5. Bölüm

424 26 4
                                    

MEDİADAKİ- DUMAN

"Sana üç yıl önce bir şey söylemiştim.'' Dediğinde çerçeveyi masama bırakıp geriye yaslandım.

"Evet.'' Dediğimde yorgun gözlerini bana çevirdi.

"Bir kız var demiştim. Benden nefret ediyor demiştim.'' Dediğinde meraklanmıştım.

"Ne oldu? Aranız oldu mu?'' dediğimde bana tereddütle baktı. O an içimde kıskançlık ve korku hissettim. O kız Damla'mıydı? Gerçekten can dostum beni arkamdan mı vurmuştu?

"O kız Damla'ydı. Ufuk ben Damla'ya aşık oldum.'' Dediğinde ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Ne?''

Öfke ile ona bakıyordum ama ne bağırıyordum ne de bir şeyleri kırıp döküyordum. Hala onu dinliyordum. Ben konuşmayınca Duman devam etti.

"O gün Damla'nın kaza geçirdiğini sana söyleyemedim. Saklamak zorundaydım.'' Dediğinde öfke ile ona doğru eğildim "Üç yıldır yana yakıla ben onu ararken sen nerede olduğunu biliyormuşsun. Neden bana söylemedin?'' dediğimde aslında cevabını biliyordum. Sevdiğim kadını seviyordu. Ve bu onun için bir fırsattı.

" Çok kötüydü Ufuk. O gün onu bıraktığın yere gittim. Perişan bir haldeydi. Konuşmaya çalıştım. Onu durdurmaya çalıştım. Ama başaramadım. Bir anda arabama bindi. Ve ...'' derken ağlamaya başladı. Sağ elimi sıkarken koltuğumdan kalkıp onun karşısındaki koltuğa çöktüm. Dikkatle onu dinliyordum. Anlatacağı her kelimede içim acırken o devam benim yaralarımı kanatmaya ediyordu.

"Uçurumdan aşağı düştüğünde, koştum. Onun yaralı bedeni arabanın içine sıkışmıştı. Ve delinen depodan benzin akıyordu. Patlama olmaya çok az kalmışken onu çıkardım. Kollarımın arasında kan kaybediyordu. O kucağımdayken yolda çaresizce yardım bekledim.''

"Neden bana söylemedin? Ben ondan ölesiye nefret edip her gün saydırırken, neden aşkın can çekişiyor demedin?'' diye haykırdım bir anda. Duman bir şeyler saklıyordu. Bundan artık emindim. Benim bilmediğim başka bir şey daha vardı. Bana üzgün halde bakarken "Ben onu sana veremezdim. Hala anlamıyor musun? Ufuk ben ona aşığım. Ve sen kabullensen de kabullenmesen de onunla evleneceğim.'' Deyip bir anda ayaklandı. Şaşkın halde ona bakıyordum. Bu adam ne zaman bana düşman olmuştu? Kapıya yaklaştığında eli kapı kolundayken sözlerimle onu durdurdum.

"Sen hangi ara bana düşman oldun? Hangi ara benden nefret ettin?'' dediğimde bir anda omuzları çökmüş, büyük acıların içinde kaybolmuş adamı gördüm. Bana yorgun halde döndü.

"Bir gün öğreneceksin kardeşim. Neden senden nefret ediyorum öğreneceksin.'' deyip çıktı. Şaşkın halde oturduğum yerde kalmıştım.

DUMAN

Odasından çıktığımda kendimle iç hesaplaşmam hiç bitmiyordu. Damla odasından çıkıp benim çökmüş halimi fark edince, soluma dönüp asansöre koşturdum. Damla'da ardımdan geliyordu.

"Duman! Duman ne oldu?''

Asansöre bindiğimde Damla hızla içeri girip endişe ile bana baktı. Çatı katına bastığımda, gözlerimden birkaç damlanın süzülmesine izin verdim. Damla merak ediyordu ama sormuyordu. Sadece sağ elimi tutuyordu. İçim acırken, onun üzgün yüzüne baktım. Ve bu halde olmasının sebebi olduğum için kendimden nefret etmeye devam ettim. Çatıya el ele çıkmıştık. Omzum çökmüş haldeyken bulutlu sonbahar gününe baktım. Çatının kenarına yürüyüp, banka oturdum. Damla da yanımdaydı. Hala elini elimden çekmemişti.

