45- Savaş

17.4K 1.6K 1.1K
                                    

Utanmıyo gözlerimin içine bakarken...

Yorulmuştum.

Saatlerdir gecenin sakinliğini taşıyan denizden gözlerimi bir an olsun ayırmazken ilk düşünebildiğim şey bu oldu.

Düşünemiyordum. Eğer daldığım ve düşündüğümü sandığım zamanlarda o boşlukta yok olmaktansa gerçekten düşünebilseydim ne hissederdim merak ediyorum.

Düşünmek için durduğum her noktada karşılaştığım çıkmazlar beni yormuştu.

Affan'ın yakasına yapışıp ondan vazgeçtiğimi onun yüzüne söylemek beni bu bilinmezliklerin içinden kurtarır sanmıştım. Öyle de olması gerekmiyor muydu zaten? Olmamıştı.

Şirketinden dışarı adım attığım an artık rahat bir nefes alacağımı sanmıştım ama içime çektiğim ilk nefes, göğsüme inip o rahatsız edici hissi büyüttüğünde yanıldığımı görmüş, bu boktan hislerin bu sefer biteceğine olan eminliğim yerle bir olarak tek dayanağımı yerle bir etmişti.

Yine kurtulamamıştım.

Boğuluyordum.

Boğazımı sıkan bir şey vardı ve sanki her geçen saniye beni daha da boğuyordu.

Kaç saattir bu bankın üzerinde oturuyordum bilmiyordum ama Affan'ın yanından çıkıp arabayı bu, insan görmemiş ıssız deniz kenarına kendimi attığımda güneş henüz en tepedeydi. Şu an ise?

Bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.

Şehrin ışıklarından uzak bir yerde olmamdan kaynaklı ve muhtemelen gecenin ilerleyen saatleri olduğu için gökyüzündeki yıldızlar, daha belirgin ve daha parlaktı.

Yani buraya oturup gözlerimi bir kez olsun önümdeki denizden ayırmamamın ve suyun o rahatlatıcı hissinin beni boğan histen kurtarmasını beklememin üstünden uzun saatler geçmişti.

Ve o tüm uzun saatlere rağmen sonuç çok sikikti.

İçimde yorumlayamadığım ve beni bastıran hislerin verdiği savaş beni o kadar bunaltıyordu ki kaçmak istiyordum.

Kaçmam lazımdı.

"Kaçmam lazım."

Dudaklarımdan çıkıp sesli dile döktüğüm şeyle sanki komut almıştım. Ani bir hareketle ayağa kalktım, görüşüm sallanınca gözlerimi sıkıca yumdum. Uzun zamandır oturduğum için bir anda hareket etmek başımı döndürmüştü.

Kendime gelmek için bir kaç saniye hareketsiz bekledim. Sonunda gözlerimi  açtığımda zaman kaybetmeden arabanın yanına gidip hızlıca bindim. Motoru çalıştırıp hızlıca yola koyulduğumda aklıma gelen fikir beni biraz olsun rahatlatmıştı.

"Senden kaçmayı sikik gururuma yediremesemde umrumda değil Affan." Diye öfkeyle konuştum. "Seni aklımdan her çıkarmaya çalıştığımda beni yakalayıp kurtulmama izin vermiyorsan, ben de kaçarım..." Yutkundum ve daha sessiz bir şekilde tamamladım. "Kaçtığım nokta her ne kadar yine sonunda sana yakalanacağım nokta olsa bile."

Dakikalar sonra hiç bilmediğim sokaklarda arabayı yavaşlattım. Gözlerim, geçtiği yerleri izlerken arayış içindeydi;

Kimsenin ben tanıyamayacağı, benimde kimseyi tanımadığım bir yer olmalıydı... Aşırı şatafatlı ışıkların ve neredeyse parayla inşa edilmiş mekanları gördükçe doğru yerde olduğumu anlamıştım.

Farklı bir ülkeye gelmişim kadar ait hissettirmiyordu geldiğim yer. Kendimi bile tanımak istemiyordum, kendimden bile kaçıyordum şu an çünkü.

ZİKO (bxb)Where stories live. Discover now