ŞARAPNEL +18

By gizemlikimliksizz

4.1M 83.5K 12.8K

" Dokun bana, " dedi Sumru bunu yapmamak için kendini zor tuttuğunda. " Sumru.." " Sen sus, elin konuşsun K... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58

59

16.5K 512 255
By gizemlikimliksizz

Sumru gözlerini açmaya çalıştı lakin hala karanlıktı. Bir şeyler görmesi için ışık gerekiyordu ve o şu anda yoktu. Dudaklarını aralayıp birilerini çağırmak istedi. Kutay diye seslenmek istedi lakin bunu da yapamadı. Çünkü dudaklarının üzerinde konuşmasını engelleyecek bir bez vardı. Sadece inleme tarzı sesler çıkarabiliyordu.

Korku bütün bedeninin diken diken olmasına sebep oldu.

Kaçırılmış mıydı?

En son hatırladığı şey bir adamın ağzına peçete kapatmasıydı. Sonrası yoktu. Kutay yoktu. Sahi o neredeydi?

Yokluğunu fark etmişti değil mi?

Sumru olanlara anlam vermeye çalıştı. Hindistan'daydı değil mi? Ve üstüne bir de kaçırılmıştı.

Kahretsin diye mırıldandı Sumru. Bu nasıl bir talihsizlikti böyle?

Onu kaçıran kişi ne isteyecekti? Para mı? İyi de kimden isteyecekti?

Bir ayak sesi işittiğinde zihnindeki cümleleri susturmaya çalıştı. Dikkat kesilmeliydi. Bir insanı yürüyüşünden bile tanıyabilirdi, biliyordu. Eğer buradan kaçarsa onun kim olduğunu bilebilmesi için her şeyi bütün detayıyla hatırlaması gerekecekti.

Sonra hiç beklemediği bir şey oldu. Dudaklarına sarılı bezi yanına gelen kişi çekti. Dudakları artık serbestliğini ilan etmişti.

" Kimsin? " dedi dudaklarından çıkan ses. " Ve ben neden buradayım? " dilini anlıyor muydu yanındaki şahıs? Bilmiyordu ama konuşmayı sürdürmek istedi. " Benden ne istiyorsunuz? "

İnsanlar neden kaçırılırdı?

" Tahmin edebileceğin bir şey değil istediğimiz. " dedi yabancı bir ses. Aynı dilini konuşuyorlardı.

" Direkt söyleyin. "

" Patron söylememizi isteseydi, söylerdik. " dedi aynı yabancı ses.

" Patronunu çağır bana. " dedi öfkeli bir sesle. " Hemen çağır. "

" Patron dışında kimseden emir almıyoruz. " dedi adam sakin bir sesle. Sumru sinirle inledi.

" Patronunu bir elime geçirirsem..."

" Ee, geçirirsen. " devam etmesini istedi yabancı sesli adam.

" Sana ne elime geçirince ne yapacağımdan? " diye tıslayınca adam sustu.

Bu konuyu kapatmak ister gibi " Kutay sevgilin miydi? " diye sordu. Konunun Kutay'a gelmesini beklemiyordu Sumru. Demek ki şu an burada olma sebebi buydu. Ne demeliydi? Hayır derse adam yanlış kişiyi kaçırdığını düşünüp onu bırakır mıydı?

" Kutay da kim? " dedi aklına yatan seçeneği seçerek. " Beni onun yüzünden mi kaçırdınız? Ne bu intikam oyunu mu? "

" Zihninden neler geçiyor senin? " dedi adam şaşkın sesle. " Ne geniş hayal gücün var öyle..." dedi sitemle.

" Kutay kim? " dedi direterek Sumru.

" Sevgilin olduğunu sanıyordum, Yanılıyor muyum? "

" Aynen. "

" Sevgilin değil yani öyle mi? " Bu sefer ses değişti. Başka biri soruyordu soruyu. Patronlarıgelmişti?

" Sen de kimsin? " gözleri hala kapalı olduğu için içinden küfürler savurdu.

