Kar Tanem

By Tardela

142K 9.3K 7.4K

"Muhammet abi..." Arkamı döndüğümde kız kardeşlerimin can dostu Rumeysa'yı gördüm. Gözlerini kaçırıp tekrar b... More

❄️ Tanıtım ❄️
1 ❄️ Rumeysa
2 ❄️ Uzak
3 ❄️ Genç bir adam
4 ❄️ Kafası karışık
5 ❄️ Niyet
6 ❄️ Aile
7 ❄️ Beklemek
8 ❄️ Gözyaşı
9 ❄️ Mutlu
10 ❄️ Söz
11 ❄️ Rumeysa'm
12 ❄️ Sevgi
13 ❄️ Utanmak
14 ❄️ Yalnız
15 ❄️ Hoş geldin
16❄️Korkuyorum
17 ❄️ Hasta
18 ❄️ Nişanlı
19 ❄️ Evli
20 ❄️ Sevgili karım
21 ❄️ Delisin
22 ❄️ Tatlı Kahvaltı
23 ❄️ Üzülmek
24 ❄️ Sadece sen
25 ❄️ Çaresiz
26 ❄️ Yok
27 ❄️ Zaman
28 ❄️ Çok güzelsin
29 ❄️ Birlikte
30 ❄️ Benzemek
31 ❄️ Seni seviyorum
32 ❄️ İstiyorum
33 ❄️ Çilek gibi
34 ❄️ Ruhsuz bir beden
35 ❄️ Güzelim
36 ❄️ Kıskanmak
37 ❄️ Doğum günü
38 ❄️ Merhamet
39 ❄️ Çekirdek
40 ❄️ Çağlar
41 ❄️ Seviyorum
42 ❄️ Arkadaş
43 ❄️ Çöpçatan
44 ❄️ Kavga
45 ❄️ Deli sevgilim
46 ❄️ Şükür
47 ❄️ Hurma
48 ❄️ Kocaman aile
49 ❄️ Heyecan
50 ❄️ Hayal
51 ❄️ Anne
52 ❄️ Babaanne
53 ❄️ Ayşegül bebek
54 ❄️ Torun
55 ❄️ Dünür
56 ❄️ Yaşama sevinci
57 ❄️ Alışmak
58 ❄️ Tutku
59 ❄️ Çekirdek aile
60 ❄️ Ramazan Ayı
61 ❄️ En mutlu gün
62 ❄️ Baba
63 ❄️ Mavi
64 ❄️ Doktor Bey
65 ❄️ Bırakma beni
66 ❄️ Şifa
67 ❄️ Destek
68 ❄️ Yakışmak
69 ❄️ Mücahit
70 ❄️ Deliyim
71 ❄️ Güzel günler
72 ❄️ Kıskanırım
73 ❄️ Lale
74 ❄️ Kavuşmak
75 ❄️ Güzel adam
76 ❄️ İstanbul
78 ❄️ Teslim
❄️ Son ❄️

77 ❄️ Hediye

552 55 168
By Tardela

Selamün aleyküm :)

Nasılsınız?

Bölüme geçelim. İyi okumalar 🤍

Temsili geçmişten Rumeysa ile tatlı kızı 🌸

(Var bi hayalimiz :') )

Rumeysa Can YURTOĞLU 

"Torununun karısı da pek güzelmiş, Fidan."

Renkli gözlü kadın geldiğinden beri gözlerini benden ayırmadı. Kötü enerji alıyorum bu kadından. Gözlerim babaanneme gittiğinde memnuniyetsiz bakışları dikkatimi çekti.

"Ben seni çağırmadım. Nerden duydun da geldin. Sevmiyorum seni." dedi babaannem çatık kaşlarıyla. Kadınlar arasında fısıldaşmalar oldu. Kimisi gülüyordu. Şaşkınlığımı gizlemeye çalıştım. Kim ki bu kadın?

"Komşu değil miyiz Fidan? Ayıp oluyor herkesin içinde-"

"Çek o gözlerini küçük gelinimden. Nazar salıyorsun. Fıldır fıldır gözlerinle... Ye önündekileri, düzgünce otur." 

Sebepsizce esneme geldi bana. İçimden okumaya başladım. Kadınlar gelmeden bir şey yoktu. Baş ağrısına esneme eklendi.

"Gülnur'a benziyor bu kız. Adın neydi yavrum senin?"

Esmer tenli kadın dikti gözlerini bana. Babaannem üç-dört tane arkadaşım var demişti. Burda yaklaşık on kişi var. 

"Adım, Rumeysa." dediğimde Büşra civeleği atıldı. Bu niye geldiyse?

"Bir tane çocuğun mu var?"

Başımı yanımda oturan kızıma çevirdim. Usluca tabağındaki yemeklerden yiyordu. Dudaklarımı aralayacağım vakit Ayşegül konuşmaya başladı.

"Benim ikiz kardeşlerim var. Üç taneyiz. Babam dedi ki çok kardeş iyiymiş." deyip heyecanla bana döndü. Ortamdaki sessizlikle sıcakladığımı hissettim. "Anne on tane kardeşim olsun mu?"

Tatlılığına mı gülsem, söylediklerine mi şaşırsam bilemedim. Babaannemin gür kahkahasıyla kadınlar gülmeye başladı. Önüme döndüm. Büşra civeleği kötü kötü bana bakıyordu. Yüzü sirke satıyor. Yerimde kıpırdandım umursamazca. Kadınların keyfi yerinde, babaannemin dediği gibi gözleri fıldır fıldır.

"Çocuğa cevap vermeyecek misin gelin?" dedi civelek bir kadın. Bu ortamda kızımın olmasını istemezdim. Kardeşleri gibi uyumuyor eskisi kadar. Büyüdü artık.

"Allah nasip ederse neden olmasın. Çok isterim." dedim ciddiyetle. Kaşları şaşkınlıkla havalandı. Gözlerimi kızıma çevirdiğimde gülümsüyordu. 

"Maşallah, Fidan. Torununla karşılaştım bugün. Çocukluğunda pek tatlıydı. Şimdi kocaman delikanlı olmuş. Babasına benziyor. Yakışıklı, efendi... Allah olmayanlara da versin." dedi babaannemin karşı komşusu. İyi birine benziyor. Büşra civeleği, anneannesi gibi değil.

"Sağ ol, komşum." deyip bana döndü babaannem. Gururlanıyor. Dizimin üzerindeki elimi tuttu. "Bayram şekerimi pek sever torunum. Karısına düşkündür. Beşten önce gelmeyin eve dedim ama gelirse şaşırmayın hanımlar."

Salonda yükselen gülüşmelerle önüme döndüm. Kuduruk babannem iş başında.

"Keşke yıllar önce yolum düşseydi Ankara'ya." dedi zayıf olan. Gözleri bendeydi. "Kızımın oğluna böyle bir kız arıyorum. Rumeysa gelinim olsun isterdim. Bu kızı dul olsa bile alırım torunuma."

Kaşlarımı çatıp babaanneme döndüm. Tepkisine bakmaya kalmadan ağzını açtı babaannem.

"Tığ Raziye..." dedi çatık kaşlarıyla. "Evimde böyle konuşmalar sevmem. Bayramlık ağzımı açtırtma, yediğini yedin, çık evimden!"

Sessizlik bıçak gibi kesti. Başımı dalgınca çevirdiğimde Büşra civeleği dikkatimi çekti. Ağzına kısır tıkıştırırken pis pis sırıtıyordu. Ben sana yapacağımı biliyorum.

Babaannemin elini bıraktığımda telaşla bana döndü babannem. "Babaanne ben birazdan geliyorum." dedim gülümseyerek. Başını salladı. Kızıma döndüm. Kucağındaki tabağı alıp elinden tuttum. "Tatlı kızım hadi mutfağa geçelim. Meyve suyun bitmiş. Dolduralım."

Küçük eliyle bardağını alıp heyecanla koltuktan indi. Salondan çıktım kızımla. Umarım Ayşegül'ün aklında kalmamıştır son denilenler. Çağlar duyarsa tepkisini tahmin bile etmek istemiyorum. 

Mutfağa geçtiğimizde tabağı masanın üzerine bırakıp kızımı sandalyeye oturttum. Bardağına yeni sıktığım meyve suyunu doldurdum. Yanına oturdum sonra. Gözleri mutfak kapısındaydı. 

"Anne burda mı kalacağız?"

"Seninle bir şey konuşmam lazım, kızım. Bunun için buraya geldik." dedim ciddiyetle. Pür dikkat beni dinlemeye başladı. "Tanımadığımız insanlarla yakın olmamalıyız. Ben ve baban gibi değil onlar. Çünkü tanımıyoruz-"

"Anne dul ne demek?"

Derin nefes alıp verdim. Dudaklarımı aralayacağım vakit zil sesiyle duraksadım. Kim geldi ki?

"Otur kızım sen burada. Ben kapıya bakacağım tamam mı?" deyip yerimden kalktım. "Tamam, anne." cevabını aldığımda koşar adım mutfaktan çıktım. Dış kapıya yaklaştığımda salonda Büşra civeleğinin sesini duydum.

"Fidan Teyze ben açıyım-"

"Gelinim açar, otur oturduğun yerde." diyerek sözünü kesti babannem. Yolacağım kesin ben!

Kapıyı araladığımda kocamın gülen yüzüyle karşılaştım. Kasılan damarlarım yavaş yavaş gevşerken sesini duydum. Sana ihtiyacım varmış, Çağlar'ım.

"Güzelim iyi misin sen?"

Ayakkabılarını çıkartıp içeriye geçti hemen. Kollarını belime sardığında kokusunu daha yakından hissettim. Kollarımı boynuna sardım özlemle. 

