14. Müslüman!

By hayalolan

9.7K 967 898

Siz: 1 Müslüman, 2 Müslüman... 14. Müslüman kalk sahur vakti! 14. Müslüman: Ben oruç tutmuyorum. Siz: Madem... More

1. bölüm
2. bölüm
3. bölüm
4. bölüm
5. bölüm
6. bölüm
7.bölüm
8. bölüm
9. bölüm.
10. bölüm
12. bölüm
13.bölüm
14. bölüm
15. bölüm
16. bölüm
17. bölüm
18. bölüm
19. bölüm
20. bölüm
21. bölüm
22. bölüm
23. bölüm
Alıntı
24. bölüm
25. bölüm
26. bölüm
Karakter bölümü

11. bölüm

419 39 31
By hayalolan

Selamun Aleyküm.

Yorum yapında sayımızı bilelim bacılar.💚

Yıldızımı parlatırmısınız?

Bismillahirahmanirahim.

************

11 yaşındaki Aras sıkıldığını belirten bir şekilde tekrar nefesini dışarıya vermişti. 7 yaşındaki Batuyla uğraşmak istemiyordu. Ona göre Batu daha çocuktu.

Aras büyümüştü. Kim ne derse desin büyümüştü işte!

Babasının yaşında iki rakam varken kendisinde de iki rakam vardı. Babası büyükse oda büyüktü. Bu gerçeği kim inkar edebilirdi?

Batu ve Aras lolipop için tartışıyordu. Batu , Nur elmalı sever diye tutturmuştu. Aras ise Kolalı diye inat ediyordu. Biliyordu işte bu yaşına kadar Nurun yediği lolipoların en az %97 'sini Aras almıştı. Nasıl bilmeyecekti neli sevdiğini?

Batu buna rağmen tutturmuştu benin kardeşim elmalı seviyor diye. Bakkalın ortasında durmuş lolipop kavgası ediyorlardı.

Bakkalın sahibi Mehmet ufak bir tebessümle çocukları izliyordu. Varlıklı bir adamdı Mehmet. Bakkaldan gelecek gelire ihtiyacı da yoktu. Yıllar önce Mehmet geçimini sağlayabilmek için gece gündüz çalışıyordu. Eşi , adamın eve yorgun gelip kendisiyle yeteri kadar ilgilenmediğinden çocuklarını alıp terk etmişti onu.

Çok aramıştı.
Hem eşini hem çocuklarını. Bulamamıştı.
Nasıl bulsundu?
Sanki yer yarılmışta eşi kendiyle birlikte çocuklarda içine sokmuştu.

Çok severdi çocukları. Eşi onu terk edeli 4 yıl olmuştu. Mehmet bu sürede kendini ise daha çok vermişti. Çocuklarının yokluğu adama servet katmıştı. Bir arazi alıp çocuk yurdu yaptırmıştı. İki evi bir arabası vardı. Araba galerisinide unutmamak lazımdı. Evde oturduğu yerden geçimini gül gibi sağlardı. Ama o inatla her gün sabah 9 dan akşam 7 ye kadar küçük bakkalını açar, orada çalışırdı. Çünkü eşi onu terk ettiğinde tek varlığı bu bakkaldı. Olurda karısı veya çocukları gelirse onu bakkalda bulabilsinler diye.

Daldığı düşüncelerden onu kurtarıp kendine getiren şey iki küçük erkek çocuğun ellerinde lolipoplarla ona seslenmeleriydi. Çocuklar parayı uzattığında Mehmet gülümsemiş, "Benden olsun götüründe bücür mahalleyi ağlamakla harap etmesin." Demişti.

Adamda haklıydı. Küçük kızın çığlıkları arka mahalleden bile rahatlıkla duyulabiliyordu .

Aras ve Batu kafasını sallamış evin yolunu tutmuşlardı. Ellerinde lolipop atışarak ilerliyorlardı .

Aniden minik bir çığlık sesi duyuldu. Batu kafasını çevirip kaldırıma baktığında karşısında kendi yaşlarında bir kız çocuğu görmüştü. Tanıyordu kızı. Nura uğramıştı birkaç defa. Neydi adı diye düşündü . Esila? Esma? Emel? Hah! Eslem. Evet hatırlamıştı ismini. Batu hızlı adımlarla kız çocuğunun yanına çökmüş neden ağladığını sormuştu. Eslem burnunu çekerek sevdiği kedinin kaybolduğunu söylemişti.

Batu çaresiz kalmıştı. Ağlayan kıza üzülmüş, susması için kardeşime aldığı lolipopu ona vermişti. Kızın ağlaması kesilmiş dolu gözlerle Batuya bakmıştı. Oturduğu yerden doğrulmuş çevik hareketlerle Batunun yanağına bir öpücük kondurup ortadan kaybolmuştu.

Batu önce afallamış sonrada elini yanaklarına bastırmıştı . Batunun cildi çok hassastı. Hemen kızarırdı. Şimdi olduğu gibi. Aras, Batunun ensesinden tuttuğu gibi evlerinin olduğu mahalleye yürütmüştü. Birde onu bekleyecek değildi. Sonuçta onuda bekleyen bir bebeği vardı. Daha fazla bekletmek istemezdi. Çünkü beklertirse olacak felaket senaryoları kafasında fır dönüyordu.

Nur beklediği dakikaların hesabını kardeşi ve arkadaşından misliyle alacaktı.

İki sokak ötedeki bakkala gidip gelmek ne kadar sürerdi ki?
Tamı tamına 17 dakikadır bekliyordu.

Aras ve Batu sokağın başından gelirken Nur ayağa kalmış , sağ ayağını ritimle yere vuruyordu. Kollarınıda birbirine kavuşturmuş sinirli olduğunu göstermeye çalıştırdı.

Aras tehlike çanlarının çaldığını fark ettiği gibi cebindeki lolipopu çıkarıp Nurun yüzüne yüzüne tutmuştu. Lolipopu gören Nurun gözleri ışıldamıştı .

Batu utana sıkıla kardeşine aldığı lolipopu Esleme verdiğini söylemişti. Nur bunu elbette sorun etmemişti. Babası ona paylaşmanın çok güzel bir şey olduğunu uzun uzun anlatmıştı.

Kolalı lolipopunu her zamanki gibi dişleriyle açmaya çalışan Nur başarılı olamayınca dudakların öne büzmüştü. Mete ile konuşan Arasın tişörtünün eteklerinden tutmuş çekiştirmeye başlamıştı. Aras kafasını çevirdiğinde elindeki lolipopu açması için ona uzatmıştı. Aras her şeyden habersiz eline aldığında avuç içinde oluşan ıslaklıkla gözlerini kapatmış, derin nefes almıştı.

"Hâlâ mı?" Demişti. "Daha geçen hafta seni ağzına her önüne geleni sokmaman gerektiğini söylemedim mi? İğrençsin Nur." Söyledikleri bittikten sonra Nurun alt dudağı öne doğru sarkıp titremeye başlamıştı.

Kırılmıştı işte!
İğrenç demişti ona.
"Resmen sen pissin, seni yanımda istemiyorum! Bir daha karşıma çıkma sana lolipop almayacağım."
Diye çevirmişti kendi aklında Nur.

Daha doğrusu arkadan süslü Huriye iğrenç kelimesini ona bu şekilde çevirmişti.

İncileri gözlerinden birer birer yanağından aşağıya süzülürken bunu gören Batu koşarak kardeşine sarılmış, teselli etmeye başlamıştı.

Aras söylediklerinden saniyesinde pişman olmuştu. Gözlerini hızla kaçırmış ona bakmamaya çalışmıştı.

Nur bu hareketi de kendince yanlış anlayıp burnunu çeke çeke daha çok ağlamaya başlamıştı.

Her ağladığında Aras yüzüne bakmıyordu. Bakmaktan da itinayla kaçıyordu.

Nurun ağlamasının sebebi Arasın onu ağlayınca çirkin birine dönüştüğünü düşündüğünü düşünmesiydi.

Ona göre Aras ağlayınca çirkin olduğu için  yüzüne bakmıyordu.

Aras o ağlayınca ne düşünüyor, ne hissediyor bilseydi böyle düşünmeye devam edermiydi? Yoksa düşündüklerinden pişman mı olurdu?

Aras sabır dilercesine gözlerini kapatıp açmıştı.

"Nur tamam bak ağlama,  öyle demek istemedim. Yanlış anladın." Diye fısıldamıştı yatıştırıcı ses tonuyla.

Bu kızın bir an önce  susması gerekiyordu. Aksi taktirde akşama hep birlikte uzun uzun azarlamadan ve nasihatler dinleyeceklerdi. Son çare susturmak için son kozunu kullanıp elini cebine attı. Avucunun içine hapsettiği şeyi Nura uzattı.

"Bak, sana ne aldım. Susarsan veririm." Diye şart koşmuştu.

Nur sırf merakından susmuş Batunun kollarından çıkmayı denemişti. Batu sahiplenircesine küçük kollarını daha da sıkıştırmış kardeşinin gitmesini engellemeye çalışmıştı. 

"Batu asalapot gibi yapışmayı bırakır mısın? " dedikten sonra çırpınmaya devam etmişti.

Batu el mecbur ellerini üzerinden çekerken Aras burun kemerini sıkmıştı. Nura bir türlü yanlış bildiği kelimeleri öğretemiyordu. Sanki kız itinayla yanlış söylüyor ve sabrını sınıyordu.

"Ahtapot onun adı! Ah-ta-pot!" Diye hecelemişti.

Nur hiç takmamış elini uzatmıştı. Aras sen iflah olmazsın bakışları atarak Nurun avucuna yeşil bir kalp bulunan bilekliği bırakmıştı.

Küçük kızın gözleri saniyesinde ışıldamaya başlamıştı. İple ayarlanabilen bir bileklikti bu.

Nur önce hayran hayran bakmıştı avucundaki nesneye. Daha sonra kaşlarını çatmış "Kalp neden yeşil?" Demişti.  Sonuçta onu tanıyan herkes mavi rengi sevdiğini bilirdi. Mavi tokaları, pantolonları, t-shirtleri ve eldivenleri vardı.

Aras gülümseyip "Gözlerimi elinde taşıman için. " diye utana sıkıla cevap vermişti. 

Küçük kızın kafası iyice karışmıştı.

Ne demek gözlerimi elinde taşıydı?
Bu nasıl mümkün olabilirdi?

Aklına gelen cümleyle gözleri kocaman açılmış şokla baka kalmıştı.

"Aras gözlerini çıkarıp benim kalbime mi koydun? Nasıl yaptın bunu ? Baksana gözlerinle aynı renk! Al gözlerini istemiyorum ben! Ya bir daha beni göremezsen? Aman Allahım çok kötü olur. İstemiyorum, korkarım ben al gözlerini! " Diye dehşetle bitirmişti cümlelerini.

Aras büyük bir kahkahayı  salı vermişti ortama. Batu rahat durmadan "Seninle dalga geçiyor! Sevme onu, ısır kardeşim.  " diye gaz vermeye başlamıştı bile.

Aras "Sakin ol. Öyle birşey değil bu öğretmenim öğretti .  Mecaz anlamda kullandım. Demek istediğim gözlerimin rengi kalple aynı renk ya , görünce beni hatırlaman için almıştım. Yani sana kalp gözümü hediye ettim." diye bitirmişti açıklamasını.

Nur anladığına dair mırıltılar çıkarmıştı. Aras bilekliği küçük kızın eline göre ayarladıktan sonra geri çekilmiş utanmış yüzünü saklamak için Meteye dönmüştü.

Batu aniden kardeşine "Beni mi daha cok seviyorsun yoksa seni takmayıp Meteyi en yakın  arkadaşı olarak gören Arası mı?" Diye sormuştu.

Niyeti ortalığı karıştırmak değildi. Kardeşinin onu seçeneğinden şüphesi yoktu. Sonuçta kardeşti bu. Atsan atılmaz satsan satılmazdı.  Aras ve Mete de aniden kafalarını çevirip dinlemeye başlamıştı.

Nur cevap vermeyince İkili atışmaya başlamıştı. Önce Aras başlamıştı.

"Batu sana beni seviyor dedim." Demişti.

Batu çok bekletmeden "Tabiyki beni seviyor." Diye savunmaya geçmişti.

"Batu! Beni dedim."

"Aras! Beni seviyor işte. "

"Hayır beni!"

"BENİ!"

"BENİ!"

Tartışmalarını bölen ses Yaseminden gelmişti. 

Olayın üzerinden saatler geçmişti.
Ahmet ve Ramazan bahçede oturmuş karşısındaki çocuklara bakıyordu. Ramazan ilk söz hakkını Nura tanımıştı. O içlerinde en masum olanıydı.

"Babaaa, Ramazan amcaaa olay Arasın bana bilekliği vermesinden sonra başladı. "Diye Mırıldandı.

Ahmet kaşlarını çatıp "Ne bilekliği bu güzel kızım?" Diye sordu. Ürkütmek istemiyordu kızını. Ama herkesten kıskanıyordu.  Sonuçta kız babası olmak kolay değildi.

Ahmet'e yaklaşıp  nabzının üzerinde olan kalpli bilekliği gösterdi.

Ahmet zaten kalbi gördüğü an beynine kan sıçramıştı. Birde kızının açıklamasıyla gözü seğirmeye başlamıştı.

"Baba." Demişti. " Aras bana kalp gözünü hediye etti. Her baktığımda aklıma gelmesi için. Onun gözleri  yeşil diye kalbimin rengi yeşil. Anladın mı?"

Ahmet sakin ama bir o kadar sinirli bakışlarını Ramazana çevirmiş "Devrem, söyle oğluna kızıma asılmayı bıraksın! Yoksa kızımın çiçekli elbiselerini tekrar giymek zorunda kalır!"  Diye yerinde bir tehtit sunmuştu.

Konuşmaları duyan Aras seslice yutkunmuştu.

