FIRTINA-2-

By ayseklncr

9.8K 589 160

Sonsuz bir acıydı onlarınki. İhanetin karanlığında kaybolan Ufuk, Damla'nın aslında o karanlığın içine hapsol... More

TANITIM...
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. Bölüm
6. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. Bölüm
11. BÖLÜMM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. BÖLÜM
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
FİNAL

7. BÖLÜM

417 23 1
By ayseklncr

*****

DAMLA

Susmuştuk...

Sadece kuşların sesini işitiyorduk. Birde birbirimizin gözlerinde dalıp gitmiştik. Ama bir şey vardı onun mavilerinde. Anlam veremediğim, korktuğum bir şey. Derinlerde bir yerde hem nefret hem de sevgi saklanıyordu. İşte ben sevgiden çok o gizli nefretten korktum. Bana kötü şeyler yaptın demişti. Ne yapmıştım? Benden nefret etmesini sağlayacak ne yapmış olabilirdim? İşte en çok bunları hatırlamaktan korkuyordum. Sanki hatırlarsam hiçbir şey tozpembe olmayacaktı. Bir anda dünyam zifiri karanlığa esir olacaktı. Hissediyordum...

UFUK

Dört yanımda onun kokusu, nefesi, sıcaklığı vardı. Hayal gibiydi. Sanki var olması imkânsızmış gibiydi. Rüyaydı benim için. Ulaşabilmem, gerçekleşmesi mümkün olmayan güzel bir rüya... Hayatımda mutlu olabilmek için geçemediğim tek sınırdı. Çünkü o bana hem mutluluk hem acı yaşatıyordu. O benim arafımdı...

Her şey güzel olacak sanıyordum. Onunla parka gelmiştik. Çalışanlardan bilgi almıştık. Damla her şeyi bana danışıyordu. Anlaşılan kendine çok güveni yoktu. Ama buna rağmen ayakta dimdik durmaya çalışıyordu. Onun duman gözlerinde acı gizliydi. Bunu fark ettiğimde, hayat dolu Damla'yı aradım. Ve bir kez daha kaçıncı Damla'yı sevdiğimi düşündüm. Ve sonucunda yine çaresiz kaldım. Ardından bizim için hazırlanan kulübe motele gittik. Çok tatlı, şirin bir yerdi. Doğayla iç içe olan bu motel benim gülümsetti. Damla ile odalarımız yan yanaydı. Ben anahtarım elimde odama adımladığımda güzel sesi ile durakladım.

"Ufuk, birazdan hava kararacak. Beraber yemek yiyelim mi?'' dediğinde kızaran yanağına baktım. Gülümsedim. Kırık olan kalbime inattı bu gülümseyiş.

"Olur. Aldığımız kıyafetlerle üzerimi değiştirip geliyorum.'' Dedim. O da onaylayıp odasına girdiğinde bende elimde poşetle odama adımladım. Çok hoş sade bir odaydı. Çok bir şey incelemeden üzerimi değiştirip, elimi yüzümü yıkadım. Aynada gördüğüm simama baktığımda zamansız ayrılıkları düşündüm. Mazide bırakamadım aşkı hissettim kalbimde. Sağ elim benden bağımsız kalbimin üzerinde yer buldu. Geçmeyen acıyı hissederken, aynaya öfke ile baktım.

"Beni bir kez daha incitmesine izin veremem. Yine kalbimde hüküm sürmemeli. Beni yine yıkamazsın Damla.'' Diyebildim. İçimdeki garip korku beni tamamen ele geçirmişti. Hiç durmayan bir fırtına kalbimi zamansızca talan edip duruyordu. Soluksuz kalıyordum.

DAMLA

Üzerimi değiştirip, elimi yüzümü yıkadım. Aynada gördüğüm yüzde takılı kaldığımda, ıslak elim ıslak yanağıma dokundu. Sanki ben kendime de yabancıydım. Kendimi tanıyamıyordum. Kendimi sevemiyordum. Kimdim ben? Nasıl bir çocukluğum olmuştu? Nasıl bir hayat sürmüştüm? Ne için savaşmıştım? Ben kimi sevmiştim? Ya da sevdiğim bir adam var mıydı? Duman bendim diyordu. Acaba doğru muydu? Ben Duman'a âşık mıydım? İnanın bilmiyordum. Ne yaşadığımı, kim olduğumu, en çok neyi sevdiğimi bilmiyordum. Gözlerimden birkaç damla ıslak yanağımı yakarken, burnumdaki kanda takılı kaldım. Şaşkınca kırmızı sıvıya bakarken, başımdaki ağrıya tamamen esirdim. Bir anda dizlerim üzerine çöküverdim. Sessizce hıçkırıklara boğulduğumda "Ben kimim?'' diye haykırdım. Neden şimdi böyle olmuştum? Neden ansızın bugün onu hatırlamak istedim? Neden mavilerde takılıp kaldım? Neden kalbim? Neden?

