Altın Yol

By yyazarbeyy

158K 11.3K 2.3K

[TAMAMLANDI] Eşcinsel içerikli bir hikayedir, hikaye iki erkeğin aşkını konu alır. "Senin canını almaya gücüm... More

Altın Yol'a Giriş: Önsöz
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm | Final

18. Bölüm

3.9K 333 82
By yyazarbeyy

"Fatin Ağa!" Diye bir ses duymam ile dairemin kapısı açıldı.

İçeri Yıldız Kalfa bir hışımla girerken elimdeki ayna korku ile düştü ve paramparça oldu.

Ben sinir ile alt dudağımı ısırırken bakışlarım önümdeki heyecanlı kalfaya döndü.

"Yıldız Kalfa!? Nasıl destursuz girersin sen!?" Diye kızmamla ile önümdeki kalfa derin bir nefes aldı.

"Bırak şimdi selamı desturu Fatin Ağa. Ulak geldi saraya, hünkarımız geliyormuş." Dediği zaman kalp atışlarım hızlandı.

Hemen yanıma doğru adımlaması ile elindeki kağıdı elime tutuşturdu.

"Ulaktan hemen evvel bu geldi, sana geldiği yazıyordu." Dediği zaman bolsa yerime oturdum ve kağıdı açtım.

Önümdeki satırları okumaya başlarken kalbim ağzımda atıyordu.

'Gözlerinde aşk yağmuruna tutulduğum yârim,
Yola çıktım, payitahta ulakları yolladım. Ulaklardan evvel bu mektup sana ulaşır. Şefkatli kollarını özledim, cennet kokun burnumda tüter. Bu hasretimiz son bulacak yakında, beklemde kal güzelim.'

Gözlerimin dolduğunu hissederken, yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu.

Başımı yukarı kaldırmam ile dolu gözlerimden yaşlar düştü. Kalbim aşkla atarken derin ve heyecanlı bir nefes verdim.

"Geliyor." Dememle sesim titredi. Geliyordu, koca cihanın en güçlü adamı benim için geliyordu.

Tam o anda ayaklarıma değen kırık cam parçaları ile kaşlarım çatıldı.

Daha sonra aynanın kırıldığı aklıma gelirken bakışlarım odadaki cariyelere döndü ve "Temizleyin şunu, durmasın burada." Dedim ayağı kalkıp cam kırıklarından uzaklaşırken.

Yıldız Kalfa bir cam kırıklarına bir bana bakarken "Ayna mı kırıldı?" Diye sordu huysuz bir sesle.

Bakışlarım ona dönerken "Uğursuzluk getirir." Diye ardına ekledi Yıldız Kalfa.

Kaşlarımın çatılması ile "Bugün kendine dikkat et Fatin, nazar değebilir." Demesi kafa salladım.