"Hoş geldin, sevgilim. Biraz başım ağrıyor sadece. Dedem nerede?" dediğimde kollarını gevşetti. Başımı kaldırdığımda göz göze geldik. Dudaklarını alnıma bastırıp kaldı orda. Kollarını sıklaştırdı. Gözlerimi kapattım. Seni seviyorum.

Dudaklarını yavaşça alnımdan ayırdığında gözlerimi araladım. Yanağıma uzanıp öptü şefkatle. "Dedem Saatçi Ersin dedenin yanında. Aklım sende kaldı, göresim geldi seni." dedi fısıltıyla. Salondan gelen sesler ruhumu daraltıyor. Elimi yanağına getirip okşadım. Gözlerini yüzümde gezdirdi güzel bakışlarıyla. Dudakları kıpırdıyordu. Aklıma gelenle gülümsedim. Çok iyi geliyorsun bana.

"Ortam Ayşegül'e göre değil, Çağlar. Kızımızı alıp parka götürür müsün? Sonra dedemi de alıp gelirsiniz." dedim beklentili hâlde. Gülümsedi. 

"Tamam, güzelim. Dikkat et kendine." deyip kalan yanağımı öptü büyükçe. Dudaklarımın arasından kaçan kıkırtıma engel olamadım. Kollarını belimden ayırdığında elimi yanağından çektim. Sonra elleriyle yüzümü kavradı. Bakışları beni heyecanlandırırken yaklaşıp öptü şefkatle. Gözlerimi kapattım. Yavaşça benden ayrıldığında gözlerimi araladım. Göz göze geldik. İç çekti. "Ayşegül mutfakta." dedim fısıltıyla. Tekrar öpüp  istemeyerek ayırdı ellerini benden. Mutfağa doğru ilerlediğinde arkasından izleyedurdum. 

"Bayram şekerim, kim geldi?"

Başımı çevirdim. Babannem yanıma geldi düşünceli hâlde. Gülümsedim.

"Çağlar geldi, babaanne. Dedem, Saatçi Ersin dedenin yanındaymış. Ayşegül'ü parka götürmesini istedim. Mutfağa geçti."

"İyi yapmışsın, bayram şekerim. Sen bir kötü oldun. Ben beş olmadan yollarım içerideki karıları. Duyan gelmiş, duyan gelmiş. Tepemin tasını arttırıyorlar. Torunum çıksın, yollarım içeridekileri." deyip yanaklarımı sıktı babannem. Kıyamıyordu bana. Gülümseyiverdim.

"Çilek dudaklım biz çıkıyoruz." 

Başımı çevirdim. Ayşegül'ü kucağına almış. Gözlerini benden çekip babanneme döndü kendini toparlayarak. Dudağımı ısırıp babanneme döndüm. Muzurca gülüyor.

"Karını görmeye mi geldin torunum?" dedi babaannem sırıtarak. Gözlerimi kocama çevirdim. Ayşegül kıkırdıyor.

"Evet, babaanne. Kızımı..." Ayşegül'ün yanağından öptü. "Parka götüreceğim. Sonra dedemle birlikte geleceğiz."

Ayşegül'ün ayakkabılarını çıkartırken babaannemin sesini duydum.

"Kuduruk oğlan... Karımı öpmeye geldim demiyor da."

Gözlerimi Çağlar'a çevirdiğimde bana baktığını fark ettim. Bana göz kırpıp babaanneme döndü. Deli.

"Biz çıkıyoruz, babaanne. Dedem haricinde bir isteğin var mı?"

"Tü!" diye atıldı babannem. Gülmemek için zor tuttum kendimi. Çağlar gülerken kızım da babasıyla birlikte gülmeye başladı. Babannem de pek kuduruk. Naz yapıyor.

"Allah'a emanet ol, karıcığım." deyip yanağımdan öptü Çağlar. Kızım da diğer yanağımdan öptüğünde güldüm. Elini belime yerleştirip okşadı. Alnıma küçük bir öpücük bırakıp ayrıldı benden. Babaanneme döndüğünde gördüğüm kişiyle kaşlarımı çattım. 

"Hoş geldin, Muhammet Çağlar. Yüzünü gören cennetlik." dedi cilveyle. Çağlar cevap vermeden babaannemin alnından öpüp sırtını sıvazladı. 

"Allah'a emanet ol, babaanne. Bir ihtiyacınız olursa ararsınız." dediğinde babannem memnun oldu. Çağlar bana döndüğünde gözlerimi Büşra civeleğinden çektim. Demek ki Çağlar bu civeleğin ilgisinden haberdar ki konuşmadı bile. 

Ayşegül'ün ayakkabılarını elimden alıp gözlerime baktı. Sakin olamıyorum. Ben bugün yolacağım o kızı!

