ALABORA

By kursunirenkleeer

180K 7K 5.1K

Neden bence yardıma ihtiyacın olabilir hem kocalar ne için var karıcığım " dedi tırnağını ensemde gezdirip... More

Bolum 1
Bölüm 2
Bölüm 3
BÖLÜM 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bolum 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
Bölüm 22
Bölüm 23
BÖLÜM 24
Bolüm 25
ALINTI
BÖLÜM 26
Bölüm 27
Bölüm 28
28 .BÖLÜM ALINTI
BÖLÜM 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
BOLUM 34
BÖLÜM 35
BÖLÜM 36
BÖLÜM 37
BÖLÜM 38
BÖLÜM 39
BÖLÜM 41
Bölüm 42
BÖLÜM 43
BÖLÜM 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
BÖLÜM 49
BÖLÜM 50
BÖLÜM 51
Bölüm 52

Bölüm 40

1.6K 85 142
By kursunirenkleeer

Günlerdir beni mahfeden sabah bulantıları ile uğraşıyorum.
Her sabah yatağımdan bulantı ile fırlayıp içim dışıma çıkana kadar kusuyorum ve sonrasında göz yaşlarına boğuluyorum çünkü her seferinde aklımda beliren tek görüntü Boran'ın saçlarımı toplama şekli, sırtımı sıvazlaması, beni çöktüğüm klozetin dibinden kaldırıp elimi yüzümü yıkayıp, kucağına alarak yatağa taşıması.
Ben her sabah onunla uyanıp onunla uyuyorum, hayali bir an olsun gözümün önünde geçmiyor, sesini duymak için çıldırıyorum.
Yüzüne gülüşüne öyle muhtacım ki ,Allah'a durmadan bana güç vermesi için yalvarıyorum.
Bugün tam on gün oldu ,koskocaman on gün dile kolay ,şimdi on günde neymiş Efnan diyeceksiniz,ama işte seven için bu on asır gibi bir şey.
Kalbim çok ağrıyor.
Günlerdir evden çıkmıyorum, Nedret bey ile zaten mutfağı dolduracak her şeyi almıştık,benim de iştahım hiç yok, sırf bebeğim için yemek yiyorum ,onu da yediğim gibi geri çıkarıyorum.
Burası çok sessiz ,özellikle ilk günlerde yanlız uyumak beni korkutmuyordu desem yalan olurdu .
Sonra alıştım, zaten insan oğlu neye alışmıyor ki .
Bir tek Boran onsuz olmaya alışabileceğimi hiç sanmıyorum.
Geceleri evin bahçesindeki masaya oturup demir korkulukların arkasında denizi izliyorum .
Doktor bana çok fazla kendini yorma dediği icin fazla hareket etmemeye dikkat ediyorum
Biraz daha zaman geçince sahilde yürüyüşlere başlamayı düşünüyordum.
Sahilin gölgeliklerinde gündüz oturan ve sürekli bir şeyler ile uğraşan kadınlar, koşturan çocuklar görüyorum.
Henüz tatilciler tam gelmedigi için etraf biraz sessiz.
Nazife Hatun yazın buraları gör kızım iğne atsan yere düşmez diyor .
Yıllardır burada kalıyormuş eşini iş kazasında kaybetmiş, iki çocuğu ile yıllardır buraya yerleşmiş ve burada çalışıyor.
Nedret bey eşinin doktoruymus.
Eşi öldükten sonra iki çocuğu ile yanliz kalan kadına önce küçük işler bulmuş, sonra da bu sitede görevli ihtiyacı olduğunu öğrenince onu siteye yerleştirip yıllarca yardım etmiş.
Şuan iki çocuğunun da eğitimine yardımcı oluyor ve kendilerine burs veriyor.
Biz neyiz ki diyor onun böyle hayatına dokunduğu o kadar insan varki dedi Nazife hatun ,söylediklerinde nedense şaşırmadım çünkü onunla dışarıda iken gördüğü saygı ve hürmeti gördüm.
Benim de hayatıma dokundu birde ,her gün Nazife hatunu arayıp beni kontrol ettiriyor ,o yanıma gelince tekrar arayıp beni soruyor ,sürekli telkinlerde bulunuyor.
Doktor Asya doğru söylemişti, dokunduğu hayatın şansı diye, öğrendiklerim sözlerinin doğruluğunu ispatlar nitelikte.
Nazife Hatun'un oğlu Selim Nedret bey gibi olabilmek için tıp okumaya karar vermiş ve başarmış.
Nazlı ara ara yanıma geliyor ve akşamları ders çalışıyoruz.
Günler burada böyle sessiz sakin geçiyor.
Şimdi de yine bahçe de oturmuş düşüncelere boğulmuş bir sekilde akşam güneşini izliyorum.
Sınava dört gün kaldı .
Sınava girmeyi çok isterken ,nasıl gireceğimi de düşünüyordum.
Ayrıca Elif ,Barış'a geçen gün geldiğinde ondan bahsetmiş ve onunla Boran'ın haberi olmadan nasıl iletişim kurabilirim diye konuşmuştum.
Günlerdir söz verdiğim halde ona haber verememiştim.
Kız meraktan ve üzüntüden ölmüştür.
Ama Boran'ın şuan kimden şüphelendiğini bilmediğim için ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum.
Öylece düşünürken bahçenin yakınına bir araba yaklaştı,ve kapının önünde park etti .
Kapı açıldı ve siyah araçtan güneş gözlükleri gözünde gayet havalı bir şekilde Barış indi.
Gözlüğünü gözünden çıkarmadan bana el salladı yerimden kalktım, Barış arabanın arkasına doğru ilerledi bagajı açtı biraz oyalandıktan sonra elinde bir sürü poşetle bahçeye doğru adımladı.
Bu on gün içinde buraya ikinci gelişiydi.

Bahçenin kapısını açtım " Hosgeldiniz Barış Bey " dedim.

" Hoş gördük küçük hanım "dedi elindeki poşetlere yardım etmek için uzandım kendini geri çekip " Gerek yok ben taşırım"dedi kapıdan içeriye girdi .

" Ne aldın yine ,daha geçen sefer getirdiklerin dolapta duruyor ,çürüyüp gidecek herşey " dedim.

Beni dinlemeden evin açık olan kapısından içeriye girdi .
Peşinden ayaklarımı sürüye sürüye yürüdüm ve mutfağa geçen Barış'ın yanına gittim.

Elindeki poşetleri tezgahın üzerine koymuştu ,kapıdan ona baktığımda buzdolabının kapısını açıyordu.
Kapıyı açıp baktıktan sonra " Yuhh ee bunlar aynı bıraktığım gibi " dedi, omuz silkip " Sana dedim daha babanla aldıklarımız duruyor ,sen ikidir elin kolun dolu geliyorsun, kim yiyecek ki bunca şeyi "dedim.

"Sen Efnan ,bildiğim kadarıyla hamileydin sen değil mi ? Senin yemen gerekiyordu ".

" Benim karnımda bebek var canavar değil, ayrıca bana lazım olduğu kadar yıyiyorum " .

Tek kaşını havaya kaldırıp kollarını önünde bağlayıp kalçasını tezgaha dayadı " Evet çok güzel yiyiyorsun,Efnan 10 günde kaç kilo verdin, seni ilk gördüğüm gün ile bugün arasında en az üç yada dört kilo fark var ,ayrıca aynada hiç bakıyor musun kendine ,yanakların içe çökmüş, göz altların morarmış "

"Yemek ile alakası yok ,yediğimi de zaten çıkarıyorum " .

"İyi çıkardıktan sonra yine ye ,şimdi et almıştım sen eti hazırla bende mangalı, mangal yapacağım canım çekti " .

" Mangal mı?"

"Evet yemek yaptığını sanmıyorum " Dedi ve etrafta göz gezdirdi " Yanılmamışım ,davadan çıkıp market alışverişine gittim, oradan da buraya geldim ".

" Yapmadım zaten yemek " dedim.

" Bir de yemek yediğini söylüyorsun utanmadan ".

" Siz erkeklerin şu yemek yemem ile ilgili derdi ne acaba ?"

" Biz erkekler derken ?"

"Kocam da sürekli yemek yemem için nutuk çekiyordu hatta tepeme adam bile diktiği oluyordu ".

" Aklın yolu birmiş "dedi ve mutfakta önümden geçerek dışarı çıktı.

"Ayhhh aklın yolu birmiş " dedi arkasından elimi açıp salladım sonra da tezgaha bıraktığı poşetler de ne olduğuna baktım.
Et ,meyve ,içecek ne varsa almıştı.
Önce kap kaçak olan dolabın kapağını açıp et için bir kap aldım, mangal için doğranmış eti alıp kaba koydum, diger aldıklarını da alıp buzdolabına düzgünce yerleştirdikten sonra eti terbiyeleyip kenara koydum, salata için malzemeleri alıp yıkadım onları da bir kenara koydum,başka ne yapabilirim diye düşünürken " Efnan et hazırmı ?" Diye seslenerek Barış mutfağa girdi ,etleri alıp ona uzattım " Salata yapacağım başka bir şey ister misin ?" Diye sordum.

" Yok yok ,salata yeterli ,içecek de almıştım zaten ,ne seversin bilmediğim için herseyden aldım " dedi.

" Barış teşekkür ederim ama bunca şeye gerek yok ,bir daha geldiğinde bir şey alma ,ben hallederim "dedim.

" Çok konuşuyorsun Efnan "dedi ve beni umursamadan etlerle beraber mutfaktan çıktı.

" Buda Boran'ın başka bir versiyonu "diye söylenip salata için hazırladığım malzemeleri yıkayıp salatayı yapmaya başladım.
Ben salatayı yaptıktan sonra bahçeye çıktığımda Barış hem mangalı yapıyor hemde telefonda konuşuyordu.
Önüne gidip sessizce " Bahçeye mi kurayım sofrayı " diye sordum..
Başını sallayarak beni onaylayınca aklıma Boran geldi, bu hareketi görünce kaşlarını çatıp sesli cevap vermemi isterdi
Başımı sağa sola sallayıp Boran'ı aklımdan çıkarmayı deneyerek mutfağa gitmek için eve doğru yürüdüm.
O arada açılan bahçe kapısına baktım, Selim ve Nazlı gülerek kapıdan içeri girdiler onlara el sallayıp eve girdim ve sofrayı dört kişilik hatta belki Nazife hatun gelir diye beş kişilik hazırlamak için ise koyuldum.
Nedret bey ,ilk gün Nazife hatun diye hitap ettiği için benim de aklımda öyle kalmıştı ve bende öyle hitap etmeye başlamıştım.
Nedret beye de yanında iken yanlis anlamasin diye amca diyordum ama onun dışında içim amca kelimesini bir türlü kaldırmıyordu.

" Efnan " diyen sese dönüp baktığımda Nazlı gülümseyerek yanıma geldi.

" Hosgeldin Nazlı " dedim ona gülümseyerek.

" Davetsiz misafir kabul eder misin ?" Dedi oda bana gülümsedi.

" Deli kız burası sizin de eviniz ,her zaman güzelim " dedim.

" Teşekkürler, Barış abiyi sitenin girişinde gördüm, mangal yapacağım sizde gelin diyince, ama bahçede sana haber vermeyi unuttuğunu söyledi ".

" İyi etmiş ayrıca işte burası gerçekten onun evi ,birini davet ederken bana sormasına yada haber vermesine gerek yok " dedim.
Boğaz temizleme sesini duyup sesin sahibine bakışlarımı kaldırıp baktım..
Barış elinde etlerle mutfağa girdi.

"Etler hazır hala sofrayı bekliyoruz " dedi elindeki etleri tezgaha koydu .

Gözlerim ile masanın üzerindekileri işaret edip " Taşırsan eğer bunları bahçeye sofra hazırlanmış olur Bay Ukala " dedim.
Barış bir kahkaha atıp tabakları eline aldı, " Nazlı güzelim al şu örtüyü de sofrayı hazırlayalım, Efnan Hanım bizi koymadan" diyerek mutfaktan çıktı .
Peşlerinden elinde salata ile bahçeye çıktım,Nazlı örtüyü sererken Selim son eti mangal başında pişiyordu .

" Anneniz nerede ?" Diye sordum.

" Abla o gelmedi ya ,işleri varmış size afiyet olsun dedi ".

" Eee olmaz ki öyle, o zaman bir tabak hazırlayalım da onu götür Selim " dedim.

Selim durdu düşündü " Barış bey arabasını verir sana hemen gider gelirsin soğumaz etler " diye gülümsedim göz kırparak.

"Verir misin Barış ağabey " dedi Selim hevesle .

"Normalde vermem ama Nazife Sultan için can feda " dedi ve cebinden anahtari çıkardı, bende hazırladığım tabağı Selim'e uzatınca hızla ikisini alıp bahçeden çıkıp arabaya atladı.

" Lan dikkatli kullan sakın arabaya bir şey olmasın " dedi Barış bağırarak.
Gözlerimi devirip " Erkekler ve oyuncakları " diye mırıldandım.
Selim arabaya atlayıp gözden kaybolunca Nazlı elinde içecekler ile geldi .
Sofra tamamen hazır olduğunda Barış içeri elini yüzünü yıkamaya gitti .
Masada yerimizi aldığımızda Nazlı telefonunu kurcalıyordu.

" Offf bu kadın aşırı güzel keşke okulu kazanıp mezun olduktan sonra onun şirketinde çalışabilsem " dedi..

Nazlı'ya dönüp baktım " Kimden bahsediyorsun ?" Diye sordum.

Selin ekranı bana çevirip baktığı fotoğrafı gösterdiğinde ellerim titremeye kalbim deli gibi atmaya başladı, gözlerim Selin'in resmine takılı kalınca,bensiz çok çabuk normale dönmüşler diye içimden geçirip biraz üzüntü birazda kıskançlık ile " Yeni mi paylaşmış bu fotoğrafı diye sordum ?".

Selin yine her zamanki Selin'di fazlasıyla güzel ve şık, üzerinde
Beyaz dantelden kısa kol bir elbise vardı
İçine de aynı renk askılı bir içlik giymiş, saçlarını geriye doğru taramıştı.
Bir eli yanında dururken diğer elini cama dayamış hafif yuxumu yaslamış camdan yüzüne yansıyan güneş ışığı adeta bir tanrıça gibi durmasını sağlamıştı.

" Yeni mi paylaşmış" Diye sordum tekrardan .

" Ahh hayır neredeyse iki haftadan uzun bir süre olmuş ,son zamanlarda eskisi kadar aktif degil " dedi Nazlı başımı sözleri ile sallarken Nazlı konuşmaya devam etti .
"Cok seviyorum bu kadını, amacım onun kadar iyi bir mimar olup ,meslekte adımı duyurmak,birde çok güzel değil mi Efnan baksana kadına manken gibi " dedi.

" Çok iyi bir kadın, çok yetenekli gerçekten ve aşırı eğlenceli olduğunu sana garanti ederim, hem sen okulu bitirince yanına gidersen sana kesin bir şans verir özellikle şimdi söylediklerini ona söylersen sana bayılır " dedim gülerek.

" Efnan kadını öyle bir anlattın ki sanki tanıyormuşsun gibi ".

" Bu fotoğrafı büyük ihtimalle mimarlık ofisinde çekinmiş, aynı zamanda çok güzel resim yapar ,elbette tanıyorum, onun asistanıydım,aynı zamanda yakın dostum olur kendisi ,ayrıca sevgilisi de aşırı yakışıklı ".

" Karan ,Ahhh ben o adama aşığım " dedi Nazlı " Efnan bir dakika sen onun yanında mı çalışıyorsun, şaka yapmıyorsun değil mi, Efnan ne olur beni onunla tanıştır " dedi heyecanla o arada Barış masaya geçip karşımda oturdu .

" Barış ağabey, Efnan şu ünlü mimar Selin Karaca ile çalışıyor ayrıca yakın arkadaşlar " dedi .

Barış tek kaşını kaldırıp sorgularcasina bana baktı " Nazlı eskiden çalışıyordum ,şimdi görüşmüyorum, malesef sizi tanıştırmam mümkün değil " dedim hüzünle .

" Okulu kazanıp, derece yaparsan o çok sevdiğin kadınla başarın sayesinde tanışıp onunla çalışma imkanı yakalarsın Nazlı,sen daha yolun başında torpil derdindesin yok öyle bir dünya, hem Efnan artık burada ve onunla görüşmüyormuş" dedi Barış araya girip beni kurtarırken .

" Efnan Karan onu gördün mü hiç?" Diye sordu sonra elindeki telefonu kurcalarken, sanki sözlerimiz onu pek alakadar etmiyormus gibi kafasına göre takılıyordu ,ben daha cevap veremeden Nazlı çığlık attı ,korkuyla yerimden sicrarken "İnanmıyorum Efnan " dedi .

" Ne oldu ?" Diye terslendi Barış.

" Ağabey bakar misin ,Efnan bu sensin inanamıyorum nasıl güzelsin " dedi telefonu bize gösterirken .

