6

1.1K 82 40
                                    

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum.

Hikaye hakkında eleştirilerinizi, isteklerinizi belirtebilirsiniz.

Sizin yorumlarınız, yıldıza tıklamalarınız beni motive ediyor.

İyi okumalar.

......

Ölüme yakın hissettiğiniz anlar olmuş muydu? Ölümün kıyısında dolaştığınızı, bir adım attığınızda ölüm uçurumundan düşüp parçalanacağınızı?

Ben şuan, tam olarak öyle hissediyordum. Beni sürükleyen katilin peşinden gidiyordum. Aklım ise allak bullaktı çünkü ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Beni öldürmeyeceğini söylüyordu ancak o kadar korkutuyordu ki, bu korku beni öldürebilirdi.

Durup onunla konuşmalı mıydım, Zeytin olup olmadığını anlamak için? Ancak o zeytinse bile katil değil miydi? Katildi...

Ancak zeytinse, benim tek varlığım demekti. Ben zeytini canımdan bile çok seviyordum. Gerçek mana da, kendimden daha çok ona değer veriyordum. Ancak o, bez bebek olan zeytindi. Ailemden kalan tek hatıra olan zeytindi.

Bu adam ise, adamdı işte. Yıllardır peşinde dolandığım oyuncağım değildi.

Bazen; keşke insan olsa da yalnızlığıma arkadaşlık etse diye düşünürdüm ancak, insan halini hiç böyle hayal etmemiştim.

Odaya girdik, ardından odamdaki banyonun kapısını açtı ve sıkı sıkıya tuttuğu elimi bırakıp üstünü çıkarmaya başladı. Ürpermiş tüylerim ile ona bakarken, hala ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ahmet'i bile kontrol etmemiştim. Evimin ortasında şah damarı kesilmiş ve büyük ihtimalle vücudundaki tüm kanı boşalmış bir ceset vardı.

Üst katta ise katili duş alacaktı. "Sende duş al, kirlendin." Karşımdaki aynada kendimi gördüm. Üstümdeki beyaz tişört yer yer kızarmıştı, aynı kırmızılıktan boynumda, kollarımda hatta yüzümde bile vardı. Boş bakışlarım ile ellerime baktım, ardından katile döndüğümde anadan üryan soyunduğunu görünce irkilip hemen arkamı döndüm. "Oha! Hayvan herif, ne diye çırılçıplak soyunuyorsun?!" Arkamda hissettiğim sıcaklık ile bir adım ileri atıp, bedeninden kaçtım.

"En iyisi ben çıkayım, sen rahat rahat duş al." Kapıdan dışarıya çıkmak istediğimde onun otoriter sesi ile tüm vücudum titredi. "Henri, soyun!" Gözlerim kocaman açılmış bir şekilde açık kapıdan dışarıya bakıyordum. Dönüp ona bakmadım.

Boğuk sesi ile söylediği sözler, çok baskındı.

"Saçmala!" Birkaç adımda banyodan çıkıp odaya girdiğim an bileğimden tutulup, banyoya geri sokulmam bir olmuştu. "Bırak lan kolumu!" Beni savurup, fayansa fırlattığında ise nefretle ona baktım. "Senin de temizlenme gerek, soyun Henri!" Sözünü dinlemediğim için öfkeli miydi?

"Sana görgü kurallarını öğretmedim mi ben? Öğrettiğim hangi görgü, bunları yapıyor?" Dişlerimi sıkıp yerden kalktım. Vücuduna bakmamak için gözlerimi çevirip küvete odaklandım. Piç kurusu bir de ona öğrettiğim iyi şeyleri yapmak istemiyordu.

"Özür dilerim, öğrettin. Bir daha tekrarlamayacağım." Az önceki baskın ses, yerini itaatkar ses tonuna bırakmıştı. Yavaşça arkamı dönüp onun üzgün gözlerine baktım. Ne tuhaf duyguları vardı. Benim ruh halimi de allak bullak ediyordu.

"Öğrettiğim her şeyi yapıyor musun?" Hemen kafasını salladı. Koca cüssesi ile önümde çıplak duran bir adam değilde, küçük oyuncak bebeğimmiş gibi baktı.

"Ben sana ne zaman insan öldürmeyi öğrettim Zeytin?" Ona ismiyle seslendiğimde, bu onu kabullendiğimi mi gösterirdi? Hayır, yalnızca anlamaya çalışıyordum. Bu adamın ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

BEZ BEBEK |B×B| +18Where stories live. Discover now