18. Bölüm

370 24 6
                                    


BÖLÜM ŞARKIMIZ MEDİADA ^_^

SAKIN YORUMSUZ GİTMEYİNİZ. MERAKLARDAYIM ^_^


GEÇMİŞİN KARANLIK SIRLARI

EMRE

Damla ağlayarak bana doğru geliyordu.

Endişe ile "Canım ne oldu?" sözlerim havada kalırken bir anda dudaklarıma dudaklarını bastırdı. Dondum kaldım önce. Çünkü çok şaşkındım. Damla ne kadar çok yanımda olursa olsun, ne kadar çok ona sarılmama izin verirse versin, asla buna izin vermemişti. Asla tamamen benim olmamıştı. Şimdi ise kalbim ellerindeydi. Öyle çok sıkıyordu ki nefes alamıyordum. Şaşkınlığım bir tarafa, alev almıştı yüreğim. Ayrıldığımızda "Damla?" diye sorguladım. Endişeli acı dolu nemli gözlerinde büyük bir hüsran gördüm. Dağılmıştı.

"Ne olur gidelim. Lütfen Emre." diye fısıldadı.

"Tamam, canım." deyip sol elini sağ elime hapsettim. O anda yıkılmış iki adamı gördüğümde ne olduğunu anlamam çok sürmemişti. Kalbim kırılırken, kullanıldığımı hissettim. Damla onlar görsün diye beni öpmüştü. Onların canını yakmak için beni öpmüştü. Kimselere doğru düzgün vedalaşmadan otelden çıktık. Arabaya hızla bindiğimizde, sert bir şekilde kapıyı kapayıp yola çıktım. Damla sessizdi. Biliyordu. Kızdığımın gayet farkındaydı. Daha fazla sessiz kalamadım.

"Neden bunu yaptın?" dediğimde gözlerimi ona çevirdim. Eli ayağı titriyordu. Başını yere eğmiş, bacaklarından başka bir yere bakmıyordu.

"Damla iyi misin?" dediğimde titremesi ve ağlaması bir türlü geçmiyordu. Korktum. Endişe ile arabayı yolun kenarına durdurup, arabadan çıkıp koşar adım onun tarafına geçtim. Kapıyı açtığımda endişe ile elini tuttum.

"Canım bak bana. Hadi güzelim."

Damla yüzünü bana gösterdiğinde sarsılmam aynı anda olmuştu. Burnu kan revan içindeydi. Beyaz kıyafeti kan olmaya başlarken onu bırakıp, arabanın bagajına koştum. İlk yardım çantamı elime alıp yeniden yanına geldiğimde beyaz bezi çantamdan alıp burnuna bastırdım.

"Damla sakin ol. Hadi güzelim! Damla!"

Endişeliydim. Durumu gün geçtikçe kötü oluyordu. Gözleri donuk kaldığında bir anda kucağıma düştü. Endişe ile haykırdım.

"Damla! Ne olur kendine gel! Damla! Damla!"

Neden böyle olmak zorundaydı? Neden ona sarıldıktan sonra kaybeden oluyordum? Neden bir anda ellerim boşluğa düşüyordu? Oysa ben onun ellerini tutarken, gerçek ben oluyordum. Düşüncelerimi durduramazken hızla onu doğrultup koltuğa yatırdım. Kapıyı kapatıp, koşar adım yerime kuruldum. Adresim eveydi.

"Damla bırakma beni! Damla kendine gel! Damla!"

Gözyaşlarım yanağımı yakarken, direksiyona öfkeyle vurdum.

"Kahretsin! Kahretsin!"

Hemen telefonumu elime aldım.

"Asu!"

"Emre bey?"

"Çabuk eve gelin. Meriç'i de ara! Ekip hazır olsun!"

"Peki efendim!"

"Damla için iki ünite kan hazır olsun! Durum ciddi!"

Telefonu kapadığımda gaza daha da yüklendim.

Eve geldiğimizde sevdiğim kadını kucağıma aldım. Meriç ile Asu kapıda bekliyordu. Hemen eve girip, aşağı kata indim. Yoğun bakım odası hazırdı. Damla'yı yatağa yatırdığımda, Asu koşar adım geldi.

FIRTINA-2-Where stories live. Discover now