Gösterdiği fotoğrafa baktım, Boran ben ,Karan ve Selin dördümüzün ödül gecesinde aynı masada birlikte çektiği fotoğraftı.
Karan Selin 'in omzuna kolunu atarken Boran belimden beni kendine çekmiş ve çenesini omzuma dayamıştı.
Hepimizin mutlu olduğu ve içten gülümsediği bir kareydi.
Gözlerimde biriken yaşı tutmaya çalışırken "Bu yanındaki kim kocan mı ?
Offff Efnan Boran Karadağ saka yapıyorsun sen onunla mı evlisin ?" Dedi .

Barış telefonu elinden alıp " Abicim hadi yemeğini ye ve konuyu kapat ,Efnan'ı da üzme " dedi .

Nazlı daha yeni yeni yaptığı hatayı anlayıp eliyle ağzını kapattı " Efnan özür dilerim ben ,ahh ne kadar aptalım " dedi .

Etrafa bakınıp gözlerimi onlardan kaçırırken Selim bahçeye arabayla yanaştı " Efnan yemekten sonra sana bir sürprizim olacak " dedi Barış dönüp ona baktım o arada Selim bahçenin kapısını açtı.

Yanağımdan süzülen yaşı silerken Nazlı kollarını bana sarıp yanağımdan öptü " Özür dilerim " dedi .

Elimi elinin üstüne koyup " Üzülme sıkıntı yok " dedim .

Selim masaya gelip sandalyesini çekerken " Ne oldu Efnan abla iyi misin ?" Diye sordu.
Selim ile aramızda bir yaş bile yokken o bana abla diye hitap ederken Nazlı Efnan diyordu bana .

" İyiyim hamilelik Hormonları "dedim.

" Eh başlayalım artık " dedi Barış ve yemek yemeğe başladık.
Onlar kendi aralarında sohbet ederken benim aklım çok basla yerlerdeydi, sonra birden aklıma düşen şey Nazlı'ya dönüp baktım " Nazlı " dedim birden masadaki herkes dönüp bana baktı Nazlı ile beraber .

" Ne oldu ?" Diye sordu Nazlı.

" Demin konuştuğumuz Selin,sakın onunla iletişime girip benden bahsetme, burada olduğumu kimsenin bilmemesi gerekiyor " .

" Haaaa yok yok ,ayrıca zaten mesaj kabul etmiyor ,daha önce bir kaç kez denemiştim " dedi.

" Tamam bundan sonra deneme lütfen " dedim.

Barış "Efnan sakin ol burada olduğunu kimse bilmeyecek " dedi.

" Evet Efnan yemin ederim söylemem kimseye ,lütfen sakin ol" dedi Nazlı.

" Ben yokken neler oldu burada, Selin kim, Nazlı neden birilerine seni söylesin ki ? "

Barış yanında oturan Selim'in omzuna elini atıp " Sıkıntı yok ,konuyu tekrarlamanında , daha önce de söylediğimiz gibi Efnan sadece bizim yakınımız ve kimsenin de burada olduğunu bilmesine gerek yok bilmeyecek " dedi.

" Tamam ağabey " dedi ikisi bir anda ve içim biraz da olsa rahatlayarak yemeğe döndüm.

Barış önüme bir et parçası koyunca kafamı kaldırıp ona baktım.
" Yee ,sana çok güzel bir sürprizim var yemezsen söylemem " dedi.
Hafif bir tebessüm ile ona bakıp başımı salladım zoraki de olsa biraz yedikten sonra, herkes doyunca sofrayı kaldırdık, Nazlı ile birlikte bulaşıkları sudan geçirip makineye yerlestirirken "Efnan sayende matematikte çok iyi puan çıkarmaya başladım ,bugün girdiğim denemede puanım yükselmişti ,matematiğin çok iyi teşekkürler " dedi .

" Matematiğim aslında pek iyi sayılmazdı hocam çok iyiydi " diye cevap verdim.

" Oyle mi kimdi özel ders mi veriyor? ".

" Kocam ,matematik konusunda çok iyi ve çok sabırlı, bana o eksiklerimi anlattı kendisi bana boş zamanlarında ders anlatıyordu " dedim .
Son zamanlarda nedense kocamın hep iyi yanları aklıma geliyor, aklımda kalbimde bana oyun oynuyordu.

" Yani o yakışıklı adamın her anlamda iyi olduğundan şüphem yok zaten " dedi Nazlı.

" Nazlı " dedim sert bir şekilde..
Nazlı eliyle ağzını kapatıp " Özür dilerim " dedi ve mutfaktan işini yarım bırakarak koşarak çıktı ve kapıdan giren Barış'a çarptı " Hoop güzelim nereye kaçıyorsun ?" Dedi Barış.

Onlara bakarken bir kahkaha attım bir anda Nazlı'yı kollarına saran Barış ve Nazlı bana şaşkınlık ile baktı,onları o şekilde görünce daha da gülmeye başladım.
Sonra gülüşlerime göz yaşlarım karıştı kalçamı dayadığım tezgahtar kayarak yere oturdum ve ayaklarımı uzatıp kimin baktığını önemsemeden hüngür hüngür ağlamaya başladım.
Ellerimle yüzümü kapatıp ağlarken, yaşadığım duygu yoğunluğu sinirlerimi daha fazla bozup istemsizce ağlamama neden oluyordu tabi bunda hormonların da etkisi büyüktü.
Nazlı ve Barış'ın " İyi misin ?" Diye sorduklarını duydum "Efnan ben özür dilerim seni üzmek istememiştim " dedi.

" Nazlı abicim sen bizi biraz yanliz bırakırmısın ?" Dedi Barış.
Ben hala ağlarken Nazlı'nın mutfaktan çıktığını ayak seslerinden anladım.
Barış ellerimden tutup yüzümden çekti önümde diz çökmüş bana bakıyordu " Efnan ne oldu ,iyi misin?" .

Başımı sağa sola salladım hayır anlamında " Bunu bir cevap olarak kabul etmiyorum karıcığım " cümlesi Boran'ın sesi ile kulaklarımda yankılandı, daha fazla ağlamaya başladım.
Barış " Derin nefesler al ve artık ağlama " dedi sonra da ayağa kalktı tekrar önümde edildiğinde elinde bir bardak su vardı, ağzıma tutunca elinden aldım ve küçük küçük yudumlar alarak derin nefesler almaya başladım.
Göz yaşlarım dinince " Sen ne ağlak sümüklü bir şey çıktın " diyince Barış gülerek göz yaşlarımı sildim .

Üst üste histerik sesli bir sekilde iç çektikten sonra "Bilmiyorum, Boran'ın adı geçince aklıma düşünce içim acıyor kalbim çok ağrıyor, haftaya evlilik yıldönümümüz,ve ben hiç bu kadar ondan ayrı kalmadım, iş seyahatlerine çıkınca bile sürekli benimle bir şekilde boşluk yaratıp iletişim kurardı,biz mutluyduk bilmiyorum aklim sürekli benimle oyun oynuyor.
Ben o kadar onun gölgesine sığınmışım ki şimdi çok büyük bir boşluktayım, güçlü olmaya çalışıyorum ama bu zorlanmadığım onu özlemediğim anlamına gelmiyor, ben ondan vazgeçtim ama onu sevmekten asla vazgeçmeyeceğim " dedim .

" Ah Efnan dur bekle " dedi telefonunu cebinden çıkarıp bir kaç şeye baktı sonra da telefonu hoparlöre aldı çalmaya başladı sonra bir kadın sesi geldi telefondan " Alo Barış bey " dedi " Bu ses " dedim tekrar ağlamaya baslayarak .

" Efnan orada mısın ?
Lütfen evet de ,lütfen ses ver "dedi .

" Elif ,Elif Buradayım " dedim hıçkırarak " ahhh Efnan " dedi bu sefer kulaklarımı Elif'in hıçkırık sesleri doldurdu.

" Vay anasını yeter ki ağlamak için sebebiniz olsun ,Elif hanım ben Efnan susar diye sizi aradım, şimdi birde siz ağlıyorsunuz" dedi.

" Tamam tamam ağlamıyorum " dedi Elif.

" Efnan lütfen bana iyi olduğunu söyle, o kadar çok özledim ki seni öldüm meraktan " dedi .

" Elif ben iyiyim siz nasılsınız "

"Efnan doğrularımı söyleyeyim yada seni avutmamı mı istiyorsun?"

" Doğruları söyle lütfen " dedim göz yaşlarımı sildim, Barış ayağa kalkınca bana da elini uzattı elini tutup ayağa kalktım ve Barış'ın çektiği sandalyeye oturdum .

" Efnan iyi değiliz,ben senden ses çıkmayınca o kadar pişman oldum ki ,Boran beyi sorarsan o delirmiş gibi, her yerde ama her yerde seni arıyor ,günlerdir eve gelmiyor ,Ahmet en son İzmir'e gittiğini söyledi ,Ahmet ,oda perişan oda eve gelmiyor onu günlerdir görmüyorum ,Hatice teyzem ağlayıp duruyor " dedi.

" Ben de çok kötüyüm Elif, ama bebeğimiz iyi ,sağlıklı,dinleniyorum sürekli " Barış araya girip " Efnan 'a inanma pek sağlıklı sayılmaz ,çok zayıfladı normalde hamileler kilo almalı öyle değil mi ?
Ayrıca ruh gibi dolaşıyor Elif hanım " diye cümlesini bitirdi .

" Efnan neredesin ?" Dedi Elif " Gerçekten İzmir'de misin ,orada ne yapıyorsun?"

Başımı sağa sola sallayıp " Söyleyemem Elif ,ama iyi olduğumu bil,Boran sana bir şey demedi mi seni suçlamadı mı ?"

" Boran bey herkesten şüpheleniyor,ilk gün hepimizi sorguya çekti ama sonra da onu pek gördüğüm söylenemez, diyorum ya sana eve uğradığı yok ,sadece parmaklarını kırdığını biliyorum, onu da Ahmet söyledi, ".

Elimi ağzıma götürüp çığlığımı yuttum " Parmaklarını mı kırmış, Elif Parmaklarını nasıl kırmış ?"

" Bilmiyorum Efnan ilk günlerde gözü dönmüş gibiydi,herkese herşeye saldırıyordu,korumaların çoğunu işten attı,galiba parmaklarını seni bulamayınca duvara geçirmiş, yani öyle söyledi Ahmet alçıya da almayı kabul etmemiş de ,işte Karan bey zorlamış da kabul etmiş " dedi Elif'in söylediği hersey kalbime resmen bir hançer gibi saplanıyordu.

"Peki şey Elif seni şuan dinlemiyorlar değil mi ? ".

"Ah hayır hayır, Barış bey bana ulaşınca basta inanmadim Lucas falan da olabilir dedim ,sonra bana kullan at tarzı bit telefon ve yeni bir hat yolladı ,yani merak etme kimse seninle görüştüğümüzu bilemez " Derin bir iç cekis ile cümlesi kesildi ardından " Efnan bilmiyorum yani keşke böyle olmasaydı, keşke dönsen belki bir şekilde bir şeyleri yoluna koymayı başarırsıniz Boran ağabey çok kötü sen de öylesin hepimiz sensiz dağıldık Efnan "dedi .

Gözümden sessizce duyduklarım yüzünden yaşlar dökülürken sana benim duyabileceğim bir tonda " Artık ağlama " dedi Barış .
Gözlerimi açıp kapattım..

" Olmaz Elif,artık geri dönüşü yok ,çok fazla yara aldık, Boran'ın son sözlerini sindirmem mümkün değil, ayrıca belki de o son kırılma noktasıydı bilmiyorum, o kadar çok sorunu hali altına süpürdük ki ,belki de bu vazgeçisin sebebi dün, önceki gün ve bugünün yaralarının toplamı ,yemin ederim Elif ölüyorum ,sesini duymadığım, yüzünü görmediğim her gün sanki cehennem azabı çekiyorum ama geri dönemem, bu ateşi Boran yaktı ,bizi kaybetti bizi bitirdi " dedim.

" Efnan peki ne yapacaksın ?" .

" Şimdilik güvendeyim ,iyiyiz, düşük riskim var diye çok hareket etmiyorum Barış'ın babası, Barış bana çok iyi davranıyorlar,iş bakacağım Elif bebek daha iyi olunca,sonrasını bilmiyorum şuan tek derdim bebek " dedim.

" Efnan bir ihtiyacın olursa lütfen bana söyle " dedi .

" Boran'a dikkat edin Elif , o önce Allah'a sonra size emanet " dedim.

" Ah Efnan çok özledim seni " dedi hıçkırarak.

" Bende sizi çok seviyorum " dedim göz yaşları arasında ve telefonu kapattım .

Barış elini omzuma koyup " Tamam ağlama artık " dedi.

" Tamam " dememle gözyaşlarımı silip ayaĝa kalktım, " Ben elimi yüzümü yıkayayım sende bahçeye geç istersen, Selim ve Nazlı kaç saattir yanliz kaldı " dedim.

Barış da ayağa kalktı " Hadi bakalım toplarlankendine gel ,sonra konuşuruz " dedi .

Başımı salladım mutfaktan cıkmadan önce " Barış teşekkür ederim ,her şey için " dedim.

Omuz silkip " Lafı bile olmaz ,ama konuşmamız gerek " dedi .

" Tamam ,sen bahçeye geç ben toparlanıp çay demleyip geliyorum " dedim ve mutfaktan çıktım..
Elimi yüzümü yıkayıp derin nefesler aldıktan sonra mutfağa geçip çayı hazırladım yanına kurabiye tarzi atıştırmalıklar koyup bahçeye götürdüm.
Hep birlikte masada oturup çayları içmeye başladık.
Selim ve Barış sohbet ederken " Efnan iyi misin?" Diye sordu Nazlı elini omzuma koyarak.

Elimi elinin üstüne koyup " İyiyim sinirlerim bosaldi sadece merak etme ,hormonlar " diye gülümsedim boşta kalan Elimi karnıma koyarak.
Nazlı 'da benimle beraber gülümsedi.

" Eeee sınava bi kaç gün kaldı, hazır mısınız?" Diye sordu Selim .

" Efnan o kadar iyi olmasına rağmen girmeyeceğini söylüyor, girse kesin istediği bölümü kazanır " dedi Nazlı.

"Efnan da girecek sınava sen merak etme ,asıl sende durumlar ne küçük hanım bize onu söyle "dedi Barış.
Ona ben nasıl gireceğim acaba sorar gibi baktım.
Bana sadece göz kırpmakla yetindi,sonra da bütün gece Selim ile birlikte Nazlı 'yla uğraşıp durdular.
Küçük çocuklar gibiydiler ,onlar Nazlı ile uğraştıkça kız iyice zıvanadan çıkıp duruyor kendini kaybediyor bende gülerek onları izliyordum.
Uzun zamandır birbirlerini tanımlarının etkisiyle aile gibi olmuşlar ve birbirlerini çok iyi tanıyorlardı.
Nazife Hatun'un aramasıyla gençler kalkıp gidince Barış ile tek başımıza kaldık.
Ben etrafı toparlayıp tekrar bahçeye geçtiğimde Barış telefonla konuşuyordu.
Yerime geçip oturdum ,"Tamam sana yarın kartı yolluyorum gerisi sende ,iyi geceler "dedi ve telefonu kapattı.
Karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum oda telefonu masanın üzerine bırakıp bana baktı " Daha iyi misin ?"

Başımı evet anlamında salladım.

Barış bana bakıp " Pekala sormayacak mısın?" Dedi.

" Neyi ?" Diye sordum ,o kadar boştuki beynim, ne sormam gerektiğine dair hiç bir bilgim yoktu .

" Efnan gerçekten iyi olduğuna emin misin ?"

Hafif bir tebessümle " Gerçekten nasıl olduğumu bilmiyorum desem ,en azından duygusal olarak karmakarışık bir halde olduğumdan eminim ".

" Bunu görebiliyorum, hafta sonu sınavın var "

Omuz silkip " Giremeyeceğim " dedim.

" Hayır hayır giriyorsun, her şey ayarlandı ,babam sana hayallerinden asla vazgeçmemelisin demedi mi ?"

"Evet ama nasıl ,İstanbul'a gittiğim gibi yakalanırım ".

" Niye üzerinde radarla mı dolaşıyorsun?" Dedi istemsizce güldüm.

" Boran ?"Dedim soru sorarcasına.

" Bak Elif'i duydun ,Boran İzmir'de seni arıyor ,boz sadece sınav saati onun dikkatini biraz daha İzmir'e yoğunlaştıracağız, emin ol ki şuan Boran'ın aklına sınav dahi gelmiyordur, o seni İzmir'de ararken sende sınava girmiş hatta geri dönüyor olursun "

" Nasıl yapacaksın?".

" Kartını yarın İzmir'de olan bir arkadaşıma yollayacağım, senin sınava gireceğin saatte o İzmir 'in ücra bir köşesinin ücra bir marketinde alışveriş yapıyor ve senin kartından ödemeyi gerçekleştiriyor olacak " dedi ağzım açık hayretle ona baktım.
Sonra kendime gelip " Boran'ı kandırmak bu kadar kolay değil, tamam beni şuan orada arıyor olabilir ama nerede alışveriş yapıldıysa gider o yerin kamera kaydını saniye saniye izler ,o markette o saatte çekilen kartın kimde olduğunu bile görür hatta o kişiyi bulur, sonra da eğer kendisi ile oynandığını farkederse o hesap hareketlerine bile itibar etmez ,beni cehennemin dibine girsem bulur çıkarır " dedim.

