ZİKO (bxb)

Von ekimdiyelim

1.3M 101K 51.5K

Her şey, sosyetenin ve iş dünyasının gözdesi Affan Saltan'ın kirli işler denildiği zaman ilk akla gelen çete... Mehr

1- İlk Tanışma
2- Rahatsız Hisler
3- Mekan
4- İstek
5- Gece Siniri
6- Ev
7- Bu Kadar Büyük
8- Kirpi
9- Sahip Olmak
10- Sıcaklık
11- Şaşkınlık
12- Bir Şey Vardır
13- Hatırlamanı Sağlıyorum
14- Öfke
15- Konuşamamak
16- Düğüm
17- İlk Temas
18- Bir Şey Yok!
19- Değişen Şeyler
20- Kırılan Duvarlar
21- Bana Mı Güldün?
22- Her Şey Normal?
23- Rüya
24- Kabulleniş
25- Affan'ın Sığnağı
26- Kahvaltı
27- Kravat
28- Randevu
29- Mesafe
30- Zor
31- Özür
32- Yangın Yeri
33- Gece
34- Görüşürüz
35- Affan'lar da Sinirlenir
36- Sarhoş Çakır
37- Artı Bir
38- Sönen Sigaralar
39- Ve...
40- Sönen...
41- Her şey
42- Hayal Kırıklığı Sessizlikle Taçlanır
43- Üzücü
44- Çiçekler
45- Savaş
47- Yaralar, İzleri ve Acıları
48- Kanlı Hesap
49- Biten Acılar
50- Özlem
51- Ev

46- Seks

34.1K 1.5K 887
Von ekimdiyelim

Yok gençler ben erken bölüm atamıyorum o skill ben de açılmıyor bir türlü.

Bide bölüm ismini sorgulamayalım. Ne siz ne ben.

Uzun bir bölüm, güzelce okuyun.

"Aklımı sikeyim!"

Sağ yumruk.

"Düşünen kıvrımlarımı sikiyim!"

Sol yumruk.

"7 ceddimi baştan sona 7 kere sikiyim!"

Tekrar sağ... Sert bir sağ kroşe.

"Amına koyayım içen aklımın! İçten içe beni bulacağını bile bile gidip içen aklımın amına koyayım!"

Söylediklerim hırsımı ve kendime olan sinirimi katlayınca boğazımdan gelen hırıltılı bir inleme bırakıp önümdeki kum torbasına, hiç durmadan ardı ardına hızlıca yumruklarımı geçirmeye başladım.

"Irzını siktiğiminin kibar böceği!" Nefes nefese sinirle tısladım.

Kum torbası, fütursuzca vurduğum yumruklar yüzünden sağ sola doğru hiç durmadan hareket ediyordu.

Küfürler eşliğinde attığım her yumruk, sinirimi azaltmak yerine beni iyice zıvanadan çıkarıyordu.

Sonunda kollarımdaki güç tükendiğinde zar zor son bir yumruk atıp kollarımı, kum torbasına sardım. Enerjim hala zirvedeydi ama kaslarım hızlı hareketlerim yüzünden tükenmişti. Alnımı kum tormasına yaslayıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım.

Dakikalar sonra kollarımı çözüp arkamı döndüm ve barfiks demirine astığım havluyu hırsla aldım. Terden sırılsıklam olan yüzümü sertçe silip havluyu yine aynı sertlikle yere fırlattım.

"Nasıl böyle bir mallık yaptım? Nasıl ya! Aklımı kazıcam şimdi!"

Bedenimi, geniş koltuğa attım. Kaslarım anında gevşemişti. Kim bilir ne kadar zamandır yumrukluyordum o torbayı ki, sinirliyken asla hissetmediğim yorgunluk yüzüme çarpmıştı.

Gözlerimi sıkıca yumup "Siktir siktir siktir!" Diye sertçe inleyip alınıma geçirdim bir tane.

Sabah kalkar kalkmaz zihnim, dün yaşanan her şeyi en ince ayrıntısına kadar anında aklıma getirdiğinde sikilmiş gibi kalmıştım ortada.

Normalde hafıza kaybı geçirmiş gibi hiçbir şeyi hatırlamazdım ama evren sanki aklımla oynamak ister gibi saniye atlamadan her kareyi gözümün önüne getirmişti.

Ve ben o saniyeden beri kendime, Affan'a Güngör'e ve aklıma gelen herkese karşı öfkeyle dolmuştum.

En çokta kendime...

O bara gitmiş olsam bile dinlememeliydim. O adamın Affan'ın kuzeni olduğunu öğrendiğim an terk etmeliydim o ortamı.

Ama terk etmemiş ve o adamdan Affan'ı dinlemiştim. Affan'ı anlatmasını dinlemiş ve beni etkilemesine izin vermiştim.

Affan'ı anlamak, anlayış göstermek istemiyordum. Çünkü anlarsam böyle olacağımı biliyordum. Böyle; onu dinlemek, görmek, sesini duymak, dokunmak, hissetmek ve deli gibi sarılmak isteyeceğimi biliyordum.

Ama tüm bu sikik şeyleri istemek istemiyordum. Bana yaşattığı her şey için acı çekmesini istemeye devam etmek istiyordum. Bitsin, yıkılsın, kendine gelememesi istiyordum.

Ama artık bu isteklerimin hiçbiri yoktu. Onu öğrenmek, anlamama sebep olmuştu. Yaşadığı şeylerin ağırlığı dünden beri böylesine omzuma oturmuşken nasıl isteyebilirdim ki?

İsteyemiyordum! Deli gibi istemek istiyordum ama isteyemiyordum!

Ayağa fırladım bir anda ve dişlerimi sinirle sıkarken volta atmaya başladım.

"Hadi ben geri zekalıyım ama o piç kurusu niye geldi ki yanıma? Daha saatler önce gözüme gözükme demişken hemde. Öğrendiğim gerçeklerden sonra, neden o sikik suratını görmek zorundaydım ki? Neden, onu görür görmez tüm duvarlarım yıkılmak zorundaydı ki?"

Volta atarken adımlarda bile kendime olan sinirim vardı.

"İstemiyorum amına koyayım, istemiyorum seni anlamak, affetmek, özlemek-" Alt dudağımı sertçe dişledim.

Ona olan özlememimi, çıkmamak üzere yerin en dibine gömmüştüm ben halbuki. Ama şu an...

Ama şu an bu hissin, vücudumdaki belirginliği aklımı yitirtecekti bana.

"Orospu Affan!" Boğazımı acıtan bir yükseklikle bağırmıştım.

Adımlarım, keskin bir bıçak gibi kesildi.