"Daha iyi misin?'' dediğinde ben hala ağlamamı durduramıyordum. Sakladığım gerçekler her saniye daha da boğazıma yapışıyordu. Ama söyleyemiyordum. Damla yanıma biraz daha yaklaşıp bana sarıldı. Boynumdaki kollarının güzel kokusunu hissediyordum.

"Yanındayım ben biliyorsun değil mi?'' dediğinde tebessüm ettim.

"Tabi ki biliyorum.'' dediğimde kolları hala boynumdayken yüzüme dikkatle baktı.

"O zaman neden üzgünsün? Anlat bana.'' dediğinde susup kaldım yine. Damla merakla bakarken, gözlerimi çatının kapısına çevirdim ve Ufuk'u görmemle donup kalmam bir olmuştu. Ufuk çok kötü görünüyordu. Sol elini duvara yaslamış, ayakta durmaya çalışıyordu. Damla yine bana sıkıca sarılıp, başını sol omzuma koyduğunda ben hala tepki veremez haldeydim. Ufuk dönüp merdivenlerden inmeye başladığında hızla Damla'dan ayrıldım. Damla merakla bana bakarken "Gitmem gerek.'' deyip Ufuk'un peşinden koşmaya başladım. Ufuk'u aşağıdaki merdivende güçlükle inerken gördüğümde basamakları ikişer, üçer iniyordum. Onunla konuşmalıydım. Damla'yı seviyordum evet ama saklamaya çalışmadığımı bilmesi gerekti. Çünkü ona bu kadar yük ağır gelirdi. İçini acıtmıştım. Onun canını yakmıştım bir kere ama artık sondu. Kardeş kavgası çoktan bitmişti. Ufuk arabasına binmeye çalışırken sonunda ona yetişmiş, kolundan çekelemiştim. Bana öfkeyle bakıp yüzüme en sert darbesini geçirdiğinde yere düşmeyi hiç beklemiyordum. Dudağımdan kan süzülürken başımı kaldırıp acı dolu gözlerine baktım.

"Hayatımı mahvettin lan! Ben sana güvendim. Sana kardeşim dedim! Seni canım bildim. Biz beraber büyüdük! Ama sen benden aşkımı aldın! Yazıklar olsun...'' dediğinde gözlerimden süzülen damlalara mani olamadım. Ufuk'un da mavilerinden yaşlar süzülürken bu kez ben kalkana kadar arabasına binip gaza basmıştı. Ona yetişebilmek için kendi arabama koştum. Bu kez birinin daha benim yüzümden kaza yapmasını istemiyordum. Yol boyunca camımı açıp Ufuk'a haykırdım.

"Ufuk! Dur lan! Lan kaza yapacaksın? Ufuk!'' diye haykırırken onun gaza daha basıp benden uzaklaşmasına seyirci kaldım. Yoğun trafiğin arasından sağa sola zikzak çizerek ilerliyordu. Bende ona ulaşmaya çalışıyordum. Her yanına yaklaştığımda camdan seslenip durmasını istiyordum ama o durmuyordu. Direksiyona öfkeyle vurup, daha da hızlanıyordu. Ta ki önüne bir kadın çıkınca, direksiyonu sağa kırıp, bir süre bariyerlere sürterek durana dek...

Arabamdan nasıl indim bilmiyordum. Ona doğru koşmaya başladığımda, güçlükle arabadan çıkmaya çalışıyordu. Koşup koluna girdim. Beni itse de izin vermedim.

"Ufuk! İyi misin? Kardeşim bir şey söyle!'' derken çoktan etrafımız kalabalıklaşmıştı. Ufuk kollarım arasına düştüğünde korkuyla başından akan kanı gördüm.





FIRTINA-2-Where stories live. Discover now