" Eee Hani Nerede aynı Boran seni on gündür bulamadı " .

" Çünkü şuan öfkeli ve hala şokta, kendine kin ve öfke kusarak günlerini geçirdiği için mantıklı düşünemiyor,emin ol biraz sakinleşince saklanmam daha da zorlaşacak "

" O zaman seni buradan alır başka yere götürürüz ".

" Neden bana bu kadar yardım ediyorsun ,ilk gün söylediklerin aklıma geliyor da ,şuan karşımda oturan ve o gün oturan adam bambaşka iki kişilik ".

" Çünkü babam ile seninle ilgili konuştuk, bana kocanı tedavi ettiği süreçteki davranışlarından bahsetti, biraz kocanı da araştırmış olabilir ,eğer şuan kendini onun yanında güvende hissetmiyorsan ,bende seni güvende tutmak için üstüme düşeni yapacağım ".

" Baban Boran'ın pekte iyi olmayan günlerine denk geldi ,Boran aslında çok iyi,merhametli ,güzel bir adam çokta güzel seviyor aslında ".

" O zaman neden buradasın? " Diye sordu Barış .

" Çünkü beni çok kırdı, haketmediğim şeyler söyledi üstelik bu söylediklerine kendini fazlasıyla inandırmıştı, ben onu hep ne yaparsa yapsın affettim ,ama bu en son olan şey öyle bir şey değil,onun öfkesi yüzünden bebeğimizi kaybettik ,üstelik p kadar cok bebek istiyordum ki ,düşük yaptığımı öğrenince her şey anlamını yitirdı benim icin ,şimdi Karan'ın yıllarca Selin'i neden affedemediğini çok iyi anlıyorum, sevgi ne kadar büyük olursa olsun bazı seyleri görmezden gelmene ,silmene gücü yetmiyor,bu da öylece unutup halının altına süpüreceğim türden bir şey değil " dedim.

" Anlıyorum " dedi Barış elini masanın üzerinde duran elimin üzerine koyunca hemen elimi geri çekip masanın altına koydum ,Barış gözlerini masanın altına koyduğum elime dikti sonra da " Ben kalksam iyi olacak " dedi .

" Elif ona nasil ulaştın ? " Dedim.

Ayağa kalkarken " Meslek sırrı diyelim " dedi .

" Onunla konuşmak bana iyi geldi " dedim bende ayağa kalktım.
Barış telefonunu cebine koyarken anahtarını eline aldı "sınav sabahı erkenden gelir seni alırım, sınav yerini biliyor musun ?"

" Evet ,Nazlı ile sistemden bakıp öğrendik " dedim.

" Tamam ,dediğim gibi o sınava girip istediğin bölümü kazanacaksın " dedi yürürken sonra dönüp bana baktı " Sahi ne okumak istiyorsun ?" .

Gülümseyerek " Psikoloji " dedim..

" Tam senlik " dedi manidar bir sekilde .

" İmânı anlamamazlıktan gelmeyi tercih ediyorum " dedim ve bahçe kapısından çıkan Barış'ın arkasından kapıyı kapatıp eve doğru yürüdüm.
Her yeri zaten önceden toparladığım için direkt yatak odasına girip sıcak bir duştan sonra aklımda Elif'in söyledikleri Boran'ın kırık parmakları ,ve şuan ne yapıyor olabileceğini düşünerek uykuya daldım..
Geriye kalan bir kaç günü aynı rutinde geçirdim, Nazlı son iki gün dershane de denemelere kaldığı için yanıma pek uğramıyordu.
Bende yazlık evin küçük kitaplığında olan kitapları okuyarak zaman öldürüyordum.
Şimdi de öylece bahçede oturmuş kitabımın sayfalarını çeviriyordum.
Bahçenin kapısı açılınca başımı kaldırıp içeriye Selim'in girdiğini gördüm.

" Hoşgeldin Selim "diye seslendim.

" Efnan abla iyi akşamlar, nasılsın ?" Diye sordu yanıma gelirken .

" Selim çay taze alıp öyle gelsene " dedim.

Gülümseyerek başını sallayıp beni onayladı ve evin içine doğru yürüdü.
Ev bahçe içinde müstakil dubleks bir daireydi.
Üst katına burada kaldığım sürece bir kez olsun çıkıp bakmamıştım.
Nedret bey ve çocuklarının odası olduğunu söylemişti Nazife Hatun bende özel eşyaları vardır diye girmek istememiştim.
Alt kattaki misafir odasında kalıyor ve genelde her işimi alt katta görüyordum.
Havalar burada serin olduğu içinde özellikle geceleri bahçede zaman geçiriyordum.
Selim elindeki çay ile yanıma gelip karşımdaki sandalyeye oturdu.

" Eeeee Nasılsın ablam " dedi .

" İyiyim " dedim içimden ne kadar iyi olunabilirse diye geçirdim.

" Barış ağabey aradı, sabah seni erkenden gelip alacakmış hazır olsun " dedi .

" Bilmiyorum doğru bir şey mi yapıyoruz?" Diye sordum.

" Bence git o sınava gir kazan ve gel " dedi Selim.

Başımı aşağı yukarı sallarken " Nazlı ne yapıyor? " Dedim..

" Sahilde arkadaşları ile oturuyor ,yarına enerji depoluyorlarmış " .

" Ee inşallah oda kazanır çok çalıştı çünkü ".

" Bakalım inşallah, evet çok emek harcadı bu sene umarım kazanır ve güzel bir yere yerlesir " dedi çayını yudumladı.

Selim ile beraber bahçe de bir kaç saat oturduk ,Selim gidince bende içeri geçip etrafı topladıktan sonra salona geçip yarım bıraktığım kitabı okumaya başladım.

Bulanan midem yüzünden gözümü acıp uyandığımda sabah olmustu .
Her yerim sızlıyor ve tutulmuştu,öylece oturduğum yerde uyuyakalmış ve bunu da ağlamak için kendime bahane yapmıştım.
"Boran olsa o koltukta asla öylece uyumama izin vermez,seni yatağa taşrdı " diyen sürtük iç sesime " Boran yok artık kendi başımızın çaresine kendimiz bakacağız " diye kızdım.

Barış geleceği için ayaklarımı sürüyerek duşa girip orada da içim dışıma çıkana kadar ağlayıp ardından duştan çıktım.
Üzerime rahat bir kot pantolon ve bluz geçirip saçlarımı taradım.
Makyaj malzemelerim olmadığı ve zaten içimden de gelmedigi makyaj yapmadım ve odadan çıkıp mutfağa geçtim..
Bir bardak su ile atıştırmalık bir şeyler masaya koyup oturdum.
Sabah mide bulantılarım olduğu için genelde hiç bir şey yemek istemiyordum.
Mutfak camından Barış'ın arabasını görünce suyu kafama dikip masaya koyduklarıma dokunmadan tekrar dolaba yerleştirdim.
Ellerimi yıkayıp mutfaktan çıkıp spor ayakkabımı ayağıma geçirip çantamı alarak kapıyı açtım ve dışarı çıktım.
O arada Barış arabayı bahçe kapısının önünde park ediyordu.
Kapıyı kilitleyip yürümeye başladım.
Barış beni görünce arabanın içinde bekledi .
Bahçe kapısını açıp dışarı çıktım ve Barış'ın arabasına atladım.

" Günaydın " dedim güçsüz sesimle .

" Günaydın, iyi misin ? "

" Midem sabahları kötü oluyor, ayrıca Barış güvenli olduğundan emin misin ? ".

"Merak etme araştırdım Boran hala İzmir 'de oradaki otelinde kalıyor "

"Boran'ı cok hafife alıyorsun " dememle Barış " Sende onu gözünde fazla mı büyütüyorsun?" Diye sordu .

" Sen ne bileceksin ki ?" Dedim sonra da başımı cama çevirdim.
Barış cevap vermedi , arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.
Okulun önünde durduğumuz zaman öğrenciler çoktan etrafta dolanmaya başlamıştı bile kimi ailesiyle ,kimi erkek arkadaşıyla, aralarında karnı burnunda kadınlar bile vardi .
Okumanın yaşının zamanının olmadığını kanıtlar nitelikteydi herşey .
Gözlerimi etrafta gezdirip tam arabadan inecekken okulun kapısının önünde duran araç dikkatimi çekti ve biranda elim ayağım titremeye başladı.

" Barış " dedim ve hemen arabanın içinde eğildim.

" Ne oldu ?" Diye sordu Barış, " Efnan bir şey mi düşürdün?"

" Ha hayır,Boran burada ,yada bilmiyorum o arabada her kim varsa iste " .

" Hangi araba ?"

" Okulun kapısının önünde siyah suv "

Barış bir süre sessiz kalıp " O araçtan kim bilir kaç kişide var ,paranoya yapıyorsun?"
Kafamı hafif kaldırıp " Ama sadece Boran Karadağ amblemi olan kaç araç var Barış, üstelik plakaya bak 34 KRD ".

Kafamı hafif kaldırıp şoför koltuğunda kimin oturduğunu öğrenmeye çalıştım.

" Hasan " dedim.

" Hasan kim ?"

" Boran'ın en güvenilir adamlarından biri, onu göndermiş? "

" İyi de ben gelmeden önce de sordurdum Boran ,İzmir'de ki otelde ".

" Sana söyledim işini asla şansa bırakmaz, onu hafife alıyorsun.
Geri dönelim bizi görmeden dönelim "

" Saçmalama o sınava gireceksin öyle yada böyle, neden bir senen boşuna gitsin ben hallederim sen sakın ol ve saklanmaya devam et " dedi ve önce motorun çalışma sesini duydum sonra da hareket ettik .

" Nereye gidiyoruz?"

" Sınava girmenin bir yolunu bulmaya " dedi Barış " Şimdi oturabilirsin " diye cümlesini bitirdi.
Başımı kaldırıp ona baktım sonra da yavaş yavaş oturma pozisyonu aldım..
Ben Barış ' a bakarken o telefonda bir şeyler yapıyordu.
Sonra da önce arama sesi sonrada bir erkek sesi doldurdu araba içini.

" Doruk günaydın Kardeşim"

" Günaydın Barış " dedi karşıdaki ses .

" Sana söylediğim herseyi ayarladın mı?"

" Evet kardeşim aramanı bekliyorduk"

"iyi bana hemen bir fotoğraf atar mısın?"Dedi.

" Attım bile " dedi sonra da telefonun üstünde bir bildirim göründü Barış bildirime dokundu .
Ekrana benim boylarımda saçları en az benimki kadar uzun benimki ile aynı renkte beline dökülen üzerinde siyah eşofman takımı olan bir kız geldi..

" Benzemiş mi kardeşim?" Diye sordu telefondaki ses.

Barış bana bakıp "Sence efnan gözlük takınca bu kızı sana benzetmeyecek kaç kişi vardır " dedi şaşkınlık içinde ona baktım..

"Doruk kız markete gidip alışveriş yapsın, işte kahvaltılık tarzi ufak ufak bir kaç sey alsin ama şöyle biraz tedirgin olsun ve özellikle kameralardan kaçınsın, ama illa ki arkadan görüntü versin yada yandan " .

" Tamam sen merak etme " .

"Tamam görüşürüz kardeşim "dedi ve telefonu kapattı.

" Sende beni hafife alıyorsun "dedi Barış ben hala ona şaşkınlık ile bakarken..

" Birazdan Boran'ın dikkati dağılır hesabında hareketlenme olunca ,üstelik kız bence baya sana benzemişti,bir süre kocanı oyalar diye düşünüyorum "dedi.

" Sen inanılmazsın " dedim başımı sallayarak .

Okulun etrafında bir tur döndükten sonra Barış köşede bir yerde durdu.
Şimdi sen biraz bekle ben etrafı bir kolaçan edeyim..
Başımı sallayarak ona tamam dedim ,Barış gözlüğünü alıp gözlerine taktı ve arabadan indi.
Gözlerim deli gibi etrafı tararken öylece oturup beklemek çok can sıkıcıydı.
Ayrıca Hasan onu neredeyse iki hafta sonra görmek kalbimin sızlamasına neden olmuştu.
Üstelik Barış'ın yaptığı plan beni fazlasıyla şaşırmıştı.
Dakikalar sonr Barış bir grup genç ile arabaya yaklaştı, genç dediysem bunları çoğunluğu kızdı.
Barış onları geride bırakıp arabaya doğru geldi ,benim tarafıma yönelip kapımı açtı, torpidoya eğilip kapağını açıp içinden bir şapka çıkardı, " Bunu tak ve arabadan in " dedi elindeki şapkayı alıp başıma geçirdim ve aynadan kendime bakıp uzun saçlarımı düzelttim.

" Boran'ın arabası girişte görünmüyor ama sen her olasıca karşılık şu kızların ortasına girip onlarlaymişsin gibi bir izlenim yaratarak okula gireceksin çıkışta da kızlar yine gelip seni alacak ve onlarla birlikte çıkacaksın " dedi.

" Bütün bunlari ne ara ayarladın ".

" Tamamen spontane gelişti, cazibe işte " dedi ve göz kırptı .

" Tebrikler Barış seni ve kendini beğenmiş egonu kutluyorum, sadece ukala değil megolaman olduğunu da öğrenmiş oldum " dedim.
Baris bir kahkaha ile başını karşılık verdi arabadan inip kızların yanına yürüduk.

" Çıkışta yemekler benden hanımlar " dedi Barış kızlar Barış'a hayran hayran bakıp beni aralarına alarak yürümeye başladı.
Ve nihayet kimseye yakalanmadan sınava girmeyi başarmıştım.
Sınav kağıdını bitirip teslim ettiğimde içime derin bir nefes çekip bıraktım.
Kapıya çıktığımda beni içeriye sokan kızlardan bir kaçının sınıfın kapısında beklediğini gördüm.
Barış kızlara her ne söylediyse fazlasıyla ikna edici olmuştu.

" Selam " dedim gülümseyerek.

" Selam nasıl geçti?" Diye sordu esmer minyon bir fiziğe sahip olan kız.
Ellerimi birbirine sürterek " Güzeldi umarım iyi bir puan alırım" dedim " Sizin nasıldı?"

Kızlardan "Eh işte, fena değil, iyiydi " gibi cevaplar aldım..

" Çıkalım mı ?" Dedi bu sefer sarışın uzun boylu olan .

Başımı sallayarak cevap verdim.

" Ehh iyi o zaman, kazanırsan ne okumak istiyorsun ?" Diye sordu durup bekledi " Bu arada adın ne ?" Diye ekledi cümlesine.

" Efnan ben " dedim hepsi gülümseyerek kendini isimlerini söyledi.
Bende karşılık olarak gülümsedim.

" Ee Efnan hangi bölümü okumak istiyorsun ?" Diye sordu tekrar sarışın olan.

" Bence sen psikoloji oku sevgilim bu işte çok iyisin " diyen Boran'ın sesi kulaklarımda yankılandı kalbim bir an teklerken "Psikoloji " istiyorum dedim.

" Ooo Güzel, psikolog olacaksın yani ?" .

" Psikolog yada psikiyatrist henüz tam karar veremedim bakalım inşallah kazanırsam " dedim.
Bize katılan bir kaç kız ile beraber ben ortada onlar sağlı sollu etrafımda dolanarak dışarı çıkıp kapıda arabasının içinde bizi bekleyen Barış'a doğru ilerledik .

Barış kalabalığı görmüş olacak ki arabadan indi kızlar onun indigini görünce kendi aralarında kıkırdamaya başladı.
Barış'ta onlara samimiyetle karşılık verdi ben kızlarla vedalasip arabaya geçerken gözlerimle etrafı tariyordum.
Planı ne kadar inandırıcı olduysa demek etrafta Hasan yada arabasını göremedim.
Barış da nihayet kızlarla vedalasip arabaya bindikten sonra "Bence hemen uzaklaşalım " dedim.

" Bence de yoksa şu ergen kızların elinde kalacağım " .

" Onlar ergen değil hepsi genç kız "dedim.
Arabayı çalıştırırken tek kaşını kaldırıp bana baktı " Benim için biraz ergen kalıyorlar otuz yaşında adamım yahu " dedi.

"Yemekler benden derken hiç öyle görünmüyordun " dedim gülerek.

" Ee yemekler benden onları her zaman gittiğim bir restorana yolladım ve önceden restorana haber verdim hesabı bana kesecekler "

" Ahhh gerçekten mi ?
Barış ne kadarsa ben sana ödemek istiyorum, benim yüzümden"

" Tamam Efnan saçmalama istersen "

" Barış gerçekten ben ödemek ".

" Konu kapanmıştır " dedi ve cümlemi yarıda kesti sonra da yol boyunca Sınav ve çıkan sorular hakkında konuşup tartıştık yolda erken kalkmanın verdiği etkiyle ve yaşadığım adrenalin yüzünden gözlerim yavaş yavaş kapandı ve başımı koltuğa yaslayarak uyuyakaldım.
Barış'ın " Efnan "demesiyle gözlerimi açtığımda Silivri 'deki evin önünde durmuştuk .
Gözlerimi kırpıştırıp etrafa baktım,elimi boynuma götürüp ovarken " Gelmişiz " dedim..

" Evet geldik ,sen iyi misin ?"

" Evet iyiyim dün gece pek uyuyamadim ,birde stres artı bebek biraz uyku yapıyor " dedim hafif gülerek.

" İyi hadi eve girde dinlen ve kendine dikkat et " dedi.

" Sen gelmeyecek misin ?"

" Yok benim işlerim var ,İstanbul'a döneceğim " .

" Tamam teşekkürler " dedim emniyet kemerini çözüp arabanın kapısını açıp, arabadan indim ,Barış'a hafifçe elimi kaldırıp indirdikten sonra önce eve doğru yürüdüm sonra da kararımı değiştirip sahile doğru adimlamaya başladım.
O arada Barış çoktan arabayı çalıştırıp yola çıkmıştı bile.
Biraz sahilde yürüdükten sonra bir köşede sahil kenarına hali seren ve birseyler ile uğraşan kadınları gördüm .
Yavaşça yanlarına doğru yürüdüm.
Yanlarına vardığımda " Kolay gelsin hanımlar " dedim.
Hepsi bir ağızdan kolaysa başına gelsin dediler güldüm.
İçlerinden güleç yüzlü tesettürlü bir kadın " Sen Nedret bey 'in gelini misin ?
Barış da durdu durdu turnayı gözünden vurdu ".dedi.

" Hayır hayır, ben onun gelini değilim, bir aile dostu diyelim, Barış da sadece arkadaşım " dedim.

"AAA öyle mi ,ee parmağında da yüzük görünce birden geçen akşam Barış da geldiydi bende öyle sandım kusura bakma kızım yanlış anlamışım " dedi

Diğer bir kadın " Eee de Hayriye bir şey bilmeden konuşursun, gel kızım oturmaz mısın?" Dedi .

Başımı sallayarak ayakkabımı ayağımdan çıkarıp yanlarına oturdum.

" Eee adın ne senin güzel gözlü kız neden öyle buğulu bakarsın" dedi adını Hayriye olduğunu öğrendiğim kadın .

" Efnan benim adım " dedim gülerek

" Ee de hele kocan nerede ?" Diye sordu parmağımdaki alyansı göstererek.

" Kocam mı?
O yurt dışında çalışıyor " ağzımdan bir an öyle çıktı, sonuç itibariyle bu insanları tanımadığım için kocamı terk ettim dememin bir anlamı yoktu .

" Ay gurbet yolu gözlemek zordur ,Allah kolaylık versin " .

Başımı öne eğip " Teşekkür ederim " dedim.

Sonra ellerindeki küçük kumaş parçalarına bakıp " Siz ne yapıyorsunuz?" Diye sordum.

" Biz çalışıyoruz " dedi .

" Nasil yani ?"

Kadın gülerek bana bakıp " Ha bu kumaşlara bu örnek nakışları işliyoruz, ne kadar çok yaparsan o kadar çok para alıyorsun ,akmasada damliyor ,gunluk mutfak paramiza yetiyor en azından "dedi bir kadın .

" Gerçekten mi bu çok güzelmiş ?
Bende yapabilir miyim ?"

" Tabi niye yapamayasın gel hele buraya göstereyim sana " dedi kadına yaklaşıp kumaşa işlediği küçük nakışı baktım, ardından yeni bir nakış işledi sonra kumaşı bana verdi.
Anlattığı şekilde bende bir nakış işledim kumaşa,sevinçle kadına baktım " Aferin kız hemen kavradın bu işi " dedi gülerek bana.

" Şey ben bu işi nasıl yapabilirim ,bende iş arıyorum ama hamileyim doktorum düşük tehlikem olduğu için çok fazla yorulmamam gerektiğini söylüyor " dedim.

" Ayyhh kız senin de bebeğin ne kadar güzel olur sana çekerse, tabi kocan yakışıklı ise eğer daha da güzel olur ,hayırlı olsun" dedi Hayriye adındaki kadın.
O herkesten çok konuşuyordu ve daha güleç cana yakın bir yapıya sahipti.

" Kocam çok yakışıklı " dedim utangaç bir gülümseme ile.

" Ehh kesin öyledir, bende Barış sandiydim, durdu durdu turnayı gözünden vurdu demiştim ama ".

" Yok yok Barış ile sadece arkadaşız,dedim ya kocam yurt dışında olduğu için sağolsun Nedret amca ile beraber bana yardımcı oluyorlar ".

" Ahhh o Nedret bey ne güzel insandır " dedi .

"Eee ben nasil bu işi yapacağım " diyerek konuyu değiştirdim..

" Eee şimdi gösterdiğim gibi bana her gün fabrikadan iş gelir ,derim daha fazla getirsin sana getiririm sende evinde işlersin ertesi sabah da işi almaya geldiklerinde parasını teslim ediyorlar işte parça başı ne kadar ise hakkın, akmasa da damlıyor " .

" Gerçekten yapar mısınız ?" Diye sordum.

"Yaparım kızım niye yapmayayım Nedret beyin dostu bizim de dostumuz kızımız sayılır, elimizden ne gelirse yaparız senin için".

" Çok teşekkür ederim " dedim.

Diğer kadınlardan biri " Kız Hayriye Mahmut 'ta eleman arıyor, kızım senin pasta börek ile aran nasıl?" Diye sordu .

" İyi ama dediğim gibi çok yorucu işler yapamam şuan  ".

" Kız ne yorulması ,küçücük pastane de gel de gidip bakalım, evinde yaparsın pastani böreğini gelir alır senden sende para kazanmış olursun ". Dedi ayağa kalkıp eteklerini iplerden silkelerken.
Böylece sahilde tanıdığım kadınlar sayesinde artık evde yapabileceğim iki isim vardi.
Diğer adının Zehra olduğunu öğrendiğim orta yaşlardaki kadınla sahil kenarındaki küçük butik börekcilerden birine gittik, bütün malzemeleri kendileri her gece getirip verecek sabahta erken saatlerde üç beş tepsi börek yada poğaça o günkü talep neyse ona göre hazırlayacaktım karşılığında da haftalık maaş alacaktım.
Bu sayede kimseye muhtaç olmadan bebeğimle yasayacaktık .
Allah'a şükürler ederken ,Zehra hanım ile eve geldik birlikte bir çay içip biraz sohbet ettikten sonra o eve gitti bende kendime yiyecek birseyler hazırlayıp yedikten sonra gözlerimi kapatıp uykuya daldım.
Sabaha karşı gördüğüm kabus ile yataktan sıçradım.
Kalbim deli gibi atarken yatağımın boş tarafına bakıp göz yaşlarım ile savaştım.
Son zamanlarda daha fazla kabus görüyordum.
Barış'ın dediği gibi her geçen gün kilo almam gerekirken daha fazla zayıflıyordum.
Gerçekten göz altlarim mor ve yüzüm çukurlasmış yanaklarım zayıflıktan iyice içe çökmüştü
Tek duam ben zayıflamamin bebeğime zarar vermemesiydi.
Yataktan deli gibi çarpan kalbim ile beraber çıkıp cam kenarına doğru yürüdüm.
Aydınlanmaya başlayan gökyüzüne bakarken derin derin iç çekiyordum.
Kollarım ile kendime sarılıp kendi kendime telkinler verip duruyordum.
Toparlanması,güçlü ayakta ve dimdik durmalıydım.
Bunu kendim için değil bebeğim için yapmalıydım.
Tekrar yatağa girmek istemeyince banyoya girip sıcak bir duştan sonra üstümü değiştirip yarım bıraktığım kitabı elime alarak bahçeye çıktım.
Hava hafif esiyor ama rahatsızlık vermiyordu.
Sandalyeyi çekip oturdum ve kitabın sayfalarını karıştırmaya başladım.
Kendimi bir türlü okuduğum cümlelere veremiyor ,aklim sürekli Boran'a kayıyor onu düşünüyordum.
Ne yapıyor, ne durumda nasıl ,sadece Boran değil, Karan, Selin, Ahmet Hatice abla herbirini ayrı ayrı düşünüp merak ediyor ve kalbim onlar için de paramparça oluyordu.
Bulanan midem beni dusuncelerimden sıyırdı ,elimi karnıma koyup bebeğimle konuştum.

" Tamam haklısın, artık üzülmeyeceğim artık işimiz de var ,yakında kendimize bir evde tutarız dimdik ayaklarımızın üzerinde dururuz ,ama babanı da düşünmeden edemiyorum bebeğim ,ona çok kızgınım ama bu onu çok özlememe engel değil, şimdi sende sakinleşte, rahatlasın midem " dedim.

Derin nefesler çekerken ki bunu artık sık yapar olmuştum, bulantımın geçmesini bekledim gözlerimi kapatıp kendimi sandalyede biraz kaydırıp başımı sırtına yasladım.
Yavaş yavaş bulantim geçerken,canım ne kadar yürüyüş yapmak istese de ,şuan yürümenin ne kadar iyi yada kötü olduğunu bilmediğim için yerimde oturmayı tercih ettim.
En iyisi doktora gidip sormaktır,yavaş yavaş uyku bastırırken yerimden kalkıp içeriye geçtim ve salondaki kanepeye kivrildim bir süre sonra kapanan gözlerim ile tekrar uykuya daldım.
Çalan zilin ve bağıran birinin sesiyle yerimden sıçradım.
Telaşla ayağa kalkıp camdan kapıyı kimin böyle çaldığına baktım.
Sadece çalan zil vardi başka kimse görünmüyordu.

" Kız Efnan ne ediyorsun açsana kapıyı " diyen sesle dudaklarımı büzüp çıplak ayak kapıya koştum.
Kapıyı açıp terliğimi ayağıma geçirip bahçe kapısına koştum.

" Efnan " dedi yine aynı kadın sesi .
Kapıyı açınca karşımda Hayriye hanımı görmeyi hiç beklemiyordum.

" Ne ediyorsun kız iki saattir kapıyı çalıyorum, bir şey oldu sandım " dedi.

" Günaydın uyuyordum " dedim.

" Heee kız ne uykusu bu saatte ?"

" Saat kaç ki ?"
Diye sordum.

" Saat dokuz kuzum " dedi .

Saat dokuz ve bu kadin bana bu saatte niye uyuduğumu mu soruyor ,içten sabır çekip " Hayırdır inşallah " dedim.

" Ee dün konuştuk sana işini getirdim, vazmı geçtin?"

" Hayır hayır vazgeçmedim "

" Ee de haydin o zaman " dedi ve kocaman bir çuvalı sırtlayip açık kapıdan içeri girdi.

" O çok ağırdır yardim edeyim "

" Yok kızım sen hamile değil misin, sen taşıma hele bize bir çay koy ,sabah börek de yaptiydim getirdim beraber yiyelim " dedi.

" Tamam buyrun içeriye geçin " dedim ama zaten gerek kalmadı Hayriye hanım elindeki çuvalı kapının önüne koyup terliklerini çıkarıp çoktan içeri girmişti.
Kadının rahat tavrına başımı sallayarak arkasından girdim.
Kadın evi benden daha iyi biliyordu ben onu salonda ararken o çoktan mutfağa geçmiş bir şeylerin takırtisını duyuyordum.
Mutfağa girdiğimde ocaktaki çaydanlığın altını yakıyordu .

" Ben çayı koydum üstüne " dedi.

" Bende masayı hazırlayayım o zaman " dedim.

" Eee iyi yardim edeyim mi?"

" Yok siz oturun ben hallederim " dedim kadın sandalyeye oturunca bende dolaptan kahvaltılıkları çıkarmaya başladım.
Kısa sürede herseyi masaya koydum ,çayı demledim,ve birlikte oturup kahvaltı yapmaya başladık.
Buranın insanı çok cana yakın ve içten gelmişti bana fazlasıyla samimi ve sıcak davranıyordu.

" Akşama kadar o çuvalı bitirebilir misin ?" Dedi bana .

" Bilmiyorum ki bitirmem mi gerek ?" Diye sordum.

" He yaaa bitmesi lazım "

" Şey ben hastaneye gitmeyi düşünüyordum "

" Ne oldu hastamısın?"

" Yok yok rutin kontrol bebek için ".

" Kız sen kaç aylık hamilesin ,dümdüz karnın "

" Daha küçük, iki buçuk ay oldu "

" Abooo yine de çok zayıfsın kız " .

Omuz silkip ben hep zayıfım zaten,bebek de küçük yavaş yavaş kilo alırım.

" Senin yaşında iken bende inceciktim,böyle güzel uzun saçlarım vardı seninki gibi söyle bir salinirdim çarşıda herkes işi gücü bırakır beni seyrederdi,çok güzeldim çok "

" Şimdi de çok güzelsin "

" Yok anam koca ,coluk çocuk, geçim derdi derken çöktüm artık, sen kendine dikkat et hemi "

Başımı sallayarak " Ediyorum " dedim.

" Aferin neyse ben kalkayım, eline sağlık, aksam gelir yaptıklarını alırım, artık ne kadar yaptıysan, kendine dikkat et" dedi ve ayağa kalkti .

" Çayını bitirseydin " dedim.

Bardağı alıp kalanı bir yudumda bitirdi gülümseyerek " Hadi Allah'a emanet guzel kızım " dedi ve yürümeye başladı,arkasından gidip kapıyı kapattım ve mutfağa dönüp yarım kalan kahvaltımı yaptım, sofrayı toplayıp mutfağı temizledikten sonra saate bakıp hazırlanmak için odaya geçtim, üzerime rahat yazlık bir elbise geçirip saçlarımı ördüm, buraya geldiğimden biraz daha uzamıslardı sanki uçlarına lastik tokayı geçirirken gözümün önüne Boran geldi eğilip saçlarımın tepesinden öpüyordu gözlerimi kapatıp tekrar açtım ne Boran vardı ne de ondan bir iz ,gözüme akmak için yerleşen göz yaşlarımı geri gönderdim ve çantamı alıp odadan çıktım.
Ayakkabımı giydikten sonra kapıyı kilitleyip hastaneye gittim.
Doktor Asya ne zaman istersem gelebileceğimi söylemişti bende ona güvenerek gitmiş şimdi odasının kapısının önünde bekliyordum..
İçeriden hasta çıkınca yerimden kalkıp kapıyı tıkladım gir sesinin duyunca içeriye çekingen bir şekilde girdim.
Kapıda beni geçen sefer karşılayan kız vardı.

" Merhaba Asya Hanim müsait mi ?" Diye sordum.

" Merhaba,doktor hanım şuan müsait sizin randevunuz var mı ?
Adınız neydi ?"

" Randevum yok ama siz Asya Hanıma Efnan geldi derseniz".

"Üzgünüm randevusuz hasta kabul etmiyoruz " dedi

"Evet ama siz Asya Hanıma bir söylerseniz,o beni kabul edecektir " dedim.
O arada Asya "Betül ben çıkıyorum" dedi başımı çevirdiğimde göz göze geldik .

" Efnan hosgeldin " dedi yanıma gelerek " Betül neden haber vermiyorsun ?" Diye sordum.

" Hanım efendinin randevusu olmayınca " .

" Olsun Efnan ne zaman gelirse onu içeri al ,o benim kuzenim ona özel bakacağım " dedi .

" Efnan hanim kuzeniniz olduğunu söyleseydi " dedi.

" Tamam sorun yok " dedi sarılıp beni öptü benden ayrılınca "İyi misin ?" Diye sordu .

Başımı sallayarak " Biliyorum bir ay olunca gel demiştin ama "

" Olsun Olsun " dedi sandalyeye oturup bana da oturmamı işaret etti bende hemen koltuğa oturdum.

" Evet nasılsın gidiyor bende güya sana uğrayacaktım, bir seminer için İstanbul'a gitmiştim, yeni geldim " dedi.

" Olsun sorun değil, Ben idare ediyorum hem yanliz kalmıyorum " dedim.

" Ahhh ne İyi arkadaş edindin mi hemen?"

" Nedret amcanın oğlu Barış geliyor fırsat buldukça,sonra Nazife Hatun ve çocukları var sahilde bir kaç kişi ile tanıştım".

" Barış mı Barış geliyor mu? " Diye sordu heyecanla ve sesi titreyerek .

" Evet haftada bir iki kez mutlaka uğruyor " dedim.

" Ahh öyle mi ? " .

" Sen hayırdır Barış adı geçince bir kızardın heyecanlandin "

" Yok canım ya ne alakası var hem ayrıca sen neden geldin?" Diye sorup konuyu değiştirdi.
Bende onu daha fazla zorlamamak adına sorduğu soruya cevap verdim..

" Aslında öyle genel rutin diyelim,herkes fazla zayıfladığımı söylüyor, ayrıca çok halsizim hep uyumak istiyorum ve sürekli ne yersem çıkarıyorum " dedim.