UFUK

Damla'nın sesi benim banyomda titreşime neden olmuştu. Endişe ile odadan fırlayıp, onun kapısına dayandım. Endişe ile kapıyı tıklattım. Ses yoktu.

"Damla! Damla aç kapıyı! Neler oluyor?'' dediğimde kapı açıldı. Kızarmış gözlere bakarken, elinde sımsıkı tuttuğu havluda takılı kaldım.

"Ne oldu Ufuk Bey?'' derken bir şeyleri saklamak istercesine bakıyordu.

"İyi misin?'' dediğimde "Evet. Yüzümü yıkıyordum. Asıl siz iyi misiniz?'' deyince ağzımda atan kalbime bir küfür savurdum.

"İyiyim. Sanki sesinizi duydum gibi oldu. Hazırsanız yemeğe çıkalım mı?'' dedim. Başını onaylarcasına sallayıp havluyu kenara koyup, çantasını aldı.

Az önceki garip halini düşündü Damla. Kendini zorladıkça daha kötü oluyordu. Ve bir kez daha karar verdi. Artık kendini hatırlamak için zorlamayacaktı. Gözlerindeki ifade ürkekçe Ufuk'a döndü. Ufuk sorgularcasına baktı yorgun gözlere. İçinde garip bir endişe hissederken, Damla'nın uzattığı arabasının anahtarına baktı.

"Arabayı sen kullan.'' Derken titreyen elleri ona uzatılan ele anahtarı bıraktı. Damla diğer koltuğa oturmak için arabanın etrafını dolanırken bir an güçlükle arabaya tutundu. Başı dönüyordu. Derin nefes almaya çalışırken sanki beyninin içinden başka biri ona sesleniyordu. Ufuk açtığı kapıyı hemen bırakıp koşarak sevdiği kadının yanına gitti. Aşkına dokunmaya hasret sağ eli Damla'nın sırtında yer bulurken merakla gözlere yere eğdiği yüzündeydi.

"Damla! İyi misin?'' diye sordu. Ama genç kızın solgun yüzü onun yüzüne odaklandığında donup kalması bir oldu. Damla'nın burnundaki kan her şeyi güçsüzleştiriyordu. Ufuk endişe ile "Burnun kanıyor.'' Dedi. Damla dolan gözleri mavilerde unuttu. Çünkü kalbi ona çoktan savaş açmıştı. Aşk çağırıyordu. Bir kez daha Damla'yı Ufuk'un gözlerine...

Damla yalnızlık gezegenine adımlarken "Ben. Ben'' derken sol eli genç adamın sol elinde buldu yerini. Damla konuşamıyordu. O kadar zorlanıyordu ki kendi bile bu haline inanamıyordu. Genç adamın kollarına bitkin bedenini bıraktığında, bilinci hala yerindeydi. Tek tuhaflık yorgun olmasıydı. Ufuk korkuyla Damla'yı kucağına alıp yeniden odasına yürüdü. Endişeli halde Damla'nın odasına girip, genç kadını yatağına bıraktı. Yerdeki havluyu elleri arasına aldığında üzerindeki kanı görünce, az önceki haykırışın nedenini anladı. Ama bir şey söylemeden yeni bir havlu alıp yeniden sevdiğinin yanına yürüdü. Burnundaki kanı temizlerken, siyah gözlerinde neminde kaldı bakışları.

"Hastaneye gidelim mi?'' dediğinde Damla tebessüm edip "Geçer şimdi. Gerek yok.'' Dedi. Ufuk sıkıntılıydı. Merakla "Ne zamandır böyle oluyorsun?'' dedi. Damla duraksadı. Öyle ki bu durumu bile hatırlamadığını fark ettiğinde korkuyla Ufuk'un gözlerine baktı.

"Hatırlamıyorum...''

Ufuk endişelenmişti. Genç kızın zaman geçtikçe daha kötü olduğunu fark ediyordu. Ama ne yapacağıyla ilgili en ufak bir fikri yoktu.

"Tamam dinlen sen. Yarın hastaneye gideriz.''

"Tamam.''

Damla uyuduğunda onu izleyen bir çift mavi gözler vardı. Ufuk genç kızın sağına uzanmış onu izliyordu. Özlemle baktıkça, geçmiş zamanları hatırladı. Ve canı bir kez daha yandı. Gözlerinden birkaç damlanın süzülmesine mani olamadı. Kalbinin isyanı gözlerine yansırken "Neden canımı yaktın? Neden Damla?'' diye fısıldadı. Genç kız olanlardan habersiz rüyasında yine aynı adamı gördü. Yüzünü bir türlü göremediği adamın üzerine fırlattığı sarı dosyadaydı bakışları. İçindeki acıyı hissetti. Ve onun canını yakıp giden adamın ardından haykırdı.

"Ufuk! Gitme...''

Ufuk'un arabaya binmeden ona nefret ve hayal kırıklığıyla karışan mavi gözlerini gördü. İçi incinirken ondan uzaklaşan adamın ardından diz çöküp ağlamaya başladı.

