8. BÖLÜM

359 20 3
                                    


*******

UFUK

Kaçamıyordum...

İçimdeki koca acıdan bir türlü kaçamıyordum. Sevdiğim kadın, can dostumla buradan uzaklaşıyordu. Yavaşça ağaçtan destek alıp ayağa kalktım. Adımlarım yorgundu. Tıpkı bedenim ve kalbim gibi. Sevdiğimin az önce ayak tozunun dolandığı kumsala adımladım. Denizin haşin dalgaları ayağımı ıslatırken benim mavilerim ucu bucağı görünmeyen mavilikteydi. Kalbim acıyla doluydu. O an bir insan ölmeyi bu kadar çok isteyebilirdi. Ama ölmeye bile gücüm yoktu. İki elimi siyah kabanımın cebine gizledim. Gözlerimi ise denizin maviliğine hapsettim. Sanki bir anda yılların bin katı omuzlarıma çökmüştü.

DAMLA

Arabanın penceresinden uzaklara bakıyordum. Düşünüyordum.

Parmağımdaki yüzük bir yük gibiydi. Kalbimi acıtıyordu. Daha şimdiden evet dediğim için pişman olmuştum. Neden bu kadar savunmasızdı kalbim? Neden bu kadar hassastı? Onu sevmiş olduğum için mi? Ufuk bana ne yapmıştı? Ben ona ne yapmıştım? Ne olmuştu da bu hale gelmiştik? Hiçbir şey hatırlamıyordum. Kalbimde sonsuz bir acı vardı. Yanı başımdaki adamı dostum sanıyordum. Oysaki zamanı gelince onun bana neler yaptığını en ağır şekilde hissedecektim. Bilmiyordum...

İKİ GÜN SONRA

DAMLA

İki gün geçmişti. Annemler düğün için gelmişlerdi ve biz çoktan alış verişe başlamıştık. Annem hangi gelinliği üzerime tutsa ben zamandan soyutlanıyordum. Öylece kalıyordum. Karanlık bir fanusun içinde gibiydim. Ne hatırlayabiliyordum ne de kaçabiliyordum. Ben aslında kendimle savaşıyordum. O saniyede bile...

Masamdaki dosyalara kendimi gömerken bunları düşünüyordum. İçimde bir huzursuzluk vardı. Anlamadığım derecede canımı yakıyordu. Korkuyordum...

Bilmediklerimden, yaşamış olduklarımdan ve öğrendiğimde ne hissedeceğimden. Ben kendimle böylesine cebelleşirken odamın kapısı açıldı. İçeri giren mavilerde kalbim hızlanırken "Damla, parkta bir sorun varmış.'' Dedi. Endişelendim.

"Ne olmuş?'' dedim. Ufuk sıkıntı ile nefes verirken önümdeki koltuğa çöktü.

"Kauçuk zemin kaplamayı yanlış renk yapmışlar. Bizim istediğimiz maviydi ama onlar siyah yapmış. Cidden inanamıyorum! Elli sefer söyledim onlara.''

Sıkıntı ile ellerimi birbirine kenetlerken "Şey... Şey siyah yapmalarını ben istedim.'' Dedim. Ufuk bir anda öfkelenmişti.

"Benden habersiz mi? Bunu nasıl yaparsın? Siyah renk çok kötü duruyor bundan haberin var mı? Mavi çocuklara göreydi ama senin seçtiğin renk çok kötü görsellik ortaya çıkarmış. Bana nasıl sormazsın?"

"Ufuk bey bir sakin olur musunuz? Ben seçtim. Ama gayet de hoş duracağını düşündüm.''

"Hoş duracakmış? Damla siyah renkten bahsediyoruz. Bir kere ortama sıkıcılık hâkim olmuş. Sen hiçbir şey bilmiyorsun bir de benim kararlarıma karşı çıkıyorsun!'' dediğinde ruhum incinmişti. Gözlerim dolarken "Evet Ufuk bey. Maalesef ki ben hiçbir şey bilmiyorum. Neden acaba bunu kendine bir sordun mu? Ben senin yüzünden hafızamı kaybettim! Senin yüzünden hiçbir şey bilmiyorum."

Ufuk şaşkın bir halde "Damla sen?" derken öfkeyle onu susturdum.

"Evet, başıma gelenlerin senin suçun olduğunu biliyorum. O yüzden uzak dur benden. Senden nefret ediyorum. Hayatımı mahvettin!''

FIRTINA-2-Where stories live. Discover now