyle masaya fırlattı. Kitabın sayfalarının arasından Hakan ile  beraber çekildikleri fotoğraf düştü.

"Yeteeeeeeeeeeerrrrr!
Yeter artık yeter. Durup durup karşıma çıkma senden nefret ediyorum! " diye bağırdı

Bunları söylerken dizlerinin üzerine çöküp saçlarının altındaki deriyi istemeden tırmalamaya başlamıştı. Gözlerini diğer tarafa çevirdiğinde tekrar Hakanı gördü. Ona bakıp gülümsüyordu. Ayağa kalkıp ona doğru yürümeye başladı tam ona sarılacağı sırada hayal olduğunu fark etti elleri boşluğa gitmiş ve düşmüştü. Dizi çok ağrımıştı, başını kaldırdı Hakan bir kaç adım ötesindeydi. Ayağa kalktı koşarak ona gitti tam ona dokunacağı sırada Hakan'ın hayali yine ortadan kaybolmuştu. Hızlı hızlı nefes almaya başladı, başı dönüyordu. Bir kaç saniyeliğine gözlerini kapattı. Tekrar açtığında Hakan'ın hayali her yerdeydi. Masada bulunan bibloları vs. eline geçen her şeyi Hakan'ı gördüğü yerlere fırlatmaya başladı. Delirmiş gibiydi. Pencereler, çerçeveler, Cam dolaplar hepsi parçalara ayrılmıştı çığlık atarak, ayağına batan camları umursamayarak Hakan'ın hayalini gördüğü her yere koşuyordu. Ama yoktu. Ona bir türlü dokunamıyor, sarılamıyor, kokusunu içine çekemiyordu.

Saçlarını çekmeye, yüzünü tırmalamaya başladı. Öfkesi dinmiyordu.

"Çık artık aklımdann! " diye bağırarak kafasını duvarlara vurmaya başladı.Vücudu tüm bunları kaldıramıyordu. Pencerenin kenarında cam parçalarının üstüne yere yığıldı...

Kalbindeki ağrı ona ağır geliyordu, kaldıramıyordu ömrüm dediği adamın gidişini. Canı acıyordu ama hissettiklerini hiç kimseye anlatamıyordu.

Ceyhun'la beraber Çağla'nın sokağına yetiştiklerinde evin önündeki kalabalığı fark etti. Güneş ışığı vurduğundan yerdeki cam parçaları parlıyor ve metrelerce öteden görünüyorlardı. Çağla'nın evinin pencereleri tamamen yere inmişti.

Deniz evin önündeki kalabalığı ve kırılmış pencereleri fark ettiği an da elindeki çantayı yere atıp hızla onun evine doğru koşmaya başladı. Deniz'in bu şekilde endişeyle koştuğunu görünce Ceyhun'da arkasından gitti.

Kalabalığı yarıp kapıya yetiştiklerinde polis engeliyle karşılaştılar.

Deniz Çağla'nın adını sayıklayarak bağıra bağıra içeri girmek için çabalıyor ama onu kollarından tutup engel oluyorlardı. Polisler bir süre apartmandan içeri girmenin yasak olduğunu, olay yeri inceleme ekibinin gitmesini beklemeleri gerektiğini söylüyorlardı.

Her kulaktan ayrı bir ses geliyordu.

"Çok gençmiş kız, yazık olmuş"

"N'olmuş ki ben hâla anlamadım"

"Bilmiyorum bende ama içerde kız Hakan diye bağırıyormuş onun yanına gelen gencin bir şey yaptığını söylüyorlar."

"Kızın yüzü gözü kan içindeydi ölmemiştir dimi? "

"hırsız girmiş sanırım."

"Hırsız olsa kıza niye bu kadar zarar versin ki? "

"Fena hırpalamışlar garibi de ben anlamadım saçını neden kesmişler di? Çok saçma değil mi? "

"Güzel kız'dı yazık olmuş."

Bu sesler kulağında yankılanıyordu.
"Hayır, hayır, Çağla beni bırakmaz, bırakamaz. "diye fısıldadı. Gözlerinin önü gittikçe bulanıklaşmaya, başı dönmeye başladı. Görüş alanı gittikçe küçülüyordu, narin bedeni soğuk betonla buluştu.

Ceyhun arkadaşının bayıldığını gördüğü gibi içeriye girme çabalarını bırakıp onun yanına koştu.
Dayanamayıp kısa bir baygınlık geçirmişti, birilerinin Çağla'nın evine ve ona saldırmış olabileceğini söylemişlerdi. Ayılmaya başlamasıyla nefes nefese ağlaması bir oldu. Kendine gelemiyordu

"yalvarırım neler olduğunu öğren Ceyhun. " diye fısıldadı ağlayarak.

Deniz istediğinden dolayı onu o hâlde yalnız bırakmak zorundaydı, içine sinmeyerek kalabalıktan birilerine sorular sormaya başladı.

" Teyze bakarmısın? Bir şey sorcaktım olay sırasında buralardamıydın ne olduğunu biliyor musun? "

"Bilmem ki yakışıklı oğlan. Evimiz hemen karşıda. Kızcağız'ın evinin camları kırılmaya başlayınca polisi aradık. Kızın evine yetiştiğimiz zaman içerden Hakan felan diye bağırdığını duyduk daha sonra zaten polis geldi, bizi dışarı çıkardı. "

"Peki sağol teyze" diyebilmişti sadece. Ona bunu Hakan yapmış olabilir mi diye düşünüyordu.

Yaşlı adamın sesiyle kendine geldi. " Evladım Hastahane'ye kaldırdılar kızı tanıyorsan ailesine haber ver sana zahmet.
Az önce ağlayan kız dışında İstanbul'da hiç kimsesi yok ki garibimin" Üzgün bir edayla dile getirmişti bunu.

"Peki" anlamında başını salladı ama bunu nasıl yapacağı hakkında hiç bir fikri yoktu. Deniz'in yanına geri döndü.

"Deniz sakin ol içeride değilmiş zaten hastahaneye kaldırmışlar, yanına gideceğim şimdi. "

"Bende geliyorum" bir anda yerinden fırlayarak söylemişti bunu.

Diyeceklerinin hiç bir faydası olmayacağı için tepki vermeden Taksi'yi bekleyeceği yere doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Beklemelerine gerek kalmadan az önce Ceyhun'un çağırdığı Taksi gelmişti. Deniz adamın arabayı park etmesine fırsat vermeden kapıyı açıp binmişti bile.

Bu kadar hızlı davranmasına şaşırmıştı Ceyhun ama Deniz'den laf yememek için en az onun kadar hızlı davranmaya çalışarak ardından bindi.

Yol boyunca şoföre daha hızlı olması için o kadar çok konuşmuştu ki taksi durduğunda adam "geldik" dedikten sonra derin bir oh çekti.

Adamın bu hareketine sinirlenmiş olmasına rağmen aldırmamış gibi yaparak arabadan inip hastahaneye koşmaya başladı.

Ceyhun ise Deniz'e şaşkın şaşkın bakarak parayı ödeyip ardından gitti.

Henüz danışmana soracaktı ki Deniz ondan önce davranıp kenarda duran hemşireden üçüncü katta olduğunu öğrenmişti.

Asansörün düğmesine bir kaç defa bastı " şimdi gelmez bu! " Dedi sinirle. Ardından koşarak merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı.

Her ne kadar alışmış olsa da Deniz'in enerjisini nerden bulduğuna şaşırıyordu.

Bir yandan hangi ara düştüm ben buralara diye düşünüyor bir yandan da Deniz'in ardından koşuyordu.

Çağla'nın olduğu odaya geldiler, tam içeri girecekti ki hemşire " Şu an uyuyor daha sonra görseniz hastanızı, onun için daha iyi olur " diye uyardı. Bu uyarı karşısında Ceyhun orada bulunan koltuklardan birine oturup beklemeye başladı.

Deniz ise kendini tutamayıp kapının arasından Çağla'yı izledi bir süre. Ağlamaya başladı arkadaşının her yerinde pansuman ve yara bantları vardı ve baygın bir şekilde uyuyordu. Ağladığını fark edince Ceyhun da onun yanına gitti.
Titrek bir sesle

" Ceyhun Çağla çok kötü saçlarını bile kesmişler. Niye hâla yatıyor neden kalkmadı ki? Uyansın Ceyhun, n'olur uyansın..." bunları söylerken resmen yalvarıyordu.

Onun bu hâlde olduğunu görünce bir doktor yanlarına yaklaşarak "Çağla Demirel'in mi yakınısınız? " diye sordu.

Continue Reading

You'll Also Like

334K 12.5K 62
[DÜZENLENİYOR] Bir hastasına iyilik yapmak isteyen Ahu, hastane kayıtlarından aldığı numarayı yanlış girip bir komutana yazarsa ne olur? Nerden bileb...
345K 27.5K 40
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
201K 8.6K 30
siz: askerim biçim biçim siz: ölürüm asker için siz: teröristler bana düşmandır siz: asker sevdiğim için Siz: çevik asker giderken siz: teröristler ç...
5.2M 243K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...