İLGİ/GERÇEK AİLEM

By bluesky_whitetulip

164K 7.4K 1.9K

KLASİK BİR GERÇEK AİLE/ABİ KİTABI (Küfür yok) Berbat bir hayat yaşayan İlgi başka bir kızla karıştığını öğren... More

Not
1. Bölüm
2.Bölüm
3. Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
Instagram
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
ÇOK ÖNEMLİ!
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
31.BÖLÜM
100 BİN!
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
SORU-CEVAP!!!
35.BÖLÜM

30.BÖLÜM

1.1K 82 11
By bluesky_whitetulip

"Hadi çocuklar, bir çıkamadık evden ya!" Diye söylenen annemle beraber hızlıca çantamı omuzumdan geçirip aşağı indim.

Benden sonra abim ve Pars da inince artık arabalara bindik. Yanımda Dağhan vardı. Diğer yanımda da cam vardı.

"Neden ormana bu kadar erken gidiyoruz ki? Kaçmıyor ki orman." Diye sitem etti Dağhan. Yaz tatili gelince sonunda derslerden başını kaldırabilmişti.

"Çok haklı bir isyan, katılıyorum." Dediğimde annem ön koltuktan bize dönüp ters bir bakış attığında sustuk. Uzun bir yolculuk bizi bekliyordu.

💐💐💐

Sonunda kendimize uygun bir yer bulunca durmuştuk. Herkes eline bir şey alırken ben ve annem boş kalmıştık. Pars, Ozan ve abim kenarda bir şey konuşacaklarını söyleyip kenara geçmişlerdi. Ben de kahvaltılıkları masaya diziyordum. Annem en son çayları doldurunca,

"Abinleri çağır da gel kızım."dedi. Başımı sallayarak yanlarına ilerledim. Beni ilk gören Pars olurken,

"Hadi kahvaltıya, büyümeniz için kahvaltı şart." Dediğimde Pars yanağımı sertçe sıkıp,

"Biz mi yoksa sen mi?" Dedi. Alaylı bir tavırla onları işaret ettim.

"Siz tabii ki." Yanağımı öptü.

"O zaman ben büyümeye gidiyorum." Abim de yanağımdan makas alıp Pars'ı takip etti. Ozan kalmıştı. Aslında bir kaç gündür ona abi diyip dememek arasında kalmıştım. Ama sanırım yapacaktım bunu. Çünkü abim ve Dağhan'dan sonra ilk o pişman olmuştu. Ve bana biraz daha yakın gibiydi. Yani ben öyle hissetmiştim. Onun ardından da Pars'a demeyi planlıyordum..

"Hadi kahvaltıya... Abi." Bakışları bana dönmedi. Etrafına baktı. Anlam veremeyerek kaşlarımı çattım.

"Deniz gitti ya İlgi, geliyorum ben sen geç istersen. Bekleme ayakta." Gülmeye başladığımda bana baktı.

"Ee sana her abi dediğimde bana böyle bakacak mısın?" Gözleri şaşkınlıkla açılıp bana baktı.

"Sen. Bana. Abi. Dedin?" Dedi her kelimeyi tek tek heceleyerek.

"Evet ama sana kal geldiği için bir daha dememe kadarı aldım." Alayla söylediğim şeyle başını iki yana sallayıp kolunu omzuma attı ve sıkıca sarıldı.

"Yok yok, sen söylemeye devam et. Abim kurban olsun sana." Kolu hala omzumdayken annemlerin yanına yürüdük. Suratında bir sırıtma yer alıyordu. Masaya gittiğimizde beni yanına oturttu. Biz de gelince kahvaltıya başladık.

"Ohm, ohm. Çok sevgili ailem, abim, ve kardeşlerim. Ağlayabilirsiniz çünkü biricik kardeşim bana abi dedi." Hepsinin şaşkın bakışları beni bulurken Deniz abim göğsünü gererek,

"İlk bana dedi ama." Dedi nispet yapar gibi. Onların bu haline güldük. Pars kırılmış gibi görünüyordu. Merak etme abi kuşum, yakında sana da abi diyeceğim. Kahvaltımızın ardından babamın kurduğu hamağa çöküp bir kulaklığımı taktım. Rastgele bir şarkı açıp dinlemeye başladım ama daha şarkı bitmeden yattığım yerden kaldırıldım. Pars ve Deniz abim fileyi kurmuştu ve voleybol oynayacaktık. Aslında voleybol çok benlik bir spor olmasa da ortaokulda öğrenmiş ve hala hatırlıyordum. Doğruyu söylemek gerekirse iyi de oynuyordum.