"En güzele emanetsin, sevgilim." dedim sakin durmaya çabalayarak. Derin bakışları heyecanlandıramadı bile beni. Gözlerini dudaklarıma çevirdiğinde nazlanarak kapıyı açtım. Ayşegül kısa kollarını babasının boynuna sardı. Çağlar gözlerini ayırmadı benden. Dışarı çıkması için gözlerimle işaret ettim. İç çekerek çıktı dışarı. Arkasından kapıyı kapattım. Önüme döndüğümde babaannem bana küçük bir bakış atıp içeriye geçti. Büşra civeleği içeriye geçmek için hareketlendiğinde atıldım.

"Büşra mıydı adın?" dedim ciddiyetle. Bana döndü. Yanına yaklaştım.

"Evet, Büşra. Ben Muhammet Çağlar'ın çocukluğunu bile biliyorum. Birlikte oyunlar oynamıştık." dedi rahat tavırda. Hızla kolunu kavradım. İrkildi. "Ne yapıyorsun sen?!"

"Bir kere daha o ağzını açarsan mahvederim seni! O kocama bakan gözlerini oyarım. Kendini akıllı mı zannettin yelloz!"

"Yarım yamalak vücudunla Muhammet Çağlar nasıl yanında duruyor anlamıyorum-"

Tokat attım. Başı yanına düşerken kocaman açtığı gözleriyle bana bakmaya başladı. Sinirle soluyorum.

"Terbiyesiz, ahlaksız! Bir kendine bak sen! Acınacak hâldesin! Allah seni ve senin gibileri bildiği gibi yapsın. Utanmaz!"

Yazmasının altından saçını tutup ittim duvara doğru. Duvara çarpıp düştü. Yüzüme bakamadı bile. Üzerime çeki düzen verip salona geçtim. 

___

Yüzümde hissettiğim hareketlilikle gözlerimi aralamaya başladım. Eli yanağımı sarıyorken yüzümün her bir zerresini öpüyordu. Aklıma gelenle yerimde kıpırdandım. Misafirler gittikten sonra baş ağrıma dayanamayıp ikizlerimin yanına geçmiştim. Uyuyakalmışım. 

"Çocuklar babaannemle dedemin yanında." dedi güzel bakışlarıyla. Kendimi iyi hissettim. Elimi boynuna sardığımda yaklaşıp öpmeye başladı tutkuyla. Dokunuşları, öpüşü ruhumu gülümsetiyor. Ben onun varlığına şükrediyorum. 

Birbirimizden ayrıldığımızda elini saçlarıma daldırıp iç çekti. Bakışlarında tuhaflık sezdim. 

"Altın günü istemiyorum." dediğinde kaşları çatıldı. "Ayşegül demese bilemeyeceğim."

Aklıma gelenle yutkundum. Kızım bana dul ne demek diye sormuştu. Of...

"Daha iyi misin çilek dudaklım?" dedi sonra. Sakin durmaya çabaladığını anladım. Elimi yanağına getirip okşadığımda yaklaştı bana. Aramızdaki yakınlık iyi hissettiriyor beni. 

"İyiyim, Çağlar'ım. Ben evimizi özledim." dediğimde gözlerim yaşardı birdenbire. Anlayamadım. Geçmişi yaşıyordum sanki. Hasta hissettim kendimi. O kötü kokulu hastanenin içindeyim. Kötü bakışlar ve konuşmalar. Hemşirelerin konuşmaları çınladı kulaklarımda. 

İki ay önce kaza geçirmiş bu kız. Bugün de hamile olduğunu öğrendi. Kazada kolunu ve hafızasını kaybetmiş. Helal olsun valla. Normalde böyle bir şey yaşayan insan eşinden uzak durur. Çocuk bile yapmışlar.

Eşini görmedin mi? Manken gibi. Ben olsam bende uzak tutmazdım yanından. Benim anlamadığım kızın bir albenisi de yok. Ne bulmuş bu kızda? Kolunu kaybetmiş bir kızda ne bulduysa-

Sevmiş işte. Yazık kıza. Konuşma böyle.

"Güzelim-"

"İyiyim ben Çağlar..." dediğimde yanaklarımdan yaşlar süzüldü hızla. Ne oluyor bana? Üzerimden kalktığında elini tutmakta geciktim. O günleri hatırlamış gibi üzerindeki tişörtü tek seferde çıkartıp yanıma uzandı. Beni kolları arasına alıp sarıldığında ağlamaya başladım. Canım yanıyor, Allahım. Ben iyiydim. Her şey geçmişti. Güçlüydüm ben.

"Ben yarım değilim." dedim ağlayışlarım arasından. "Benim kocam var, çocuklarım var. Anne oldum ben."