" Patron. " dedi robot sesli adam. Sesiyle mi oynuyordu tanınmamak için? " Beni çağırdın geldim. "

" Gözlerimi ! "

" Emir vermeyi seviyorsun demek? " dedi robot sesi eklenmiş kişi.

" Beni neden kaçırdın? "

" Can sıkıntısı. "

" Benimle dalga geçiyorsun? " diye sordu Sumru sert bir sesle.

" Evet. "

" Seni..."

" Evet beni. " diyen ses artık robot ses değildi. Duyduğu ses tanıdık birine aitti.

" Ku..Kutay? " kekelemesiyle birlikte gözleri açıldı Sumru'nun. Tam önünde duruyordu sevgilisi ve yanında kimse yoktu.

Neler oluyordu böyle?

" Benim sevgilim..." dedi Kutay çarpık bir gülümseyle ona bakarak.

" Ben..Beni sen mi kaçırdın? "

" Teknik olarak tuttuğum adamlar kaçırdı seni. " dedi omuz silkerek. Elleri hala oturduğu sandalyeye bağlıydı Sumru'nun.

" Neden? "

" Kızdın mı bana? " diye yaklaştı Sumru'ya. Önce yüzünü aldı ellerinin arasına. Daha sonra da dudaklarının üzerinde gezdirdi elini.

" Kaçırdığın, aksiyon yaşattığın için mi? "

" Aslında bu..." usulca eğildi Sumru'nun önünde ve birbirine bastırılı bacaklarını birbirinden ayırdı. " Hayatımıza biraz değişiklik katmak içindi. "

" Hindistan'a bunun için mi geldik? " diye sordu şüpheli bakışlarla Kutay'ı süzen Sumru.

Kutay dudaklarını Sumru'nun sağ bacağının üzerine dokundurdu. " Aslında..." nefesini bacaklarının arasına doğru üflediğinde Sumru inledi.

" Kahretsin Kutay, beni ıslatmaya mı çalışıyorsun? " diye sordu.

" Belki de çoktan ıslanmışsındır sevgilim. Bir bakmamı ister misin? " sorusuna bir cevap beklemeden elini Sumrunun iki bacağının arasına koydu. " Tam da tahmin ettiğim gibi. " yutkundu. " Islaksın. "

" Ellerimi çözecek misin acaba? "

Kutay başını iki yana salladı. " Çözmeyi düşünmüyorum. "

" Ciddi olamazsın. " dedi hayretle.

" Ciddiyim. " dedi Kutay ve Sumru'nun eteğini kaldırıp dudaklarını bacaklarının arasına yerleştirdi. " Şimdi müsadenle şekerim düştü, tatlı yemem gerek. "

Göz devirdi Sumru ama Kutay'ın dudaklarını kadınlığında hissedince iç çekerek bacaklarını araladı.

Şu an elleri bağlıydı ve buranın neresi olduğunu bile bilmiyordu. Ama Kutay'ın bu bilinmez yerde kendisini yemesine izin veriyordu. Ellerini hareket ettirmek Kutay'ın başını bastırmak istiyordu.

" Ah! " diye inlediğinde Kutay dilini içeri doğru kıvırıp Sumru'nun yerinden hareket etmesini sağladı. Neredeyse sandalyeyle birlikte ayağa kalkacaktı Sumru. " Kutay ellerimi çöz, sana dokunmak istiyorum. "

Kutay boğuk sesiyle konuştu. " Asla olmaz. "

" Sonuçta beni kaçırdın, imdat diye bağırsam biri beni kurtarmaya gelebilir. "

" Dene. " dedi omuz silkerek Kutay. " Ama bende yanımda Nutella getirmiştim. Haberin olsun, bağırmadan önce. "

Sumru önce somurttu ama sonra gülümsedi. Gözlerinin içi bile gülüyordu.

Nutella artık akıllara tek bir sahne getiriyordu onlar için.

