Kamera Lensi

By themeadow

19K 1.7K 1K

Evren hergün insanlara beklemediği şeyleri vermekle meşgul. Hayat sürpirzlerle dolu lafı klişe ama doğru. Min... More

Hafıza Kartı
En Azından
Kafam Karışık
Yanıl ama Kaybetme ya da Canı Cehenneme
Birini Sevmek
Özel Bir İnsan
En Kısa Zamanda
İlk Kez Ama Son Değil
Seni Sonra Gözetlerim
Yakından Yani Bu Kadar Yakından
Sana Zaten Bir Kahve Ismarladım
Hem Soy İsmimi Hem Kahvemi Çalmış
Gelirken Yanımda Arkadaşta Getirebilir Miyim?
Seoul'den Incheon'a
Her Şey İçin Teşekkür Ederim
Gözlerindeki Milyonlarca Yıldızdan Biri Olsam
Başlangıç Noktası
Ölü Doğan Cümleler vs. Geride Kalan İnsanlar
Süt Mecburiyeti
Tek Noktadan Bütün Vücuda
Bana Daha Çok Yakışıyor
Kalbin Parmak İzleri
Kelebek Avı
Bunu Bana Değil Ona Söylemen Gerek
Hayal Ettiğim Gibi
Dökül Bakalım
Düzgünce Sorsan
Ters&Düz
Son ya da Değil
Mutlu Ol
Can You Make Me Scream (M)
Geçen Sene Bugün
Hayatın Teklifleri
Motor! Ekşın!
Mış Gibi Yapmak
Sonsuzluk ve Ötesine
Po-po Popolin
Susana Kadar Bekle
Senin Cümlelerin
Aşktı Bu
Sonrası

Tanışman Gereken Biri

274 28 47
By themeadow

Nefesi kesilip geri çekilince Kibum ne yapacağını şaşırdı bir an için kendisini ziyaret eden cesaret yüzünden yaptığı şeye kendisi bile inanamıyordu ve bu durumdan nasıl sıyrılacağını da bilmiyordu çünkü bu kez geçen defa olduğu gibi hızlıca eve girip saklanamazdı. Başını eğmişti ve kendi nefesini düzenlemeye çalışırken Minho'nun göğsünün tıpkı kendisi gibi hızlı olan inip kalkışını izliyordu. Bir şey söylemem gerek diye düşündü ama ne? O böyle düşünürken Minho sessizliği bozdu.

" Woah, vay canına Kibum senden böyle bir şey hayatta beklemezdim. Biri bana böyle öpüşeceğimizi ve bunu senin başlatacağını söyleseydi hayal kurduğunu söylerdim. Hayal demişken dudakların hayal ettiğimden çok daha yumuşak bütün yumuşak şeylerle doldurulmuş gibi sanki ve şu an her zamankinden daha pembeler. Tatlarına bayıldım hadi yine yapalım" deyip Kibum'un belindeki tutuşunu güçlendirdi aynı zamanda gözlerini kapatıp büzdüğü dudaklarını Kibum'a doğru uzattı. Biraz önceki gibi Kibum'un yumuşaklığı ile buluşacağını düşünürken kolunda hissettiği acı ile gözlerini açtı. Kibum koluna vurunca eti şak diye ses çıkarmıştı.

"Edepsiz" dedi Kibum Minho'nun kucağından hırsla kalkarken.
" Tadına bayılmışmış." diye söylendi üstünü başını düzeltmeye çalışırken.

Oturduğu yerde sırıtmaya başladı Minho şu an Kibum'un yanaklarını mıncırmamak için kendini tutuyordu. Yüzünde o sırıtan ifade ile konuşmaya başladı.

"Utandığın için böyle davranıyorsun değil mi hem dayanamayıp beni öptüğün için hemde söylediklerim yüzünden değil mi?" dedi ve sırıtması gülüşlere dönüşmüştü çünkü Kibum'un ayak ucundan saç tellerine kadar kızardığını görebiliyordu.

Kibum önce gözünün önüne dökülen saçları çekip çenesini yukarı kaldırdı Minho'nun yanıldığını göstermek zorundaydı.

" Hiçte bile! Ben senin başlattığın şeyi tamamlamaya çalışıyordum." dedi aklına gelen en mantıklı bahane ile ama bu Minho'nun daha da şiddetle gülmesine sebep oldu. O güldükçe Kibum huysuzca ayağını yere vuruyor, Kibum ayağını yere vurdukça Minho'nun daha çok gülesi geliyordu.