"Rumeysa-"

"Bırakma beni." deyip başımı kaldırdım göğsünden. Yerinde doğrulup başımı yastığa getirdi. Yüzümü kavrayıp gözyaşlarımı sildi. Kollarımı beline sardım. Ağlayışlarım dinginleşirken hüzünle bakan gözlerine takılı kaldım. Sonra çocuklarım geldi aklıma. Korktum. Beni böyle görmelerinden korktum. "Çocuklarım... Çocuklarım görmesin böyle beni. Ben... Ben özür dilerim, Çağlar. Ben-"

Üzerimden kalktığında tedirgin oldum. Kapıya doğru ilerledi. Ellerim titriyor. Kapıyı kilitlediğinde yatakta doğruldum. Başım döndü bir anda. Tutunacak yer ararken bedenime sarılan kollarla gözlerimi araladım. Beni göğsüne çekip sarıldı. Titreyen elimi omzuna sardım. Başımı taşıyamıyorum sanki. 

Elim boynuna uzanırken zorlukla gözlerimi araladım. Dudakları kıpırdıyordu. Başımı boynuna gömüp kolumu sardım boynuna. Saçlarımdan öptü. Rahatlamış hissediyorum kendimi. Kaslarım gevşiyor. Boynuna küçük bir öpücük bıraktığımda esnerken güldü. Dudaklarımda gülümseme belirdi o an. Çağlar sürekli esniyordu. Nazar mı değdi bana? Sanki her şey üst üste geldi.

Vücudum gitgide hafiflerken elleri hırkama uzandı. Başımı kaldırdım. Dizlerinin üzerinde oturuyorum. Hırkamı çıkardı. Kollarım açıkta kalırken gözlerim sağ koluma gitti. Kaza anı geldi aklıma. Uzun sürmese de hafızamda, canımın çok acıdığını hatırlıyorum.

"Aklımdan geçenleri bir bilsen..."

Başımı kaldırdım dalgınca. Derin bakışları ile kalp atışlarımı hissettim. Sırıtıyor karşımda.

"Ne geçiyor?" deyip burnumu çekiverdim. Gülerek sağ elimi tuttu. Protez kolumu çıkarırken izledim onu. Çok hoş gülümsüyor.

"Yarın Yusufgile gideriz. Sonra evimize..."

Heyecanlandım. Protez kolumu yatağın üzerine bıraktı. Kollarını belime yerleştirip başını kaldırdırdığında göz göze geldik. İçimden geçeni söyledim.

"Seninle baş başa kalmayı seviyorum."

Eli elbisemin fermuarına uzandı. Bakışları güvende hissettiriyor beni. Fermuarı indirdi. Elbisemin iplerini omuzlarımdan düşürdüğünde kolları arasında buldum kendimi. Yataktan indik. Elbisem üzerimden kayıp düşerken aynaya döndürdü yüzümü. İç çamaşırlarımla duruyorum. Arkamdan elini karnıma sarıp sağ omzumdan öptü koklayarak. Kalp atışlarımı hissediyorum. Başını kaldırdığında aynada göz göze geldik. Dudaklarında beliren gülümsemeye tutundum.

"Baksana şu güzelliğine. Ben her gün bu güzelliğini görmek için can atıyorum." deyip iç çekti. Gözlerimi aynadaki yansımama çevirdim. Hamileliğimde aldığım kiloları verdiğim geldi aklıma. Haftasonları Çağlar ile yürüyüşe çıkıyorduk. Kilo, sağlıklı yaşamımı etkiliyordu. Şimdi çok şükür formumdayım. Dördüncü çocuğu istiyoruz. Bunun için de kilo verdim. 

Gözlerim sağ koluma gitti. Protez kolumu çıkardı, Çağlar. Ben seviyorum kolumu. Şükrediyorum rabbime. Üzülüyorum ama ben seviyorum kolumu. Sadece ben kendimi kötü hissettim. Geçmiş aklıma geldi, canım acıdı.

Gözlerimi yüzüme çevirdim. Ağlamaktan yüzüm kızarmış ve şişmiş. Gözlerim, burnum, dudaklarım... Çirkin geldim gözüme. Çağlar da gördü beni.

"Ben senin kocanım..."

Gözlerimi aynada alel acele yüzüne çevirdim. Derin bakışları heyecanlandırıyor beni. Omuzları dik ve gururluydu. Önüme geçip yüzünü döndü bana. Gözlerim aynadaki yansımama gidip gelirken elini belime yerleştirip kendine doğru çekti beni. Gözlerini ayırmadı yüzümden. Dişlerim dudaklarıma doğru uzanırken tekrar sesini duydum.

"Sadece bu dünyada kocan olarak kalmak istemiyorum, Rumeysa. Ahirette de bir arada olalım. Rabbimden seni istemeye yüzüm olsun."

"Çağlar bende istiyorum seni." dedim yaşaran gözlerimle. Duygulanıyorum. "Rabbim hayırlı, uzun ömürler nasip etsin bize. Çocuklarımızın mürüvvetlerini de görelim... Ben senden önce genç yaşta ölümü düşünür ve isterdim ama şimdi seninle uzun yıllar yaşamak istiyorum. Senin acını görmeyim diye dualar ediyorum. Aynı zamanda rabbimize kavuşalım istiyorum. Ben..."