Aynanın kırılması, nazar gibi şeyler şuan umrum dışıydı. Aklımdaki tek şey Mestan Handı..

~~~~

Mestan Han'ın gelişi tek beni sevindirmemiş Afife Sultanı da sevindirmişti.

Tertip ettiği eğlence için aşağı inmiş yanımdaki Yıldız Kalfa ile oturuyordum.

Diğer tarafta da Afife Sultan ve Macide Hatun otururken bakışlarım Afife Sultana döndü.

"Letafet Sultan nerede? Eğlenceye gelmeycek mi?" Diye sormam ile onunda bakışları bana döndü.

"Eksik olsun Letafet Sultan." Diye yapmacık bir tatlılık ile konuşurken gözlerimin içine baktı.

"Davet etmedim, dairesindedir." Demesi ile önüne döndü.

Benimde bakışlarım raks eden cariyelere dönerken yer masasında duran üzümü aldım ve ağzıma götürdüm.

Zaman geçerken bu zamanın bana ona getiriyor olma düşüncesi bile tüylerimi diken diken yapıyordu.

Saniyeler sonra cariyelerin masaya yeni yemekler koyması ile aç olan karnım ile alt dudağımı ısırdım.

Başkalarım Afife Sultana dönerken "Siz yemeyecek misiniz?" Diye sordum.

"Hayır, sen ye Fatin. Canım hiç istemiyor." Demesi ile bakışları Macide Hatuna döndü.

"Git bana şerbet getir, bari onu içeyim." Demesi ile Macide Hatun hemen ayağı kalktı ve buradan uzaklaştı.

Başkalarım yanımdaki Yıldız Kalfaya dönerken Macide Hatuna kinle baktığını gördüm.

"Neden böyle bakıyorsun?" Diye sormam ile başkaları bana döndü.

"Sana bir şey mi yaptı mazide?" Diye sormam ile derin bir nefes aldı.

Mazi demiştim çünkü yakın bir zamanda olan bir hadise mutlaka hatırımda kalırdı.

"Uzun hikaye Fatin Ağa, biz ezeli düşmanız." Dedi kinle.

Ağzıma son bir lokma daha atarken bakışlarım harem kapısına döndü.

Eflatun Ağa haremden içeri girerken direkt gözleri etrafı tarafı ve bende durdu.

Yanıma doğru adımlarken duruşumu dikleştirdim. Tam yanımıza geldiği zaman Afife Sultana karşı önce selam durdu.

Hemen ardından bakışları bana dönerken "Fatin Ağa, hadi kalk. Hünkarımızdan bir ulak daha geldi. Bugün perşembedir ve hünkarımız seni halvete istedi." Demesi ile ağzımdaki lokmayı resmen yutamadım.

Öksürmeye başlamam ile Yıldız Kalfa sırtıma vurdu. Daha sonra bakışları Eflatun Ağaya dönerken "Emin misin ağam? Nerede görülmüş padişahın seferden döner dönmez haremi ile birlikte olduğu?" Diye şaşkınlıkla sordu.

"Ulak yeni geldi, tez hazır olsun der. Vakit azdır, hadi kalk Fatin Ağa." Demesi ile daha fazla oturmadan kalktım.

Afife Sultana selam dururken Eflatun Ağaydı takip ederek haremden dışarı çıktım.

~~~~

Hamam yolunda giderken Eflatun Ağa önde ben onun arkasındayım.

Bir yandan da kalbim deli gibi atıyordu. Demek ki beni istemişti, hem de perşembe gecesi için.

Tam o anda Eflatun Ağanın durması ve "Destur! Haseki Letafet Sultan hazretleri." Demesi ile bende durdum.

Tam hamam kapısının önünde dururken bakışları bana döndü.

Benim de başkalarım ondayken "Hayır ola? Perşembe vakti temizlenmeye mi geldin?" Diye sordu biraz alaylı bir tonla.

Bakışlarım Eflatun Ağaya dönerken "Sen gidebilirsin ağa, kendim hallederdim devamını." Dedim.

Eflatun Ağa bir Letafet Sultana bir de bana baktıktan sonra selam durdu ve yavaşça burayı terk etti.

Başkalarım Letafet Sultandayken duruşumu dikleştirdim.

"Siz ne için gelmiştiniz?" Diye sormam ile dudaklarının kenarı kıvrıldı.

"Akılsız olduğunu bilirdim de ahraz olduğunu bilmezdim. Bugün perşembedir ağa. Padişahlar hem perşembe günü hem de seferden döndükleri zaman hasekileri ile birlikte olurlar." Demesiyle bir kaç saniye durdum.

Ardından yüzümü bilerek düşürerek "Size bu talimat nereden geldi sultanım?" Diye sordum üzgün bir ses tonuyla.

"Dedim ya ağa, adettir." Demesiyle yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Perşembe adeti sizi bulmayalı uzun vakit oldu sultanım, niceden beri perşembe geceleri göz yaşlarınız arasında geçer." Dedim.

