BEZ BEBEK |B×B| +18

By AsenaAlbert

27.2K 1.5K 534

Bekar bir adam, yaşadığı travmatik yangından sonra tüm ailesini kaybeder. Enkazdan elinde tek kalan ise büyük... More

1
2
3
4
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15 (+18)
16
17
18 (+18)
19(+18)
20

5

1.4K 100 28
By AsenaAlbert

Yüzüme dikkatle bakan gözler, çok korkutucu duruyordu. Oyuncağım olduğunu söyleyen adamı zorla da olsa üstümden atmış ve bir cam parçasını elime alıp masanın arkasına kaçmıştım. İçim titriyordu korkudan. Polisi aramam gerekiyordu! Telefonum yerde, camı kırık bir şekilde duruyordu.

Bu adam ne sanıyordu? Sırf 'ben zeytin' dedi diye ona inanacağımı falan mı? O zeytin falan değildi, o bir katildi!

Kan kokusu burnumun direğini sızlatırken, içim acıya acıya Ahmet'e baktım. Cildi bembeyaz olmuştu ve bedenindeki tüm kan yere akmış gibiydi. Boğazından akan kan gölünün içinde yatıyordu.

Tekrar katile baktığımda yerinden kalkmaya yeltendiğini gördüm. Hemen, "Gelme!" diye bağırıp camı ona doğru salladım. Üstü başı kan içindeydi, birkaç ip parçası burnun aşağısına doğru yapıştırılmış gibi duruyordu ve ağzını örtüyordu. Bu yüzden her konuştuğu kelime de boğuk bir ses olarak kulağıma doluşuyordu.

"Camı at, zarar verecek." Endişeli miydi o? Gülmeye başladım, bir yandan da yavaş adımlarla salon kapısına doğru yürüyordum. "Dedi, az önce bir insanı camla öldüren KATİL!" bağırdığımda bir anda irkildi.

Kapıya oldukça yaklaşmıştım. "Camı o kadar atmamı istiyorsan, al!" Camı üstüne doğru fırlatıp can havliyle kapıdan dışarıya koştum. Zemin katta penceresi demirsiz bir oda vardı.

"Henri!" Peşimden son hızla koşan katilden kaçmaya çalıştım. Ben bir adım atarken o, üç beş atıyordu sanki! Bana ulaşmak üzereydi! Titreyen ellerim ile kapıyı açıp gürültü ile yüzüne kapattım. Kapıyı tam kilitliyordum ki, dışarıdan açılmaya zorlandı. Kapıyı son gücümle ittirdim, zor da olsa kapatıp, kilitledim. "Canın cehenneme it herif!" Nefes nefese bağırdım.

Kapının kilitli hali güven vermeyince, ardına bir de yandaki küçük ama ağır dolabı ittim.

Nefeslerimi düzenlemeye çalışırken gözlerim ile odayı tarayıp, üstü ahşap parçalarla çivili pencereye koştum. Kapı ard arda 3 kere tıklatıldığında tüylerim ürperdi. "Henri...!" İsmimi uzatarak söylerken beni korkutmayı düşünüyorsa evet, korkutuyordu!

"Siktir git!" Camdaki birkaç tahtayı çekiştirdim ancak tek çıkan şey, iğrenç bir gıcırdama sesiydi. Elimle çekerek çıkaramayacağımı anlayınca bir alet bulup, onunla denemeye karar verdim. Katilin sesi hala koridordan geliyordu.

Umarım dışarı çıkmazdı!

Bulduğum demir parçası ile çivileri söküp, ahşap parçasının bir kısmını kaldırdım. Pencereden bir parça açtığımda karşımda katili gördüğüm an bir çığlık atıp geriye kaçtım. O dışarıda iken koşarak kapıyı açmak istedim ancak ben daha arkasındaki dolabı çekmişken ayak sesleri koridordan geldi.

