1.Külkedisinin Zayıflama Hika...

By AylemGngrd

5.6M 230K 55.2K

#1 in Genç Kız Edebiyatı 6.11.2015 ©Tüm Hakları Saklıdır. Bir kadın kendini değiştirmek istediğinde, ona enge... More

GİRİŞ
1.Bölüm-Şişman ve Çirkin
2.Bölüm-Bora
3.Bölüm-Sihirli Kitaplar Dükkanı
4.Bölüm-İlk tartı günü!
5.Bölüm-Erkekler Nasıl Tavlanır?
6.Bölüm-Hayatımın Fırsatı (!)
7.Bölüm-Spor Salonu
8.Bölüm-Berk şeysi
9.Bölüm-Tolga'nın Muzlu Pastası
10.Bölüm- Karşı komşum!
11.Bölüm-Öpücük
12.Bölüm-Pencere Vakası
13.Bölüm-Elbise
14.Bölüm-Zayıflama Hapı
15.Bölüm- Şömine Pikniği
16.Bölüm- Rakip Dergi
17.Bölüm-Korku
18.Bölüm-Totem
19.Bölüm- Vücut Kitle İndeksi
20.Bölüm-Gizemli Erkek Avcısı
21.Bölüm- Telefona Gelen Mesaj?
23.Bölüm-Bumerang
24.Bölüm-Kaplumbağa Çorbası
25.Bölüm- Seçil'e Sürpriz(!)
26.Bölüm-Six Pack
27.Bölüm- Sil Baştan
28.Bölüm- Tamam mı Devam mı?
29.Bölüm- Kar Küresi
30.Bölüm- Dağ Evi
31.Bölüm- Sevmiyorsun!
32. Bölüm- Külkedisi Projesi (www.kulkedisininzayiflamahikayesi.com)
33. Bölüm- GEA kim?
34. Bölüm- POL (Part 1)
34. Bölüm - POL (Part 2)
35. Bölüm- Külkedisi'nin Belası Kız kardeşler?
36.Bölüm- Berrak'ın Sırrı
37. Bölüm - Beş Hafta...
38. Bölüm- Sihirli Kitaplar Dükkanı'ndaki Adam?
39. Bölüm- Çarpışma
40. Bölüm- Üç Cadı
41. Bölüm - Külkedisi'nin Zayıflama Hikayesi
~ Çok Önemli Duyuru ~
42. Bölüm- Sevgililer Günü
BALO
!!!İstanbul İmza Günü& KZH Hiç Yayınlanmamış Bölümlerden Alıntılar!!!
KİTAP ÇIKTI !
CİLTLİ KİTAP
Tüyap İmza Günü! Gizemli Erkek Avcısı & Külkedisinin Zayıflama Hikayesi
Karakterlerle Röportaj
Gizemli Erkek Avcısı - 1.Bölüm Kitabın İlk Bölümü Yayınlandı. İyi Okumalar:)
Gizemli Erkek Avcısı- 2.BÖLÜM
Yeni Kitap - AV

22.Bölüm-Ateş

77.3K 4.4K 761
By AylemGngrd

NazlcanPehlivan ve kinvenefret adlı kullanıcılara ithafen❤

Fındıklı kurabiyeler aşkına!

Bu mesajda neydi böyle? Tabii o sırada ben mesaja aval aval bakarken, Bora Bey beklemekten sıkılmış olacak ki, hafif öksürünce kafamı zorla telefon ekranından kaldırıp, Bora Bey'e yöneldim.

"Bir sorun yok Öykü Hanım, sizde bir sorun var mı?" diyerek elimdeki telefonu işaret etti.

"Ah hayır hayır!" dedim ama evet kesinlikle bir sorun vardı!

"İçeri girebilir miyim?"

"İçeri? He, içeri evet tabii ki." diyerek kenara çekildim. Hayır yani, Bora Bey'in karşımda duran somut varlığına mı şok olayım yoksa aldığım mesaja mı? Bende insanım sonuçta!

Bora Bey ayakkabılarını bile çıkarmaya tenezzül etmeyip salonun ortasında durarak önce salonu-azcık dağınık olan salonu- inceledi sonra da bakışları şu üstümden çıkaramadığım köpekli pijamama doğru kaydı. Şu iş bir bitsin, kendime en güzelinden bir gecelik almayı kafama not ettim.

"Evin güzelmiş." dedi, en sevdiğim pembe-yeşil koltuğuma otururken.

Zorla "Teşekkür ederim." diye mırıldandım zira, içimde ki Bora Bey niye geldi ve koltuğumda oturuyor sorusunu bir türlü bastıramıyordum, he birde şu mesaj tabi! Beynim birazdan hata sinyali verip kendini kapatmasa iyi ederdi çünkü bu gece gerçekten ihtiyacım olacaktı. Her zaman ihtiyacım olacaktı da işte... Yine sapıttın sen Öykü, konuya dön bir istersen!

