Güz Sancısı (Beyzadeler Konağ...

Por KimyaGC

1M 66.8K 15.4K

Yaşamaya başladığı his karmaşası beraberinde bir sarsıntı ile geldi Yusuf'a. Bu o değildi. Başını daha da dik... Más

Kesit
1. Bölüm
2. bölüm
3.Bölüm
4.bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23. Bölüm
24.Bölüm
25. Bölüm
26. bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36. Bölüm
37.Bölüm
38.bölüm
39.Bölüm
40. Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47. Bölüm
48.Bölüm
49. Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66.Bölüm
67.Bölüm
68. Bölüm
69.Bölüm
70. Bölüm
71.Bölüm
72. Bölüm
73.Bölüm
74. Bölüm
75.Bölüm
76.Bölüm
77.Bölüm
78.Bölüm
79.Bölüm
80.Bölüm
81.Bölüm
82.Bölüm

5.bölüm

20.8K 1.3K 320
Por KimyaGC

"Ne ara sabah oldu?" 

Odanın içini pervasızca kuşatan gün ışığı göz kapaklarını istemsizce kaldırmasına neden olmuştu Gülnihal'in. Hemde uykusunun en tatlı yerinde. Başını kaldırıp duvardaki el oyması ve tahmini yüz yıl öncesi bir işçiliğe sahip olan tokmaklı saate baktı.

"7:00"

"Kahretsin! Yine sabah namazına uyanamadım" diye kendine sitem etti. O sıralar en büyük derdi buydu genç kızın. Sabah namazına uyanamamak.

"ALLAH katında en kıymetli amel vaktinde kılınan namazdır. Sonra anne babaya iyilik sonra da ALLAH yolunda cihad etmektir" buyurmuş iken cihanlar sultanı Resulallah s.a.v nasıl tasalanmazdı ki kaçırdığı bir vakit namaza. 

Doğruldu. İki gün önce taşınmışlardı konağa. Henüz alışabilmiş değildi esasen.. Ne semte, ne konağa, ne de odasına. Duvarlar bile yabancıydı sanki canlıymış gibi.. Kanı akıyormuş, nefes alıyormuş gibi.. Hani olur ya, hayatınız birden tamamen değişir ve lisanını bilmediğiniz bir ülkede tek başınıza kalmış gibi çaresiz hissedersiniz kendinizi. Gülnihal de tam olarak öyleydi o sıralar.

Keraat vaktinin çıkmasını bekleyip namazını kıldı büyük bir heyecanla. Hemen hazırlanması gerekiyordu yoksa geç kalacaktı. Geride kalan günlerde dikiş nakış kursuna başlamıştı annesinin ısrarı ile. Dilruba medreseye gittiği için evde kalıp bunalmasını istemiyordu ilk göz ağrısının.

Hem dikiş nakış bilmeyen genç kızı kimse almazmış. Öyle diyordu annesi.

Kahvaltı için ekstra bir vakit kalmamıştı o sabah. Dilruba mektebe gitmek için çıktı evden. 21 yaşında deli dolu bir kızdı ablası kadar olmasa da. Çokta güzeldi. Hatice kadının iki kızı da zarafetlerini annelerinin genlerinden almışlardı. Aynı zaman da akıllı ve iyi yetişmişlerdi. Her kadının gelini olmasını isteyeceği türden yani.

"Kurs biter bitmez gelirim merak etmeyesin annem " dedi yine konaktan koşarak çıkarken Gülnihal.

"E be evladım, e be evladım bir kez de yürüyerek çık şu konaktan" diye endişeli bir veryansın etti annesi ve ekledi  "Koşma düşeceksin"

"Tamaaaam" diye şen bir yanıt verdi annesine konaktan fişek gibi çıkarken. Hatta belki yolu yarı bile etmiş olabilirdi. Hep öyleydi. Hiç büyümeyecek küçük bir kız çocuğu gibi.

Aynı anda yan konakta hareketlenmeye başlamıştı. Evin genç beyleri bir bir iniyorlardı konağın ön bahçesine. Bu güzel adamlarla işte şimdi aydınlanmak üzereydi karanfil sokak. En son Yusuf çıkmıştı konaktan ceketini ilikleyerek. Yana doğru attığı siyah saçları sabahın seher yeline karşı direnemiyor kuş tüyü misali sağa sola savruluyordu.

Gülnihal ise evden o kadar apar topar çıkmıştı ki mecburen yüzündeki peçe ile uğraşıyordu rüzgara karşı. Hep telaşlıydı. Şalını tamamen düzelttikten sonra kimse görmesin diye çabayla iğneledi. Fakat şal ve peçe ile uğraşması elinde kurs bohçasının olmadığını oldukça geç fark etmesine sebep olmuştu. Aklını hızlı bir şekilde yokladı. Nerede bıraktığına dair. Ve hatırladı.

"Kahretsin! Evde unutmuş olmalıyım" diye arkasını döndüğü an kendini genç bir beyin göğsünde buldu büyük bir sarsıntı eşliğinde. O kadar sert çarpmıştı ki hala yapışık şekilde olduğu adam nasıl sarsılmadan aynı şekilde durabiliyordu şaşırmıştı. Bir de utanmıştı elbette. Öyle ki kendini nasıl çekecekti çarptığı adamdan bilmiyordu.

Yusuf'ta şaşırmıştı. İlk  olarak ne olduğunu idrak etmek için çaba sarf etti. Sonra başını eğip göğsündeki kıza baktı. Yine oydu. Yine aynı haylaz kız. Yine aynı baş belası! Yusuf görmek istemedikçe kız her yerde karşısına çıkıyor, ayağına dolaşıyordu. Şimdi bir de vatos gibi yapışmıştı. Yutkundu. Göğsüne çöreklenen hafif çarpmayı bastırmak için uzunca bir nefes aldı. Sinirlendiği için olmuştu neticede. Öyle düşündü Yusuf. Başka hiç bir şey de gelmemişti aklına.

Utanç duygusunun üzerine dağ gibi yıkıldığı genç kız ise içinden bütün bildiği duaları okumaya başlamıştı. Yuvasına konmuş hoyrat kuş gibi hala göğsünden ayrılamadığı adamdan kurtulmak için. Bir imkanı olsa görünmeden ışınlanmak isterdi oradan. Saniye de ne çok şey geçiyordu aklından böyle.
Türlü düşüncelerin esaretindeyken omzundaki bir kaç parmak darbesi ile irkilip gözlerini refleks olarak yukarı kaldırdı. Başının hemen üzerinde hayatında gördüğü en güzel şey duruyordu. Anlıkta olsa unuttu utancını. Ve sonra bir;

"Bismillah" dökülü verdi dudaklarından sessizce. Nefesini kontrol etmek için elini ağzına kapadı hemen. Bir nevi önlemdi bu. Yoksa ALLAH muhafaza bir Bismillah daha dilinden azat olup daha fazla utanacağı bir duruma zemin hazırlayabilirdi.

"Çekilmeyi düşünmüyor musun?"

"a aa afedersiniz. Gerçekten çok üzgünüm" diye telaşlı cümleler eşliğinde çekildi Yusuf'un göğsünden, içinde bulunduğu duruma kazara düştüğünü anlatabilmek uğruna. 

Karşısında ki kız utanç içinde kıvranırken kurşun benzeri sert bakışlarını bir an olsun çekmemişti Yusuf peçenin üzerinden mücevher gibi parlayan bir çift güzel gözden. Ama o nidalı bakışlar etkilendiği için değil bu kıza karşı duyduğu antipatiden kaynaklanmıştı.

Gözlerini ani bir hareket ile çekip Gülnihal'in yanından geçti. Daha fazla tahammül edemeyecekti..

"Hey" genç kızın seslenmesi ile duraklayıp başını yarım bir şekilde arkaya doğru çevirip baktı.

" Ne kadar da saygısızsınız. Özür dilediğim halde o korkunç bakışlarınızla yüz çevirip yolunuza devam ediyorsunuz. Bu çok çirkin bir tavır" diye sitem etti Gülnihal incinen gururunun tesiri ile. Ve cümlesinin bitmesini bile beklemeden ikinci kez giden adamın ardından daha da sinirlendi.

"Sevimsiz.. Kendini beğenmiş. Gıcık "diye bağırdı. Ve ekledi,
"ALLAH seni benim karşıma bir daha çıkarmasın"

"Amin" de gecikmemişti Yusuf tarafından.

Onlar bir birlerini asla görmek istemedikleri dileklerini yaradana açtıkları sırada Güz konağında kaderin cilvesi baş göstermeye başlamıştı.

Seguir leyendo

También te gustarán

215K 18.5K 36
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
172K 7.5K 30
siz: askerim biçim biçim siz: ölürüm asker için siz: teröristler bana düşmandır siz: asker sevdiğim için Siz: çevik asker giderken siz: teröristler ç...
3M 160K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
44.9K 1.8K 30
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...