33.BÖLÜM

852 58 26
                                    

YAZAR'DAN

İpek beyaz elbisesini giyip aynada son kez kendisine baktı.

Sakindi...

Hayır değildi!

Oldukça heyecanlıydı!

Derin bir nefes aldı ve odadan çıkarak aşağı indi. Ebru Hanım onu görür görmez mutlulukla gülümsedi.

"Ne kadar güzel olmuşsun İpek. Melek gibisin." İpek utanarak bakışlarını eline çevirdi.

"Teşekkür ederim Ebru Teyze. Siz de çok güzel olmuşsunuz." Ebru Hanım elini İpek'in omzuna koydu.

"Hazırsan kapıyı açalım mı?" Dedi. İpek hızlıca başını salladı.

Ailesi bilmediği için Pars'ın annesi, Barkın ve Dağhan kız tarafı olmuştu. Diğerleri de erkek tarafı olunca onları bir süreliğine evden göndermişlerdi. Hepsi çalan kapının önünde dizilince İpek titreyen elleriyle kapıyı açtı. En önde Onur Bey belirdi. Ardından diğerleri de içeriye girdi ve en sonunda takım elbisesiyle Para belirdi. İkisi de oldukça heyecanlıydı. Elindeki çiçeği İpek'e uzattı. Birkaç fotoğrafın ardından onları içeri aldılar. Tam kapı kapanacakken içeri Burçin girdi.

"Selam tatlım." Dedi yapmacık bir ifadeyle, ardından içeri girdi. Herkese topluca selam verip odasına çıktı. Çünkü ona göre yaptıkları bu şey saçmaydı ve değerli (!) vaktini harcayamazdı.

Pars ve İpek kendileri için konulan sandalyelere oturdular. Pars açık açık İpek'e bakarken, İpek ona kaçamak bakışlar atıyordu.

"Nasılsınız efendim, iyisiniz inşallah?" Diye sordu Onur Bey eşine. Sanki birbirlerini ilk defa görüyor gibi davranmaya çalışıyorlardı.

"İyiyiz çok şükür, sizler?"

"Biz de iyiyiz. Sağolun." Kısa bir sohbetin ardından Ebru Hanım, İpek'e kaş göz işaretiyle mutfağı gösterdi.

"Kahvelerinizi nasıl içersiniz?" Diye sordu İpek. Herkes farklı bir cevap verirken Barkın da yardım etmek amacıyla İpek'in arkasından gitti.

İpek kahveleri yaparken sohbet ettiler. En sonunda tepsilere koyunca Barkın,

"Abiminkine tuz atacağız değil mi?" Diye sordu. İpek başını iki yana salladı.

"Hayır, suyuna atacağız." Diyerek bir miktar tuz attı suya. İpek, Pars'ın kahvesini götürürken Barkın da diğerlerini aldı. Hepsini dağıttıktan sonra ikisi de geri yerine oturdu.

Pars kahveden bir yudum alınca normal olduğunu anlayıp rahatlıkla içti. En sonunda suya gelince bir anda kafasına dikti. Bardağı tepsiye bırakınca suyun tuzlu olduğunu fark etti. Yüzünü buruşturdu fakat o suyu yuttu.

"Gelelim asıl meselemize," diyerek söze girdi Onur Bey. "Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle kızınız İpek'i, oğlumuz Pars'a istiyoruz."

Ebru Hanım öncelikle Pars'ı süzdü.

"Valla kızıma sormam lazım. Bu delikanlıda gönlü yoksa, bende de size verecek kız yok?" İpek'e dönüp sorar gözlerle baktı. İpek başını salladı.

"Kızım da kabul ettiğine göre, hayırlı olsun." Hepsi ayağa kalkarken büyüklerin eli öpülmeye başladı. Ve en sonunda Pars ile İpek'in gözleri birbirine değdi.

İLGİ/GERÇEK AİLEMOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz