BAŞSAVCI || Yarı Texting

By rubbysko

497K 26.9K 5.9K

Yaş farkı vardır, dikkate alarak okuyun. Karakterlerime gelen en ufak hakarette engellenirsiniz. Siz: adınız... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm- 10 Bin Özel
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
FİNAL

25. Bölüm

12.1K 739 351
By rubbysko

Hemen yanıbaşımda tüm yükünden arınmış gibi uyuyan Akgün, sabahın bu saatinde görüp görebileceğim en güzel manzaraydı şüphesiz.

Bir eli yüzünün yanında diğeri ise yastığının altında kalmış yüz üstü yatıyordu. Yüzünün sağ tarafı yastığa yaslı olduğundan dudağı hafifçe büzüşmüştü. Şu hâli ile o kadar tatlı ve masum görünüyordu ki yanaklarını ısıra ısıra sevesim geliyordu.

Bazen durup saatlerce onu izlemek istiyordum. Aralıksız, saatlerce, sürekli, bıkmadan, sıkılmadan...

Sağ elimi yavaşça yanağına götürdüm. Uyansın istemiyordum, henüz erkendi. Hafifçe sevdim başparmağım ile. Kirli sakalları batıyordu ama bu rahatsız etmekten çok huzur veren bir histi. Akgün, sakallarını uzatmıyordu. Sanırım haftada bir kısaltıyordu çünkü uzunluğu hep aynıydı. Ona çok yakışıyordu. Onu hiç uzun sakallı görmemiştim fakat her hâli ile yakışıklı olduğuna emindim.

Elimi yüzünden çektikten sonra yataktan destek alarak yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Az önce elimin olduğu yere minik bir öpücük kondurduktan sonra tam geri çekilecekken ensemdeki el ile uzaklaşamadan tekrar üzerine eğilmek zorunda kaldım.

Şaşkınlıkla Akgün'e baktığımda uykulu gözler ve muzipçe kıvrılmış dudakları ile beni izlediğini görmüştüm.

"Hmm, sabah öpücüğü mü?" Gülümseyip kafa salladım. İçimden konuşmak değil de sadece aptal aptal gülümsemek geliyordu.

"Sanırım bundan sonra hep böyle uyandırılmak isteyeceğim." Hâlâ melül melül yüzüne baktığımı fark ettiğinde gözleri dudaklarıma indi ve konuştu.

"Galiba konuşmayı düşünmüyor birileri?" Sadece kafa salladım. Birazcık nazlanmaktan zarar gelmezdi.

"Öyle olsun o zaman, ben de öperim seni."

Aramızda yok denilecek kadar az olan mesafeyi kapatıp dudaklarıma minicik bir öpücük kondurdu ve geri çekildi.

"Çok tatlı görünüyorsun, yeni uyanmış hâlin çok daha tatlı görünüyor."

"Senin yeni uyanmış hâlin de çok yakışıklı görünüyor."

"Konuşmaya başladık mı?"

"Başladık." Gülümseyip kafasını duvardaki saate çevirdi ve tekrar bana çevirdi.

"Kalksam iyi olacak, adalet sarayına gitmem gerek." Bunu söyledikten sonra kalkması için geri çekildim o da yerinde doğrulup oturur pozisyona geldi. Esmer teni ve geniş sırtı gözlerimin önündeydi. Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım.

İşe girmesi gerekiyordu.

Ayağa kalkıp dün gece kenara bıraktığı gömleği giyerken ben de onu izliyordum.

"Dün çok uyumadık, umarım orada yorulmazsın." Bana dönüp göz kırptı, düğmelerini ilikliyordu.

"Normalde de çok uyumam, alışığım yani sorun olmaz."

"Peki o zaman, sana kahvaltı hazırlamanı ister misin gitmeden."

Yatağın benden taraf olan kısmına adımladı ve çenemden tutarak yüzümü havaya kaldırdı. Uzanıp yanağıma derin ve uzun bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi. Fark etmeden kapattığım gözlerimi araladım geri çekilmesiyle.

"Çıksam daha iyi olur güzelim, bir dahakine artık tamam mı?" Dudaklarımı birbirine bastırıp kafa sallayarak onayladım onu.

Benim de yataktan kalkmam ile beraber odadan çıktık ve kapının önüne ilerledik. Akgün çıkmadan önce uzun zamandır merak ettiğim şeyi sordum.

"Akgün, senin Instagram hesabın var mı?" Güldü.

"Var, neden sordun?"