Hemen ardına "İkinci bir adetinizi elinizden aldığım için beni bağışlayın ancak yeni gelen ulak doğrultusunda halvete istendim." Dememle yüzündeki gülümseme aniden soldu.

"Şuana kadar yanlızca bir halvete girdim, bu bir zafer için yeterli değil." Dememle şimdi gözlerindeki nefret ve üzüntü karışımı tonla bana bakıyordu.

"Ancak perşembe gecesini yıllardır süren bir adeti bozarak elinizden almam bir zaferdir sultanım." Dememle duruşumu dikleştirdim.

"Hatırlarsanız bir ant biçmiştiniz, eğer sizi haremden gönderecek bir gerekçe bulursam sessiz bir şekilde gideceğinizi söylemiştiniz sultanım." Dememle gözlerimin içine derin derin baktı.

"Artık adetler tarafından bile etkilenmeyen bir Haseki Sultan haremde kalabalıktır. Haksız mıyım?" Diye sormam ile yüzünde bir gülümseme oluştu.

"Akşama kadar ne olacağını bilemezsin ağa, eğer o halvete girmeyi başarırsan sessiz bir şekilde değil bir ruh gibi gideceğim bu haremden." Dedi net bir tavırla.

Derin bir nefes almam ile "Peki sultanım, madem istediğiniz akşama kadar müddet o hâlde müddet sizindir." Dedim.

~~~~

Müddet dolmuş, vakit gelmişti.

Akşam olması ile Mestan Han saraya giriş yapmıştı.

Bu gece haremi ile birlikte olmak istediğini yarın diğer harem mensuplarını göreceğini belirtince şimdi yanlızca beni görmek istediğini anlamıştım.

Büyük kapının önünde dururken derin bir nefes aldım.

Bu kapının ardında Mestan Han'ın olma düşüncesi bile beni deli ediyordu.

Kapıların benim için yavaşça açılması ile daire ortasındaki esmer ve tanıdık beden hemen arkasını döndü.

Yüzümdeki gülümseme ve gözlerindeki yaşlara engel olamazken "Mestan." Dedim aşkla ve ayaklarımın ona doğru koşmasına izin verdim.

O hızla kollarını açıp beni sarıp sarmalarken başıma korkunç bir ağrının girmesi bir oldu.

Gözlerim kırışırken midemde ağrımaya başladı.

Mestan Han tüm bunlardan habersiz saçlarımdan öperken "Mestan." Dedim birden değişen ses tonumla.

Burnumda bir sıcaklık hissetmem ile başkalarım Mestan Han'ın kıyafetine döndü.

Kırmızı bir leke görmem ile gözlerim irileşti. Tam o anda Mestan Han'ın "Fatin!" Diye korkuyla konuşması ile tekrar feci bir ağrı başıma girdi.

Göz kapaklarım aynı feci yorgunluk ile kapanırken bacaklarımın bağı çözüldü.

Tek hatırladığım şey "Hekim çağırın!" Diye Mestan Han'ın çığlıklarıydı..

Continue Reading

You'll Also Like

226K 18.7K 50
Evrim aşk sandığı bir yabancının ellerinde tutsak edildiğinde henüz ufacıktı. Mevsimler gözleri önünde kaybolup giderken değişen tek şey takvim yapra...
686K 60.3K 59
Tamamlandı📍 🌈 Onu ailesinden kurtaran adama minnetle baktı, elleri çimento kalıntılarıyla ve izleriyle doluydu. Olsun dedi içinden, tek tek silerim...
PAŞAM B×B By Einsames_Rosa

Historical Fiction

19.6K 1.2K 18
1496 yıllarında Osmanlı'nın en korkulan ve saygı duyulan paşası Cemal Paşa ve onun biricik oğlan kölesi Niko'nun aşkı ( kitap tarihten bağımsızdır)
171K 15.6K 30
Duygularından korkan kalbine sahip çıkamaz. {TAMAMLANDI}