7. BÖLÜM

416 23 1
                                    

*****

DAMLA

Susmuştuk...

Sadece kuşların sesini işitiyorduk. Birde birbirimizin gözlerinde dalıp gitmiştik. Ama bir şey vardı onun mavilerinde. Anlam veremediğim, korktuğum bir şey. Derinlerde bir yerde hem nefret hem de sevgi saklanıyordu. İşte ben sevgiden çok o gizli nefretten korktum. Bana kötü şeyler yaptın demişti. Ne yapmıştım? Benden nefret etmesini sağlayacak ne yapmış olabilirdim? İşte en çok bunları hatırlamaktan korkuyordum. Sanki hatırlarsam hiçbir şey tozpembe olmayacaktı. Bir anda dünyam zifiri karanlığa esir olacaktı. Hissediyordum...

UFUK

Dört yanımda onun kokusu, nefesi, sıcaklığı vardı. Hayal gibiydi. Sanki var olması imkânsızmış gibiydi. Rüyaydı benim için. Ulaşabilmem, gerçekleşmesi mümkün olmayan güzel bir rüya... Hayatımda mutlu olabilmek için geçemediğim tek sınırdı. Çünkü o bana hem mutluluk hem acı yaşatıyordu. O benim arafımdı...

Her şey güzel olacak sanıyordum. Onunla parka gelmiştik. Çalışanlardan bilgi almıştık. Damla her şeyi bana danışıyordu. Anlaşılan kendine çok güveni yoktu. Ama buna rağmen ayakta dimdik durmaya çalışıyordu. Onun duman gözlerinde acı gizliydi. Bunu fark ettiğimde, hayat dolu Damla'yı aradım. Ve bir kez daha kaçıncı Damla'yı sevdiğimi düşündüm. Ve sonucunda yine çaresiz kaldım. Ardından bizim için hazırlanan kulübe motele gittik. Çok tatlı, şirin bir yerdi. Doğayla iç içe olan bu motel benim gülümsetti. Damla ile odalarımız yan yanaydı. Ben anahtarım elimde odama adımladığımda güzel sesi ile durakladım.

"Ufuk, birazdan hava kararacak. Beraber yemek yiyelim mi?'' dediğinde kızaran yanağına baktım. Gülümsedim. Kırık olan kalbime inattı bu gülümseyiş.

"Olur. Aldığımız kıyafetlerle üzerimi değiştirip geliyorum.'' Dedim. O da onaylayıp odasına girdiğinde bende elimde poşetle odama adımladım. Çok hoş sade bir odaydı. Çok bir şey incelemeden üzerimi değiştirip, elimi yüzümü yıkadım. Aynada gördüğüm simama baktığımda zamansız ayrılıkları düşündüm. Mazide bırakamadım aşkı hissettim kalbimde. Sağ elim benden bağımsız kalbimin üzerinde yer buldu. Geçmeyen acıyı hissederken, aynaya öfke ile baktım.

"Beni bir kez daha incitmesine izin veremem. Yine kalbimde hüküm sürmemeli. Beni yine yıkamazsın Damla.'' Diyebildim. İçimdeki garip korku beni tamamen ele geçirmişti. Hiç durmayan bir fırtına kalbimi zamansızca talan edip duruyordu. Soluksuz kalıyordum.

DAMLA

Üzerimi değiştirip, elimi yüzümü yıkadım. Aynada gördüğüm yüzde takılı kaldığımda, ıslak elim ıslak yanağıma dokundu. Sanki ben kendime de yabancıydım. Kendimi tanıyamıyordum. Kendimi sevemiyordum. Kimdim ben? Nasıl bir çocukluğum olmuştu? Nasıl bir hayat sürmüştüm? Ne için savaşmıştım? Ben kimi sevmiştim? Ya da sevdiğim bir adam var mıydı? Duman bendim diyordu. Acaba doğru muydu? Ben Duman'a âşık mıydım? İnanın bilmiyordum. Ne yaşadığımı, kim olduğumu, en çok neyi sevdiğimi bilmiyordum. Gözlerimden birkaç damla ıslak yanağımı yakarken, burnumdaki kanda takılı kaldım. Şaşkınca kırmızı sıvıya bakarken, başımdaki ağrıya tamamen esirdim. Bir anda dizlerim üzerine çöküverdim. Sessizce hıçkırıklara boğulduğumda "Ben kimim?'' diye haykırdım. Neden şimdi böyle olmuştum? Neden ansızın bugün onu hatırlamak istedim? Neden mavilerde takılıp kaldım? Neden kalbim? Neden?

UFUK

Damla'nın sesi benim banyomda titreşime neden olmuştu. Endişe ile odadan fırlayıp, onun kapısına dayandım. Endişe ile kapıyı tıklattım. Ses yoktu.

FIRTINA-2-Where stories live. Discover now