Kollarını sardı bedenime. Elim saçlarına uzanırken burnumu çektim. Ben çok korkuyorum.

"Ölüm, hak biliyorum. Ben korkuyorum, Çağlar. Ameliyathane kapısının önünde beklemek o kadar zordu ki... Ben senin acını görmek istemiyorum-"

"Uzun, güzel yıllarımız olacak inşallah." dedi çatal çıkan sesiyle. Yutkundum. Başımı kaldırdığımda göz göze geldik. Yüz yüze bakıyoruz. Gözleri kızarmış. Dudaklarımı aralayacağım vakit devam etti sözlerine. Onu korumak istedim, daha sıkı sarıldı bedenlerimiz. "Seni varlığında özlemeyi bilmek istiyorum sadece."

___

Mucize YURTOĞLU KORKMAZ 

"Mücahitçiğim bence abartıyorsun-"

"Abartmıyorum, Mucizeciğim." diyerek sözümü kesti kocam. Taklit ediyor bir de beni. Sinir olmam normal mi?

"Bir gün önceden Ankara'ya dönüyoruz. Neden? Çünkü ben hastalanmışım. Ve doktor kocam olmasına rağmen hastaneye gidiyoruz." dedim kendi kendimle konuşarak. Güldü. Kahvaltıdan sonra yola çıktık bir de. Ben mi anormalim yoksa Mücahit mi çok panik anlamadım?

"Tamam her şeyi anladım. Anlamadım ama hadi anladım diyelim." diyerek yanıma döndüm. Gözleri yolda sırıtıyor. Keyif alıyor ya. "Kaldığımız şehirde hastane yokmuş gibi niye Ankara'daki hastaneye gitmek zorundayız. Hasta değilim ben Mücahit. O kaldığımız otelin yemekleri bozuk kesin."

Başını bana çevirdiğinde bakmayı sürdürdüm.

"Ben doktorum, karıcığım. Ve sen hastasın." dediğinde kaşlarımı çattım. Gülerek önüne döndü. Akıl sağlığımla oynuyor!

"Asıl sen hastasın-"

"Sana hastayım, Avukat Hanım. Haklısınız."

Etkilendim. Evet, kalp atışlarım da hızlandı ama onun şu anlık bunu bilmesine gerek yok.

"Komik değildi, Mücahit. Hiç komik değildi."

Tekrar güldü. Sinirlerim bozuldu ya!

"Seni şikayet edeceğim, Mücahit KORKMAZ. Hakim karşısına geçeceksin. Tatilde karını el koymak ne demek göstereceğim sana."

"O hâlde davayı kaybettiniz, Avukat Hanım. El koymak yasalara uygundur. Rehin almadım sizi."

Şaşkınlıkla dudaklarım aralanırken başını bana çevirdi. Aklıma geleni söyleyiverdim.

"Ben gerçekten hastayım, mavi gözlüm."

Burnumu sıkıp gülümsedi. 

"Her şey Allah'ın izniyle kontrolüm altında. Hastaneye gitmeyeceğiz. Sağlık ocağına gideceğiz. Değerlerini merak ediyorum. Anlaştık mı?"

"Tamam." diye mırıldandım. Başımı cama yaslayıp akan yolu takip ettim. Tatilimizi düşündüm sonra. Ne güzel vakitler geçirdik. Birbirimize biraz daha alıştık. Kocama her geçen gün biraz daha aşık oluyorum. Bana olan bakışları öyle özel ki.

Yanağımda hissettiğim sıcaklıkla başımı çevirdim. Yüz yüze bakıyorken gözlerimi kıstım. Usulca yanağımı öpmüş. Seni gidi seni.

İç çekerek önüne döndü. Gözlerimi yola çevirdiğimde arabayı sağa çekti ve durdu. Sessiz, sakin bir yer. Yanıma döndüm. Ne olduğunu anlamazken sözleri üzerine kolları arasında buldum kendimi. Ayy bana bir şeyler oluyor!

"Mucize'm... Kocan öpmek istiyor seni."

___

Rumeysa Can YURTOĞLU 

Ankara'ya dönüyoruz. Dün Azra ile Yusuf'un evine misafir olduk. Çok güzel aile olmuşlar. Evlerinde kendimi huzurlu ve mutlu hissettim. İki güzel insanın ruhu sinmiş eve. Azra ile bol bol sohbet etme imkanı buldum. Çocuklarımı çok sevdi. Ev hediyesini aldığında verdiği tepkiyi unutamayacağım galiba. Çok tatlı bir kız. Eşinin bakışları dikkatimi çekti. Çok sevindim onlar için. Rabbim onları cennette de bir arada olmalarını nasip etsin.