Asya tek kaşını kaldırıp " Önce şu tartıya geç bakalım, kilonu kontrol edelim sonra da bebeğimize bakalım " deri yerimden kalkıp önce tartıya geçtim yazan rakamı görünce ben bile hayret ettim "Kaç kilosun Efnan " dedi Elif .

" Eğer bu terazi doğruysa, kırk üc gösteriyor " dedim.

" Kimliğin yanında mı?"

Başımı sallayarak karşılıklı duran iki berjer koltuğun ortasında duran, zigon sehpaya doğru yürüdüm üstüne koyduğum çantamı alıp kimliğimi Asya 'ya uzattım.
Asya elimden alıp bilgisayar ile uğraşıp " Efnan normalde kaç kiloydun?"

" Düşük öncesi kırk sekiz kiloydum zaten hep o civarlarda olurum ,bir eksik iki fazla ,düşük sonrası bir yada iki kilo vermiş olabilirim ama son iki haftadır galiba Barış'ın dediği gibi en az dört kilo kaybetmişim "dedim.

" Yani bu tatsız bir durum önceki muayenede alman gerektiğini söylemiştim, ilaçlarını kullanıyor musun ?" .

"Evet evet "dedim hemen .

"Tamam geç şuraya da bebeğimize bir bakalım "dedi hemen gosterdigi yere doğru yürüdüm yatağın üzerine çıkıp elbisemin eteğini yukarıya kadar çekip bacaklarımı örtü ile kapattım..

" Hazırsan geliyorum " .

" Gelebilirsin " dedim ve Asya örtüyü çekip yanıma geldi ve tekrar örtüyü kapattı.
Sandalyesine oturup karnıma jel döktü ve ultrason başlığını karnımda gezdirmeye başladı.
Sessizlik içinde uzayan dakikalarda daha fazla dayanamayıp "Lütfen iyi bir şey söyle " dedim.

Asya gülümseyerek " Bebek gayet iyi durumda , sen kilo vermişsin ama bebeğimiz gerekli vitaminleri almış, ancak kilo kaybını durdurmamiz gerek aksi taktirde erken doğum riski yaşarsın hatta düşük tehliken artar,senin de bebeğinin de sağlıklı olması gerekiyor ki sağlıklı bir hamilelik süreci geçirebilesin ".

" Ben elimden geleni yapıyorum ama bilmiyorum " dedim.

"Tamam vitaminlerini değiştirecez ayrıca beslenme programı ayarlayacağız normalde ayda bir kontrol ama sen on beş günde bir gel kontrole olur mu ?"Dedi.

Üzgün bir şekilde başımı salladım Asya elimi sıkıp " Bak " dedi ve bebeğimin kalp atislari odanın içini doldurdu.
Gözlerimden yaşlar süzülürken " Lütfen bebeğim iyi ol "dedim sessizce .

Asya uzanıp gözümdeki yaşı sildi " Ağlama her şey yoluna girecek "dedi sonra da peceteyi uzatıp "Hadi karnını sil de gel" dedi ses kesildi Asya çıkarken bende karnımı temizleyip yanına gittim.
Asya reçete ile uğraşırken " Ee Efnan bebeğin babası ile ne zaman tanışacağız " diye sordu .

" Hiç bir zaman " diye hemen cevap verdim ters bir şekilde ,aslında sorduğu normal bir soruya bu kadar yükselmiş olmam gereksizdi, ama yıpranmış sinirlerim ve bu yaşadıklarımın tek sorumlusunun Boran olması, üstelik yarının evlilik yıldönümümüz olması, her şey o kadar üst üste gelmiş ve rahatsız ediciydiki.

Asya başını kaldırıp " Üzgünüm yanlış bir şey söyledim galiba".

" Yok hayır, ben Üzgünüm sadece biraz sinirlerim yıprandı, özür dilerim gereksiz ters bir cevap verdim ".

" Anlaşılan bebegimizin babası seni çok üzmüş " .

" Bu konuyu konuşmasak olur mu ? ".

" Elbette bak bu reçeten, ayrıca gelmeden önce beni ararsan daha iyi olur ,vereyim numaramı da kaydet "

" Şey ben telefon kullanmıyorum " dedim adeta bir uzaylıya bakar gibi bana bakarken " Efnan bu devirde telefon kullanmamak " .

" Öyle gerekiyor " dedim.

Asya başını aşağı yukarı sallayıp " Hadi senin ile dışarı çıkalım, hem yemek yeriz hemde biraz konuşuruz " dedi .

" işin yok mu ?"

" Yok bugün randevularım yoktu aslında dedim ya sana seminer meselesi " .

" O zaman gidelim " dedim ve birlikte hastaneden çıktık.
Önce küçük bir cafeye girip birlikte birseyler yedik .
Sohbet ilerledikçe Asya'yı daha iyi tanimaya ve sevmeye başladım.
O yaşadıklarını ve basindan geçenleri anlattıkça benim ki kadar zor olmasa da onunda zor bir hayatının olduğunu ve şimdi tek başına ayaklarının üzerinde durduğunu farkettim.
Saat epey geç olunca " Benim artık kalkmam gerek,evde yapabileceğim iki iş aldım ,hem beni fazla yormayacak hemde en azından para kazanabileceğim " dedim.

" Oyle mi ne işi?"Diye sordu Asya .

" Dün sahilde yürürken kadınların el işi yaptıklarını gördüm ve bana da öğrettiler böylece evde yapabileceğim bir işim oldu,ayrıca poğaça yapacağım, bir pastane icin onun da malzemelerini akşam kendileri getirecek, ben yapacağım onlarda sabaha erken saatte gelip alacaklar " dedim.

" Eee bunlar çok güzel ama sen yine de çok fazla kendini yorma tamam mı ?
Ayrıca kalk bakalım sana bir telefon alacağız " dedi.

" Şey hayır ben telefon " .

" Tamam Efnan herseyi anlatmasan da eşinle alakalı bir sorun yaşadığını biliyorum, sana ucuz sadece iletişim için kullanabileceğin bir telefon alacağız ve hat benim adıma olacak."

" Şey ben bilemiyorum "

" Efnan sen hamilesin ,acil bir durumda birilerine ulaşman gerekebilir ,duman yada güvercin ile iletişim kuramayacağına göre teknolojinin nimetlerinden faydalanacağız, kalk hadi " dedi hesabi benim odememe izin vermedi ve kendi ödeyerek kafeden çıktık.
Silivri çarşısında olan küçük bir telefon dükkanından önceki telefonuma oranla çok ucuz ve küçük bir telefon aldım Asya'daki hat benim adıma olduğuna göre onu da ben alacağım dedi ve telefonu ve hat alarak dükkandan çıktık.
Asya arabasıyla beni eve bıraktıktan sonra ısrar etmeme rağmen başka zaman gelme sözü vererek ve numarasını telefona kaydederek gitti .
Bende eve geçip nihayet üzerime rahat bir şeyler geçirdikten sonra Hayriye Hanımın getirdiği poşetten kumaşları ve iğne ve ipliği alarak daha önce gösterdiği şekilde kumaşları işlemeye başladım.
Bahçe de hava kararanakadar oturup kumaşları isledikten sonra Nazlı 'nın elinde birseyler de bahçe kapısında durduğunda gördüm..

" Kapi açık gel " diye seslendim .
Kapı iterek bahçeye girip gülümseyerek yanıma geldi .

" Hosgeldin kaçak nerelerdesin?" Dedim.

Gülerek " Çayın var mı ? Annem börek yapmıştı birlikte yeriz diye düşündüm, hem sen ne yapıyorsun, bu elindekiler ne ,ayrıca sınav nasil geçti? " Diye arka arkaya sorularını sıraladı.

" Nefes al Nazlıcığım, bunlar " Dedim elimdekini göstererek "Yeni isim ,ayrıca sınav güzeldi ve git ocağa çay koy da gel " dedim.
Böreği masaya bırakıp " Ehhh yine ihale bana kaldı " dedi .

Güldüm " Kurabiye de yapmıştım,ayrıca dolapta canın ne isterse getir " dedim.

" Tamam " dedi ve evin içine girerek gözden kayboldu .
Bütün gece Nazlı ile birlikte kumaşları işleyip sohbet ettik ,kendisi sınav sonrası gittiği veda partisini ve orada tanıştığı genç çocuğu anlatıp durdu bende öylece saatlerce gülerek onu dinledim , bu gece gitme burada kal dediğim zaman da direkt annesini arayarak izin istedi saat neredeyse gece yarısı olduğunda hava da epey esmeye başlamıştı.
Nazlı masadakileri toplarken bende yaptığım işlemeleri düzelttim o arada evin yakınına bir araba park etti ,bahçenin etrafı kısa bir duvar ve üzeri demir çitli olduğu için evin yakınlarında olan biteni çok rahat görebiliyorduk.
Arabadan genç bir çocuk indiğinde ayağa kalktım ve bahçenin kapısına doğru geldiğini fark ettim .
Kapıyı kilitlediğimiz için diğer tarafa geçip demirlerin arasında bize bakıp " İyi aksamlar ben pasteneden geliyorum,poğaça malzemelerini getirdim " dedi.
Genç çocuktan malzemeleri alıp mutfağa taşıdık, bahçedeki her şeyi de evin içine taşıdıktan sonra önce biraz dinlenip ardından Nazlı ile beraber poğaça hamurlarını hazırlayıp fırına attık.
İkimiz birlikte yapınca erkenden bitirip yorgun argın odalarımıza çekildik, Nazlı da alt katta benim odamın hemen karşısındaki misafir odasında kalıyordu.
Üzerimi değiştirip yatağa girdikten sonra tüm günün yorgunluğu ile hemen uykuya daldım..

"Uykucu karım" dedi Boran dudaklarıyla boynumdan öpücüklerle çeneme doğru yol çizerken.

"Hadi sevgilim uyan" diye tekrar etti öpücüklerinin arasından.

" Boran git başımdan, çok yorgunum uykum var " dedim onu üzerimden atmaya çalışırken.

Boran'ın kahkahası kulağımı doldururken " Neden bu kadar yorgunsun güzelim "diye sordu .

Cevap vermemeyi tercih ederek sağ tarafıma dönmeye çalıştım.
Boran beni kendine çekerek kollarıyla sımsıkı sardı " Hadi ama neden bu kadar yorgunsun ?" Diye tekrar etti.

" Egonu tatmin etmeyeceğim kocacığım, hem sen bu kadar yaşlı aynı zamanda bu kadar dinç nasıl olabiliyorsun " dedim kapalı gözlerimin arasında.

"Hımmm birileri dersini tam olarak alamamış galiba ,hala bana yaşlı dediğine göre ,hem spor sevgilim spor cok işe yarıyor" dedi bir anda beni döndürdü şimdi ikimiz yüz yüze bakıyorduk.
Hafif Aralık açtığım gözlerim ile yüzüne bakıp yüzünün her santimini parmağımın ucuyla kalem gibi çizdim.
Boran da yavaş nefesler arasında kısık gözleri ile bana bakıyordu.

"Yine yüzümü mu ezberlemeye çalışıyorsun?"

Başımı sağa sola sallayıp güldüm.
" Her santimini ezbere biliyorum zaten ,sadece bunu yapmak beni rahatlatıyor,terapi gibi düşün " dedim.

Gözlerini kapatıp parmağımı yüzünde gezdirmeme izin verdi parmağımı dudaklarının üzerinden bir iki kez üst üste gezdirdim sonra da ona yaklaşarak aramızdaki küçücük mesafeyi kapatıp dudaklarımı dudakları ile birleştirdim.
Boran beni kolları ile sımsıkı sarıp öpücüğüme karşılık verirken her sabah böyle uyanmayı diledim.
Gözlerimi açtığımda yatak boştu, ne Boran nede ondan bir eser gözlerimi etrafta gezdirip nerede olduğumu anlamaya çalıştım.
Gördüğüm herşey rüyaydı elimi boş yastığın üzerine koyup göz yaşlarımı serbest bıraktım..
Üst üste çalan zil sesiyle yerimden kalkıp baş ucumdaki saate baktım.
Saat henüz sabahın yedisi bile olmamışken kim neden kapıma dikilsin telaşla yerimden kalkıp üzerime bir şey alıp odadan çıkıp kapıya doğru ilerledim.

Nazlı da " Kim bu be sabah sabah alacaklı gibi " diye söylenerek odasından çıktı.
Omzumu silkip kapıya doğru ilerledim ve dün gece malzemeleri bırakan genç çocuğu kapının kenarına asılı küçük kameralı diafondan gördüm.
Evin hem alarm sistemi hemde kamera sistemi vardı.
Burada tek başına korkmadan kalabilme sebeplerimden biride buydu.
Hem site son derece güvenli hemde ev her türlü güvenlik sistemine sahipti .
Düğmeye basıp bahçe kapısını açtıktan sonra kilidi çevirip evin kapısını da açtım..
Genç pastaneci bahçeden içeri girerken " Abla günaydın o kadar kapıyı çaldım ki bir şey oldu sandım "
dedi ,tahmini henüz on yedi on sekiz yaşlarındaydı.

" Günaydın,gece geç saate kadar siparişleri hazır etmek için çalışınca sabah uyanamadım " dedim.

" Önemli değil abla hazır mı siparişler ?"

" Evet evet içeride altı tepsi poğaça var " dedim.

" Tamam ,ben alayım onları " dedi .

Başımı sallayarak içeriye girmesi için kapıdan biraz geri çekildim ayakkabılarını çıkarıp içeriye girerken Nazlı "Günaydın Oğuz " dedi ve önüne terlik koydu .

" Günaydın Nazlı " dedi adının Oğuz olduğunu an itibariyle öğrendiğim genç çocuk.
Esmer ince uzun yapılı bir çocuktu.
Dün gece Nazlı cocukla sadece selamlaştığı için tanıştıklarını bilmiyordum.

" Nazlı ona önden eşlik ederek mutfağa doğru ilerledi ,ikisi birlikte mutfağa girip hazırladığım poğaçaları getirdikleri kutulara koyup dışarıya taşıdı.

Oğuz giderken " Abla usta eğer hepsi satılır ise başka bildiği çeşitleri de siparişlere ekleyebiliriz " dedi.

" Tabiki umarım hepsi satılır " dedim gülümseyerek.

" Nazlı bir saate kalmaz hepsi bitecek ,çünkü Efnan'ın eli acayip lezzetli iki haftada onun yüzünden üç kilo aldım " dedi .

" Bence gayet güzelsin hiç almış gibi durmuyorsun " diyerek Nazlı'ya iltifat edince Oğuz Nazlı'nın yanaklarının kızardığını gördüm.

" Ehhh madem öyle güzel haberlerini bekliyorum şimdi ben eve gidiyorum Nazlı sende ,Oğuz 'u yolcu eder gelirsin " dedim ve eve doğru adımladım.
Nazlı kapıda biraz daha Oğuz ile konuşup eve girdi.
Mutfak kapısına omzumu dayamış kollarımı da birbirine bağlamış gülerek Nazlı'ya bakıyordum..

" Ne ?" Dedi .

Omuz silkip " Bilmem " dedim ve gülmeye başladım gözümle mutfağı işaret ettim kollarımı çözüp mutfağa girdim Nazlı ayaklarını sürüyerek peşimden gelip " Ben uyumaya gidiyorum Efnan " dedi .

" Otur şuraya önce anlat bakalım şu Oğuz ne iş sonra git istediğin kadar uyu ,zaten birazdan Hayriye hanım gelir ve dün yaptıklarımızı alır " dedim.

" Yok Oğuz ile bir şey okuldan arkadaşım işte " dedi ve jet hızıyla mutfaktan çıktı.
Gülerek ona bakıp aklıma Elif ve Ahmet geldi, onlar da itiraf edene kadar az kaçak göçek işler çevirmemişlerdi.
İç çekerek kim bizim gibi karşılaştığı gecenin sabahında nikahlanır ki zaten diye söylenip bugün yıldönümümüz olduğunu hatırladım.

" Ehhh bee Boran Barut Karadağ parçaladın bizi " dedim gözlerimden akmaya hazır göz yaşımı geri gönderip yerimden kalkıp odama geçtim.
Biraz yatağımda uzanıp gördüğüm rüyayı anımsarken elimi karnıma koyup " Umut Baran,sen de babanı özlüyor musun ?".

" Eh bee salak Efnan nereden özlesin babayı bildiği mi var bebek " dedi sürtük iç sesim .

Gözlerimi iç sesime devirip " Ben ona anlatırım öğrenir yavrum " dedim.

" Hı hıı zaten ancak anlatırsın bundan sonra ,kaçarken aklın neredeydi acaba kim bilir o Hare cadısı ve diğerleri adamın aklına girmek için neler yapıyordur şimdi " dedi .

Sürtük iç sesim aklımı bulandırmaya çalışırken kapı çaldı, sabah trafiği erken başlamıştı.
Diafonun düğmesinden gelene bakıp Hayriye Hanımı görünce düğmeye basıp kapıyı açtım.
Onu içeriye aldıktan sonra birlikte mutfağa geçtik.
Yaptığım işleri getirip ona gösterince " Kız Efnan ne marifetli kızsın, fasonla konuştum, senin işleri haftalık alıp parasını haftalık verecek ,tek başına yapıyorsun sonuçta, her hafta bir çuval yap ne kadar ederse verecek paranı " dedi.