"Ne hakla bana bunları hissettirirsin lan? Ne hakla beni bu duruma sokarsın? En çok kendime iyi davranmam gerekirken nasıl? Kendimde duyduğum öfkenin bu kadar keskin olmasını sağlarsın?!"

Amına koyucam.

Evet koyacaktım. Yoksa kendime gelmem mümkün değildi. "Koyucam." Diye tısladım ve kendime durdurmadım.

Sırılsıklam ve yanan vücudumu kısaca suyun altına sokup kendine getirdim, hız kesmeden üstüme siyah tişört, altıma siyah pantolon geçirdim ve beklemeden evden çıktım.

"Abi bir yere mi-"

Elimi hızlıca kaldırıp Şükrü'yü susturdum. Hala üzerine doğru yürürken. "Anahtarı fırlat arabanın." Dedim. Anlamayan bakışlarına karşılık sabırsızca "Hızlıca!" Diye sertçe konuşunca, eli ayağı birbirine dolaşırken telaşla anahtarı çıkarıp bana doğru fırlattı.

Anahtarı tek elimle yakalayıp hız kesmeden yanından yürüyüp arabaya geçtim. Motorun çalışmasıyla gaza basışım eş zamanlı olmuştu.

Hızımı, trafik ışıkları dışında hiç yavaşlatmadım. Gerçi ben istesemde vücudumdaki sinirin getirdiği hırs, hareketlerimi yavaşlatmazdı.

Daha dün girdiğim kapıdan, bugün tekrar girmek zorunda kaldığım için dahi Affan'ı suçluyordum.

Artık bana alışan çalışanlar, sadece saygıyla ayaklanıyor ve dokunmuyorlardı. Şansıma asansörün kapısı yeni açılmış, içinden bir kaç kişi çıkmıştı. İçinde tek kişinin kaldığı asansöre umursamadan girdim ve Affan'ın olduğu katın tuşuna sertçe, ardı ardına basmaya başladım.

"Şey..." Yanımdaki kız kısık sesiyle, çekinerek bana baktı. "Kusura bakmayın ama şsy... öyle basmaya devam ederseniz sensörü var, tehlike algılayıp asansörü durduruyor."

"He." Diye şaşkınlıkla bir tepki verirken hareketimi kestim ve düğmelere bakıp tekrar kıza döndüm. "Anladım."

Kız tırsak bir gülüş sergileyip önüne döndü. Benle asansörde tek olmanın kızı korkuttuğumu fark ettim ve bu aklıma Özgür'ü getirince bir silkelendim. Aynı yaşta gözüküyorlardı.

Bir kızı korkutmak istemezdim.

Kendime bir de bu yüzden sinirlenirken, yine kendimi aşırı derecede zorlayıp hafifçe sırıttım ve kızı rahatlatma amacıyla "Aceleci ben işte." Derken burnumdan nefesimi vererek gülüşümü genişlettim. "Sanki neye yetişmeye çalışıyorsam." Omuzlarımı silktim hıh der gibi.

Kız gülmeye çalışarak başını salladı ve "Yani öyle demeyin." Diye fısıltıyla bir şeyler geveledi.

İyice germiştim kızı amına koyayım.

İfademi hızlıca silip önüme döndüm. Çok geçmeden açılan kapıdan inerken bu saçma anı yaşadığım için bile Affan'ı suçladım. Öfkemin tekrar, tüm aleviyle gözlerime oturduğunu hissettim.

Ağzına sıçacaktım piç kurusunun!

Kapıyı sertçe açıp içeri girdiğimde gözlerim eliyle bulmuş gibi büyük masasının arkasındaki Affan'ı buldu. Hemen sonra ise karşısında oturan kadını fark ettiğimde kaşlarım çatıldı.

"Çakır?" Affan'ın şaşkınlığını sikime bile takmazken, kimin geldiğine bakmak için arkasına dönen kadınla göz göze geldim.

"Bu kim?" Sesimdeki keskinlik, insan teninde yara açacak bir netlikte çıkmıştı.

Ayakta olan bedenini bana doğru hareket ettireceğini anladığım an "Bir adım bile atma." Anında duraksayan vücudu bana yaklaşma ihtiyacı yüzünden tekrar kıpırdandığında. "Yeminle sikerim." Diyerek hareketini kısıtladım.

Kadının meraklı bakışlarına döndüğümde o da ayaklanıyordu. Kararsızlıkla bakışları Affan'ı buldu, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ama Affan bir an olsun gözlerini benden ayırmayınca kadın tekrar bana döndü.

Kibar ve az önce asansördeki kızla aynı çekingenliği taşıyan bir ifadeyle başını sallayıp bana hitaben "Merhaba." Dedi.

"Kimsin sen?"

"Çakır önce konuşmama izin ver-"

"Sana kim olduğunu sordum?" Sesimdeki soğukluk odanın buz kesmesine sebep oldu.

Kadın ne olduğunu çözememişti ama bir şeyin ortasında kaldığını anlamıştı. Affan'a kısa bir bakış atıp yumuşak ama içinde çekingenlik barındıran bir gülümseme sundu bana.

"Asya ben." Beynime bir kurşun misali saplanan isimin etkisi, tüm damarlarıma zehir gibi yayıldı. "Asya Er."

"Bir mekan çıkışı yakaladığımızı düşündüğümüz Affan Saltan'ı aslında kendi nişan töreninden çıkarken yakalamışız. Nişanlısı kim derseniz, yine çok başarılı bir şirket olan Er'ler holdingin kızı Asya Er."

Bu kız...

Zaten kadının üstünden hiç çekmememiştim gözlerimi ama kulağımda yankılanan sesten sonra sanki kadını ilk defa görüyor gibi irkildim.

Yüzüne baktım... Güzel ve alımlıydı, kıyafetleri abartıdan çok mütevazi görünüyordu ama pahalılığı dudak uçutan özel bir tasarım olduğuna emindim. Ben o gözle bakamıyor ve istesemde bakamazdım ama her erkeğin dibini düşürecek kadar etkileyici bir kadın olduğunu görüyordum.

"Demek Asya Er." Diye fısıltıdan farksız konuştum. O donukluk yavaş yavaş vücudumu terk ederken alt dudağımı ağzımın içine gönderip "Hmm." Diye mırıldandım.

"Özel bir şey konuşacaksınız sanırım..." Derken ne yapacağını bilemez bir tutuklukla koltuktaki çantasını alırken konuşmasını devam etti. "Ben sizi hiç rahatsız etmiyim, hemen gideyim..." Gülmeye çalışarak konuşma devam ederken hızlı olmaya da çalışıyordu. "Ay kusura bakmayın telefonumu bulamıyorum..." Gözleri etrafı tararken gerçekten üzgün çıkmıştı sesi. "Heh! Buldum. Hemen çıkıyorum ben." Kadın tam gidecekken Affan'ın sesi bunu engellemişti."

"Asya durur musun bir dakika?" Dudaklarından kızın ismini duymak çenemi kasmamı sağladı.

"Sonra hallederiz Affan, hiç önemli değil. Misafirinle ilgilen lütfen." Misafir derken özellikle bana dönüp tekrar kibarca gülümsemişti.

"Asya?" Kadın Affan'a dönüp efendim der gibi başını salladı. "Sana bahsettiğim Çakır." Affan'a dönmesem bile bana baktığını anlamıştım.

Kadın ilk bir algılayamadı ama sonra dudaklarını açılıp kapandı ve "Ay." Diye bir şaşkınlık tepkisi verdi. Bana dönüp. "Ay pardon." Dedi şaşkınlıkla ve eliyle açık ağzını kapadı. "Ay gerçekten çok pardon, ben bilemedim. Yani sizi tanıyorum aslında ama görmedim hiç, kusura bakmayın o yüzden lütfen."

Kızın yüzündeki mahcup ifadenin gittikçe büyümesi saçma geldi. Niye sanki bir suç işlemiş gibi konuşuyordu amına koyayım?

Sert bir ifadeyle Affan'a döndüm. "Bu ne şimdi?"

Ona dönmemi beklemiyor olacak ki, küçük bir irkilme oldu bakışlarında. Suçlu bir ifadeyle tam konuşacakken bir anda bakışları değişti ve yanlış bir şey yapmadım ben eminliğini takınmaya çalışarak dudaklarını araladı.

"Asya'yı ben çağırdım buraya. Anlaşmayı-"

Ciddi bir şekilde "Sen salak mısın?" Diye sordum. Öyleydi.

"Her şeyi düzeltmek için-"

Yine konuşmasına izin vermeyip "Sen salaksın." Derken tesbit yapar gibi bir kere başımı salladım. "Harbi harbi salak bir herifsin-"

"Şey Çakır be..."

"Ziko!" Sert ve keskin bir tonda düzelttim.

Bana Çakır diyemezdi kimse... Hele bu kızın demesini asla kabul edemezdim.

"Ay çok özür dilerim. Gerçekten ben Affan öyle söyleyince isminiz sandım." Elini özür diler gibi kaldırıp ayıp bir şey yapmış gibi kaşlarını kaldırdı ve devam etti. "Ziko bey, Affan bana her şeyden bahsetti, gerçekten çok üzgünüm öncelikle. Ben asla böyle bir şeye neden olmak istemezdim ama inanın hiçbir şeyden haberim yoktu."

"Ne diyorsun sen?" Anlıyordum ama anlam veremiyordum bu tavrına.

Kadın, kendini açıklayamamaktan korkar gibi bakıyor ve aynı korku konuşmasındaki düzgünlüğü bozuyordu.

"Çok haklısınız çok karışık konuştum ama şaşırdığım için. Sizinle karşılaşmayı beklemiyordum hiç." Hafif ama yine tedirgin bir şekilde gülümsedi. "Affan bana her şeyden bahsetti, bu yüzden yaptığımız hatayı düzeltebilmek için geldim buraya. Sizi temin ederim bu yaşanan uygunsuz durumu en kısa sürede düzelticez."

"Asya'yı bu yüzden çağırdım." Affan hala kendinisini açıklamak için çabalıyordu. "Asya'da benim gibi düşünüyor. Yani benim eskiden düşündüğüm gibi, bir iş anlaşmasından farkız gördüğü bu evliliği neden bozmak istediğimi anlamadı. Bu yüzden ona açıkladım ve şimdi de nasıl ilerleyeceğimizi konuşuyorduk."

"Evet evet açıkladı." Diye Affan'ı onayladı hızlıca. "Affan anlattı, ben de çok iyi anladım. Ne söyleseniz haklısınız gerçekten, çok karışık bir durumla karşı karşıya kalmışsınız bir anda. Affan anlatmasa anlamam çok zor olurdu gerçi." Kendini ayıplar gibi hafifçe başına vurdu gülerken ve devam etti.

"Çünkü bu işlerin içinde büyümek, normallikten uzaklaştırıyor insanı. Her şeye iş gözüyle bakıyoruz fark etmeden. Hatta ben de bu evlilik anlaşmasından sevgilime ilk bahsettiğimde aşırı tepki vermesine şaşırmıştım. İş anlaşması sonuçta neden bu kadar abarttın diye sormuştum, bir de sanki saçmalayan oymuş gibi. Sonra bana ince ince açıklayınca anlamaya başladım."

"Sevgilim mi?"

"Evet." Değişik bir heyecanla başını salladı hemen. "Affan'dan sonra evleneceğiz hatta- ay." Yanlış bir şey söylemiş gibi kendi sözünü kesti. "Yani eğer Affan'la bu evliliği gerçekleştirseydik, sözleşme bittiğinde sevgilimle gerçek bir evlilik yapacaktık."

Her duyduğum şeyden sonra beynimin iyice yandığını hissediyordum.

"Siz nasıl şeyler yaşıyorsunuz amına koyayım?" Diye inanmayarak konuştum. "Dünyanın en normal şeyinden bahsediyorsunuz sanki anasını satayım. Bir sevgilin var öyle mi?"

Cevap vermekten korkarak "Evet." Dedi.

"Ve sevgilin denen herif, bahsettiğiniz şu sikik evliliği yapmana, hatta 1 sene sürecek olmasını kabul ederek bittikten sonra evlenmeyi kabul etti."

"Yani tabi ki şartları oldu."

"O kadar da gavat değil diyorsun yani?" Sorumla birlikte kadın, gülerken eliyle kibar bir şekilde ağzını kapattı.

"Kıskançlık yaptı ilk başta ama işimdi bu benim kabul etmesi gerektiğini biliyordu. Kuralları netti; aynı evde yaşamayacak ya da sırf inandırıcı olsun diye kameraların önünde yakın davranıp öpme gibi eylemler gerçekleştirmeyecektik ki, bunu söylemesine gerek bile yoktu zaten çünkü Affan en başında düğün dışında yan yana gelmeyeceğimizi bana kesin bir dille söylemişti."

Kızın anlattığı şeyler aklıma bir soru sızdırdı.

Eğer Affan'da bu kızın sevgilisine yaptığı gibi, her şeyi bana öncesinde söyleseydi nolurdu?