Kahvaltıdan sonra yola çıktık. Kahvaltıda babaannemle dedem çocuklarımızı sevdiler. Dedem ikizlerin yanaklarını sıkarak öperken babannem Ayşegül'ün saçlarını ördü. Büyük babaannesine sorular sorması güldürdü bizi. Dedemle babannem kahvaltıda pek bir şey yemediler, gözümden kaçmadı. Her ne kadar kahvaltıda neşeli olsalar da gideceğimiz için üzgünlerdi. İçimdeki burukluk yerini koruyor. Evime gideceğim için mutlu olurken babaannemle dedemden ayrılmak içimi burktu. Çağlar'ın işini de düşündük. Bir ara dedem ve babaannemle konuşurken hediye lafı geçti ama anlamadım. Babaannemle dedem de sakladı benden hediyeyi. Nasipse inşallah bugün öğreneceğim. 

Gözlerimi arka koltuktaki çocuklarıma çevirdim. Ayşegül uzun yolculukta kardeşleriyle oyun oynuyordu. Yüzümdeki gülümseme eşliğinde kocama döndüm. Gözleri yoldaydı. 

Ağladığım akşam geldi aklıma. Bana destek oluşu ve sarılışımız. O gün akşam yemek yedikten sonra babaanne ve dedemle biraz sohbet edip istirahate geçtik. Çocukları uyuttuktan sonra tıpkı Ramazan Ayında yaptığımız gibi gecenin bir bölümü namaz kılıp dua ettik. Kar tanem, Kur'an okudu. Şehadet parmağımla takip ettim ayetleri. Şükrettik rabbimize. Ben tekrar kalktım ayağa. Hayata daha umutlu tutunuyorum.

"Heyecanlı mısın?"

Gözlerimi Çağlar'a çevirdiğimde göz göze geldik. Gülümsüyordu. Aklıma gelenle yerimde kıpırdandım heyecanla.

"Evet, heyecanlıyım. Evimize çok var mı daha? Hediyeyi merak ediyorum." dediğimde gülerek önüne döndü. Tepkilerini izliyorum.

"Çok az kaldı, güzelim. Yaklaşık beş dakika." 

Şaşırdım. Gözlerimi yola çevirdiğimde etraf yabancı geldi bana. Beş dakika mı?

"Beş dakika kaldığından emin misin sevgilim?"

"Eminim, karıcığım." dedi gözleri yoldayken. Kızım atıldı heyecanla.

"Anne evimize geldik mi?!"

Gözlerimle tekrar tekrar yolu kontrol ettim. Hayır, ben de eminim. Daha fazla yolumuz var.

"Kızım şimdi yavaşça ona kadar say. Evin önünde olacağız."

"Tamam!" diye heyecanla elini çırptı Ayşegül. Anlamaz gözlerle yanıma döndüm. Kızımız saymaya başlamışken ikiz oğullarımız gülüyordu.

"9... 10!"

"Geldik!" diyerek arabayı yeşilliğin olduğu alana park etti. Ben anlamıyorum.

Çağlar arabadan indiğinde emniyet kemerimi çözdüm. Kapımı açtı. Elini uzattığında gözlerimi gözlerine dikip dudaklarımı araladım. 

"Çağlar burada evimiz yok."

Güldü. Sonra beni kucağına alıp arabadan indirdi beni. Her hareketiyle beni şaşırtıyor.

Kucağından indirdiğinde arabanın arka kapısını açtı. Ahmet'i indirdi başta. Oğlumun elinden tuttum. Ayşegül yardım almadan arabadan indiğinde gülümsedim. Koşarak yanıma geldi. Kardeşinin elini tuttu hemen. Çağlar son olarak Talha'yı kucağına aldığında kapıyı kapattı. Talha kucaktan indiğinde minik elini uzattı bana. Elini tuttum. Diğer elini de babası tuttu. Çağlar'ın yönlendirmesi ile yeşil alanda ilerdik. Ayşegül soru sormadı bile. O da annesi gibi şaşkın.

Büyük bahçe kapısı karşıladı bizi. Üzerinde kilit vardı. Çağlar cebinden anahtar çıkardığında şaşırdım. Kilidi açtı. Konuşmak istesem de sabırla beklemeyi tercih ettim.

Büyük yeşil alanda ilerledik. Sonra önümüze iki katlı, balkonunda saksıda çiçekler olan bir ev çıktı. Ev sanki masallardan fırlamış gibiydi. Yıllar önce hayalini kurduğum evi görüyorum sanki karşımda.

"Yeni evimize hoş geldin, karıcığım. Nasipse ailemiz büyüyecek inşallah. Daha büyük eve çıkacaktık. Son birkaç ay ev arayışını hızlandırdım. Ailemizden biraz uzakta olacağız ama yine Ankara'dayız. Arabamızla gidip geliriz yanlarına. Çekirdek de çok sevecek burayı. Beğendin mi?"

Yaşaran gözlerimle yanıma döndüm. Mutluluğumu nasıl tarif edebilirim ki. Ne desem içimdeki sevinç dile gelir?

"Hayvanları çok seviyorsun. Bahçemiz de var. Bir şeyler ekip biçeriz. Anneannemle dedeme gittiğimizde orayı çok sevmiştin. Tavukları, kuşları, köpekleri... Tavuklarımız da olur. Yumurtalarını toplarsın çocuklarımızla."