" Olur zaten sizin kadar hızlı değilim, ancak biter bir haftada ,akşam da pastaneye poğaça yapıyorum " dedim.

" Hee oda var zaten ,ondan marifetlisin diyorum ya ,bu arada sen yine de kendini fazla yorma emi ,ilk aylar zordur ,ayhh benim hamileliklerimde çok kötüydü , yorgan döşek yatarak geçerdi ,bakma böyle bana genç kız iken senin gibi zap zayiftim" dedi dün söylediklerini bugün yine tekrar ediyordu.

" Şimdide çok güzelsin, hem kaç çocuğun var ?" Diye sordum çaydanlığı doldururken .

" Dört iki kiz iki oğlan eşitledik " dedi gülerek.

" Allah bağışlasın " dedim.

" Eee siz kaç çocuk düşünüyorsunuz ?" Diye sordu .

" Biz derken ?" Diye sordum.

" Kız sen ile kocan ,bebek tek yapılmıyor yaa ,onu diyorum ,tek çocukta kalmayın haa " dedi .

" Hııı bilmiyorum, konuşmadık " dedim.

" Kız neyini konuşmadın, gerçi ilk bebek daha yenisiniz hele bir kucağına al az ele avuca gelip büyüsün o zaman hemen yenisini yapmak isteyeceksiniz?"

Sürtük iç sesim " Yapacak kocayı bırakmasaydı yapardı, kocamı var yapsın " dedi .

Şuan elimde olsa iç sesimi tekmelerdim.

" Bakalım nasip " dedim masayı hazırlamaya başladım bu arada Hayriye Hanım havadan sudan konuşmaya başladı.
Nazlı'yı da uyandırıp kahvaltıya çağırdım, öncesinde aradığımız Nazife Hatun da geldi ve hep birlikte kahvaltıya oturup keyifle kahvaltı yaptık.
Herkes kahvaltıdan sonra işleri olduğunu söyleyip dağılırken bende önce yavaş yavaş evi toplayıp ardından salona geçip koltukta ayaklarımı uzatarak işimi yapmaya başladım.
Zamanın nasıl geçtiğini anlamazken hava çoktan kararmıştı. Yerimden kalkıp acıktığım için bir şeyler hazırlayıp yemeğe başladım..
Tek başıma olduğum zamanlarda daha hafif şeyler yapıyor yemek yapmakla uğraşmıyordum.
Ve nedense bu aralar havalar da artık iyice ısındığı için karpuz ,peynir ve ekmek yıyiyordum.
Gerçi hala şiddetli mide bulantılarım ve çıkarmalarım devam ediyordu ama en azından bebeğimin varlığı bana güç ve huzur verdiği için umrumda değildi.
Yedikten sonra boş tabakları sudan geçirip makineye yerleştirdim ve salona tekrar geçtim.
Koltuğun kenarında duran telefonumu alıp öylece internette dolandım.
Aklıma Boran gelince içimdeki şeytanın sesine kulak verip farklı bir isim ile yeni bir instagram hesabı açıp, hiç bir şey eklemeden Selin'in hesabına girdim.
Yeni bir şey paylaşmış mı diye çok merak ediyordum.
Son paylaştığı fotoğrafa bakınca göz yaşlarıma engel olamadım.
Benim ve Boran'ın fotoğrafını paylaşıp, yıldönümünuz kutlu olsun ,özlendiniz yazıp yanına da üzgün surat emojisi koymuştu.
Gözyaşlarım durmadan akarken telefonu sıkı sıkı kavradım.
Özlendiniz, yıldönümünüz kutlu olsun ,unutmamışlardı aklıma bana sürpriz yaptıkları doğum günü partim geldi halbuki bir doğum günüm olduğunu bile neredeyse unutmuştum.
Boran acaba ne yapıyor, o hatırlıyor mu diye düşünürken onu merak etmeden duramadım parmağımı telefon ekranının üzerinde gezdirip Boran'ın yüzüne dokunurken bende sizi çok özledim dedim .
Biraz daha iç çekerek ağladıktan sonra yerimden kalkıp banyoya doğru yürüdüm elimi yüzümü yıkadıktan sonra nefes almaya ihtiyacım olduğunu fark ederek üzerime bir hırka çekip evden çıktım.
Yavaş adımlarla sahilde ilerlerken bir grup kızlı erkekli gençlerin toplaşıp eğlendiği gördüm adımlarım onlara doğru ilerlerken Boran'ı bir saniye olsun aklımdan çıkarmam mümkün olmuyordu.
Ne vardı sanki sende normal bir adam olsaydın, ne vardı sanki bu kadar herşeye kör atlayıp bu kadar yakıp yıkmasaydın.
Şimdi iyi mi bu halimiz ben ne haldeyim kim bilir şuan sen ne haldesin ,yaktın bizi Boran parçaladın resmen diyerek gençlerin yanına gitmekten vazgeçip öylece olduğum yerde oturmaya karar verdim.
Ayakkabılarımı ayağımdan çıkarıp altıma koyarak kumların üzerine oturup dizlerimi kırıp kollarımı dizlerime sardım.
Çenemi dizime yaslarken sakin akan denizi ve dalgaları seyretmeye başladım.
Uzaktan gitar sesi kulaklarımı doldurunca tanıdık melodinin sözlerini mırıldanarak söylemeye başladım.

Bu ateşe sen attın, ne olur son kez bir dinle,
Beni yalnız bıraktın, kalbimin derinlerinde.
Deliriyorum yakın, yine aklım ellerinde,
Ruhunu kime sattın, kaybolurdun gözlerimde.

Son kez yüzünü görmeye değmez miyim ben insaf?
Sağken yüzümü görmeden edersin eyvah!
Kuru bi selam gönder, tükendim artık yeter!
Böyle vefasız mı biter, aşk dediğin?

Bu ateşe sen attın, ne olur son kez bir dinle,
Beni yalnız bıraktın, kalbimin derinlerinde.
Deliriyorum yakın, yine aklım ellerinde,
Ruhunu kime sattın, kaybolurdun gözlerimde.

Şarkının son cümlesinde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım..
O kadar bizi anlatıyor o kadar bizdik ki bu şarkının sözleri içimi paramparça ediyordu.
Ruhumu saran derin melankoliden bir türlü kurtulamıyor, bir türlü eskisi gibi tam olamıyordum.
Hep yarım hep eksikti bir tarafım.
Uzayan saçlarım omuzlarımdan yüzüme düştüğünde " Cok güzel saçların Efnan bir teline dahi kıyamıyorum " diyen Boran'ın hayali canlandı gözümde bir hışımla yerimden kalkıp altıma koyduğum ayakkabımı ayaklarıma geçirip eve doğru yürümeye başladım.
Saçlarım tıpkı bir kamçı gibi sırtımı ve yüzümü döverken, nefes nefese evin kapısını açıp içeriye girdim.
Yatak odasına geçip sifonyerin çekmesini açıp makası elime aldım ve neredeyse kalçama kadar uzayan saçlarımı tutup kesmeye başladım.
Nefret ediyordum herkesten kendimden bile ,bana Boran'ı hatırlatan herseyden nefret ediyordum, saçlarım bile bana Boran'ı hatırlatırken bütün ruhum ona bulanırken ben bu acının üstesinden nasıl gelecektim.

" Sakın Efnan saçlarına dokunmayacaksın" cümlesi kulaklarımda yankılanırken " Senden Nefret ediyorum, saçlarım bile bana seni hatırlatıyor " dedim ve biraz daha kesmeye başladım.
Ne yaptığımın farkında bile değildim.
O kadar özlem ve acı içinde kıvranıyordum ki ,kendime dahi tahammülüm kalmamıştı.
Bugün bizim evlilik yıldönümümüzdü,şuan ayrı değil birlikte olmalı hembebeğimizi  hemde yıl dönümümuzu kutlamalıydık.

" Neden olmasın ne de olsa seninde damarlarında o ahlaksız ,para göz ailenin kanı dolaşıyor "cümlesi kulağımda çınladı.
Ne kadar acımasız ve inanarak sarf etti cümlelerini .
Benim paraya asla tamah etmediğimi, bir kuruşunu bile gereksiz harcamadığımı bildiği halde,sürekli neden diğer kadınlar gibi değilsin dediği ve bu durumdan şikayet ettiği halde ,beni en derin yaramdan en ince karnımdan nasıl vurabildin, nasıl beni amcamlar ile bir tutabildin nasıl?

" Allah'ın cezası Boran Karadağ " dedim bağırarak sanki karşımdaymış gibi, elimdeki makası ,yüzü aynanın karşısında gözümde beliren Boran'a fırlattım.
Ayna bir anda parçalara ayrılıp yerlere dağılırken öylece durduğum yerde önce dizlerimin üzerine çöktüm ardından yere oturup etraftaki saçlarıma ve cam parçalarına baktım..
Şimdi saçlarım saçma sapan bir şekilde kesilmiş omuzlarıma dökülüyordu.
Aşkın tam bir delilik olduğunu kim söylediyse bulup alnından öpmek istiyordum.
Önce kendime sonra etrafa bakıp bu sefer halime gülmeye başladım.
Önce gülüp ardından ağlamaya devam edip durdum.
Ne kadar zaman öyle geçti bilmiyorum ama oturduğum yerden kalktığımda bacaklarım uyuşmaya başlamıştı.
O kadar halsiz ve yorgundum ki ve ağlamaktan gözlerim ağrıyordu öylece yarattığım enkazı ardımda bırakıp yatak odasından çıktım.
Mutfağa geçip bir bardak su içip derin derin nefesler alarak pastanenin yolladığı malzemeleri ortaya saçarak neredeyse iki saat boyunca 6 tepsi poğaça ve iki tepsi kurabiye yaptım ,Oğuz malzemeleri bırakırken sabah yiyen herkesin cok beğenip tekrar sipariş verdiğini ve bir saatte bittiğini söylemişti, evet iki işim vardi ve ikisi de evimden yaptığım işlerdi bu şekilde ne ben ,ne bebeğim zarar görecektik, mutfakta işim bitince neredeyse gün doğmak üzereydi etrafı toplayıp tepsileri kenara bıraktım, Oğuz gelince kolaylıkla alabilsin diye ,bir bardak su içip salona geçtim, yatak odası hala bıraktığım haldeydi ve oraya girmek istemediğim için koltuğa uzandım , yanan gözlerimi kapattım ve kısa sürede uykuya daldım..
Sabah erken saatte Oğuz'un kapı çalması ile uyandım,siparişlerini aldıktan sonra gidince tekrar koltuğa uzanıp yeniden uyudum .
Ara ara uyanıp yeniden uyuyor ve hiçbir şey yapmak istemiyordum.
O kadar halsiz, yorgun ve kırılgan hissediyordum ki berbat zavallı bir durumdaydım.
Koltukta biraz doğrulup sehpanın üzerindeki kumandaya uzanıp aldım ve sırf evdeki bu sessizlik son bulsun diye televizyonu açtım..
Ne izlediğimin kanallarda neyin döndüğün bile farkında değildim.
Neredeyse öğlen olmak üzereydi ve ben öylece boşluğa gözümü dikmiş bir şekilde oturuyordum taki çalan kapı beni girdiğim transtan çıkarana kadar .
İstemeyerek de olsa yerimden kalkıp salondan çıktım ve diafondan kimin geldiğine baktım.
Barış gelmişti, onu görünce şaşırmakla beraber düğmeye basıp bahçe kapısını açtım.
Kapının kilidini çevirip kapıyı da açtığımda Barış eve doğru yavaş yavaş yürüyordu.
Üstelik yanlız değildi.
Gözlerinde gözlük olan sarışın kızın duruşu ve yürüyüşü bana tanıdığım birilerini hatırlattı ama pek ihtimal vermedim taki gözlüğünü çıkarıp benimle göz göze gelene kadar .
Elimle ağzımı kapatıp gördüğümün bir hayal olmadığındam emin olmak için hala bakmaya devam ederken Elif adımlarını hızlandırdı " Efnan " diyerek aramızdaki mesafeyi kapattı bir anda kollarını bana sararken hemen sarılışına karşılık verdim..

" Elif sen nasıl? " Dedim ve ağlamaya başladım.
Neyseki bu sefer tek ağlayan ben değildim Elif 'te benim ile birlikte ağlıyordu.

" Tamam lütfen bu kadar gözyaşı yeter ,iki sümüklü kadın ile uğraşamam ayrılın birbirinizden " dedi Barış.

Elif ile birbimizden ayrıldık,ben onun oda benim göz yaşlarımı elleri ile sildikten sonra bir kez daha birbirimize sarıldık.
Bu sefer ağlamıyor derin nefesler alıp veriyorduk..

" Seni o kadar çok merak edip özledim ki " dedi Elif.

" Bende ,bende seni çok özledim " dedim ondan ayrılırken.

Elleri cebinde sırtını duvara yaslayan bir bacağını kırıp onu da duvara aynı şekilde yaslayan Barış'a gözüm ilişti, üzerinde açık renk polo yaka bir tişört ve açık renk kot bir pantolon vardı.

" Bitti mi ?" Dedi göz kırparak.

" Ne bitti mi ?" Dedim .

" Sarılmanız diyorum ,eğer bittiyse artık içeri geçelim, hava çok sıcak, ayrıca misafirlerini daha ne kadar kapıda ağırlamayı düşünüyorsun?"

Gözlerimi devirip " Kendi evinizdeymış gibi rahat edin " dedim kapının önünden çekilip onu içeriye girmesi için teşvik ederken.
Gözlerimi devirmeme karşılık göz kırparak ayakkabısını çıkarıp kapıdan içeri girdi Barış, Elif'in elini tutarak ve etrafa bakarak onu da içeri aldım.

" Merak etme kimse burada olduğumu bilmiyor ,korumaları da atlattım " dedi Elif.
Gülümseyerek salonu işaret ettim birlikte salona geçerken Barış banyo tarafından geliyordu.

" Efnan " dedi dönüp ona baktım.

" Hayırdır evde adam mı öldürdün yada kendini koyun gibi gütmeye mi kalkıştın " dedi .

" Anlamadım? "

Gözleri ile başını hafif öne çıkararak " saçların " sonra da eliyle yatak odasını işaret edip " Odanın halini diyorum " dedi .

Elif işte o an bana dikkatle bakıp " Efnan saçlarına ne yaptın böyle ?" diye sordu bende gözlerimi omuzlarımdan dökülen saçlarımda gezdirince gerçekten korkunç bir şekilde kestiğimi fark ettim.

Omuz silkip " Önemli değil, sadece biraz sinirlerim bozuktu " .

" Haaa her sinirlerin bozulduğunda kendine zarar veriyorsan seni bir hastaneye mi kapatsak " dedi Barış.

" Offfff hadi bir önemi yok " dedim koltuğa otururken Elif'in koluna girmiştim oda benimle beraber oturdu.

" Bir önemi yok mu ?
Odanın her tarafında cam parçaları var üstelik saçların her yerde " dedi.

" Temizlerim birazdan hem sen benim odama neden giriyorsun acaba?"

" Özellikle girmedim ,banyoya giderken gördüm kapın açıktı".

" Neyse Barış bir önemi yok ,bırak da misafirim ile ilgileneyim ,hem siz ikiniz nasıl bir araya geldiniz ne ara karar verdiniz gelmeye ,inanamıyorum seni gördüğüme çok sevindim Elif " .

Elif ışıl ışıl gözleri ile bana bakıp" bende çok sevindim seni gördüğüme, Barış beyi çok fazla darlamış olabilirim ".

" Biz ona direkt tehdit diyelim " dedi Barış.

Gözlerim ikisinin arasında gidip gelirken Barış karşımızdaki tekli koltuğa geçip oturdu.

" Abartıyor gerçekten " dedi Elif Barış'a bakarak sonra bana dönüp "Sadece eğer beni senin yanına getirmezse,onu takip edeceğimi ve peşini bırakmayacağımı söyledim "dedi gülerek.

Bende onunla gülüp " Yapardı onu getirmekle en doğru kararı vermişsin " dedim Elif'e göz kırparak.

Sonra Elif'e bakıp " Düğün ne zaman ?" Diye sordum..

Elif omuz silkerek " Düğün yok, zaten kimsenin kimseyi gördüğü de yok düğün konuşacak hava da yok "

" Ne demek o ?"

" Demem o ki Boran ağabey dağılmış durumda ,ben onu daha önce hiç böyle görmedim eve gelmiyor,etrafta patlamaya hazır bomba gibi dolaşıyor,berbat bir durumda ,Ahmet desen her yerde seni arıyor,köşe bucak,şehir şehir,Izmir'de olmadığın kesinleşti, en son bir markette alışveriş yapılmış kartınla galiba ,marketin kameralar izlenmiş alışverişi yapanın sen olmadığı anlaşılmış,kartının çalındığını düşündükleri için hesabını bloke ettirdiler " dedi .