Yine yıpranır mıydım? Yine bu kadar acı hisseder miydim?

Net bir cevap kesinlikle yoktu ama bir şeyden emin oldum.

Ben yine yıkılacaktım ama eğer Affan bana her şeyi en başında anlatmış olsaydı yıkılışım ne bu kadar sarsıcı, ne de bu kadar harabe olacaktı.

Ziko, tüm dünyanın altında ezilmiş gibi hissetmeyecekti...

Ama hissetmiştim. Hissettirmişti.

Yüzüme çarpan gerçek, ellerimi iki yanımda yumruk yapmama neden olurken, şaşkınlığın gizlediği öfkem tekrar göz bebeklerime yerleşti ve her şeyin suçlusu sensin der gibi baktım Affan'a.

"Çakır?"

Karşımda artık ne yapacağını bilmeyen, tedirgin bakışları koca cüssesini küçültmeyen Affan yoktu. Karşımdaki adam eski gücünü tekrar eline almıştı. Artık yine kendinden emin ve yıkılmaz bir ifadeyle dikiliyordu karşımda.

Yıkılmaz ve gözlerimin içine her baktığında, her şeyinin ben olduğumu bağıran bir ifadeyle dikiliyordu karşımda.

"Sen yaptın." Dişlerimin arasından konuşup, gözlerimdeki öfkenin onu yakmasını umarak baktım yüzüne.

Yumuşak ama uyarı barındıran bir tonda "Çakır." Demesinin sebebi, artmaya başlayan öfkemi gördüğü içindi.

"Her şeyin amına koydun."

Üzerine doğru bir adım atarken sanki yaptıklarını yeni fark ediyor gibi davranıyordum ama aslında yaptıklarını değil yapmadıklarını yeni fark ediyordum.

Yapmadığı ama yapsa şu an bu sikik konumda olmayacağımız şeylerden bahsediyordum.

"İstemeyerek bile olsa evet." Çok önemli bir ayrıntıymış gibi ciddiyetle düzeltti.

Tehditkar bir adım daha attım ona doğru. Kaşlarımı nefretle çattım. "Tüm bu sikik şeyleri yaşamama sen sebep oldun."

"Ziko bey lüt-"

"Sen..." Uyarıcı bir ifadeyle kıza baktım. "Çık burdan."

"Ziko bey sinirlenmekte gerçekten haklısınız ama dediğim gibi Affan her şeyi halletti sayılır. Sözleşmenin iptal olması için-"

"Sana... Çıkmanı söyledim..." Kasılan çenemle kendime hakim olmaya çalışarak konuşmaya çalıştım. "Varlığın, birazdan ben bu piçin hayatını sikerken dikkatimi dağıtırsa daha çok sinirlenirim ve bu sefer hayatınla kalmam..." Öfkeli bir soluk verdim. "...Tüm ecdadını sikmeden bırakmam."

Söylediklerimle şoka uğrayan kız, yüzüme öylece baka kaldı. Ters bir hareketle başımı oynattım.

"Asya mısın? Avrupa mısın? Artık her neysen işte anladın mı?"

"E-evet evet anladım." Çantasını aceleyle koluna astı. "Ben gideyim o zaman hemen." Affan'a dönüp elimden gelen bu malesef der gibi üzüntüyle baktı ve odadan çıkıp kapıyı arkasından kapattı.

Gıdım azalmayan öfkem ve hırsımla tekrar Affan'a döndüm.

"Bana söylemeliydin." Tehditkar bir adım attım.

"Haklısın."

"Söyleseydin bunların hiçbirini yaşamıcaktım." Bir adım daha.

"Doğru, düşüncesiz davrandım." Pişmanım ama hatamın artık farkındayım der gibi başını eğmiyordu.

"O sokuk düşüncesizliğin yüzünden sikim sikim şeyler yaşadım ben." Üzerine doğru bir adım daha atarken ani bir tıslamayla yükseldim. "Bu söylediklerin bir sik ifade ediyor mu sence? He!"

"Sana yaşattığım her şeyin acısını, çıkar benden Çakır."

"Kolay mı amına koyayım? İçimde sana karşı dinmeyen kızgınlığım, öfkem bile seni bitirmesi gerekirken beni bitiriyor!"

Sesim ona yaklaştıkça yükseliyordu.

"İşte buna dayanamıyorum Çakır..." kaşlarını çatarak başını iki yana salladı. "Her şeyle baş edebilirim, her şeyin üstesinden gelirim ama senin kendine zarar verdiğini görmeyi geçtim, bunu biliyor olmamla bile baş edemem... Edemiyorum."

"Edeme amına koyayım, edeme!"

Aramızdaki mesafe azalırken yüzüne doğru bağırdığımda kızmaya çalıyordum. Çalışıyordum diyorum çünkü kendimi kızmak için çok zorluyordum.

Dün Affan'ın pezevenk kuzeni anlattıklarıyla Affan'ı anlamama neden olmuştu ve ben Affan'ı anlarken ona kızamıyordum.

İstemiyordum, çünkü eğer anlarsam bana en başta söylememesini, o anlaşmayı neden yaptığını anlar ve kızamazdım. Ve eğer anlarsam güvenimi asla isteyerek kırmayacağını, bana bilerek acı çektirmektense kendi derisini yüzmeyi yeğleyeceğini biliyordum.

İstemiyordum.

Son bir adım daha atıp dibinde durdum ve yüzüne doğru "İstemiyorum!" Diye bağırdım. "Bana ne? Bana ne oğlum?"

"Çakır..." Sakinliği ve bakışlarındaki derinlik anlık bocalamamı sağlasada öfkemi sağlam tuttum. "Hiç mi özlemedin?"

Boğuk sesiyle sorduğu sorunun ateşinin tenimi yaktığını hissettim ve Affan'ın bunu, yani bende hala etkisinin var olduğunu görmesinden korktum. Bu yüzden daha çok diklenerek bendeki etkisini perdeledim.

"Anlamıcam seni!" Yüzlerimiz arasındaki bir karışlık mesafe vardı. Sesim, Affan'ın kirpiklerini titretirken gözünü kırpmıyordu bile. "Nedenlerin umrumda da değil, sikimde de değil!"

"Ben çok özledim." Kısık sesindeki derinlik, kasırga olup içine çekicek cinstendi.

Ona kapılma Ziko, kendi söylediklerine odaklan.

"Benin için kendinle savaşmaya hazırsın öyle mi?" Dün söylediklerine gönderme yaptım. "Sen hiçbir sike hazır değilsin lan!"