Annem bize katılmak yerine hakem olmayı tercih etmişti. Taha, Kaan, Pars, ben ve babam bir takımken; Ozan abim, Deniz abim, Dağhan, Barkın bir takım olmuştu. Biz bir kişi fazlaydık. Hihi, oleyy fazla kişi olmaca.

Top ilk olarak benim elime geldiğinde arkaya geçip smaçla oyunu başlattım. Top karşıya geçince Dağhan topa karşılık verdi, Deniz abim de havada olan topu manşetle bize gönderdi. Gelen topa vurarak bana atan babamla bende topu, Kaan'a attım. Fakat Taha, Kaan'ın önüne atlayıp topu karşıya gönderdi ve böylelikle ilk sayıyı biz aldık.

-Dakikalar sonra...-

"Ya neresi dışarıda topun, gayet de içeride!" Diye sitem ettim.

"Yavrum, güzel kardeşim, top en arkaya gitti. Allah aşkına nasıl içeride olabilir kurban olduğum." Omuz silktim Deniz abime.

"İyi hadi ağlamayın. Zaten öndeyiz biz." Diyip topu onlara attım.

Tamam çirkeflik yapıp, dışarıda olan topa içeride demiş olabilirdim. Ama hepimiz en az bir kere oyunlarda çirkeflik yapmışızdır.

Oyun sona erdiğinde tabii ki biz kazanmıştık. Sağolun sağolun beni sizler var ettiniz.

🎀🎀🎀

"Gir!" Diye seslendim kapının dışarısında duran kişiye. Yavaşça açıldığında başımı oraya çevirdim. Pars gelmişti.

"Müsaitsin değil mi?" Yok yavrum gel dediğime göre müsait değilim.

"Evet." Kapıya yaslanarak dudaklarını araladı. Sonra söyleyecek bir şey bulamayıp geri sustu. Elini ensesine atıp,

"İpek'in yanına gidelim mi? Beraber?" Dedi. Bir an gözlerimin parladığını hissettim.

"İkimiz mi?" Dedim heyecanla başını salladı.

"Bekle beni. Hemen geliyorum." Dediğimde gülümseyerek odadan çıktı. Hızlıca üzerime beyaz bir tişört ve kot pantolon giydim. Telefonumu cebime atıp saçlarımı güzelce taradım. Ensemden topladıktan sonra gloss ve rimel sürerek odadan çıktım. Aşağı indiğimde Pars dediğim gibi beni bekliyordu. Hızlıca beyaz ayakkabılarımı giyip doğruldum. Gülerek beni izliyordu.

"Hadi gidelim." Dedim. Kolunu omzuma atıp benimle beraber yürümeye başladı. Arabayı çalıştırdığında,

"Çok özlemiştim ablamı. Hem ilk defa beraber gideceğiz. Acaba ablam şaşırır mı? Bence şaşıracak." Dedim. Sanki gerçekten yaşıyormuş gibi konuşunca daha az acıtıyordu.

"Eminim ki çok mutlu olacaktır." Dedi. Yol boyu heyecanla sırıtıp durdum. Sonunda vardığımızda Pars ablamın baş ucuna geçti. Bende yanındaydım.

"Biz geldik abla."

"Biz geldik, İpek'im."

"Seni çok özledim. Hani sana anlatmıştım ya gerçek ailemi buldum diye. Senin nişanlın benim abim oluyormuş abla. Bir de sana o kadar şikayet etmiştim hatırlıyor musun?" Gözlerim konuşmaya başladığım andan itibaren doluydu.

"Evet İpek. Senin kardeşin benim kardeşim çıktı. Ama bizim anlam veremediğimiz bir konu var. Neden bize bahsetmedim?" Pars'ın değindiği konuyla başımı salladım.

"Evet. Niye abla? Yani bana neden evleneceğini söylemedin ya da neden Pars'a kardeşin oldugununu söylemedin?"

"Şaşırdık biz. Düşündük ama bir neden bulamadık. Değersiz miyiz senin gözünde de bize birbirimizi tanıtmadın. Tanıtmayı geçtim bahsetmedin bile."

Uzun uzun konuştuk ablamla.

En sonunda Pars annemin aradığı söyleyince eve gitmiştik. Akşam da Güneş ve Açelya bize gelmişti.

"Neyse işte öyle yani." Dedim elimdeki içeceği yatağa bırakarak.

"Yani şimdi..." Dedi Güneş. Ardından Açelya onu devam ettirdi.

"Demir sana aşık mı?" Aynı anda ikisi de gülmeye başlarken göz devirdim.

"Değildir herhalde." Bu sefer daha çok gülmeye başladılar.

"Ne?! Ne oldu?" Diyerek sitem ettim.

"Bak sen bile emin olamıyorsun." Başımı 'Eee?' der gibi salladım.

"Kızım anlasana işte. Çocuk fark ettirmeden kendi içinde aşkı yaşıyor. Ama bunlar bir Güneş'in gözünden kaçmaz." Göz kırparak Güneş'e baktım.

"Sen beni boşver de. Taha'yla siz ne oluyorsunuz? Vallahi shiplememek için kendimi zor tutuyorum." Güneş aniden konuyu değiştirmeme şaşırsa da sorulardan kaçmadı. 

"Ne bileyim ya? Değişik bir tavrı var. Sanki hoşuma da gidiyor gibi ama içimi de gıdıklıyor gibi. Ama böyle güzel bir gıdıklanma değil, rahatsız edici gibi. Ondan hoşlanmıyorum zaten." Açelya kendi omzuyla Güneş'in omzuna vurup muzip bir şekilde sırıttı.

"Hoşlanmadığın, hiç bir zaman hoşlanmayacağın anlamına gelmiyor ama." Güneş bakışlarını kaçırarak cevap verdi.

"Orası öyl-" demesine kalmadan biz Açelya ile ellerimizi çakmıştık. Güneş gülerek göz devirdi.

"Tamam, tamam. Onu beğenmeye başladım ama sadece şuanlık. Sonrası ne olur bilemem." Bu sefer Açelya'ya döndüm.

"Pişt, sende durumlar nasıl?" Açelya'nın anında yanakları kızardı.

"Sanırım aşık oluyorum."

"Oh, oh. Sonunda be!" Güneş'in bağırarak konuşmasıyla güldüm.

"Çocuğun sana bakarken gözlerinin içi parlıyor kızım. Kaçırma ikizimi." Açelya gülerek başını iki yana salladı.

"Yok, kaçıracağımı pek sanmıyorum. Sizden önce yakın olmadığımız için hiç fark etmiyordum. Ama sonra beraber vakit geçirmeye başlayınca ona karşı bir ilgi duymaya başladım."

Hep beraber dedikodunun dibine vurup, sabahlama planımız bu gece gerçekleşiyordu.

AÇELYA'DAN

Dün gece İlgi ve Güneş'le beraber sabahladıktan sonra Barkın ile beraber sessiz bir kafeye gitmeye karar verdik. Kafeye vardığımızda rahatça çalışabileceğimiz bir masaya oturduk.

"Şimdi, ilk olarak nasıl yapacağımızı konuşalım sonra da başlayalım."

Uzun bir konuşmanın ardından pilot kalemimi çıkarıp yazmaya başladım. Olabildiğince güzel yazmaya çalışıyordum.

Ödevin yarısı bitmişti. İçtiğimiz kahvelerin parasını ödeyip çantamı omzuma taktım.

Barkın'la beraber yolda sessiz sessiz yürürken bir anda gelen motor sesiyle daha başımı çevirip bakamadan bir el bileğimden tutup beni diğer tarafa itti. Fakat iter itmez de düşmemem için elini sırtıma koydu. Kocaman açılmış gözlerimle karşımda duran Barkın'a bakıyordum. Yanımızdan motor geçmesine rağmen hala aynı şekilde duruyorduk. Beni hafifçe doğrultup elini sırtımdan çekti fakat bileğimden çekmedi. Hatta ve hatta kalbimin çıkacak kadar hızlı atmasına sebep olacak bir şey yaptı. Bileğindeki elimi avucumun içine indirdi ve elimi tuttu. Şaşkınlıkla suratına bakarken o hafifçe sırıtmaya başladı.

"Arabalar ve motorlar hızlı geçiyor... Önlem olsun diye..." Dedi. Aynen önlem olsun diye. Kalbim için de önlem almamız lazım.

"Önlem olsun diye..." Diyerek bende onun elini tuttum. Yüzümde bir gülümseme peyda oldu. İkimizin de yüzünde bir gülümseme varken sallana sallana yürüyorduk. Bakışlarımız bazen birbirimizi buluyor bazen de ellerimizde oluyordu. Hayatımda ilk defa bu kadar huzurlu hissediyordum sanırım. Evimin önüne geldiğimde istemeye istemeye ellerimizi ayırdım.

"Bana eşlik ettiğin için teşekkürler. Güzel bir gündü." Dedim.