Bir daha o elbiseyi giymeyecekti!
Acıdan olse bile yapmayacaktı bunu!
Mete ve Batuda dâhil çoğu arkadaşı onunla dalga geçmişti. Ne vardı yani her erkek gibi sünnet olduğundan bir tarafları ağırdığı için Nurun çiçekli elbisesinden birini giymişse?

*************

Ali ve Batu hala gözlerini sesin geldiği yere yani Nura dikmişlerdi. Uyuduğundan eminlerdi ama mırıltısını ikiside duymuştu .

"A-ras, bileklik hala elimde. Geleceksin diye sakladım." Demişti .  İkiside rüyasında sayıkladığını biliyirdu. Yeni bir bilgi değildi bu. Şaşkınlıkları sözleri içindi. Acaba diye düşündü ikiside, herşeyi hatırlıyor mu? Ali heyecanla odadan çıkıp doktor bulmaya gitmişti. Batu nihayet yerinden kalkıp kız  kardeşinin yanına eğilmiş eline bir kaç öpücük bırakmıştı. Kardeşine karşı duyduğu suçluluk duygusunu bir süreliğine kenara bırakmıştı.

Ali doktoru odaya getirdiğinde doktor gözlerini , serumun ve hala uykuda olup olmadığını kontrol etmişti. Uykudaydı. Serumu da bitmek üzereydi. Odadan çıktıktan sonra değiştirmesi için bir hemşire  yönlendirecekti.

"Bahsettiğiniz şeyin olma olasılığı yüksek, yani bir tranva başka bir tranvayla iyleşebilir. Hasta sakinleştiricilerin  etkisinde yani uyuyor. Uyanmadan hafızasının yerine gelip gelmeyeceğini bilemeyiz." Dedikten sonra dışarıya çıkmıştı.

Doktor çıktıktan sonra Mete kahveleri getirmişti. Biraz sohbet edip dertleşmiştiler.

Batu ile Mete koltuklarda uyuklarken Aras sandalyede oturmuş Nurun elindeki bilekliği izliyordu. Nur söylemeden fark etmemişti çünkü çok bakmamaya dikkat etmişti hep.

"Aynı acıyı bana tekrar yaşatma. O zamanki kadar güçlü değilim. Bir kez daha kaldıramam. Beni anlıyorsun öyle şeyi mi ışık?"  Diye fısıldamıştı. Gözleri kapanmasına rağmen son kez "Lütfen ışık." Diye ağzının içinde bir şeyler yuvarlamıştı.

 

Çok geçmeden Ahmet ve karısı gelmişti.  Hiç büyümemişler diye düşündü Ahmet.  Çok  huzurlu görünüyorlar eskisi gibi diye düşündü Leyla.

Çocukları rahatsız etmemek için kafeteryaya inip çay içmeye gittiler.

Kimse duymadı belki ama Nur annesi ve babası odadan çıktıktan sonra fısıltıyla "Seviyorum, Aras. Hemde çok ." Demişti.

*************

Bölüm sonuna geldik.

Umarım beğenmişsinizdir.

Sevgili okurlarım okunma sayısı artarken yıldız sayı az.

Demek istediğim bölüm sonundaki yıldıza basmak bu kadar mı zor?

Bölümü aceleyle yazdım yazım yanlışı varsa lütfen affedin.

Sizce Nur artık unuttuğu Aras Aliyi hatırlayabilecek mi?

Ahmet kıskanç bir baba çünkü kızını Rabbinin bir mucizesi olarak görüyor. Uzun yıllar boyunca çocukları  olmadı yıllar boyunca hiç ümitlerini kesmediler.

Hatırlarsanız ikinci bölümde Ramazan, Mehmetin rahatsızlandığını söylemişti. İşte o Mehmet bu Mehmet. Hayat hikayesini nasıl buldunuz?

Görmek istediğiniz bölüm varmı?


Bir sonraki bölüm bu bölüme 7 tane vote (yıldız) gelince yayınlanacaktır.

Yorum yapında sayımızı bilelim bacılar.💚

En güzele emanetsiniz.🌸

Continue Reading

You'll Also Like

10.4K 828 17
Her Türk asker doğardı. Lakin sadece bazılarının yaşamı asker olarak son bulurdu. Onlar vurulduklarında değil, unutulduklarında ölenlerdi. Onlar şanl...
18K 2.4K 33
05*********/ Ruhi'dir benim adım hiç çıkamam evimden 05*********/ Dostlar uydururum hayali mutluyumdur bu yüzden 05*********/ Bir çiçek dürbününden i...
11.4K 606 23
Mizah olarak yazılmıştır! Vote+ yorum yapmanızı bekliyorum. Umarım beğenirsiniz 🌼 0552*** ** **: Mehmet amca benim eve bir paket kabartma tozu, bir...
9.4K 614 18
Savcı Sevim İpek Karalar & Yüzbaşı Kadir Ateş Akarsu