" Neee " diye bağırdım ayağa kalkarak yerimde gidip gelirken "bütün param oradaydı ,azar azar çeker idare ederim diyordum.

" Siktir şaka yapıyorsun ,Kız sana çok benziyordu aslında, ben anlamazlar diyordum " dedi Barış.

Bu sefer Elif " Ne anlamadım?" Dedi.

Koltuğa oturup ellerim ile yüzümü sıvazlarken " Boran benim olmadığımı anlar beni o kadar iyi tanıyor ki ,inanması imkansızdı " dedim.

" Biri bana burada neler olduğunu anlatacak mı?" Diye sordu Elif.

" Barış anlatmak ister misin?"

" Offf, nereden bilebilirdim Efnan bir süre daha onları oyalarız diye düşünmüştüm ".

" Ben hala cevap bekliyorum " dedi Elif.

" Sınava girdiğim gün Hamza okulun önüne gelmişti,Barış'ta tedbir amaçlı bir plan yapmıştı, Hamza'yı görünce, planı devreye soktu, hesap kartımı İzmir'de bir arkadaşına yollamıştı ,bana benzeyen bir kız marketten alış veriş yapacaktı,".

" Kız alışveriş yaptı ,hareket olunca hesabında seni orada sandılar " dedi elif.

Başımı sallayarak " Evet dedim Hamza telefon gelince uzaklaştı bende böylelikle sınava girdim " dedim.

" Elif girdin yani sınava Efnan çok iyi çok sevindim, çok çalıştın ben bu sene de kaçırdın diye o kadar üzüldüm ki ,nasıldı sınav ?".

"Çok iyiydi Elif " dedim..

" Ehhh en azından sınava girebildin, inşallah kazanırsın, neyse bu arada bebek nasıl her şey yolunda değil mi ? " Dedi elini karnımın üzerine koyarak .

Elimi karnımın üstündeki elinin üstüne koyup " İyi iyi teyzesi,herşey yolunda ,yeni gittim doktora, sadece kilo almam gerektiğini söyledi, ayrıca çok fazla kendini yorma dedi doktor " Barış'a dönüp " Doktor Asya' nın sana selamı var ,bir ara gelmeden haber verde onu da çağırayım birlikte yemek yiyelim " dedim..

Barış omuz silkip " Ne gereği var ,hem sana dinlenmen gerektiğini söylemiş işte,ne yemeğinden bahsediyorsun, ayrıca bunlar ne ?" Diye sordu orta sehpanın üzerindeki kumaşı eline alarak.

" İşim ,iş buldum, geçen sahildeki kadınlar yapıyordu bana da öğrettiler bende yapıyorum yaptığım kadarının parasını alacağım ,ayrıca çarşıdaki küçük pastane icin de poğaça ve kurabiye yapmaya başladım " dedim.

" Şaka mı yapıyorsun, ne gereği var ?" Dedi Barış.

"Ne gereği var derken,ihtiyaçlarımı karşılamak için çalışmam ve para kazanmam gerek ,birde üstüne bes parasız kaldığımı iki dakika oldu öğreneli ,ayrıca bu işleri evde yaptığım için sorun olmuyor, birde biraz birikim yapıp kendi evimi tutacaktım ama galiba şu saatten sonra biraz zor olacak o " dedim.

Barış elini saçlarının arasından geçirip saçlarını karıştırırken " Efnan ne çeşit bir keçisin sen ?
Sana ev tutmana gerek yok dedikçe sen sürekli aynı şarkının nakaratını tekrar eder gibi evde ev diyorsun,kal işte burada,haksız mıyım Elif hanım ayrıca para konusunu da dert etme Efnan " dedi cümlesini tamamlamasına izin vermeden "Teşekkürler Barış ama bana zaten yeterince yardımcı oluyorsunuz, birde para desteği istemiyorum,ben çalışmaya başladım hallederim " dedim.

Elif gözlerini salonun içinde gezdirip " Barış bey haklı ev çok iyi ,ayrıca bende her zaman yanındayım, hoş Efnan bana kalsa " dedi cümlesinin sonunu bildiğim için " Eeee ne içersiniz,yada yemek yediniz mi ?" Diye sordum.

Barış ayağa kalkıp " Ben arabadakileri eve taşıyayım,sende bosver yemeği çayı git hazırlan da seni önce bir kuaföre götüreyim önce şu korkunç şekilde kestiğin saçlarını düzeltelim sonra da sizi bir yemeğe götüreyim " dedi tam ağzımı açacakken " İtiraz istemiyorum Efnan, Elif hanım haksız mıyım?"Dedi

" Yani bence de saçlarını düzeltsen iyi olur " dedi .

Barış " Hadi bakalım " dedi ve salondan çıktı.

" Efnan " dedi Elif dönüp ona baktım " Gerçekten iyi misin ?"

Başımı önüme eğdim gözüme dolan yaşlara engel olamadım.

" Dün gece evlilik yıldönümümüzdu,kötü bir gece geçirdim, sürekli aklımda Elif ,sürekli Boran'ın sesini duyuyorum, sürekli her yerde hayalini görüyorum,kalbim çok acıyor "dedim titreyen sesimle.

" Saçlarını neden kestin ?".

" Boran'ın yüzünden, ona çok sinirliydim ,onun yüzünden bu haldeyiz ,saçlarım ile ilgili sözlerini anımsayınca sonuç " dedim omuzlarım düşürerek.

" Efnan sen burada dağılmış bir haldesin Boran ağabey orada" dedi sonra çantasından telefonunu çıkarıp kurcalamaya başladı sonra da "Buna bak "dedi .

" Efnan Boran ağabey hiç iyi değil, dün gece barda olay çıkarmış bütün magazin sitelerinde haber oldu " dedi .

" Olay derken ?"

" Efnan, televizyonda mı izlemiyorsun?" Dedi ve telefonu elime verdi .
Önce fotoğrafa sonra da haberin detaylarına baktım.
Fotoğrafta Boran elini yumruk yapmış bir şekilde havaya kaldırmış iki adam tarafından tutuluyordu.
Saçı başı dağılmış bir haldeydi .
Siyah gömleğinin kollarını kıvırmış üstten üç düğmesi açık, üzerinde ceket yoktu .

Haberi sesli okumaya başladım.

" Ünlü iş insanı Karadağ Şirketler grubunun sahibi Boran Karadağ mekanında adam dövdü.
Boran Karadağ 'ın sarhoş olduğu da gözlerden kaçmadı "

Dönüp Elif'e baktım," Boran asla sarhoş olacak kadar içmez "

" Sana iyi olmadığını söylemiştim Efnan,ben onu daha önce hiç bu kadar yıkılmış dağılmış görmedim, Nil v Alya 'dan sonra bile bu şekilde olmamıştı " dedi.

" Ben iyimiyim sanıyorsun, baksana şu halime, bunu bize o yaptı, beni de kendisini de bu hale o getirdi, beni onu aldatmakla suçladı,beni paragöz bir kadın olmakla suçladı yetmedi ,ne şartla nasıl büyüdüğümü amcamların bana neler yaptığını, onlardan nasıl nefret edip kaçtığımı bildiği halde beni onlar gibi olmakla suçladı, benim en derin yaralarımı o görmüştü, benim en ince en hassas noktamı o biliyordu, kim yaparsa yapsın o bana bunu yapmamalıydı, ben onu seviyorum, ömrümün sonuna kadar seveceğim ama ,bu çok başka söylediklerini unutamıyorum,aklımdan bir saniye olsun çıkmıyor hiç bir sözü, tiksindirici bakışları, Boran o kadar inanmıştı ki söylediği sözlere, ve bizim bebeğimiz öldü atlatamıyorum ,o kadar kırgınım ki ,paramparçayım ve affedemiyorum " dedim artık gözlerimden yaşlar özgürce akıyordu yanaklarıma.

" Tamam ,demek ki daha zamana ihtiyacınız var " dedi eliyle göz yaşlarımı silerek .

" Elif benim burada olduğumu "

" Asla söylemem Efnan,o seni kendi bulursa bilemem ama sana teyzem üzerine yemin ederim ki asla söylemem ben ,ayrıca her zaman yanındayım " dedi.

" Teşekkür ederim " dedim ve birbirimize sarıldık.

" Ooo hala bıraktığım gibisiniz siz ,hadi çıkacağız dedik ya " dedi Barış.
Birbirimizden ayrılıp " Ben hemen hazırlanıyorum " dedim ve ayağa kalkıp kapıda bekleyen Barış 'ı geçerek yatak odasına doğru ilerledim .
Etrafı görmezden gelip giysi dolabına yöneldim,zaten eskisi gibi çok fazla seçeneğim yoktu .
Nedret bey ile aldığım kıyafetlere baktım ve giyeceklerimi alıp çıkardım.
Üzerime uzun yüksek bel krem rengi geniş bir pantolon ve aynı renk bir üst giydim ve belime taba rengi bir kemer geçirip saçlarımın o korkunç kesimini saklamak için at kuyruğu şeklinde bağladım.
Kendime aynada son kez bakıp elimi karnıma koyup gülümseyerek odadan çıktım..
Salona girdiğimi gören Barış ayağa kalkıp " Hadi bakalım " dedi ve hep birlikte evden çıktım .
Arabaya yerleşip sessiz bir yolucuk yaptık Barış arabayı bir kuaför salonunun önünde durdurup " İşiniz bitince arayın gelir sizi alır sonra yemeğe gideriz " dedi .

İşte o an bir telefonum olduğunu hatırladım ,halbuki evden çıkmadan önce yatak odasında görüp çantama atmıştım.

" Barış bana numaranı verirsen kaydedeyim " dedim telefonu çantamdan çıkarıp.
Barış gözlerini açarak bana bakıp " Telefon mu aldın? " Dedi.

Elif'te " Efnan neden söylemiyorsun ?" Diye araya girdi .

" Bir saniye sakin olun ,telefonu dün aldım, hat doktor Asya adına, endişelendiğin güvenlik ise eğer güvenli " dedim.

" Hıhhh iyi oldu aslında ben sana almayı düşünüyordum ama tepkini kestiremedim,senden haber almak için sürekli Nazife Sultan ve Nazlı'yı arıyordum bu daha iyi oldu " dedi Barış.

" Evet numaralarınızı kaydedin " dedim telefonu Barış 'a uzatarak ,Barış elimden alıp numarasını kaydetti ve kendisini aradı sonra da Elif'e verdi Elif 'te aynı şeyi yaptıktan sonra telefonu bana verdi .
Numaralar halledildikten sonra arabadan inip Elif ile beraber kuaföre girdik .
Kapıda bizi karşılayan genç kıza saçlarımı kestirmek istediğimi söyledim ve yönlendirdiği yöne doğru ilerledim.
Çok geçmeden saçlarım düzgün bir şekilde kesilmiş ve fönlenmişti.

Elif saçlarıma dokunup "Uzun saçlarını çok seviyordum ama bu boyda sana çok yakıştı " dedi bende elimi elinin üstüne koyup "Teşekkür ederim" dedim .
Elif parmağımı tutup alyansımı gösterdi ,omuz silkip " Buraya gelince aldım,benimkileri orada bırakınca " .

"Ahhh Efnan ne senle ne sensiz diyorsun yani ".

Derin bir nefes içime çekip geri bıraktım "Ondan kaçmamın tek sebebi söyledikleri sözler değil öyle olsa bir şekilde affetmenin bir yolunu bulurdum, ama bebeğimizi kaybettik Elif ,onun öfkesi yüzünden, Boran bizi öfkesi ile öldürüyordu" dedim alyansı parmağımdan çıkarıp ona " İçine bak " diyerek verdim.

Elif alyansın içine bakarken yerimden kalkıp hesabı ödedim ve Barış'ı aradım..
İkinci çalışta telefonu " Ooo Efnan erken bitti galiba işiniz?" Diye açtı .

" Evet neredesin ,istersen biz gelebiliriz yanına " dedim.

" Yok ben gelirim sen kendini yorma bekleyin beni ."

" Tamam bekliyoruz o zaman "dedim .

Elif alyansım elinde yanıma gelip " Boran 'ı anladım da Umut Baran kim ? " Dedi alyansı bana geri verirken .

" Yeğenin " .

Elif alnını kırıştırıp bana bakınca " Bebeğimin ismi Umut olacak ,Baran da yağmur demekti, Umut olup yağmur gibi yağacak üzerimize bebeğim " dedim elimi karnıma koyup gülümseyerek.

" Cinsiyeti belli olmadı değil mi ,onun için erken diye biliyorum ".

" Evet yeni üç ay olduk ,önümüzdeki ay belli olur ama kız da olsa erkek de Umut Baran olacak ismi " dedim.

"Olsun be Yağmur olup güzel güzel yağsın üzerimize bebeğimiz" dedi sonra da çantasından telefonunu çıkardı.
Tam bizi çekecekken geri çekilip " Olmaz." Dedim.

" Neden olmaz ?"

" Çünkü biri telefonu kurcalarsa görür fotoğrafın yeni olduğunu anlar sende bende sorun yaşarız " dedim.

Elif durdu " Haklısın düşünemedim " dedi o arada telefonum çalınca arayana bakmadan " Hadi Barış geldi " dedim ve yürümeye başladım.
Sonra da cevap verip " Geliyoruz " diyerek cevap vermesini beklemeden kapattım..

Elif telefonu bana gösterip" Bak " dedi.

Gülüp " Beni Umut Baran olarak mı kaydettin " dedim.

" Evet böylece ne zaman istersen rahat rahat arayabilirsin ,okuldan eski bir arkadaşım derim ayrıca Efnan sık sık seni görmeye gelmek istiyorum " dedi .

" Çok mutlu olurum " dedim kolkola karşıdan karşıya geçip bizi bekleyen Barış'ın yanına gittik Barış kollarını göğsünde bağlamış arabaya yaslanarak bizi bekliyordu .

Saçlarımı gösterip " Güzel olmuş " dedi.

Gülümseyerek ona bakıp başımı salladım ve Elif ile birlikte arabaya bindik .

( EFNAN ve yeni saçları sizce Boran görünce nasıl bir tepki verecek "

Üçümüz birlikte sahil kenarında olan bir restorana geçip yemek yedik ,yemekten sonra akşam serinliğinde sahilde yürümeye başladık
Hava çok güzeldi ve Elif'in gelmesi bana çok iyi gelmişti.
Ben biraz yorulduğumu hissedip dile getirince geri döndük, birlikte evde bir kahve içtikten sonra Elif gitmesi gerektiğini söyleyince Barış da onunla beraber kalktı .
Elif ile sımsıkı kucaklaştıktan sonra tekrar gelmesi için onu tembihleyip yolcu ettim.
Barış ile de aramızda düşündüğümden çok daha iyi bir hal alıyor ve bana fazlasıyla değer verdiğini açıkça belli ediyordu.
İçimde ona ve babasına karşı inanılmaz bir minnet duygusu büyüyordu.
Her geldiğinde eli kolu dolu bir halde geliyor ve bu sayede neredeyse hiç harcama yapmıyordum .
Üstelik hesap kartım kapatıldığı için artık harcayabileceğim toplu bir param da yoktu.
Tek şansım Barış'ın daha önce çektiği paraydı ve onu çok az bir miktar harcamıştım.
Bu yüzden aldığım bu iki işe dört elle sarılmalıydım.
Hem bebeğin masrafı, hemde evin ihtiyaçları faturalar ile aksi halde baş etmem çok zor olacaktı.
Düşünceler ile birlikte yatak odasına girip önce üstümü değiştirdim sonra da arkamda bıraktığım enkazı topladım.
Elif'in gösterdiği fotoğraf ve haber aklıma gelince " Aferin Barut Karadağ sen böyle davranmaya devam et yak yık küle çevir herşeyi " dedim saçlarımı bileğindeki lastik toka ile bağladım .
" Evet Efnan sende aklını başına al ,bakman gereken bir bebeğin var ,ağlayıp sızlanma zamanı değil, şimdi dik durup çalışmak ve yaşamak zorundasın " dedim önce odayı toplayıp temizledim sonra da el işlerini yapmaya başladım
Akşam Oğuz tekrar malzemeleri getirip üstüne siparişi arttırdığında keyfim fazlasıyla yerine geldi .
Artık poğaça ile beraber farklı pasta çeşitleri de sipariş vereceklerdi üstelik ne kadar çok sipariş o kadar çok kazanç demekti.
Aynı şekilde el işi de ne kadar çok yaparsam o kadar çok kazanacaktım, evde olmam da benim icin büyük bir artıydı, cok fazla kendimi yormuyor genelde oturarak işlerimi yapıyordum.