"Ne demek, benim için de çok güzeldi." Ona el sallayıp eve girdim. Girer girmez gülerek ayaktaki dedemin elini tuttum, diğer elimi de omzuna koyduğumda bana eşlik etti ve dans etmeye başladık. O kadar mutluydum ki her şeyi yapabilirdim.

"Neye bu kadar sevindin güzel torunum? İlk defa seni bu kadar gülerken gördük." Tekrar gülümsedim.

"Hiç dedecim. Öylesine bir neşelendim." Diyerek kollarından sıyrılıp odama geçtim. Kendimi yatağa atıp elimi kalbimin tam üzerine koydum.

GÜNEŞ'DEN

"Kadir kes sesini!" Bağırmamı umursamamış olacak ki konuşmaya devam etti.

"Bir kere de tamam desen ölüyorsun değil mi?! Ya senden ufacık bir şey istedim! Ne var tamam deyip yapsan! Ama ne biliyor musun?! Hata bende! Senden bir şey istediğim için hata bende! Zaten Dağhan'la daha çok ilgileniyorsun! Ben kimim ki?! Ablam benimle ne zaman ilgilendi ki?!Ne zaman gelip, nasıl olduğumu, bir şey isteyip istemediğimi sordu ki?! Bundan sonra aramız iyi olmadıkça birbirimize bakmayalım bile olur mu abla, yoksa benim kalbim çok kırılıyor? Sen her emir verip beni susturduğunda kalbim kırılıyor." Son cümlesini söylerken sesi titremişti. Ben gerçekten bu kadar kötü bir abla mıydım? Kardeşimin sürekli kalbini mi kırıyordum? Üzülmesine mi neden oluyordum. Kendimden nefret ettim o an, kardeşime bir abla bile olamadığım için. Bu zamana kadar hep şakalaşırdık, ben ona bazen kızardım ama çok da severdim. Arada her abla kardeşin yaşadığı gibi ufak tartışmalar yaşardık ama bu sefer gerçekten ikimizde ağır konuşmuştuk.

Dolu gözlerle bana bakıp evden çıktığında hızlıca peşinden ayakkabılarımı giyip aşağı indim. Uzaktaydı ama yetişebilirdim. Koştum ama önüne gelen taksiye atlayıp, uzaklaşınca olduğum yerde kaldım. Ne ara aktığını bilmediğim göz yaşlarını silip evimin karşısında ki sahile ilerledim. Denizin karşısındaki banka oturup daha da şiddetli ağlamaya başladım. Bazen duygularımı belli etmeyi sevmiyordum. İçime attıklarım da böyle arada patlıyordu. Aslında çok ağır, zorlu geçen bir hayatım yoktu. İlgi'yle ve ablasıyla güzel bir hayatım vardı, ailem çok iyiydi. Bir süre sonra İpek abla gidince İlgi ve ben içimize kapanmıştık. İlgi benden daha kötü haldeydi. Ben ondan önce toparlanınca ona da yardımcı olmuştum. Ailem, arkadaşlarım ve Kadir'le yaşadığım ufak tartışmalar dışında büyük bir kavgam olmamıştı. Normalde böyle kavgalarda haklı çıkardım, fakat evet, Kadir bu sefer haklıydı. Benden nadiren bir şeyler isterdi ve bazen yapardım, ona sevgimi çok belli etmezdim, sık sık tartışır ve şakalaşırdık fakat beş dakika sonra barışırdık.

Bugün de istediğini yapmamıştım. Artık onun da patlama noktasıydı. Onu hiç böyle görmemiştim. Bir arkadaşının doğum günü için birkaç saatliğine kafe kapattırması gerekiyormuş. 18 yaşından küçüklerin tek başına bu işlemi yapması yasakmış. Bende Mart ayında 18'e girmiştim. Annem ve babam da bu hafta biraz dinlenmek için tatile gitmişti. Bu yüzden bana söylemişti, bende yapmamıştım. Israr edince de tartışmıştık.

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ederken yanımda hissettiğim gölgeyle başım oraya döndü. Taha gelmiş. Şaşırsam da bunu belli edemedim. Yanıma oturup neden ağladığımı bile sormadan sarıldı. Buna çok ihtiyacım vardı. Bende kollarımı beline sardım. Daha sonra bunu inkar edecek, anlık olduğunu söyleyecektim. Çünkü neden olmasın?

Birkaç dakika öyle kaldık, hıçkırıklarım iç çekişlere dönünce ondan ayrıldım.