"İsmini versene, takip edeyim."

"Pek aktif değilim ama eğer istiyorsan vereyim."

"Bir şey olmaz. Ver sen."

"Getir telefonunu yazayım direkt." Portmantoya astığım çantamdan telefonumu alıp Instagramı açıp Akgün'e uzattım. Klavyede birkaç harfe bastı ve hemen ardından hesabına girerek telefonu geri bana uzattı.

"Seni bol bol stalklayacağım." Gülüp yanağımdan bir makas aldı.

"İstediğini yap güzelim. Ben şimdi gidiyorum, dikkat et kendine tamam mı? Aklım sende kalmasın."

"Sen de dikkat et, arabayı da dikkatli kullan."

"Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Akgün ile vedalaştıktan sonra onun gitmesi ile ben de kendimi oturma odasındaki koltuklardan birine atıp on dakika kadar tavanı izlemiştim yüzümdeki gülümseme ile.

Kahvaltı yapmak istemiyordum, karnım aç değildi. Akgün'ün hesabını aldığımı hatırladığımda hızlıca koltuğun diğer ucuna attığım telefonumu alıp Instagramı açtım. Halihazırda açık olan hesaba girdiğimde sadece bir paylaşım olduğunu gördüm. Kaydırmalı iki fotoğraftan oluşuyordu.

akgun.krkn: ♣

79.462 beğeni ve 5.237 yorum
Yorumları görüntüle...

Birkaç ay önce, henüz biz tanışmamışken atılmış bir fotoğrafı. Çok yakışıklı görünüyordu, her zamanki gibi...

Bazen durup durup bu adamla sevgili olduğum için, hatta onu tanıdığım için çok şanslı hissettiğim anlar oluyordu, şu an da o anlardan birindeydim. Onu çok seviyordum, sevgim henüz aşk kadar güçlü müydü bilmiyordum ama çok seviyordum. Onu içime saklamayı ve kimsenin görmemesini istiyordum.

Fotoğrafı beğendim, ardından herkese açık olan hesabını takibe aldım. Şimdi stalk zamanıydı.

Aynen. Adama stalk yapacağını söyledin, fotoğrafını beğendin ve şimdi stalk yapacaksın. Aynen.

Stalk yapmak illa gizli olmak zorunda değildi.

Zorunda.

Sadece bir tane öne çıkan penceresi vardı. Üzerine tıkladım. İlk ikisinde Makbule'nin fotoğrafı vardı.


Üçüncü yani en sonuncu fotoğrafı gördüğümde dudaklarım şaşkınlıkla aralandı.

"İnanmıyorum." Makbule ile fotoğrafımı çekip paylaşmıştı.

"Ya yerim ama ben bu adamı." Ben fotoğrafa aptal aşıklar gibi sırıtarak bakarken üstten bir bildirim geldi.

akgun.krkn adlı kullanıcı postunuzu beğendi

Hemen ardından bir yeni bildirim daha.

akgun.krkn adlı kullanıcı postunuza yorum yaptı

Merakla bildirime tıkladım ve yaptığı yoruma baktım. Kedilerle olan uzun zaman önce paylaştığım bir fotoğrafı bu.

alcin.yildiz: Kedilerimin tatlılığına bakın ★  

173 beğeni ve 1 yorum

akgun.krkn: Yeşil gözlü olan tatlıymış.

Bendim. Yeşil gözlü olan bendim... Bana tatlı demişti. Bana demişti.

Bilerek yapıyordu, kesinlikle kalbime inmesi için bilerek yapıyordu. Başka bir açıklaması olamazdı.

{×}

İlahi Bakış Açısı

Akgün incelediği son dava dosyasının kapağını kapattı ve gerinerek koltuğundan kalktı. Uzun bir gün olmuştu. Dosyayı eline alarak masasından ayrıldı ve arka tarafında kalan dolaptaki diğer dosyaların içine yerleştirdi.

Ardından masasından telefonunu alıp Fatih'in numarasını tuşladı, bir yandan da odasından dışarı çıkmış binanın dışına doğru ilerliyordu.

"Fatih, eve gideceğiz. Arabayı hazırla."

"Tamamdır Akgün Bey." Akgün telefonu kapatıp cebine koydu. Binanın dışına çıktığında serin hava ince gömleğinden göğsüne çarpmıştı. Bu hissi her ne kadar seviyor olsa da hasta olmak istemiyordu.