Minho Kibum'un öfkesini fark edip kendini tutmaya çalıştı ama o kadar gülmek isterken çokta kolay olmuyordu yapabildiği kadar düz Kibum'a bakmaya çalıştı. Sarı saçları herbir yöne dağılmış şekilli kaşları kıvrım kıvrım olmuştu. Ne kadar sevimli durduğunu görünce kıkırdamalarını tutamadı ve aniden Kibum da gülmeye başladı deyim yerindeyse kahkahalarını püskürtüyordu. Oldukları halin komik bir yanı yoktu ama komikti işte. Minho dayanamayıp Kibum'un elini yakalayıp kendine doğru çekti ve Kibum kendisine yeterince yaklaştığında kollarını beline doladı. Annesine sarılan çocuk gibi görünüyordu ve kafası güldükçe Kibum'un karnına sürtüyordu. Bir süre de böyle güldüler. Sonunda Kibum Minho'nun saçlarını karıştırıp

"Bu kadar yeter Froggy!" dedi.
Minho Kibum'u sarmayı bırakmadan boynunu olabildiğince geri atıp çenesini Kibum'un karnına dayadı. Yüzünde şaşkın bir gülümseme ile
Kibum'a doğru baktı.

" Froggy mi? " dedi sanki daha önce duymamış gibi.

" Evet, Froggy kurbağaya benziyorsun çünkü öyle birden aklıma geldi. "

" Öyle birden demek, bu Froggy öpünce prense dönüşen kurbağadan mı ? " diye sordu Minho ukala bir ifade ile.

" Yok bu öpünce çok başka bir şeye dönüştü. " dedi Kibum gözlerini kısarak.

Kibum'un cevabına söyleyecek birşey bulamayınca intikam için Kibum'un karnını ısırdı hafifçe Minho. Kibum şaşkınlıkla ağzını açıp Minho'nun hareketine mantıklı bir cevap arıyordu ki Minho önce beline sarılmayı bıraktı sonra koltukta doğrulup mutfağa doğru yol almaya başladı.

" Bu biraz önce koluma vurduğun içindi Bummie. " dedi ilerlerken bir kez daha Kibum'u cevapsız bırakmayı başarmıştı.

Kibum'un getirdiği yemekleri yiyip video oyunu oynadılar. Sonra film izlemeye karar verdiler. Minho filmi seçerken Kibum'un filmin yanında yiyecekleri atıştırmalıkları ayarlıyordu. Minho iki film arasında kararsız kalınca fikrini almak için Kibum'un yanına gitti ama mutfak kapısının önünde durdu herşey onun için. Yaslanıp önünde duran ömrü boyunca unutmayacağı sahneyi izledi sessizce. Kibum hayatındaydı,kalbindeydi, evindeydi,mutfağındaydı, onun kıyafetleri içindeydi ve sanki hep oradaymış gibi görünüyordu sanki Kibum bütün bunların hep bir parçasıymış gibi. Tabağa uzanmak için parmak ucuna kalkışını izledi Minho Kibum'un, Kibum'un bütün bunlara ulaşmasını seyretti ve kendisi bile farkında olmadan döküldü dudaklarından kelimeler.

" Bu gece burada kal. " dedi Minho kapıdan ayrılıp Kibum'a yaklaşırken

Minho'nun orada olduğunu bilmediği için irkildi Kibum. " Orada olduğunu bilmiyordum beni korkuttun. " dedi işini yapmaya devam ederken.

" Gitme, benimle kal bu gece" diye tekrar etti Minho isteğini.

Kibum eline bir bardak tutuşturdu Minho'nun başka bir bardağı ve tabağı kendi eline aldı. Minho bir cevap bekliyordu ama o atıştırmalık şeyler ile ilgileniyordu. Hafifçe gülümseyip kafa salladı.

" Pekâlâ Choi, bugünlük senin dediğin gibi olsun. "

Film bitip gerçekten yatma vakti geldiğinde Minho gerildiğini hissetti Kibum kendisine istediğini yapma yetkisi vermişti de acaba bu bir yatağı paylaşmayı da kapsar mıydı? Uykum geldi dedi Kibum esnedikten sonra Minho arkası dönük olsada gözlerini ovuşturduğunu tahmin edebiliyordu. Son parça bulaşığı da yıkayıp ellerini kuruladı Kibum masaya oturmuş onu izlerken.

" O zaman bizde yatağını hazırlayalım" dedi Minho ve Kibum'un kendisini takip etmesini işaret etti.

Yedek yastığına temiz kılıflarından geçirip düzeltti ve Kibum için hazır hale getirdi.

"Tada, Choi Minho iyi uykular diler efendim yatağınız uymanız için hazır hale getirildi." dedi Minho kollarını açıp sesini tok çıkartarak.
Kibum haline uykulu kıkırdayıp yatağa oturdu ve sordu.

" Peki Choi Minho nerede uyuyacak? "

" Bir yastık bir battaniye tamam benim için kanepe eşlik edecek bize. " dedi Minho eşyalarını hazırlarken.

" Burada uyuyabilirsin." dedi Kibum küçük bir sesle.

" A yok hayır ben kanepede uyurum sen dert e-"

" Benimle birlikte" diye böldü Kibum Minho'nun konuşmasını.

" Gerçekten mi? Ciddi misin?" diye sordu Minho inanamayarak. Kibum yeniden gözlerini oluştururken başını salladı. Büyük bir mutluluk ile yatağa gelip Kibum ile birlikte yatağına yerleşti Minho. Kibum ile birlikte uyuyacağı gerçeğine inanamıyordu. Yüzünü Kibum'a dönüp uyuyasaya kadar onu izlemeyi planlıyordu ve Incheon'da olduğu gibi Kibum'un arkasına dönmemesini umuyordu ki daha iyi bir şey oldu. Kibum kendisine yanaşıp burnu ile omuzuna sürtünüp mırıldandı ve hemen ardından uykuya daldı.

" İyi geceler Choi. "

Minho sanki tüm sevgisi gözlerinden çıkacakmış gibi Kibum'a bakıp gülümsedi.

" Sana da iyi geceler Bummie. "

Uykusundan sanki her nefeste içine çekiyormuş gibi hissettiği bir koku yüzünden uyandı Minho ama kokunun ne olduğunu bulmak için gözlerini açma zahmetine girmedi. Çok tanıdık bir kokuydu bu sanki hayatı boyunca soluduğu koku gibi. Koku her neyse meyve gibi koktuğu kesindi. Çilek? Belki. Şeftali, mango. . Minho gerçekten bu meyveler arasındaki farkı söyleyemezdi.

Elini yatağın öbür tarafına attığında sıcak yumuşak bir şeye değdi avuç içi. Birden dün gece olanların bir rüya olmadığını her anını bizzat yaşadığı aklına geldi ve hızla gözlerini açıp yatağın öbür tarafına döndü.

Kibum oradaydı bağdaş kurmuş bir şekilde sırtını yatak başlığına dayanmış oturuyordu kucağında ise en son okumaya başladığı kitabı tutuyordu o hayran olduğu uzun şekilli parmakları. Saçları olabilecek en dağınık ama en güzel hali ile yansıyan güneş ışıklarını topluyordu içine. O Kibum'a böyle hayran hayran bakarken Kibum'un yüzünde çok sıradan bir ifade vardı. Yatakta doğrulup başını Kibum'un boynunun omzu ile buluştuğu yere koyup mırıldandı.

" Hala buradasın. " dedi sesi uykulu ve boğuk çıkıyordu.

Kibum cevap vermek yerine Minho'nun yüzünü görmek için geri çekildi. Gözleri buluştuğunda yeniden tekrarladı Minho.

" Gitmemişsin, hala buradasın. " elini kaldırıp Kibum'un yanağına koydu kusursuz cildini okşamaya başladı.

" Gitse miydim yani?" dedi Kibum Minho'nun ne demeye çalıştığını anlayamıyordu.

" Gideceğini düşünmüştüm" dedi Minho " Ama öyle olmadı."

Kibum yine utanmıştı bir yataktalardı Minho dünyadaki en değerli şeymiş gibi yanağını okşuyordu ve o büyük gözleri kendinden daha da büyük anlamlarda bakıyordu. Genelde yaptığı gibi yine utandığını saklamaya çalıştı. Nazikçe Minho'nun elini çekip konuşmaya başladı.

" Söylediğin tüm bu şeylerin ne kadar utandırıcı olduğunu farkında mısın? Hiç utanman yok mu senin? " sesi sinirliymiş gibi çıkıyordu ama yine de dudaklarının yukarı doğru kıvrılmasını engelleyemedi Kibum.