"Özleminden aklımı yitircek kadar fazla özledim Çakır." Ses tonu, söylediklerini doğrular biçimde özlem yüklüydü.

"O sikik çabanı da istemiyorum!" Çabanı gördükçe öfkem azalıyor çünkü.

"Sende nefes almayı özledim Çakır..." Sinirle verdiğim soluklar yüzüne çarparken gözleri, aralık dudaklarıma düştü. "Dudağında soluklanma ihtiyacıyla kıvranıyorum."

Bakışları, ses tonu, cümleleri karnıma kramp olarak girip ihtiyaçla kıvranmamı sağlayamaya başlamıştı.

Kalkan olarak kullandığım öfkemin çatırdamaya başladığını hissettiğimde, onunda kırılmasından korktum.

"Seni dinlemicem!" Ani bir hareketle Affan'ı göğsünden ittim. Beklemediği atak, bir iki adım gerilemesini sağladı.

"Seni asla anlamıcam!" Tekrar sertçe itmeme rağmen güçlü bedeni, bu sefer kıpırdamamıştı bile.

"Seni istemiyorum!" Hırsla vurdum göğsüne. "Seni asla istemiyorum. Duydun mu beni geri zekalı?!"

"Duydum."

Amına koyayım ben duymuyordum ama!

Sesimi ona duyurmak için bağırmıyordum, benim kendime duyurmam gerekiyordu önce.

İkna etmeye çalıştığım kişi Affan değildi, en başından beri kendimdim.

"Kıvranıyor musun? Sence ne kadar sikimde! Kıvran amına koyayım, hatta acıyla kıvran." Acımasız olmaya çalıştım. "Zaten canının yanmasını istiyorum Saltan."

Saltan demem tüm bedeninin sinirle kasılmasını sağladı. "Bana şöyle seslenmeyi kes." Saltan dememe katlanamıyordu.

Yakalarını hızlıca kavradım. "Sikerim seni!" Sertçe soludum. "Ters yapma bana."

"Canımı istediğin her şekilde yakabilirsin Çakır. İstersen kızgın demiri al vücudumda resim çiz ama şöyle seslenme bana."

"Bana ne yapacağımı söyleyip durma lan!" Çıldırmış gibi bağırdım.

"Canımı yakmak istemiyor muydun Çakır?"

"Bana soru sorma hakkına sahip değilsin sen orospu!" Sesini duymak istemiyordum.

"Gittikçe öfken mi azalıyor Çakır?"

"Asla!" Sussun istiyordum. Kışkırtmaya çalışıyordu beni.

"Canımın yanma düşüncesi artık o kadar da tatmin etmiyor mu seni?"

Gerçeği görmesinden korkarak "Ediyor!" Diye inkar ettim hemen.

"Çıkar acını o zaman benden Çakır, vur bana." Baskın sesi alt dudağımı dişlememe sebep oldu.

Bakışlarına ve tüm tabularımı yıkacak olan sesine biraz daha maruz kalırsam bu savaşın mağlubu olacaktım. Çünkü Affan'ın böyle bakıp, konuşması içimde kendimden bile gizlemeye çalıştığım özlemi gün yüzüne çıkarıyordu.

"Acıttığım kadar acıt beni. Acıtamaz mısın Çakır?"

"Acıtırım!" Diye bağırdıktan sonra yakasındaki tek elimi çekip yumruk yaptım ve yüzüne geçircekmiş gibi kaldırdım. "Sike sike acıtırım hemde!"

"Çakır?" Havada kalan yumruğuma bakıp gülümsedikten sonra tatmin olmuş bir ifadeyle tekrar öfkeli gözlerime döndü. "Beni özledin."

"Kapa çeneni!"

"Öyle bir özledin ki hemde, öfkeni ve hırsını sadece bir anlığına bıraksan, aldığın nefesi dudaklarımda verirsin."

"Çeneni kes dedim sana!" Diye öfkeyle bağırdım ve...

Ve Affan'a yumruk attım.

Ne ara yapmıştım? Ben mi yapmıştım? O kadar ani gelişti ki kendi yaptığım hareketi algılamakta zorluk çekiyordum şu an. Gözlerimi şaşkınlıkla açarak Affan'a diktim.

Endişe ve tedirginlikle "Affan?" Diye seslendim.

Yumruğumla sağa düşen kafasını kaldırmadan yavaşça sırtını döndü bana. Bir kaç saniye sonunda yavaşça dikleşti ve bana doğru döndü... Hemde gülerek.

"Hoşuna gitti mi canımı yakmak?" Baş parmağıyla dudağının sağ köşesinden akan kanı silerken keyifliydi.

"Çok hoşuma gitti." Cevabımdan hırs akıyordu.

"Gitmiyor gibi bir ifadeyle bakıyorsun ama." Dalga geçiyordu resmen. Delirtmek istiyordu.

Öyle mi? Ben de delirirdim o zaman.

Tam dibinde biterken beklemeden bu sefer yumruğumu sol yanağına geçirdim.

"Gidiyor orospu çocuğu, gidiyor!" Artık bağırmaktan boğazım acımaya başlamıştı. Gülen suratını görmemle bu sefer ayaklanmasını beklemeden bir tane daha geçirdim. "Bak hemde nasıl gidiyor!"

Yumruğum nefesini kesmiş olmalı ki, hafifçe öksürdü ve öksürürken gülümseyerek "Öyle diyorsan..." dedi. Dayanamadım ve çok fazla uzaklaşmayan bedenini tutup tekrar yakasını kavradım.

Bedeni hala sapasağlamdı ama darbelerim yüzünden anlıkta olsa sarsılıyordu. Asla karşılık vermiyordu. Ne bir geri çekilme ne de refleksle kendini koruma. Öfkemi kusmama izin veriyordu sadece ama ben bunu istemiyordum.

"Eğer iyi hissettiriyorsa devam et Çakır, acısını çıkar benden."

Yumruğumu tam yüzüne geçirecekken kaşından gözüne doğru akan kana gözüm takıldı, sonra yavaşça dudağına baktım. Üst dudağının ortasıyla, alt dudağının sol tarafını patlatmıştım. Elim öylece havada kaldı, gözlerimi acıyla yumarken yakasını sertçe iterek bıraktım.

Ve en sonunda "Ettirmiyor amına koduğum iyi falan hettirmiyor!" Diye isyanla bağırarak itiraf ettim.

Başımı ellerimin arasında ezerken arkamı döndüm ve sert bir nefes alıp tekrar Affan'a döndüm. "Sana vurmak yine benim amıma koyuyor? Nasıl sikik bir duygunun içine soktuysan beni, sana zarar vermek istemememe rağmen, verdiğimde misliyle benim canım yanıyor."