Nasıl bu kadar hızlı olabilir?!

Bu herif, bu pencerenin demirsiz olduğunu nereden biliyor? Bu pencere evin arkasına, ormanlık alana açılıyorken, evi derinlemesine dolaşmayan kimse bu pencereyi göremezdi.

"Henri, dışarı çık." Tüylerimi diken diken eden sesini duyduğumda odanın içinde volta atmayı bıraktım. Kapalı kapıya baktım. Bu odadan çıkarsam, ben de ölür müydüm? Onunla dövüşebilirdim ancak bir insan gibi dövüşürdüm. O ise vahşi bir katildi. Gözü dönmüş bir adamı yenemezdim.

"Siktir git evimden! Eğer gitmezsen, aileme yakalanırsın. Ve onların elinden kurtulamazsın!" Katilin gitmesi için yalan söylüyordum, belki korkarsa gider diye. Ancak, "Senin ailen öldü." sözleri ile şokla kapıya baktım.

Tamam Henri, sakin ol. Bunu, benim hakkımda araştırma yapan herkes bilebilir değil mi? Hayır bilemezdi, çünkü ben iş yerimde ki insanlara bile ailemi kaybettiğimi söylememiştim. Yalnızca tek yaşadığımı biliyorlardı.

Yalnızca tahmin ediyor! Yalnızca kahrolası bir tahmin!

"Hayır, az sonra burada olurlar. Git artık, GİT!" siktiğimin katili defol git artık evimden. Ölüm korkusu ile, içeride yatan cansız bedeni ve parçalanan küçük zeytinimi bile düşünemiyordum.

"Yangın, şenlik yangını gibi! Kocaman!" Dışarıdan gelen boğuk ancak baskın ses ile diz kapaklarım titredi. Yangın...

Allah'ım, yine neden beni cezanlandırıyorsun? Artık çok canım yanıyor, dayanamıyorum.

Ailemin bir yangında öldüğünü ima etmesi ile kapıya doğru ilerledim. "Sen, ne saçmalıyorsun?" Titrek sesimi duydu, adım seslerimi de duymuş olmalı ki, ondan da adım sesleri geldi ve kapının altından gördüğüm gölge, kapıya yaklaştı. "Ailen yandı, bende oradaydım." Titreyerek dolaba tutundum. Cümleleri kısa kısa olsa da, anlamları sırtıma bir yüktü.

Boğuk sesi ile konuşmaya devam etti. "Seni bekledim, ama gelmedin. Sonra bir şenlik ateşi yandı, içinde ailen yandı Henri." 3 yılın ardından, ilk defa biri, yüzüme karşı ailen öldü diyordu. Ve bu gerçek, yüzüme tokat gibi çarpmıştı.

"Ben," konuşamadım. Kapının yanına iteklediğim dolaba tutundum ardından dizlerimin üstüne çöktüm. "Seni bekledim," diye sayıkladı katil. "Öğrendiklerini bana anlat diye, seni bekledim." O, öğrendiğim her şeyi, Zeytine anlattığımı nereden biliyordu?

Aklım allak bullak olmuştu. Bir bez bebeğin insana dönüşebileceğine inanmıyordum. "Sen... Kimsin?" Bedeni kapıya yaslandı, hissettim. "Sen," ne konuşmam gerektiğini bilmiyordum. Tek bildiğim, az önce bir insanın katledildiğiydi.

"Merhaba Henri, ben Zeytin!" Söylediği sözlerle geçmişten bir görüntü gözlerimin önüne savruldu.

"Zeytiiiiinn, azsonra annem bana insanlarla nasıl tanışılır onu öğretti biliyo musun?" Zeytinin fanusunun etrafında sektim sevinçle. Çünkü ona öğrendiğim şeyleri anlatmak, benim hobimdi. 7 yaşındayken de bu durum aynıydı.

"Bugün okula gittim, bir sürü insan gördüm ama benimle arkadaş olamadılar. Bazıları beni itti. Sonrasında ben ağladım, sonrasında öğretmenim de ona kızdı, sonrasında zil çaldı." Nefes nefese yaşadığım her anı anlatıyordum. "Zil ne biliyor musun? Bizim okulda kuş sesine zil diyorlar. Ama güzel kuş sesi, cik cik cik
O ötünce, hepimiz derse giriyoruz. İşte öyle." Fanusun önünde durup zeytinin yeşil gözlerine bakıyorum, onun gözleri zaten bende. "Hii, Unuttum, insanlar nasıl tanışılır onu anlatıyordum. İşte sonrasında- ay öncesinde merhaba dememiz lazımmış. Annem selam vermeliyiz dedi, öncesinde adımızı söyleyip, öncesinde de el sıkışmamız lazımmış." Küçükken zaman kavramlarını karıştırır dururdum. Düne yarın, öncesine sonrası derdim.

"Merhaba zeytin, ben Henri." Elimi zeytinin fanusuna koyup onunla selamlaşır gibi fanusu okşadım. Sonra bir çizgi filmde gördüğüm gibi sesimi kalınlaştırıp "Merhaba Henri, ben Zeytin!" diyip gülmeye başladım. Sonra ise ödevlerimi alıp, zeytinin yanında gelmem ile sonuçlammıştı.

İlk tanıştığım varlık oydu. Tanışmayı ilk öğrettiğim varlıkta oydu. Öğrettiğim şeyleri uyguluyor muydu? "Sen, bu imkansız..."

"El sıkışmamız lazım." Yutkunup kapının altından görünen gölgeye baktım. Parmaklarını oradan sokup, elini bana göstermişti. Elleri kanlıydı. Yalnızca ikimizin olduğu bir odadaki anıyı, hiçkimse bilemezdi, değil mi? "Elini çek!" Bağırtım ile hemen elini çekti.

O zeytinse ondan korkmam gerekmiyordu değil mi? Ama korkuyordum, hem de çok. Eline kan bulaşmış bir varlıktan kim korkmazdı ki? Ellerim hala titrerken, kapıyı açmak için uzatmıştım ancak yarı yolda durdurdum. "Sen, Ahmet'i neden öldürdün?" Galiba ayağa kalkmıştı, gölgesi kapıdan uzaklaştı.

"Çünkü beni yakmaya çalıştı, seni öldüreceğini söyledi!" Sesindeki nefreti kapının ardında bile hissettim.
"Peki ya ben? Ben, seni öldürmek istesem, beni de öldürür müsün?" Cevabı duymak için kapıya biraz daha yaklaştım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. Vereceği cevap ile ya bu odadan çıkacaktım, ya da ölene kadar bu odada kalacaktım.

"Sen bana zarar vermezsin!" Boğuk sesi kulaklarıma doluştuğunda, cevabı beni tatmin etmedi. "O, sen katil olmadan önceydi! Cevap ver, sana zarar vermek istesem, beni de öldürür müsün?" Kapıya sertçe vurduğunda kalbim bir an, durdu. Kapıya çok yakın olduğum için, ani gürültü ile dizlerimin üstünden kalçamın üstüne düştüm.

"Sen olmazsan ben kimle yaşayacağım? Yapayalınız kalırım! Sensiz yaşayamam!" Bir an kapıya bakakaldım. Hiçbir şey söyleyemedim çünkü aklımı toparlayamıyordum. Allah kahretsin!

Hem odadan çıkmak istiyordum, hem de korkuyordum!

"Henri, aç kapıyı. Seni öldürmem." Derin bir nefes alıp ayağa kalktım ve kilidi açtım. Kapı kulpunu aşağı indirene kadar, kapıyı zorlamadı.

Tamam, inanması güçtü ama karşımdaki dev adam, Zeytin olabilirdi. Bunu anlamanın tek yolu ise, onunla konuşmaktı. Belki canımı tehlikeye atıyordum ancak bu odada da sonsuza kadar yaşayamazdım. "El sıkışalım!" Titreyen elimi kaldırıp onun koca ve kanlı elini tuttum.

"Tamam tanıştık, arkadaşız değil mi?" Gözlerime hevesle bakan adama daha dikkatli baktım. Bu adam, az önce içeride birini doğrayan adamla aynı kişi miydi? Kafamı yana doğru eğip sorgular bakışlarım ile yüzünü inceledim. Ağzındaki ilmeklere baktım. Bu adam, cidden Zeytin olabilir miydi?

Avcundaki ıslaklık fazlasıyla avuç içime işlediğinde elimi çekmeye çalıştım. "Bıraksana!" Kaşlarını çattığında, tedirgin olmuştum. "Arkadaş mıyız?" Ben de onu itmek istiyordum, arkadaş olmak istemiyordum. Ta şuan, beni iten o küçük çocukları daha iyi anlıyordum.

Ama yine de kafamı aşağı yukarı salladım. Elini çekmeden beni öyle bir çekti ki, vücuduna doğru savrulurken ayaklarım yerden kesildi. "Lan!" Bedenine çarptım, kaburgalarım ağrımıştı. "Arkadaşlar sarılır," bedenimi sıkıca tutan kollardan ayrılmaya çalışsam da, sanki gemici düğümü atılmış halat gibiydi ve kollarını çözemiyordum. "Kan kokuyorsun, duş alman lazım." Belki sözümü dinler ve duş alırsa, bu evden defolup gidebilen ben olurdum.

Daha da geçmişimizmiş, aile yadigarıymış önemli olmazdı. Tek düşündüğüm canımdı. "Temizlenme vakti mi?" Ona oyuncakken söylediğim sözleri bana, insanken geri söylemesi sinirimi bozuyordu.

"Evet temizlenme vakti." Benden ayrıldığında, vücudundaki kanın bir kısmı benim vücuduma sinmişti.

Ahmet hala salonun ortasında kan kaybediyordu, yaşıyor muydu kontrol etmemiştim.

"Tamam hadi odamıza çıkalım." Odamız mı? Kaşlarımı çatıp beni sürüklediği yöne doğru gittim.

Şuan tek düşündüğüm, o duşa girdiğinde evden kaçmaktı. Kendini zeytin olarak tanıtıyor olabilirdi ancak zeytin, salonda parçalanmıştı.

Sakin olup aklıma mükayet olmaya çalıştım.

Tanrım, eğer bu bir kabussa lütfen beni uyandır. Beni uyandırdığında gerekirse bu evi satarım, hiç sorun değil...

.....

Böyle bir durum sizin başınıza gelse, nasıl tepki verirdiniz? Bir katil, ben senin az önce parçalanan oyuncak bebeğinim diyor. Ne alaka AMK.

Yeni bir duş fantezisi? Konutanı okuyanlar bilirler 😂...

Ama bunlar için çok erken,

Ya da değil mi?

Bilemiyorum.

İyi okumalar.

Vote sınırı:15
Yorum:15

Continue Reading

You'll Also Like

2.9K 203 12
For all AtPek's lover💜
1.5M 93.9K 37
O gün sadece dikkatimi çeken o oyuncağı almak istemiştim. Başıma bunların gelebileceğini kim bilebilirdi ki? [KİTABIMIN BENZERİNİN YAPILMASINI ASLA İ...
63.7K 833 9
Birbirini tanımayan azgın üçlü. Küfür, +18 fazlasıyla, BDSM içerir! Mantık aramayın.
255K 7.9K 44
Alaz birkaç adımda tam önümde durdu ve konuştu "ayağa kalk" dedi ayağa zorda olsa kalktım tekrar konuştu "SOYUN" diye sert bir sesle söyledi hayır h...