Günler haftaları haftalar ayları bu şekilde izlerken ,zaman hızla akıp geçiyordu .
Elif beni sürekli arıyor ve fırsat buldukça geliyordu.
Boran beni hala her yerde deli gibi arıyor ve bulamadıkca hıncını etrafındakilerden çıkarıyordu en azından Elif böyle söylüyordu.
Oda çok yoğun bir tempo ile çalışıyordu .
Sürekli şehir dışına çıkmak zorunda kalıyordu, Karan ve Selin Boran'ın dağılmış hali yüzünden yaz tatili programlarını iptal etmişlerdi.
Ara ara açtığım instagram hesabından Selin'i takip ediyordum sürekli paylaşım ve durum güncellemesi yapan Selin bile artık aktif değildi.
Bebeğim ise beş buçuk aylık olmuştu, evet neredeyse üç buçuk dört aydır kendi ayaklarımın üzerinde duruyor ve çalışıyordum.
Pastaneden çok iyi siparişler alınca Nazlı ile beraber yapıyorduk.
Ayrıca işlemeleri de sürekli vaktinde yaptığım için o işim de çok yolunda gidiyordu .
Ve en önemlisi sınavdan çok iyi bir not almış olmamdı.
Barış sonuçların açıklandığı gün Elif ile beraber gelmiş ve hep birlikte açıklanan sonuca ve puanıma çığlık atarak sevinmiştik.
Bu puanla istediğim bölüme ve üniversiteye rahatlıkla yerleşebiliyordum.
Nazlı da benim kadar olmasada güzel bir puan almıştı.
Tek sorun benim nasıl kayıt yaptıracağımdı.
Onu da Barış tercihleri verdikten sonra yerlestiğin zaman düşünürüz demişti.
Tercih günü gelip çattığında Barış ile önceden konuştuğumuz ve seçtiğim bir kaç üniversiteyi listelemiştik, Barış da Ankara'da iken oradaki kamera sistemi olmayan sıradan bir İnternet Cafede tercihlerimi halletmişti.
Geriye hangi okula yerlestiğimi öğrenmek için beklemek kalmıştı bize .
Nedret bey de yaz tatilini yurt dışında kızının yanında geçiriyor ve sık sık beni arayıp kontrol ediyordu .

Bir sabah Elif beni aradığında fazlasıyla telaşlıydı ,sınava girdiğimi sonuçlarım sisteme düşünce Boran'ın öğrendiğini ve delirdiğini evde ne var ne yok dağıttığını söylemişti.
Okulu kazanamama değil, beni o sınava girerken bulamamasına imiş siniri.
Her yeri dağıttıktan sonra Selin ve Karan gelip onu sakinleştirmişler ve o arada onlar konuşurken Elif konuşulanlara şahit olmuş.

" Gurur duyuyorum onunla zaten kazanacağından şüphem yoktu ,benim delirdiğim şey nasıl abi nasıl onu bulamıyorum ,burnumun dibinde sanki ,sanki elimi uzatsam ona değecek ama aylardır kör olmuş gibiyim yok abi yok hiç bir yerde yok ,ben onu izmir'de ararken o hepimizi atlatıp sınava girip kazanmış ,nerede, ne yapıyor nasıl yaşıyor, aç mı tok mu iyi mi değil mi bilmiyorum, hala kabus görerek yataktan sıçrayarak mı uyanıyor tek başına üstelik hamile parasız nasıl başediyor ?
Ya daha kötüyse şimdi, nefes alamıyorum ondan haber alamadığım her gün ölüyorum " demiş Elif bu sözleri telefonda tekrar edip bana anlatırken bende göz yaşlarına boğulmuş nefes almakta zorlanınca telefonu kapatmıştım.
Bir süre daha ağlamaya devam edip daha sonra sahilde yürüyüşe çıkıp rahatlamaya çalışmıştım..

Bugünde doktor randevum vardı ve gitmek için Elif'in gelmesini bekliyordum.
Bir dahaki randevuna beraber gideceğiz demişti ve randevu gününü ona göre ayarlamıştım.
Elif için de içinde bulunduğu durum çok zordu ,bir yerde Boran ,ağabey dediği adam bir yanda ben vardım..
Bana en son Boran'ın fotoğrafını gösterdiğinde karşımda gördüğüm adamı tanımakta zorlanmıştım
Galiba ayrı kalmak ikimizin de iştahını kesmiş, Boran da fazlasıyla kilo vermişti .
Onun tek artısı kas yapması olmuştu,.
Elif eve gelmiyor geldiği zaman da tüm vaktini spor salonunda kendini tüketene kadar spor yaparak geçirdiğini söylüyordu.
Saç baş dağınık uzamış sakallı zayıf bir adamdı fotoğraftaki adam..


Kapı çalınca yerimden kalkıp çok az çıkmış göbeğimin üzerine elimi koyarak ayağa kalktım..
Diafondan Elif'i görünce hemen kapıyı açtım.

"Hoşgeldin " dedim.
Elif bana sarılarak " Hoşbuldum ,hazır mısın ,ayh çok heyecanlıyım nihayet Umut Baran ile tanışacağız " dedi elini göbeğimin üzerine koyarak.

" Hazırım, hadi gidelim " dedim ve çantamı alıp anahtarı kapıdan çıkarıp evden çıktım.
Kapıyı kapatıp anahtarı çantama attım..
Elif ile yürüyerek evden çıkarken " Cinsiyetini öğrenecek miyiz bugün?" Diye sordu .

" Bilmem aslında geçen ay öğrenmemiz gerekiyordu fakat kendini göstermedi " dedim.

" Ayy teyzecim bugün kendini göster tamam mı?" Dedi Elif karnımı okşayarak.
Bebeğim küçük bir tekme atınca Elif'in elini hareket ettiği yere götürüp " Bugün kendini gösterecek misin Umut Baran " dedim.
Bebeğim sanki bizi anlıyor gibi tekrar küçük bir tekme attı.
Elif " ne oluyor ?" Dedi .

" Bebeğim bu hafta annesini tekmelemeye başladı ,yani şuan çok hafif hareketleri ben hissediyorum ama galiba sen fark etmedin "dedim .

"Efnan çok güzel ama bu " dedi .

" Ee büyüyoruz ,beş buçuk aylık olduk " dedim.

" Yani Efnan üdört aydır yoksun demek oluyor bu " dedi .

Omuz silkip yürümeye devam ettim.
Elif bana yetişip koluma girdi ve İstanbul'daki durumları anlatmaya başladı.
Artık hastaneye gitmeden önce Asya ile konuşup haber verdiğim için günün en sakin saatlerini seçiyorduk.
Elif ile geldiğimiz hastanede direkt Asya'nın odasına gidip kapıda hiç kimse olmadığı için hemen odaya girdik .
Bizi sevinçle ayakta karşılayan Asya İle Elif'i tanıştırdım .
Asya bana başını sallayarak ," Önce şu tartıya geç bakalım " dedi .
Başımı sallayarak oturmadan tartıya geçip kiloma baktım..

" Kaç?" Dedi Asya .

" 47 dedim " üzülerek normalde almam gereken kilonun çok altında bir kiloydu .
Bebek henüz iki aylıkken 43 kiloydum ve şuan hamileliğin beşinci ayında ve sadece dört kilo almıştım..

" Bu ay hiç kilo almamışsın ,en az iki kilo alman gerekiyordu ".

" Geç bakalım " dedi perdeyi göstererek, bende yerime geçip pantolonumu açıp tişörtümü kaldırdım .
Elif ile Asya birlikte içeri girdi Elif yan tarafıma geçerken Asya'da kendi yerine geçip karnıma jel döktü.
Ultrason başlığını karnımın üzerinde gezdirirken Elif " Efnan bu bir mucize " dedi bebeğe büyülenmiş bir şekilde bakarken .
O an Elif'in yerinde Boran'ın olmasını ne kadar çok istediğimi fark ettim..
Asya biraz daha karnımın üstündeki aleti gezdirdikten sonra "Evet ,çok şükür ki bebeğin her şeyi yolunda kilosu ve boyu gayet iyi ,sen kilo almıyorsun ama şükür ki bebeğimiz alıyor, gelişimi çok iyi " dedi .

Gözlerimi kapatıp Allah' a şükürler ederken " Cinsiyeti ne peki ?" Diye sordu Elif .
Gözümü açıp tam konusacakkken Asya " Söyleme " dedim.
Elif ve Asya bana şaşkınlık ile bakarken " Söyleme doğumda öğrenmek istiyorum ,şartlar farklı olsaydı babası ile bu anı öğrenmek isterdim ,şuan babası öğrenmiyorsa bende öğrenmek istemiyorum, doğumda öğrenirim " dedim.

"AHHH şu bebeğin babasını o kadar çok merak ediyorum ki ?" Dedi Asya .

Elif elindeki telefonu kurcalayıp "Babamız " dedi ekranı Asya'ya gösterirken.

" Çüş ohaa bu adam ne kadar yakışıklı " dedi Asya .

" heyyy şuan Kocama düştüğünün farkında mısın?" Dedim gülerek.

" Ehh bee Efnan adamı neden getirmediğin belli " dedi Asya sonra devam edip ;

" offf bee Efnan bebeğiniz çok güzel olacak yahu " diye cümlesini bitirip bebeğin kalp atışlarını bize dinletti .
Elif ses ile mest olup telefona kaydederken bebeğimizin gerçekten çok güzel olacağını düşündüm bende .
Boran gibi yakışıklı bir oğlan .
Asya sesi kapatıp bana peçete uzatırken elinden aldım ve karnımı sildim.
Sonra da dikkat etmem gerekenleri anlatıp yeni bir beslenme programı verdi .

" Efnan önümüzdeki ay kilo alman şart dikkat etmem gerekiyor, sadece bebek değil seninde sağlıklı olman şart, erken doğum riski yaşamanı istemiyorum " dedi .

" Ben çok dikkat ediyorum ama bilmiyorum çok zor kilo alan bir bünyem var ayrıca hala mide bulantılarım ve kusmalarım devam ediyor".

" Evet zor bir hamilelik, bazılarında ne yazık ki bulantı dokuz ay boyunca devam ediyor galiba sende onlardansın " .

Omuz silktim Asya konuşmaya devam edip önerilerini sıraladıktan sonra nihayet hastaneden çıkıp eve geri dönebildik.
Birlikte yemek yedikten sonra Elif çok geç olmadan dönmek için kalktı bende işlerime devam ettim..
Saatlerdir oturduğum işlememin üzerinden kalkıp boynumu esnettim.
Çalan telefonumun sesi ile kaşlarım çatıldı saat neredeyse gece yarısını geçmişti .
Numaram sadece bir kaç kişi de vardı,Elif olması ve başına bir şey gelmesinden korkarak hemen telefonu elime alıp ekrana bakmadan cevap verdim..

" Selam, uyandırdım mı?" Dedi Barış.

" Selam ,Hayır ama gecenin bu saatinde korkuttun " dedim.

" Şey düşünemedim ,yoğun bir gündü yeni vakit buldum ,nasılsın iyi misiniz ?"

" İyiyiz, herşey yolunda "

" Cinsiyeti öğrenebildiniz mi, bugun doktor kontrolün vardı diye hatırlıyorum " .

" İyi bebek iyi ,benim de acil kilo almam gerekiyor, cinsiyeti doğumda öğrenmeye karar verdim ,sürpriz olsun " .

" Bekleyebilecek misin ,hazırlık falan yapılacak ya ?"

" Olsun fark etmez düz renk kız ve erkek fark etmeyen bir kaç parça alırım doğumdan sonra da geri kalanı hallederim " .

" Hallderiz ,nasil istersen ,ahhh bu arada sana güzel bir haberim var "

" oyle mı neymiş ?"

" Artık resmi bir üniversite öğrencisinin hemde istediğin okul istediğin bölüm hayırlı olsun ".

" Ne gerçekten mi ?"

" Evet şuan bilgisayar başındayım ve artık İstanbul üniversitesi fen edebiyat fakültesi psikoloji öğrencisisin " dedi,sözleri karşısında o kadar mutlu oldum ki gözlerim doldu.

" Teşekkür ederim çok mutlu oldum " dedim sonra kayıt işlemi aklıma gelince " Eee kaydımı nasıl yapacağız ?"

" Şanslısın Efnan, dekan babamın yakın arkadaşı, aynı zamanda bende aynı okuldan mezunum ,bu durumda tabiki Boran ve Karan'da ,tanıdıkları devreye sokup kaydını uzaktan halledeceğiz merak etme " dedi

Çok sağol hakkınızı nasıl öderim hiç bilmiyorum " .

" Kolay kendine ve bebeğe dikkat ederek, alman gereken kiloyu alıp sağlıklı bir hamilelik geçirerek " dedi ,gülümsedim.

" Tamamdır Patron merak etme " dedim.

" İyi geceler Efnan " dedi .

" İyi geceler bay ukala " dedim ve telefonu kapattım..
Yerimden kalkıp yatak odasına geçip yatağa uzandim ve gözlerimi kapatıp hemen derin bir uykuya daldım.
Sabah uyandığımda Nazife Hatun ,Nazlı ve Selim 'i kahvaltıya çağırdığım için hemen hazırlık yapmaya başladım.
Yazın sonuna gelmiştik burası yazın cıvıl cıvıldı gerçekten.
Ama artık tatil bittiği için insanlar toparlanmaya başlamıştı.
Bir kaç site sakini ile tanışmış ve ara ara çay davetine çağırmıştık birbirimizi  fakat yine de insanlar ile yüzeysel bir ilişki kuruyordum .
Burada mutluydum ,buruk bir mutluluk olsada burada tanıdığım insanlar da bir aile olmuştu bana .
Kapı çalındığında neredeyse herşey hazırdı.
Hemen düğmeye basıp bahçe kapısını açtım.
Selim elinde küçük bir borcam ile kapıdan girdi arkasından Nazlı ve Annesi de onu takip etti.

" Eee hiç bir şey getirmeyin demiştim size " .

" Günaydın Efnan abla " dedi Selim..

" Günaydın Selim ağabey " Dedim gülerek, o bana abla dedikçe bende ona ağabey demeye başlamıştım ve bu durum beni fazlasıyla güldürüyordu.
Nazife Hatun beni öpüp sarıldı sonra da karnımı sıvazladı.
Nazlı oynayarak eve girip " İstediğim bölüme burslu yerleştim " dedi .
Ellerimi çırparak ona sarılıp " Bende bende hayırlı olsun " dedim.

Selim " İkinizi de tebrik ediyorum " dedi .

Sonra hep birlikte masaya geçip sohbet ederek kahvaltımızı yapmaya başladık .
Onlar gittikten sonra ben yine işlerimin başına dönüp siparişlerimi yetiştirmek için çalışmaya başladım.
Kazandığım paranın birazını biriktirirken geri kalanı evin ihtiyaçlarına ve bebeğime ufak tefek şeyler alarak harcıyordum.
Yaz bitip kış kapıya dayanınca yazlıkta kalamayacağımın farkındaydım  üstelik doğumum kışın başına Aralık ayına denk geliyorken yavaş yavaş kendime bir ev bulmam şarttı artık.
Her ne kadar Barış ve Nedret bey bu durumu kafaya takma hallederiz deseler bile ben daha fazla onlara yük olmak istemiyordum.
Yarın ilk işim bir emlakçı ile konuşup ev bakmak olmalıydı.
Bebeğim ile birlikte yaşayacağımız küçük bir ev bir oda bir salon bile yeterdi bize.
Böylece bundan sonraki günlerim ev bakmak ,işleri yetiştirmek ile geçti.
Ev bakarken gördüğüm beyaz eşya dükkanından kendime aldığım tartı yüzünden neredeyse her gün kilomu kontrol eder olmuştum..
Ağustos ayını geride bırakıp Eylül ayına girerken son baharın serin akşam havasında Nazlı ile birlikte bahçede oturuyorduk.
Canım meyve çekince yerimden kalkıp mutfağa doğru ilerledim.
Bebeğim artık altıncı ayındaydı ve son iki hafta karnım iyice belirgin bir hal almıştı.
Buzdolabından meyveleri çıkarıp tabağa yerleştirdim.
Hatice abladan alışkanlık aldığım meyveleri yıkayarak dolaba yerleştiriyordum .
Onu o kadar çok özlemiştim ki ara ara Elif'in yolladığı fotoğrafına bakıp hasret gideriyordum.
Tabağı elime alıp bahçeye doğru ilerlerken ,karnıma bir ağrı saplandı.
Tabağı masaya koyarken "Efnan iyi misin ?" Diye sordu Nazlı..

Tekrar karnıma ağrı girince yüzümü buruşturdum ve bacaklarımın arasında hafif bir ıslaklık hissedince lavaboya doğru hızlı adımlarla yürüdüm.
Nazlı " Efnan " diyerek peşimden telaşla gelirken lavaboya girip kapıyı kapattım.
Çamaşırımı indirip baktığımda gözlerim açıldı ve üzerimi giyinip kapıyı açtım.
Nazlı kapının önünden gidip gelirken " Ne oldu " dedi.

" Kanamam, kanamam var " dedim ve ağlamaya başladım.

                   

Continue Reading

You'll Also Like

5.1K 175 10
Bir adam vardı. Şakakları zehir. Bir kadın vardı. Kalbi mezar. Bir de yanık bir sevda. Vuslat hiç bu kadar uzak olmamıştı.
5.7K 366 14
Rüyamda gördüğüm benden yardım isteyen güzeller güzeli Avzeme aşık oldum. Rüyam gerçek oldu. Ona yardım ettim. Hayatımı ortaya koydum. Evet meğerse...
4.8M 228K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
863K 51.3K 68
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...