bu hastaneden gülerek çıkıyorduk içimdeki kötü hislere rağmen hâla gülüyordum.
Hep beraber hastaneden çıktık arabayı imam sürüyordu onun yanına Şeyma oturdu Anıl benim yanımdan ayrılmak istemedi. Arkada beraber oturuyorduk
On dakikadır yoldaydık sessiz bir yolculuktu taki Şeyma konuşana kadar
- nikah ne zaman kıyılır düğün filan?
Hemen atıldım
- ailemin kırkı çıkana kadar düğün filan istemiyorum
İmam konuştu
- zaten sadece dini nikah olacak aranızda şimdilik daha sonrada düğün Allah'ın izniyle
Anıl bana bakıyordu tepkilerime ama benim düğün yapmak gibi bir niyetim yoktu. En son neler yaşadım. Anıl ın vardı sanırım olması gerekti de sonuçta evleniyoruz illaki isticekti hatta bir çok şey istiyecekti ve ben onun eşi olacaktım... Beni seviyordu o ama ben hiç birsey hissetmiyorum kimseye karşı birsey hissetmiyorum kalbimi korkudan başka hiçbirşey harekete geçirmiyordu..
- Ne dersin?
Anıl'ın sorduğu soru ile aklımdaki düşünceleri kenara çektim
- nasıl oluyorsa olsun ama ailemin kırkı çıkmadan düğün dernek istemiyorum
Anıl gülümsedi
- Sen nasıl istersen
Aklıma bir soru daha takıldı ben bu süre zarfında nerde kalacaktım ki? Anıl'lar ile beraber yaşamam demek evlenmeden özellikle adımı çıkarırlardı kötü günde yanımda olmayan herkes benim mutluluğumu boğazıma dizerdi "anne babası öldü hemen başkasının koynuna girdi" derlerdi yaparlardı bunu bana bu düşünceler zaten bulanan midemi daha çok bulandırıyor du Anıla yaklaştım
- Anıl
Fısıldayarak konuştum kulağına doğru
- Ben bu 40 gün boyunca nerde kalacağım?
Anıl bana baktı
- bizimle aynı evde tabiki
Şaşkınca düşüncelerimi dile getirdim
- olmaz ne derler adımı çıkarırlar
Anıl sinirle nefesini alıp verdi
- saçmalama istersen sen kendini biliyorsun bizde seni saçma salak düşüncelerle kendini üzme kimse sana laf atamaz tamam mı?
Gözlerim dolu dolu baktım ona birsey demeyip tekrar önüme döndüm oda birsey demedi
Arabaya yine bir sessizlik hakim oldu
Yarım saatin ardından arabada olan sinir bozucu sessizliği imam bitirdi
- biliyor musunuz? Siz daha dünyada bile yokken biz Tarık ile (Gül'ün babası)
" gelecekte çocuklarımızı evlendirelim " diye birbirimize söz verdik
Yolda olan bakışlarımı imam'a çevirdim Anıl da aynı şekilde
- ayyy ne güzel ya
Şeyma gülerek konuştu
- güzel güzel de keşke aramız böyle olmasaydı oda bugünleri görseydi
Kendi kendime fısıldadım
- keşke
Ben derin bir iç çekerek tekrar gözlerimi akıp giden yola çevirdim gözlerime uyku çökmüştü başımı Anıl'ın omuzuna koydum oda kafamın üstüne bir öpücük kondurdu ve ben o an gözlerimi uykuya kapattım..
Etrafıma baktım taştan çamurdan evler vardı hava kararmaya yüz tutmuştu etrafta iğrenç kokular vardı
Ayağıma batan taşlarda dikenlerde umrumda değildi nefes nefese sadece koşuyordum soluklanmak için yavaşlayıp derin derin nefesler aldım buna benim de karnım daki bebeğimin de ihtiyacı vardı titreyen ellerimi karnımın üstüne koydum
- kurtulucaz bebeğim
Sanki oda yaşadığım adrenalini hissediyormuş gibi karnıma tekmeler atıp duruyordu
- Benden kurtulamazsın Gül benim dünyamdasın, karnında benim bebeğim nereye gidebilirsin ki gittiğin her yeri cehenneme çeviririm
Duyduğum sert ve duygusuz ses ile adımlarımı daha da hızlandırdım yanımdan ilk kez gördüğüm çarşaflı iki kadın geçiyordu onlara doğru koştum
- nolur yardım edin yalvarırım
Korkudan ödüm kopuyordu ya birsey yaparsa bebeğimi benden alırsa olmaz buna izin veremem benim bebeğim bu bir elim hep karnımın üstündeydi onu koruyacakmışım gibi
- Git burdan bizim seninle işimiz olmaz
Her yeri kara çarşafla kaplı öndeki kadın konuştu sadece siyah gözlerini görüyordum
- bebeğimi öldürecek lütfen
Kadın bana bir adım attı
- öldürsün sende geber
Gözlerim yaştan dolayı artık görümüyor du bacağımda hissettiğim ıslaklık ile kafamı eğdim gördüğüm kan beynimin yetisini kaybetmesine sebep oldu resmen dayanamayıp yere oturdum gücüm kalmamıştı artık tanımadığım iki kadın da yanımdan geçip gitmişti
- Sana gerçekten fazlasıyla tolerans gösterdim Eğer oğlum ölürse senide onun yanına gönderirim
Semûm'un yaklaşan adamlarıyla yerde geri geri süründüm elim karnımda gözlerim bacağımdan süzülen kandaydı Semûm'un dediği hiç birseyi beynim almıyordu kendi kendime mırıldanamaya başladım
- senin çocuğun değil o Anıl'ın bizim çocuğumuz benim çocuğum o benim çocuğum
Semûm bana yaklaşmış önümde bir dizinin üstüne çökmüştü
- Bizim çocuğumuz Gül o bizim unuttun mu biz beraber olduk
Kafamı hızlı hızlı iki yana salladım
- benim
- benim
- benim çocuğum
Yüzüme yedim küçük küçük tokatlarla gözümü açmaya çalıştım sanki biri üstüme su dökmüştü
- gül kalk artık
- benim benim
Bağırıyordum bilincim yerindeydi ama aklım hâla gördüğüm rüyadaydı
- tamam senin kalk
- ahhhh
Hızla olduğum yerden kalktım nefes nefesydim ter içinde kalmıştım
- Gül iyi misin? Kabus gördün
Olduğum yerde ağlamaya başladım
- bebeğim
- ne bebeği Gül kabus gördün
Elimi karnıma koyup daha da ağlamaya başladım
- benim, benim bebeğim
Şeyma olduğumuz odadan çıkmıştı
Yeni yeni kendime geliyordum
Çok geçmeden Şeyma tekrar gelmişti elinde bir bardak suyla
- Al iç kendine gel terden su gibi olmuşsun
titreyen ellerimle içmeye çalıştım bu rüyamı kabus mu bilmiyorum ama sanki gerçek gibi bütün duyguları bir bir yaşadığımı hissediyorum bu rüya bir işaret mi yoksa aklım karma karışık...