Damla uyandığında yanında uyuyan Ufuk'a baktı. Şimdi o adamı biliyordu. Onu bırakıp giden, canını yakan ve her gün aynıyı rüyayı gördüğü yüzünü göstermeyen adam Ufuk'tu. Damla gözyaşlarını yanağına bırakırken acele ile yataktan kalktı. Yeni aydınlanan havanın esintisine kendini bıraktığında korkuluklara çaresiz tutundu. Derin nefes aldıkça yanağına süzülen yaşlara mani olamadı.

"O sendin. Canımı yakan, beni inciten sendin. Duman'ın bahsettiği kişi sendin.'' Derken Duman'ın sözlerini hatırladı.

"Ben kimseyi sevmedim mi Duman? Yani senden önce...''

"Birini sevdin. Seni canını yakıp, inciten birini... O da seni bırakıp gitti. Terk etti. Ama ben seni bırakmam Damla. Bana güven. Ben sana aşığım.''

Damla bu sözleri hatırladıkça daha kötü oluyordu. Onu sevmeyen adam şimdi yatağında uyuyordu. Bunu düşündükçe kahroldu.

"Ben bir kez daha sana kanmayacağım. Bir kez daha beni üzmeyeceksin. Hafızamı kaybettiğim için bu kez benden yararlanmaya çalışmana asla izin vermeyeceğim.'' Dedi. O esnada arabasından inip ona seslenen Duman'ı fark etti. Şaşkınca onun yanına ilerleyip "Senin ne işin var burada?'' dedi. Duman heyecanlı halde "Benimle gelmen gerek.'' Dedi. Damla odasına dönüp çantasını aldı. Hızlı bir şekilde kapıyı çarpıp çıktığında Ufuk'un uyanmasını sağlamıştı. Ufuk kapanan kapıya endişe ile bakarken "Damla?'' diyerek odada göz gezdirdi. Ama anladı ki genç kız odada yoktu. Ufuk hemen kalkıp dışarı koştu. Duman'ın arabasına binip uzaklaşan Damla'yı gördüğünde kendi de Damla'nın arabasına koşturdu. Anahtar ondaydı. Hemen araca binip çiftin peşine düştü.

Bir deniz kenarına geldiklerinde Damla ile Ufuk araçtan inip deniz kenarına yürüdü. Kumsal tüm güzelliğini yansıtırken, Damla merakla Duman'a baktı.

"Ne söyleyeceksin Duman?''

Ufuk aracından inip çifte yaklaştı. Bir ağacın ardına gizlenip tüm olanları izlemeye başladı.

Duman derin nefes alıp Damla'nın gözlerine baktı.

"Benimle evlenir misin?''

Damla duyduğu şeyin şokundaydı. Denizin hırçın dalgaları karaya vururken, sesi kulakları dolduruyordu. Damla, Duman'a kararsızlıkla baktı. Ama içindeki sesin zıttı cevabı verdi.

"Tamam. Evlenelim...''

Duman önce duyduğu sözleri idrak edememişti. Şaşkın bir halde elindeki yüzüğü Damla'ya uzatarak "Evet mi?'' dedi. Damla tebessüm etti.

"Evet. Evlenirim.''

Duman sevinçle genç kızı kolları arasına alıp kendi etrafında dönmeye başladı. Onları acıyla izleyen Ufuk'tan habersizdi. Ufuk güçlükle ağaçtan destek almaya çalışırken "Neler oluyor? Allah'ım neler oluyor böyle?'' diye mırıldandı. Duman genç kızın parmağına yüzüğü takarken, Ufuk son nefesini alıyormuş gibi çöktü dizlerinin üstüne. Hiç durmayan gözyaşları yanağına süzülürken "Lütfen biri şaka desin. Lütfen Allah'ım kâbus olsun. Dayanamıyorum. Dayanamıyorum...'' diye mırıldandı. Ama hiçbir şey şaka değildi. Sevdiği kadın tam karşısında başka bir adama sarılıyordu. Ona "Evet." Diyordu. Ufuk yıkıldı. Sanki daha fazlası mümkünmüş gibiydi bu yıkıntısı.

"Keşke her şey kabus olsaydı. Keşke..."




Continue Reading

You'll Also Like

77.2K 3.7K 14
Büyüdüm . Hemde çok . Artık bana söyleyebileceği bir bahanesi yok . O gün geliyor hala aklıma . Bundan on yıl önce var ya da yoktu . Onu sevdiğimi sö...
1.8M 80.2K 63
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
28.2K 1K 30
|Yeşil gözler serisi~1| Küçüktü, etrafındaki yalanlar acı gerçekleri görmesini engelliyordu. Hayatına kaos etkisi yaratacak olan gerçekler, yalanl...
53.2K 4.7K 63
Azize başka toprakta yetiştirilmiş bir çiçek. Karadeniz'in yağmurlarına emanet şimdilerde. #roman 1