" Seni sevdiğimi söylesem yine de utanır mıydın? " dedi Minho keyifle Kibum hiçbir şey söyleyemedi ve bu Minho'ya istediği cevabı veriyordu. Kıkırdayıp hafifçe Kibum'un yanağını sıktı.

" Biraz daha uyuyalım." dedi Kibum'u daha fazla zorlamamak için.

" Uyuyamayız gitmemiz gereken bir yer var. " dedi Kibum kesin bir tonda Minho merakla iyice doğrulup Kibum gibi oturdu yatakta.

" Öyle mi? Neresiymiş orası? " diye sordu.

" Bugün yanımda olman gerek, seni onunla tanıştırmalıyım." dedi Kibum sesi alçalırken Minho daha fazla sormadı kiminle tanışacağını biliyordu çünkü.

Diğer insanların cenazeleri içinde bir süre ilerledikten sonra birinin önünde durdu Kibum Minho birkaç adım geride onu takip ediyordu.

" Merhaba hyung! " dedi Kibum elini sallayacakmış gibi kaldırarak. " Senden sonra zamanın asla geçmeyeceğini düşündüm ama bak bugün bir yıl oldu. Ziyaretine gelmem bir yıl sürdüğü için özür dilerim. " dedi Kibum ve Minho Kibum'u yalnız bırakmak için bir süreliğine uzaklaşacaktı ki Kibum elini tutup kalmasını sağladı.

" Burada olmamı sağlayan da burada şimdi benimle olanda Minho, hyung. Açıkçası o olmasaydı şu an geçen yıl bugünü düşünüp kendime acı çektirirdim. Aslında Minho olmasaydı her gün o günü düşünüp kendime acı çektirirdim. " dedi Kibum ve Minho desteğini belli edercesine elini sıktı.

" Bana senden sonra yaşamaya değer hisler olduğunu gösteren o hyung Minho o yüzden bende bu günü acıyla yasını tutmaktansa onu buraya getirip seninle tanıştırmak istedim. " dedi Kibum gülümsemeye çalışarak.

" Merhaba Seungbum hyung. " dedi Minho tereddüt ile gözü Kibum daydı.
" Daha önce Kibum'un hayatına girmiş olmayı ve seninle zaman geçirmeyi gerçekten çok isterdim. " dedi duruma alışarak biraz daha rahatlamıştı.

" Seni gerçekten tanıma fırsatı bulamamış olabilirim ama sana hayran olduğumu belirtmek isterim çünkü Kibum bana senden bahsettiği zaman yani senin Kibum'a olan sevginden bahsettiği zaman ben Kibum'a ne hissediyorsam, senin benim Kibum'da eşsiz bulduğum ne varsa hepsini seninde eşsiz bulduğunu görmek iyi hisettirmişti. Seungbum hyung, sana asla onu ağlatmayacağıma söz veremem çünkü kardeşin biraz sulu gözlü herşeye ağlayabiliyor ama onu ağlatan her ne ise o şey olmayacağıma söz verebilirim. " dedi Minho emin bir ses ile yanda Kibum burnunu çekti gözleri yine dolmuştu. Yüzünü işaret edip konuşmaya başladı Kibum.

" Bak işte bunun sebebi sensin." dedi Kibum sonrasında sarılmayı isteyen bir çocuk gibi kollarını açtı.

Minho hiç vakit kaybetmeden doladı kollarını Kibum'a ve saçlarını öptü defalarca.

" İyi misin?" diye fısıldadı Minho sarılmayı bırakmadan.

" Sen olduğun sürece iyiyim. " dedi Kibum daha da sıkı sarılırken.

Daha da iyi olacaklardı böyle sevdikleri sürece herşey iyi olacaktı.

Continue Reading

You'll Also Like

237K 22.4K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
43.3K 4.8K 27
Sadece seni hissedebildiğimi biliyorsun. Beni aydınlat, baştan çıkar, bana her şeyini ver. Çünkü biliyorsun, sadece seni hissedebiliyorum... #Onlyica...
5.1K 518 20
"Bu yüzden lütfen, Yeosang, sana çektirdiğim acıların intikamını alma benden. Çünkü ben senin kadar güçlü değilim." ✎ R.
19.4K 1.8K 20
winmetawin; tamam anladık çok güzel giden bir ilişkin var hatta dünyada ki en güzel ilişki de senin ama söyler misin kız arkadaşına artık gelmesin? ...