Bakışları, itirafımla anında düz bir hal aldı. "Sakın devam etme." Uyarı niteliğinde çıkan sesiyle kaşlarımı çattım.

"Sesinin tonuna da dikkat et, sikmiyim ses tellerini. Emir verip de durma bana geri zekalı."

"Lütfen devam etmez misin?" Sesinde ve yüzünde dayanamıyormuş gibi bir ifade vardı.

"Neden? Sana rağmen yine sana gelişim ağır mı geldi?!"

"Her şeyi düzeltmeme çok az kaldı Çakır. O çok az olan zaman bitecek, her şey düzelicek ve en son bana olan öfken de yok olduğunda geriye sadece sen, ben ve duyduğumuz özlem kalacak. İşte tam o zaman geldiğinde..." Duraksadı, aklından ne geçmişti bilmiyorum ama sesindeki arzunun aynısı gözlerinde parlayarak dolaşmaya başladı

Bakışlarındaki yoğun isteği görmek, gözlerimi kırpıştırmamı sağladı.

Dayanamadığı şey, bendim.

Bakışları karşısında bocaladığımı çaktırmamak için tersçe "Gelmeyecek." Dedim.

"Gelecek." Dudakları, kendinden emin bir şekilde yukarı kıvrıldı. "Ve geldiğinde ben durmayacağım... sevişirken durmamaktan bahsetmiyorum Çakır..." Aramızda kalan küçük mesafeyi bu sefer o kapattı. Nefesini bilerek yüzüme verdikten sonra kalın ve boğuk sesiyle konuşmasına devam etti. "Seninle sevişmek özlemimi azaltmaya asla yetmez Çakır, seninle sikişicez."

Zar zor "Hayır." Dedim ama sesim titrek çıkmıştı.

"Evet Çakır..." Sesli bir şekilde yutkunduğumda gülüşü genişledi. "... Seni sikicem ve durmayacağım. Seni özlediğim her an nasıl ihtiyaçla kıvrandıysam, seni altımda aynı şekilde kıvrandırcam. Sadece içine girerek de sikmeyeceğim seni, her yerine giricem."

"Sus." Artık bir fısıltıdan ibaret çıkan sesime lanet okurken Affan keyiflendi. Burnunu hafifçe burnuma değdirdi.

"Her yerini kendimle doldurarak sikicem seni. Mesela en çok..." parmağını, aralık dudaklarımın üstüne getirip varla yok arası gezdirdi. "Bu güzel ağzını, kendimle doldurucam. Beni bu ağzının içine alıcak, dudaklarınla beni kavrayacaksın. Sen yumuşak dudaklarınla aletimi boydan boya okşarken ben, sıcak ağzının ıslaklığında kendimi kaybedicem."

"Sal-"

Avucunu anında dudaklarıma yaslayıp beni sustururken dudaklarındaki gülüşe sinir bulaştı.

"Yapma dediğim halde şu taptığım ağzınla beni deli edeceğini bile bile Saltan demeye devam ettin." Sert bir soluk alırken avucunun baskısını biraz arttırdı. "Özellikle bunun acısını çıkarırken o kadar zevk alıcam ki Çakır... sen nasıl her söylemende gözlerimin içine bakıp acımadın bana, ben de her içine girip çıkmamda acımasız olucam. Sert sikicem seni, durmadan, yavaşlamadan, senin değil benim nefesim tükenene kadar sikicem-"

O konuştukça söylediği her cümle, zihnimde canlanmış ve vücudumu harekete geçirmişti.

Kasıklarım, sadece sözleriyle sızlamaya başladığında kendime gelmeye çalışarak silkelendim. Çenesini, tek elimle kavradım.

"Kapa şu sikik ağzını, yoksa ben sike sike kapatıcam."

"Zevkten başımız dönerken seni öyle tüketicem ki, her an bayılcak gibi hissedeceksin ama bilincinin kapanmasına izin vermeyecek kadar güzel doldurcam içini."

Son cümlesi vücudumu ihtiyaçla kastığında parmaklarımın baskısı canını yakacak kadar çoğaldı. Burnumdan seslice solurken tutuşumdan kaynaklı hafifçe öne çıkan dudaklarına baktım.

Bakmamalıydım.

Çenesindeki elim ani bir hareketle ensesini kavradığında bakmakla hata ettiğimi çoktan anlamıştım ama bu, Affan'ı kendime çekip dudaklarına sertçe yapışmama engel olmadı.

"Imm!"

Hissettiğim dudakların hazzıyla inlerken, gözlerini kapatıp vücudumu Affan'a yapıştırdım ve hızlıca alt dudağını kavrayıp emmeye başladım. Ağzıma yayılan tadının dudağındaki kanla karışması içimi titretirken sesli bir soluk çektim burnumdan.

Hareketsiz, kasılan bedeni şoktan çıkıp kafasını geriye çekmeye çalıştığında ensesini daha sıkı kavradım. Uzaklaşmaya çalışmaya devam ettiğinde dudağını daha da sert emmeye başladım. Dilimi dudaklarının arasından sokmaya çalıştığımda ise ısrarla buna izin vermeyip dudaklarını açmaması sinirlenmeme sebep oldu.

Geri çekilip öfkeyle gözlerine baktım. "Ağzını aç!" Diye sertçe uyardım.

"Çakır." Tekrar dudağına yaklaşacakken omuzlarımı tutup buna engel oldu. Sert ifadesi hoşuma gitmemişti. "Şu an değil, her şey bittiğinde dedim. Senin için delirsemde biz düzelmeden istemiyorum bunu."

Sikerler.

Omzumdaki elini sertçe ittim ve diğer elimi de ensesine götürüp daha sert bir şekilde dudaklarına atıldım.

Alt dudağındaki kanın tadını aldığım için bu sefer üst dudağını, dudaklarımın arasına hapsedip emmeye başladım. Ben emdikçe patlayan yerden sızan kanı ağzımda birikti ve biriken kanını yutkunduğumda ise boğazımdan geçerken aldığım haz, penisimi sertçe kasıklarına bastırmama neden oldu.

"Ah!"

İçimdeki istek delice bir hal almaya başlamıştı. Affan durmamı bekliyordu ama bu asla olmayacaktı. Benim istediğim olacaktı. Bu yüzden açmamakta kararlı olduğu dudaklarına dişlerimi acımasızca geçirdim.

