ZİKO (bxb)

7- Bu Kadar Büyük

Selam yavrularım.

Büyük hajjdkdkhha

•

Parmaklarımda asılı olan sigaradan tekrar derin bir nefes çektim. Dumanı dudağımın kenarından yavaşça dışarı doğru verirken, kısılı olan bakışlarım arasından önümdeki mekana baktım.

Geldiğimiz yer bir öncekiler gibi hem konum olarak hem mekan olarak yine lüks ve temizdi.

Kalçamı arabamın kaputuna yaslayıp daha rahat bir konum edindim. Nerede kalmıştı bu yavşak? Evden aynı anda çıkmıştık.

Kesin yine kibar kibar hareket ettiği için yolu yarıyalamamıştır bile. Kibarcık!

Önümde duran arabalarla kafamı kaldırıp baktım. Bizim mekanın arabalarıydı. En öndekinden Güngör çıkarken arkasındaki 3 arabadan da diğer elemanlar çıkmış çoktan etrafı incelemeye başlamışlardı. Güngör yanıma geldi sırıtarak.

"Yazık oldu, pırlanta gibi çocuktu." Dediğinde ne saçmalıyorsun der gibi baktım suratına. "Ne?"

"Ne bokum saçmalıyorsun acaba diye bakıyorum Gündör."

"Affan'dan bahsediyorum. Ben demiştim ama ona, yaşamak istiyorsan o telefonu 2. Defa çaldırmazsın diye."

"Çocuk diye Affan'dan mı bahsediyordun?"

"Hee." Dedi uzatarak.

"Çocukmuş! Küçülsünde götüme girsin." Dedim memnuniyetsizce.

Sesli bir kahkaha atıp cebinden kendine sigara çıkardı. "Şaka maka nerde bu eleman?"

"Gelir şimdi." Dememe kalmadan önümüzde durdu lüks, siyah arabası ve onun arkasında 5 araba daha. "İti an, çomağı girsin götüne."

Güngör son dediğime tekrar sesli bir kahkaha atarken, yaslandığım yerden doğruldum ve sigaramdan son bir nefes çekip yere attım. İzmariti ayakkabımla ezdikten sonra arabadan çıkan Affan'a doğru adımladım ve yanından geçerek mekanın girişine ilerledim.

"Hadi Saltan hadi, bir tek seninle işimiz yok bizim." Arkamdan gülme sesini duydum.

Gülmediği bir an yoktu ki götün.

Kapıda bir adam bizi karşılamış ve bir masaya yönlendirmişti. Saltan her zamanki gibi karşıma geçti, Güngör'de yanıma. Onun korumaları mekanın her bir tarafına, pusu kurar gibi dizilirken benim adamlarımın bir kısmı dışarıda, bir kısmıda ayakta arkamda dikilmişti.

"Burası diğer mekanlara kıyasla daha iyi gibi geldi bana." Güngör bunu etrafı incelerken Affan'a hitaben söylemişti.

İçerisi çok ferah olmasına rağmen beni bunaltmıştı. Bu yüzden üstümdekini çıkarttım ve siyah kısa kollu tişörtümle kaldım. Ucu dönmüş gümüş kolyemi düzeltirken hala konuşmamış olan Affan'a baktım.

Bana bakıyordu.

Gözleri ilk önce düzeltmeye çalıştığım kolyeme değdi, sonrada göğsümde oyalandı. Kaşlarımı çattım.

"Evet, ben de diğer mekanlara kıyasla en çok burayı beğendim." Dudağının sol tarafı yukarıya doğru kıvrılırken gözleri bu sefer gözlerimi
Buldu. "Sen en çok hangisini beğendin Çakır?"

"Ne önemi var Saltan?" Bakışları iyice sinirimi bozmaya başlamıştı. "Nerede kaldı şu amına koduğumunun adamıda ya." Diye mırıldandım.

Bu mekanın sahibiyle daha önceden iş yaptığım için tanıyordum. Açıkcası böyle pis bir adamın böyle temiz bir mekanı olması beni şaşırtmıştı.