"Tavuk mu?" dedi Ayşegül heyecanla. Çok sevindi. Güldüm bu hâline. Çağlar kızımıza döndü.

"Evet. Tavuklarımız olsun mu kızım?"

"Olsun!" dedi kızım sevinerek. İkiz kardeşlerine anneanne ve dedesindeyken gördüğü tavukları anlatmaya başladı. 

Kocamın güzel bakışlarına dayanamayıp yanına yaklaştım ve kollarını boynuma sardım sıkıca. Kollarını belime dolayıp omzumdan öptü. "Teşekkür ederim." dedim fısıltıyla. Yanağıma uzanıp öptü. Başını kaldırdığında gözlerimi araladım. Göz göze geldik.

"Bu evde yaşlanalım istiyorum. Gülüşlerini duymak... Yaşadığımız her zorluğa rağmen gülelim istiyorum. Evliliğimizin bir diğer güzel sayfasına geçelim."

Elini yanağıma sarıp küçük bir öpücük bıraktı sevincime. Dudaklarımdaki gülümsemem büyürken elini çekti yanağımdan. Derin bakışlarını bir süre bende tuttu. Çocuklarımıza döndü sonra. Sözleri üzerine gülmeye başladım. Çok mutluyum!

"Evimizi gezelim mi?"

___

Mucize YURTOĞLU KORKMAZ 

"Sonuçlar çıkmış."

"Evimize gidebiliriz o zaman." dedim beklentili hâlde. Sağlık ocağının arkasında kalan parktayız. Canım çektiği için dondurma yedik açık alanda. Tatilimiz bitmemiş bizim.

Kaşları çatık hâlde elindeki telefondan değerlerime bakıyor. Ciddiyiz.

"Demirim mi düşmüş? Ben de bakmak istiyorum."

Gözleri aralandı şaşkınlıkla. Duraksadım. Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldığında mavi gözlerini bana çevirdi. Neden heyecanlandım ben?

"Düşündüğüm gibi." dedi gülen gözleriyle. Hasta mıyım yani?

"Mücahit-"

"Hamilesin." deyip kollarını belime sardı. Ayaklarım yerden kesilirken kollarımı boynuna sardım. Etrafında döndürüyor beni. Saçma olan anlamadığım bir şeye gülüyor olmam. Çünkü Mücahit gülüyor.

Beni yere bıraktığında yüzümü kavradı heyecanla. Aklıma geleni söyledim.

"Ben anlamadım. Hasta değilim değil mi?" 

"Beta HCG hormon değerinde artış var." dediğimde yutkundum. Ve saçmalamaya devam ettim.

"Ben seni kalp cerrahı zannediyordum."

Saçmalamamı hoş görmüş olmalı ki alnıma yaklaşıp uzunca öptü. Gözlerimi kapattım. Sonra burnum sızlamaya başladı. Duygulanıyorum.

Dudaklarını alnımdan ayırdığında gözlerimi araladım. Dolan gözlerim yanaklarıma taştı. Mavi gözlerine tutundum.

"Ben hamileyim." dedim gülerek. Parmaklarıyla gözyaşlarımı silip göğsüne çekti beni. Kollarımı beline sardım. Gülüyordu benimle birlikte. 

"Rahminde bir Mucize yaşıyor."

❤️⭐❄️

Bölüm nasıldı?
Düşünceleriniz?

Rumeysa ile Muhammet Çağlar?

Mucize ile Mücahit?

Mucize hamile :)

Hediye?

Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim 🌸

Rumeysa ile Muhammet Çağlar'ın Azra ile Yusuf'a misafir oluşunu okumak isterseniz 'Dalgakıran | Texting' adlı çalışmama beklerim. Bahsettiğim çalışmamın yeni bölümünde Rumeysa ile Muhammet Çağlar'a yer vereceğim inşallah 💙

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz 🤍

Hediye.

Continue Reading

You'll Also Like

DİCLE By 👑

Spiritual

246K 12.6K 37
Siz: Bir dakika... Siz: Ben Zehra olmadığıma göre siz kimsiniz? 0588*******: Ne demek Zehra değilsin? Benim tek kız kardeşim Zehra. 0588*******: Şaka...
30K 2.4K 54
"Bazı düşüncelerin varlığı okyanusun sonsuzluğunu unutturuyor." '''Deniz Benim Adım Rüveyda Yavaş...
40.5K 1.9K 12
DİLFİRUZ/Gönle ferahlık veren, sevindiren.. & Yazım yanlışları vardır, ona göre başlayınız& Başlama tarihi; 23.06.2023 Bitiş;
616K 44.5K 34
"Cehennemine hoşgeldin, katilin kızı!" İtalyan ve Katolik bir adam... Türk ve Müslüman bir kız... İslâmî bir aşk romanı...🦋 →Tıp fakültesinden yeni...