Arabanın yanında hazır şekilde bekleyen Fatih'in yanına geldiğinde Fatih saygı ile selam verip kapısını araladı. Akgün nazikliğinden ödün vermeden onu her zaman memnun eden çalışanına teşekkür ettikten sonra yolcu koltuğuna oturdu. Fatih'in de sürücü koltuğuna geçmesi ile kısa sürede yola çıktılar.

Akgün önce eve gidip Makbule'yi kontrol edecek, üzerini değiştirdikten sonra da Alçin ile kahve içmeye gidecekti. En azından planında bu vardı.

Yaklaşık yirmi dakika sonra evine gittiğinde Makbule hâlâ bıraktığı gibi takılıyordu. Oldukça uyuşuk bir kediydi ama sevimliydi.

Vakit kaybetmeden hızlıca odasına gidip gömleğini çıkardı. Yerine sportif, düz siyah bir kazak giydi. Kumaş pantolonunu da çıkarıp yerine kot siyah bir pantolon giydi. Hazırdı. Dolabının köşesinde duran parfümünden boynuna bir iki kere sıktı ve odadan dışarı çıktı. Fatih'in mesaisi bittiği için gitmişti ve arabayı kendi kullanacaktı bu yüzden. Hava kararmaya başlamıştı bile.

Arabasını binip yola çıktıktan sona radyoda kısıkça çalan şarkı ile yol kısa sürede akıp gitmişti. En sonunda Alçin'in kapısının önüne geldiğinde müsait bir yere park ettikten sonra telefonunu çıkarıp Alçin'e yazdı.

Siz: Bebeğim kapının önündeyim

Siz: Hazırlanıp gel

Siz: Bir kafeye gideriz

Rubin: Ayyy

Rubin: Geliyorum on beş dakikaya

Siz: Bekliyorum

Arabayı durması ile beraber etrafta yalnızca Akgün'ün nefes sesleri kaldı. Yaklaşık on dakika sonra hâlâ Alçin'i beklerken arabanın içinde telefonunun zil sesi duyulmaya başladı. Yanındaki koltuğa bıraktığı telefonu alıp arayana baktı, ablasıydı. Beklemediği için ilk başta şaşırdı ama sonrasında hemen aramayı yanıtladı.

"Efendim abla."

"Akgün..." Ablasının ağlayan ve endişe dolu sesini duyduğunda tedirginlik ile duruşunu dikleştirdi. Vücudunu korku sarmıştı anında.

"Abla ne oldu?"

"Akgün." Kesik kesik konuşuyor, cümlesini tamamlayamıyordu.

Tam ablasının cümlesini bitirmesini beklediği sırada Alçin arabanın kapısını açarak ön koltuğa oturdu. Gülümseyen yüzüyle tam şen şakrak bir şeyler söyleyecekken Akgün'ün bembeyaz kesilen yüzünü görmesi ile sessiz kaldı.

"Akgün, annem kalp krizi geçirdi."


BÖLÜM SONU

İyi geceler öncelikle ballarım

Gecikme için kusuruma bakmayın lütfen.

2024 umarım hem size hem de bana sağlık, huzur ve mutluluk getirir.

12 şehidimiz var, hepsi için Allah'tan rahmet diliyorum. Onlar bizim kahramanlarımız, 45 saniyeye sığdırılmayacak kadar önemli şahsiyetler. Hepsini teker teker saygıyla anıyorum.

Tekrardan umarım yeni yıl hepimiz için güzel geçer.

Hepinizi çok seviyorum.

Sonraki bölümde görüşmek üzere tavuklu noodllarım. 🍜

Düzenlendi: 01.01.2024 00.00

Continue Reading

You'll Also Like

33.6K 4.3K 48
"Bana metal bir kol verdiler ve geriye kalan her şeyimi benden aldılar. Ama Marin, o; içinde kaybolduğum karanlıkta tek umudum, tek aydınlığım oldu...
274K 16.5K 20
"Abi mi?" "Abi-ler." 16 yıl sonra tüm hayatınızın yalan olduğunu en yakın hissettiğiniz insanın aslında bir yabancı olduğunu öğrenseydiniz napardınız?
78.4K 4.6K 30
"Her insan kendi kaderini yazar kim bilirdi ki aynı kaderi yaşayacaklarını"
374K 12.9K 55
Öncelikle kitabım kadına karşı fiziksel zihinsel şiddet konulu değildir. İçermez. Bad boy ve bad girl hikayesi de değildir. 'Ezik' ve 'Mafya' temalar...