Tıslar gibi bir sesle inleyip ağzını açtığında istediğimi elde ederek dilimi ağzına soktum ve ağzının içini talan etmeye başladım. Islaklığımı ağzının her köşesinde aceleci bir şekilde dolaştırırken en son dilimle dilini kavrayıp dudaklarımın arasına çektim ve kısa ama sert bir şekilde emip geri çekildim.

Sinirle kendini tutmaya çalışan Affan'a baktım. Zorlanıyordu. Beni bu kadar isterken karşılık vermemek onun iradesini sikiyordu.

"Senin ne istediğin ya da ne söylediğin zerre sikimde değil Saltan. Ben isticem, sen ise ben ne istersem onu yapacaksın." Bir elimle ensesindeki saçlarını sertçe kavrayıp kafasını kendime çektim. "Ve şu an beni sikmeni söylüyorum."

Gözlerindeki karartı belirginleşti. "Pişman olacaksın."

"Alıştırdın."

Kaşlarını çattı ve kime olduğunu anlayamadığım bir öfkeyle bu sefer o öpmeye başladı. Aynı öfkeyle karşılık vermekten çekinmezken hırsla öpüşmeye başladık.

Geldiğimden beri içinde tuttuğu isteğin çokluğu, öpüşündeki sabırsızlıktan bile belliydi. Ağzımla yetinmeyip çene ucumdan başlayarak dudaklarıma kadar yaladı ve tekrar çeneme inip sertçe ısırdı.

Acı bir inleme bırakırken elimle üstündeki ceketi ve kravatı çoktan çıkarıp yere atmış gömleğinin düğmelerinle uğraşıyordum. Nefes nefese dudaklarımdan ayrılıp hafifçe geri çekildi ve gömleğini yakasından tutup iki tarafa sertçe çekiştirerek tüm düğmelerinde koparak etrafa saçılmasına sebep oldu. Bu hareketiyle yutkunurken hızlıca göleği yere fırlattı ve benim tişörtümü eteklerinden kavrayıp aynı hızla başımda çıkardı.

Saniyelik birbirimizin göğsüne baktıktan sonra benim ellerim Affan'ın yüzünü kavrarken onun elleri, iki yandan belimi kavramış ve tekrar öpüşmeye başlamıştık.

Dilimi ağzının içine hapsedip emdiğinde ona sürtünmeye başladım. "Imm!" O emdikçe sürtünme baskılarım artıyordu. Kumaş pantolonun altında kalan aletinin sertliğini çok rahat bir şekilde hissediyordum. Affan'ın da aynı sertliğe sahip olan penisimi hissettiğine emindim.

Belimi daha sert kavrayıp sürtünmelerimi yönlendirmeye başladı. Dudaklarını boynuma indirip emerken belimi hafifçe geri çekip sert bir şekilde kendi kasıklarına bastırdı beni.

"Aghh!" Sert çarpışma Affan'ın boğazından gelen hırıltı inlemeyle birleşince ben de seslice inledim.

Boynumu yer yer ısırmaya devam ederken aceleci hareketlerle üzerime doğru yürüyüp geri geri gitmeme sebep olurken kalçam masaya çarptığında durduk.

Tek elini kalçama indirdi ve avuçlayarak sıktı. İstekli bir mırıltı çıktı dudaklarımdan. Affan son kez burnunu boynuma dayadı ve koklayıp geri çekil.

"Bu kadar dolgun..." hızlıca fermuarımı açıp pantolonumu aşağı çekiştirdi ve büyük eliyle bu sefer çıplak kalçamı kavrayıp sıktı. "Ve yumuşak olmaları ağzımı sulandırıyor."

"Islat beni." Dedim sabırsızca.

Ne olduğunu anlamadan vücudum döndürülmüştü.

Affan beni masaya çevirdiğinde arkamda kalan bedenemi merakla bakmaya çalıştım. Anında iki yanımdan uzanan kolları ellerimi buldu ve masaya dayadı. Arkamdan kendini bana dayayıp kumaş altında kalmış sertliğini çıplak kalça aramaya bastırmaya başlarken karnımdan hafifçe baskılayıp eğilmemi sağladı.

"Domal."

Aldığım komut nefesimi sıklaştırırken arkamdaki varlığı yok oldu ama daha yokluğunu hissetmeden nefesinin varlığını kalçamda hissettim. Kalçamın iki lobunu iki yana çekiştirerek ortaya çıkan deliğime üfledi. İçimi titreten bu hareketten hemen sonra aceleci dili deliğimi buldu ve dediğim gibi beni ıslatmaya başladı.

"Siktie siktir siktir!" Zevkle ettiğim küfürler odada yankılandı.

Dili hiç durmadan deliğimin girişini buldu. Sokabildiği kadar içine sokup çıkardı. Ikınma benzeri inlemelerim, parmakları devreye girdiğinde daha da yükseldi. Dilini sokup çıkarıyor kalan ıslaklığıyla parmağıyla genişletiyordu beni.

Dilini tekrar içime ittiğinde ani bir dürtüyle elimi arkaya doğru atarak saçını yakaladım ve kendime daha çok bastırdım. Boğuk inlemesi kalça aramda kaybolduğunda dudaklarıyla deliğimi sarmalayıp kafasını hafifçe sağ sola hareket ettirdi.

"Ahh!" Neredeyse çığlık benzeri bir inlemeyle inlemiştim. "Tam bir orospusun!" 

Affan geri çekildi ve ayaklandı. Pelte olmuş vücudum daha kendine gelememişken, doğrulmamı sağlayıp beni kendine çevirdi.

Kızarmış ve şişmiş ağzını gördüğümde azgınlığım arttı. Az önce o ağzıyla beni sikmişti resmen.

Bu görüntü sabırsızlığımı katlamıştı. Elim hızlıca Affan'ın kemerini buldu ve çözmeye başladı. Fermuarıda açtığım gibi pantalonu indirmeden elimi İçine soktum.

"Kavra onu bebeğim."

Sert penisini avucuma aldığımda dişleri arasından tıslayan Affan'a kaşlarımı çatarak baktım. "Bana emir verme dedim orospu çocuğu."

Gözlerinden geçen anlık pırıltıyla harekete geçti ve masanın üstüne ne olduğuna bakmadan yere doğru fırlatıp bana döndü, kalça altımdan destekleyerek kaldırıp masaya oturmamı sağladıktan sonra göğsümden iterek masaya yatırdı.

Üstümdeki son parça olan pantalonuda  hızlıca çıkardıktan sonra bacaklarımı ayırarak hızlıca bacak arama yerleşti. Penisini kumaş pantolonunun içinden çıkardığında altını tamamen çıkarmayacağını anlamıştım.

"Hayal etmiştim." Derken bacakları kaldırıp deliğime bakarken penisini konumlandırdı.