" Bu arada Sumru, bana çok güzel baktığını daha önce söylemiş miydim? " Sumru'nun gülümsemesi genişledi. Kutay dudaklarıyla işkencesine devam ettiğinde ise ardı arkası kesilmeyen inlemelerine devam etti.

" Umarım biri bizi duymuyordur. " dedi Sumru etrafında gözlerini gezdirerek. " Burası neresi? "

" Tac Mahal. " dedi Kutay ağzını tamamen kadınlığına yaslayıp emerek. " Hikayesini biliyor musun? "

" Tac Mahal'ı duydum ama burada bu şekilde olmamız ne kadar doğru? Kalabalık olabilir, birileri bizi göre..."

" Bugünlük sadece bizim. "

" Nasıl yani? "

" Bugün özel bir gün. " dedi ayağa kalkıp Sumru'nun elini çözerek. " Öylesine gelmedik. "

" Neden geldik ki? "

Kutay ellerini çözdükten sonra Sumru ayağa kaldırıp kendi oturdu ve onu da kendi üzerine çekmeyi ihmal etmedi. " Fermuarımı indirir misin? " diye sordu onun sorusunu önemsemeden.

Sumru başını sallayarak Kutay'ın sertliğinin özgür kalmasını sağladı. Kutay Sumru'nun belinden tutarak içine bir anda girdiğinde Sumru soracağı soruyu unutup seslice inledi.

İkisi de sabahtan beri birbiri için yanıp tutuşuyordu. Şu an ise bu tutuşma gerçekleşmişti.

Kutay Sumru'nun hareketlerine yardımcı olmak için elini beline koydu ve kalkıp inmesini izledi. Kahretsin, Sumru çok güzel görünüyordu. Onun içinde sertçe gidip gelmek istese de bu özel anı bozmayacaktı. Gözleri saatine kaydı. Son yarım saatleri vardı yalnız kalabilmek için. Bu yüzden en azından şu an sadece sevişmelerine odaklanmaya karar verdi.

" Özlemişim. " dedi Sumru dudaklarının Kutay'ın boynuna yaslayıp öperek. Ardından kendine hakim olamadı ve dişlerini geçirdi. Bu sefer inleyen Kutay'dı.

" Arkadaşız. " dedi Kutay gıcık bir sesle. " Yapma Sumru.."

Kıkır kıkır gülüyordu Kutay sözleriyle.

Sumru alnına sertçe vurdu. " İçimdesin..."

" Arkadaşlar iç içe..." Sumru ağzının üzerine indirdi ve kucağında kalçasını daire şeklinde döndürdü.

" Arkadaş lafını ağzından bir daha duyarsam acı biber sürerim. "

" Nereye ağzıma mı? "

Başını iki yana salladı Sumru. " Şu an üstünde oturduğum yere. "

Kalçasını hareket ederek üzerinde zıplamaya başladığında Kutay çekti. " Aslında hiç arkadaş olmadık. " dedi sessizce. " Ben hep kendimi kandırdım ya da kandırmak istedim. "

" Ama kandıramadın. "

" Ta ki sen yanıma gelene dek. " dedi başını sallayarak. " Arkadaş olduğumuzu düşünürsek aramıza bir mesafe girer aklımdan seninle birlikte olmak çıkar diye umdum. Birbirine zıt hayatlar yaşıyorduk. "

" Artık tam zıttıyız. "

" Alkol ikimize de yasaklanmalı. " dedi Kutay Sumru'nun içine kendini hapsederken. Duvarlarını hissediyordu. Sumru yükseldikçe onu daha sert indiriyordu.

" Kesinlikle, kendimi kaybettiren şeyleri sevmiyorum. "

" Peki ya beni? " boynuna yasladı dudaklarını Kutay. " Beni de mi sevmiyorsun? " öpücük kondurdu. " Sevişirken aklını kaybettirdiğimi düşünüyordum. "

" Sen başkasın. " dedi inleyerek.

Boşalmak üzereydi Sumru. Kutay kasılmalarını hissettiğinde daha hızlı olmaya başladı. Artık Sumru bacaklarında eşsiz bir hızda inip kalkıyordu.

" Burayı Şah Cihan yaptırmış. " dedi konudan bağımsız bir şekilde Kutay. Gelmek üzereydi. Sumru'nun içine boşalması an meselesiydi. " Eşine olan ölümsüz aşkın temsiliymiş bu Tac Mahal. " hareketleri yavaşladı ve Sumru'nun içine kendini bıraktı. İkisi de nefes nefeseydi. Ama Kutay'ın bir şeyler anlatmak istediği çok belliydi. Nefes nefese de olsa konuşmak istiyordu. " Ölümsüz aşklara inanır mısın? "

Sumru gelen rahatlama hissiyle mayışmış gibi hissediyordu. Kafasını Kutay'ın boynuna sokmuş her an uykusuna dalabilecek gibiydi. " Bilmem, daha önce hiç öyle bir şey yaşamadım. "

" O zaman artık yaşama vakti. " dedi Kutay ve onu ayağa kaldırarak içinden çıktı. Sumru hissettiği boşlukla huzursuz olup kaşlarını çattı. Fermuarını kapatan Kutay Sumru'nun eteğini düzeltti ve o ayaktayken iç çekti. Az önce sevmiştim diye bağıran saçlarını Sumru görseydi acaba nasıl tepki verirdi?

" Neyi? " diye sorduğunda gözleri kapanmak üzereydi.

" Bana 26 yaşında evlenmek istediğini söylemiştin, hatırlıyor musun? " yutkundu. " Ne erken ne de geç demiştin hatta. Tam evlenme yaşı. "

" Sen bunu nasıl hatırlıyorsun? " Sumru şaşırmıştı. Gözleri irice açıldı. Kutay onunla alakalı böyle detayları nasıl hatırlayabiliyordu ki?

" Seninle ilgili hiçbir şeyi unutmuyormuşum. " omuz silkti. " Bende sonradan fark ettim. "

Ağlayabilirdi Sumru o an. Vay canına sevilmek ne de güzel hissettiriyordu öyle?

" Sen de evliliğin saçma olduğunu söylerdin. " dedi Sumru kaşlarını havaya kaldırarak. " Ve bu düşüncenin değişmemesi için elinden geleni ardına koymayacağını. "

" Elimden geleni ardıma koyamadım. " dedi gülerek. " Çünkü şu an tam da sana evlilik teklif etmek üzereyim. "

Sumru'nun bir şey demesine izin vermeden önünde diz çöktü. " Benimle tam da hayal ettiğin yaşta evlenir misin, Sumru? "

O yanaklarından süzülen şey de neydi? Göz yaşı mı?

Sumru ağlıyordu.

Hem de hüngür hüngür.

Önünde yüzükle diz çökmüş Kutay'ı gördüğü için ağlıyordu hemde.

Ah, bu kadar romantik olacağını hiç tahmin etmemişti. İyi ki dedi o an iyi ki içimdeyken evlilik teklif etmedi. Yoksa insanlara bunu nasıl anlatırdı ki?

İnsanlar demişken, Kutay'ın sorusuyla birlikte arkadaşlarını gördüğünden bahsetmiş miydi Sumru?

Jessica, David ve bebeğiyle birlikte buradaydı. Kutay'ın arkadaşları da buradaydı. Ona cevap vermeyen Berk bile buradaydı.

Bir dakika!

Bunların hepsi bugün için işbirliğinden olabilir miydi?

Bir anda ortadan kaybolan Kutay geldiği günden bir sondaki gün onu Hindistan'a getirmişti. Sumru birilerinden kaçtığını düşünmüştü ama şimdi görüyordu ki bu sadece evlilik teklifi için zaman kazanılmış bir oyundu.

" Bir cevap vermeyecek misin, sevgilim? "

" Şu an gerçek bir anda mıyız? " diye sordu Sumru şaşkınlığını atamayarak. Az önce sevişmişlerdi, arkadaşları o zaman da burada mıydı yani?

Yok artık!

Yanaklarının kızardığını hissetti Sumru.

" O kadar gerçek ki az önce ateşli bir sevişme geçirdiğinizi bilecek kadar. " dedi Berk imalı bir sesle. " Ne? Saçların direkt bu bilgiyi veriyor. " dediğinde Sumru ilk defa saçlarına bakma ihtiyacı hissetti.

Kahretsin!

Saçları mıydı onları ele veren?

" Tac Mahal'da evlilik teklifi alıp da hala evet demeyen kişiye ne denir? " diye sordu David iç çekerek.

" Sumru..." dedi sonunu uzatarak Berk.

" Tekrar sormamı istiyor gibisin. " Kutay tek dizinin üzerinde hala olduğu yerdeydi. Sumru'nun şaşkınlığını anlayabiliyordu. Hindistan'a gelerek zaten aklını karıştırmıştı ve dahası da vardı. Önce onu kaçırtmıştı. Sonrasında ise evlenme teklifi ediyordu. " Yoksa seni kaçıran sevgiline evet demez misin? "

Sumru ağlamaktan kimseyi görmez haldeydi. Diyeceği sadece bir evetti ama şu an rüyada olup olmadığını sorguluyordu.

" Bence yüzük yerine Nutella uzatsaydın, şimdiye defalarca evet demişti. " Jessica'dan gelen sesle Sumru kendine geldi.

Boynuna kadar kızardığına emindi.

" Sevgilim, benimle.. "

" Evet! " diye bağırdı Sumru cümlesini bitirmesine izin vermeden. " Seninle evlenirim. " Kutay'ı kaldırarak dudaklarına yapıştı. Alkışların havada uçuştuğu anda içeri nikah memuru girdi.

" Yok artık, evet dedim ama bu kadar çabuk mu? "

" Ben iki kez sordum sana sen de iki kez evet de, ne olacak sanki? " Göz kırparak yerleştirilen masaya doğru yürüdüler. Üzerindeki kıyafetler nikah için kullanılacak türden değildi aslında ama bu zaten bir ön izlemeydi. " Bu arada merak etme, düğünümüz Hindistan'da olmayacak. "

Herkes kahkaha atmaya başladı.

" Ama sana Hindistan'da iki kez evet diyeceğim. "

" Hayır demen için bir sürü plan hazırladım bile. " dedi Berk kendinden emin bir sesle. " O iş net bende, yenge. "

" Yenge mi? " kaşları havalandı Sumru'nun.

" Ah, kumam mı demeliydim? " diye sordu elini ağzına kapatarak. " Artık benden çok seninle görüşecek değil mi? Tabi ya! " İç çekti. " Beni evlat edinmezseniz evlenemezsiniz. İtiraz ediyorum, nikah memuru bey. Onlar evlenemez. "

Bir kahkaha tufanı daha koptu.

" Yeterince engel gördüler, bırak da evlensinler. " diyen kız Kutay'ın yanına gittiğimde tanıştırdığı kızdı. Vay canına, o bile buraya kadar gelmiş miydi?

" Sumru'yu o gün ben gaza getirmeseydim siz şu an bırak nikah masasına oturmayı, bir bankta bile yan yana oturamazdınız. " dedi Berk.

O günü hatırladı Sumru. " Haklı. " dedi seslice.

" E o zaman nikah şahidin olmaya hak kazandım. " Göz kırparak şahitlerin yerine oturdu. " Hadi, gelin. " diyerek diğerlerini de çağırdığında Kutay ve Sumru da oturdu.

Bu olanlar Sumru için çok aniydi. Düşünmek için zamanı bile olmamıştı ama neyi düşünecekti ki her gece onunla birlikte olmak isterken?

Düşüncelerinden sıyrılmasını sağlayan ses ise nikah memurundan geliyordu. " İyi günde, kötü günde. " diye başladı nikah memuru. Ah, cidden bu olanlar gerçek miydi? Gözlerini yan tarafında oturan Jess'e çevirdi. Şahidiydi ve oradaydı. Berk de yanında oturuyordu. O da Kutay'ın şahidi olmuştu. " Hastalıkta ve sağlıkta, Sumru'yu eşin olarak kabul ediyor musun Kutay? "

Kutay hiç düşünmeden " Evet, sonsuza dek evet! " diye bağırdı.

Sumru gülümsedi. Kalbi heyecandan yerinden çıkacak gibi atıyordu. Ve Kutay sanki Sumru bir yere gidecekmiş gibi bir de masanın altından elini tutuyordu.

" Peki ya sen Kutay'ı eşin olarak kabul ediyor musun Sumru? "

Sumru da tıpkı Kutay gibi hiç düşünmedi.

" Evet! " diye bağırdı ve Kutay'ın ayağına bastı. Ufak bir inleme sesiyle Berk güldü.

" Bizim Sumru bütün ipleri eline aldı, demedi demeyin. " kahkaha sesleri yükseldi.

" Bende sizleri karı..."

" Durun! " diyen sesle birlikte Sumru irkildi. Tanıdığı sesti bu. " Evlenemezler, anneleri olmadan asla evlenemezler! " diyen kişi Kutay'ın annesinden başkası değildi. " Daha kızın evine çiçek ve çikolata alıp gideceğiz. Adetleri hiç mi bilmiyorsunuz siz? "

" Anne..."

" Nikahıma çağırmadığım annem diyecektin galiba? " dedi annesi imayla. " Neyse ki son anda yetiştim. " koltuklardan birine oturdu ve nikah memuruna seslendi. " Ee, etmiyor musun bizimkileri karı koca? "

Nikah memuru derin bir nefes alarak. " Sizleri karı koca ilan ediyorum. " diye seslendi. " Gelini öpebilirsin. "

" Gelini yiyebilirsin diyecektin galiba memur bey amca..." diyen Berk'i kötü bakışlar tabi ki de Kutay'dan geldi.

Ayağa kalktılar ve Kutay Sumru'nun alnından öperek alnını alnına yasladı. " Birlikte buruş buruş olmaya hoşgeldin, karıcım. "

İkisi de mutluydu. Aslında galiba bütün salon mutluydu.

" Hoşbuldum kocacım. " kulağına doğru eğildi. " Sen ben ve nutellamız olduğu sürece buruş buruş olmak kimin umrunda? "


                           FİNAL



Herkese bölüm sonundan merhaba. Bazılarınızın neee final mi dediğini duyar gibiyim. Belki haklısınız ama ben tam zamanı olduğunu düşündüm siyah kalplerim. Bir özel bölüm yazabilirim. Geleceği günü size wattpad panomdan duyururum. Beni takip edip bildirimlerinizi açmanız yeterli.

Final yaptım diye beni sevmeyeceğinizi düşünüyorum şu an içimden ne alakaysa xjxjxjxj ( Seviyorsunuz değil mi? 🙃)

Ben sizi çok seviyorum. Her daim yanımda olduğunuz için de minnettarım. Başka hikayelerde yine birlikte görüşmek üzere.

Bir Sumru ve Kutay geçti hayatımızdan ne kadar uzak olabiliriz ki değil mi?

Sonuna kadar arkadaşız diye direten Kutay ve Sumru!!!

Bu pasaja hepinizden son bir kez siyah kalp alabilir miyim?

Sizleri seven Rumi🖤

Insta: rumistrop

Tiktok: therumice

Continue Reading

You'll Also Like

677K 45.2K 43
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
15.2K 260 44
Jasmine Gibson zor bir durumdadır. Banka hesabı neredeyse boştur, işi yoktur ve ailesinin onun için seçtiği eşi reddettiği için ailesi ona sırt çevir...
90.1K 1K 37
Bir astsubayın kardeşi bir komutana aşık olursa ne olur hele o komutan abimizin 10 yıllık arkadaşıysa ney yaparsınız aşkınızı unutmaya çalışır yada o...
5.1K 121 26
Onun zehri de benim, panzehiri de.