"Şimdi gecenin bu saatinde sana niye uğradığımı merak ediyor olmalısın." dedi gizemli bir şekilde gülerken. Tabii ki ediyorum, manyak mısınız Bora Bey? Diyemeyeceğim için, "Kötü bir şey yoktur umarım!" diyerek şöminenin karşısına kuruldum. Hiii, şömine! Şömine demek Gizemli Erkek Avcısı'nın kitabının lönk diye salonun ortasında duruyor olması demekti!

Ben o kitabımı nasıl yok edeceğimi düşünürken, Bora Bey konuşmaya başladı.

"Hayır, sadece şirketimin en umut vaat eden çalışanını ziyaret etmek istedim." dedi.

Vay be Gizemli Erkek Avcısı! diyerek önce gururla sonra tekrar korkuyla kitaba baktım. O kitabı şuan Bora Bey'in görmemesi için yiyebilirdim bile malum, zaten iki ay öncesine kadar dünyaları yemiş bir insandım...

"Teşekkür ederim." diyerek huzursuzca yerimde kıpırdandım. Bora Bey'in hem kitabı görmemesi için hemde şu telefonuma gelen mesaj sebebiyle hemen buradan ayrılması en doğru karar olacaktı.

Bora Bey dikkatle yüzüme bakarken, "Pardon." diyerek tekrar telefonda ki mesajı okudum.

-Gel. Tolga

Gel de ne demekti? Daha önemlisi neden gelmemi istiyordu? Ayrıca, emir cümlelerinden hiç hoşlanmazdım.

-Neden?

Mesajımı hızlıca yollayarak tüm dikkatimi Bora Bey'e çevirmeye çalıştım. Lanet olsun! Dikkatimi dağıtacak çok fazla etmen vardı!

"Üşümüyor musun sen bu evde?" dedi şömineye göz ucuyla bakarak.

"Yok, hiç üşümüyorum." dedim. Zaten az sonra herhalde heyecandan bayılacaktım. Yaaa o kitabı görürse, rezil olurdum ben!

"Çok başarılı sevgili çalışanımın üşüyüp, hasta olmasını istemem doğrusu.." diyerek ayağa kalktı ve şömineye doğru yöneldi.

Bir iki saniye yerimde kalakalsamda, o kitabı görmesine izin vermeye hiç niyetim yoktu.

"Yok." dedim panter gibi adamın üstüne atlayarak. Bora Bey şok olmuş bir ifadeyle bana bakarken, bir açıklama yapmamın gerekli olduğunu düşündüm. "Yok, siz zahmet etmeyin ben yakarım!"

"Ben yakarım Öykü Hanım ne zahmeti." diyince bu sefer Bora Bey'i o şömineden uzaklaştırmak için ne bahane arayacağımı düşünmekteydim. Yaklaşık beş saniyelik bir zamanım vardı, iki, bir...

"Ahhh!" diye acıyla kıvranarak kendimi koltuğuma attım. Bir yandan da göz ucuyla Bora Bey'e doğru bakmaktaydım. Hızlı adımlarla Bora Bey yanıma gelirken, zaferimden ötürü kendimi gülmemek için zor tutuyordum.

"Öykü, iyi misin?" diye gürleyen sesiyle üzerime eğildiğinde, bana yine sen diye hitap ettiği için, gerçekten baygınlık geçirmek üzereydim.

"Dişim!" dedim yüzümü ekşiterek. "Ağrıyor..."

Aferin Öykü... Sanki doğum sancısı çekiyormuş gibi önce kendini yerlere at, sonra gel dişim de... Ne yapayım? Yalan söylemek kanımda yoktu işte.

"Doktora gidelim istersen?"

Hee gidelimde, doktor dişleri süper bunun, sallıyor desin Bora'cığım.

"Yok, yok iyiyim ben ağrı kesici alırsam geçer, sorun yok."

"Peki, o zaman sen dinlen, bende kalkayım..." diyen Bora Bey'i kafamı sallayarak uğurladım. Hala baygınlık geçiriyormuş numarası yapıyordum ama dişim ağrırken neden bayıldığımı bende çözememiştim. İşler baya karıştı yani! Tamam Gizemli Erkek Avcısı, harikasın ona sözüm yok, her ne söylediysen yaptım ve Bora'yı gecenin bir vakti sayende evime kadar getirdim ama şimdide senin yüzünden kaçırıyorum!