"Daha iyi misin?" Başımı iki yana salladım.

"Anlatmak ister misin?" Reddettim.

Sadece öyle denizi izledik. En sonunda bakışlarım Taha'yı buldu. O zaten bana bakıyordu.

"Teşekkür ederim." Dedim. Ellerini yanaklarıma koyup kurumuş göz yaşlarımı silmeye çalıştı.

"Hoşuma gitmedi." Kaşlarımı çatarak ne dediğini anlamaya çalıştım.

"Ne?" Diye sordum.

"Ağlarken seni görmek hoşuma gitmedi. Çok çirkin oluyorsun." Koluna vurarak,

"Sensin be çirkin! Ben her halimle güzelim!" Dedim. Gülerek ellerini çekti.

"Heh! Sonunda normale döndün ya. Sen hep böyle çemkir. Yoksa bir şey olduğunu sanarım ben." Benim moralimi düzeltmek için yapmıştı. Tamam biraz düştüm.

"Git be! Morali düzeltmek için yaptın ama çok da düzelecek gibi bir hali yok," Aniden aklıma gelen şeyle gözlerim parladı. "Telefonun yanında mı?" Başını salladı. "Birini arayabilir miyim?" Telefonu cebinden çıkarıp bana uzatınca hızlıca numarayı çevirip aradım. Saniyeler içinde açıldı.

Önce burnunu çekti, ardından konuştu.

"Kimsin?" Dedi Kadir. Ağlamıştı benim kardeşim.

"Çekme şöyle burnunu." Birkaç hışırtı geldi.

"Abla?" Sesi şaşkındı.

"Kadir, gel lütfen. Biraz konuşalım olur mu?"

"Tamam. Bende dayanamadım zaten bu kadar küslüğe." Dediğinde gülüp tekefonu kapattım ve Taha'ya verdim. Yüzü düşmüştü.

"Bu sefer de senin moralin bozuldu sanırım."

"Hayır, neyse ben seni oyalamayayım." Omuz silktim.

"Yok yok bir şey olmuş sana. İstersen kardeşim gelene kadar anlatabilirsin. He bu arada bu anlar asla yaşanmadı tamam mı? Unut." Dedim.

"Kardeşin?" Başımı salladım.

"Evet kardeşim gelen kadar. Onunla konuştum." Az önceki ifadesi gitti ve tekrar gülümsemeye başladı.

"Yok yok. İyiyim ben. Görüşürüz." Diyerek el salladı ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı.

🤍_________________________________🤍

Selamlarr!

Nasılsınız?

Uamrım hepiniz iyisinizdir.

Kusura bakmayın yine geç bölüm attım ama saat 11'e kadar evde değildim. 1 buçuk saate bin kelime sığdırmak benim için zor oldu ama pazar akşamına bırakıp sizi daha fazla mağdur etmemek için hemen yazdım. Aslında şuan da pazar gününün gecesi ama neyse.

Adetten oldu artık soralım?

Bölüm?

Açelya ve Barkın?

Güneş ve Taha?

Güneş ve Kadir'in kardeşliği?

Sanırım ben bunu attıktan birkaç saat sonra 100 bin olacağım hatta belki şimdi bile olmuştur. Hepinize teşekkür ederim. 100 bin olunca bir teşekkür, kutlama, özel bölüm atacağım. Orası biraz duygusal olacak ama okumanızı istiyorum yani okumanız benim için çok değerli. Eğer okumazsanız küserim heee. Şaka şaka. Neyse daha fazla duygusala bağlamadan kaçayım ben, zaten 100 bin bölümünde yeterince duygusal olacağım.

Haftaya görüşmek üzereee.



Continue Reading

You'll Also Like

Parla By ö'

Teen Fiction

130K 6.5K 22
Parla; 17 yıl sonra yanlış ailede büyüdüğünü, doğumunda bebeklerin karıştığını öğrenir. Zaten annesi ile arasında çakan güncel şimşekler, bu haber il...
32.7K 1.3K 27
bu sefer karışan bebekler bir değil ikiyse ikizler doğum da karıştıysa ? merak ediyorsan ikizlerin eğlenceli mizah dolu maceralarını okumak istiyor...
13.1K 1.7K 3
"Aslında komik çocuksun." Karizmatik bir şekilde gülümsedim. "Ama biraz aptalsın." Operatöre Bağlanıyorsunuz evreninden yan kitaptır. Seriden bağı...
542K 5.8K 32
"Bu saatten sonra yer mekan fark etmez yüzbaşım." Yetişkin içerik !