Girişimde hissettiğim varlığı aklımı bulandırırken. "Neyi?" Diye sormuştum istem dışı.

Tam içime girecekken penisini  kalça arama bir kaç kere sertçe vurdu. Artık acı katlanılmaz bir seviyede olduğu için canımı yakmaya başlamıştı.

"Seni." Dedi ve aletini deliğimin girişine yerleştirip hafifçe içime ittiğinde gözleri beni buldu. "Bu masanın üstünde. İçine girdiğimi hayal etmiştim."

"İyi bok yedin dağ ayısı-Aghh!"

Aniden içime girdiğinde vücudum acıyla kasılırken resmen bağırmıştım.

Ve bu bağırtım o kadar yüksek çıkmıştı ki odanın dışından duyulmamasının imkansız olduğunu düşündüm anlık olarak.

"Saltan seni öyle bir sikicem ki-Ahh!" İçime tekrar sertçe girdiğinde, onu içime almak için henüz yeterince hazır olmadığımdan emin olmuştum. "Hayvan oğlu hayvan yavaş yavaş!"

"Bana o şekilde seslendiğin sürece..." kendini geri çekip tekrar hızlıca içime gömüldü. Kendimi tutamayıp tekrar bağırdım. "Kendime engel olamam bebeğim."

Aldığı zevk sesini iyice boğuklaştırmıştı. Gözlerimi aralayıp yüzüne baktığımda aynı zevkin tüm yüzünde olduğunu gördüm. Terlemeye başlayan göğsü içime girip çıktıkça kasılıp gevşiyordu.

"Eğil." Diye emrettim.

Eğildi.

Giriş çıkışları masanın üstünde ileri geri hareket etmemi sağlarken kafasını kendime çekip iki dudağınıda dudaklarıma hapsedip akan kanı emdim.

Hafifçe geri çekildi, o girip çıktıkça aynı anda aşağı yukarı hareket ediyorduk.

"İçin..." dedi ama sert ve hızlı girişi yüzünden ben inlerken onun nefesi yarım kalınca duraksadı. "Çok sıkı... canımı yakacak kadar dar ama ben buna rağmen duramıyorum."

İçimi, penisiyle girip çıkarak genişletiyordu resmen ve bu duvarlarımda onu daha net hissetmemi sağlıyordu. Sanki şekil olan ben değilde, onun aletiydi.

Ben genişledikçe daha rahat ve daha hızlı olmaya başladı ve tamamını içime sokabileceğini anladığında beklemeden bunu yaptı. Bacaklarımı sıkıca kavrayıp geri çekildi ve kendini köküne kadar içime gömdü.

"Siktir!!"

İkimizde aynı anda odada yankılancak bir inleme bıraktık. Gözlerimi sıkıca yumarken Affan'ın penisinin dokunduğu noktanın verdiği zevk tüm vücudumu titretirken aynı zevki almak için "Evet!" Diye inledim.

Saniye geçmeden aynı darbeyi tekrar içimde hissettiğimde başımı arkaya doğru atarken kendimden geçerek fark etmeden inledim.

"Affan!"

Affan anlık duraksadığında ne yaptığımı fark etmiştim ama umrumda değildi. Gözlerimi açıp baktığım çıldırmak üzere olan bir Affan vardı karşımda.

Üzerime eğildi dudağıma kısa ama ıslak bir öpücük bırakıp sırtımı masadan kaldırıp beni hafifçe dikleştirdi. Destek almak için tek kolumu boynuna doladım.

Burunlarımız birbirine değecek kadar yakınlaşmışken tekrar hareket etmeye başladı. Daha ne kadar hızlı olabilirdi bilmiyorum ama öyle bir istekle içime sokuyordu ki kendini tüm hücrelerimde varlığını hissediyordum.

Sesli nefeslerimiz, inlemelerimizle birlikte birbirimizin yüzünde dağılıyordu. Hareketleri aşağı yukarı sarsılmamı sağlarken dudağımı öpmeye başladı yine, burnumuzdan alıp verdiğimiz nefesler zorlanmamızı sağladığı halde bırakmıyorduk birbirimizi. Hafifçe geri çekildi.

"Şu an seni sikiyorum Çakır."

İçime yaptığı vuruş zevkle inletirken "Hayır!" Dedim zorlukla. "Sen sikmiyorsun, ben siktiriyorum."

Dudaklarının izin verdiği kadarıyla güldü ve hırıltılı sesiyle dayanamıyormuş gibi konuştu.

"Tapıyorum sana."

"Ahh!"

İçimde kasılıp gevşeyen penisini hissettiğimde boşalmaya yakın olduğunu anlayıp masaya yaslı olan elimle kendimi kavradım.

Sonunda dokunulmanın verdiği rahatlama ve zevkle kendimi çekmeye başladım. Affan o kadar sertleşmeye başlamıştı ki kalçam arada masadan çok hafif havalanıyordu. Aynı Affan'ın sert hareketlerini hayal edip elimin hızını arttırdım ve kendimi aşağı yukarı daha sert okşamaya başladım.

"Affan!"

Sırtımdaki kolunu sıkılaştırıp beni kendine iyice bastırırken son kez kendini içimi kökleyip boşalmaya başlarken boğuk ve derinden gelen bir sesle "Bebeğim." Diye inledi.

Aynı anda erkekliğimden akmaya başlayan meniler Affan'ın göğsüne ve karnına doğru akmaya başladığında hareketlerimi kesmeden kendimi çekmeye devam ettim.

Affan kasılıp gevşedikçe en derime dayadığı penisinden akan sıvısının sıcaklığı içimde dağılırken kesik kesik nefeslerle çıkan kısık inlemeleri kulağımda yankılanıyordu.

Sonunda ikimizde bittiğimizde hareketlerimiz yavaşladı ve en sonunda durdu.

İkimizde gözlerini, yüzünde taşıdığı yoğun tatminlik duygusuyla birbirine dikmişken, aynı şeyi düşündüğümüzden emindim.

Biz gerekirse bitecektik ama ayrı değil, birlikte bitecektik.

Ee siz nasılsınız?




İg:ekimdiyelim

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

1.6M 56.7K 79
Arya: Neden? Arya: Neden yaptın bunu? Arya: Neden beni aldattın?!
869K 17.1K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
5.5M 293K 30
!Acemi bir dille yazılmıştır! Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar t...
81.6K 8.9K 17
Etine dolgun, bol kıvrımlı ve birazcık, çok azıcık tombul bir kız olan Evrim ile sporu takıntı haline getirmiş, sağlıklı yaşam gurusu ve kas yığını D...