Bora'nın arkasından cin gibi bakarken, birden bana dönünce ani bir hareketle baygınlık numarama geri döndüm ve sağ elimi alnıma yerleştirdim. İçimden çakmaması için sessizce dua ediyordum.

"Öykü?" diyen Bora Bey'e korkuyla baktım. "Yarın akşam benimle yemek yer misin?"

"Nee? Kimm? Ben mi?" diyerek ayağa fırladığımda, herşey için çok geçti. "Iı, şey bir anda kendimi iyi hissettimde. Tabii ki yarın olur, eh en iyisi ben uyuyayım artık." dedim. Daha fazla rezil olmadan şu adamı evden yollamalıydım!

"Yarın 8'de seni evden alırım." diyerek bembeyaz dişleriyle ölümcül bir gülüş yollayan Bora Bey, ben hala ona hülyalı bir şekilde bakarken kapıdan çıkıp gitmişti.

Bende, tatlı tatlı yatak odama gidip, Bora 'nın damatlığının beyaz mı yoksa siyah mı olmasına karar verirken....

Mesaj!

Koşarak telefonuma baktım. Hiç bir cevap vermemişti hatta aradığımda da açmamıştı. 'Gel.' kelimesine ne kadar sinirlensemde, gidip bakmaktan bir zarar gelmeyeceğini düşünerek anahtarımla telefonumu kaptığım gibi hızlı adımlarla Tolga'nın evine doğru ilerledim. Bora Bey meselesini sonra zaten detaylıca düşünecektim.

Kapıyı tıklattığımda kapı kendiliğinden hafif bir gıcırtıyla açıldı. Tamam sitede filan oturuyor olabiliriz ama buna güvenip kapıyı kilitlememek nedir? Bu Tolga'nın etrafta dolaşan sapık ruhlu katillerden haberi yoktu galiba...

İçeriye hızlıca bir göz gezdirsemde nafileydi çünkü karanlıktan hiç bir şey gözükmüyordu.

Korkuyla içeri bir kaç minik adım attım. Tanrım, hep böyle korku filmi sahneleri yaşamak zorunda mıyım? Bu hikayenin biraz komik olması gerekiyor, korkunç değil!

"Tolga!" diye içeri seslenirken, karşı taraftan ses gelmemesi çok zoruma gitmişti. Ne yani gel diye beni çağırıp sonra dışarı çıkıyor olamazdı değil mi?

Daha fazla panik yaşamamak adına telefonumdan Tolga'nın numarasını tuşlayarak, bir kaç saniye bekledim.

Ses çok yakınımdan geliyordu.

Adımlarımı büyüterek, telefonun çaldığı yere doğru ilerledim. Ve işte! Telefon yerde tam önümde duruyordu ama Tolga nerdeydi?

Önümde duran koltuktan hafif bir mırıldanma yükselince, Tolga'nın önümdeki koltukta yattığını anladım ve el yordamıyla gece lambasını bularak açtım.

Uyumuştu!

Bu nasıl bir saygısızlık diye düşünürken, Tolga'yı uyandırmak amacıyla alnına bir tane vurma yöntemini seçtim ve şak diye geçirdim. Geçirir geçirmez elim sanki sıcak bir fırına değmişçesine adeta alev almış ve refleks olarak elimi geri çekmiştim.

Tolga ateşler içerisinde yanıyordu!

*

Sevgili tatlı okuyucularım:) Facebook sayfası açıldı, ismi "Wattpad Aylem Güngördü" aşağıya yorum olarak linki bırakıyorum. Sohbetlerimizi ordan toplu bir şekilde yapabiliriz, böylece yeni bölüm ne zaman gibi duyuruları ordan takip edebilirsiniz. İnstagram sayfasınıda bir kez daha hatırlatayım. "Wattpadaylem"

Bu arada beni kişisel sosyal medya hesaplarımdan ekleyenler oluyor, bende tanımadığım için reddedebiliyorum bazen. O yüzden eklerken lütfen Wattpad'den arkadaşım olduğunuzu belirten bir mesaj atınız. Sevgiler A.

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 131K 94
Benim ismim Gül, ya da Rose. Geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kalmıştım. O iki adam hayatıma girdiğinde her şey tepetaklak oldu. Birisi bana aşık...
558K 14.6K 31
"Gece ve gündüz ebediyen yer değiştirecek." Küçüklüğünden beri bir kraliçe olmak için titizlikle yetiştirilen yirmi yaşındaki Celina'nın hayatı, kuz...
534K 24.7K 20
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...
648 296 15
Öfke insanın en katı düşmanıdır derler ,bu laf öylesine söylenmiş bi laf değil.Bir çok insan öfkesinin kurbanı olur.Bu seferki kurban oydu Bawer.Bawe...