Kusursuz Okul

By robertdys

72.5K 5.4K 4.1K

Bir okulda intihar ve cinayetlerin ardı ardına geldiği, ama ne olursa olsun okulun mühürleme kararı almadığı... More

1. Bölüm~'Okuldaki Cinayet'
2. Bölüm~'Tehlikeli Gece'
3. Bölüm~'Burdan Kaçış Yok!'
4. Bölüm~'Bir Yol Var...'
5. Bölüm~'Sır'
6. Bölüm~'Dehşet'
7. Bölüm~'Benzerlik'
8. Bölüm~'Yabancı'
9. Bölüm~'Mühür'
10. Bölüm~'Gizli'
11. Bölüm~'Karanlık'
12. Bölüm~'Saklı'
13. Bölüm~'Kaçış'
14. Bölüm~'Son Perde'{Sezon Finali}
15. Bölüm~'Parti'{Yeni Sezon}
16. Bölüm~'Geri Dönüş'
17. Bölüm~'Tehlike Çanları'
18. Bölüm~'Oyun'
19. Bölüm~'Gizli Tanık'
20. Bölüm~'Kesişme'
21. Bölüm~'Yüksek Sarsıntı'
22. Bölüm~'Mesafe'
23. Bölüm~'Testere Laneti'
24. Bölüm~'Alevlerin Dansı'
25. Bölüm~'Tuzak'
26. Bölüm~'Garabet'
27. Bölüm~'Tutsak'
28. Bölüm~'Güneşten Daha Sıcak'
29. Bölüm~'Alevler Eşliğinde'
30. Bölüm~'Ruh İkizi'
31. Bölüm~'Saklı Geçmiş'
32. Bölüm~'Son Saniye'
33. Bölüm~'Felaket'
34. Bölüm~'Rastlantı'
35. Bölüm~'Karşılaşma'
36. Bölüm~'Yolculuk'
37. Bölüm~'Kalbimin Katili'
38. Bölüm~Küllerinden Doğmak'
39. Bölüm~'Korku Masalı'
40. Bölüm~'Kaçak Ruh'
41. Bölüm~'Korumasız Kalkan'
42. Bölüm~'Gizli Suikast'
43. Bölüm~'Mutluluk Ve Tehlike'
44. Bölüm~'Mucize'
45. Bölüm~'Tehlikeli Sular'
46. Bölüm~'Yalnız Kalpler'
47. Bölüm~'Bir Lanetin Sonu'
48. Bölüm~'Sessizliğin Sesi'
49. Bölüm~'Düğüm'
50. Bölüm~'Gecenin Karanlığında'
51. Bölüm~'Senin Kaderin'
52. Bölüm~'Başlangıç Çizgisi'
53. Bölüm~'Bir Ölü Bir Yaralı'
54. Bölüm~'İyi Ve Kötü'
55. Bölüm~'Cumartesi Gecesi'
56. Bölüm~'Karanlığın Sesi'
57. Bölüm~'Yeni Başlangıçlar'
58. Bölüm~'Kusursuz Okul'{Sezon Finali}
59. Bölüm~'Yeni Düzen'{Yeni Sezon}
60. Bölüm~'Karanlıkta Parlayan Yıldız'
61. Bölüm~'Karanlık Bastığında'
62. Bölüm~'Ateş Hattında'
63. Bölüm~'Son Parti'
64. Bölüm~'Gülümse Kaderine'
66. Bölüm~'Kara Melek'
67. Bölüm~'Sıra Dışı'
68. Bölüm~'Hayatın Kıyısında'
69. Bölüm~'Ters Köşe'
70. Bölüm~'İyi Geceler'{Sezon Finali}
71. Bölüm~'Karanlık Gece'{Yeni Sezon!}
72. Bölüm~'Kara Bulut'
73. Bölüm~'Acı Gerçekler'
74. Bölüm~'Yalnız Peri'
75. Bölüm~'Dolunay'
76. Bölüm~'Gece Işığında'
77. Bölüm~'Sahte Katil'
78. Bölüm~'Sırrı Açılmamış Dosyalar'
79. Bölüm~'Beni Bırakma'
80. Bölüm~'Sahte Hayat'
81. Bölüm~'Ateşin Sesi'
82. Bölüm~'Kaçak Cinayet'
83. Bölüm~'1. Ölüm'
84. Bölüm~'Ateşin Tutsağı'
85. Bölüm~'Bölüm Sonu' |Sezon Finali|
86. Bölüm~'Yeni Bir Başlangıç'{Yeni Sezon}

65. Bölüm~'Kayıp Bir Vaka'

238 15 22
By robertdys

Yeni Bölüme Hoşgeldiniz!🤍✨

                         ~65. Bölüm~
                     |Kayıp Bir Vaka|

- Emir!

- Egemen!

Ben Emir'in yanına giderken Çiğdem'de hızla Egemen'in yanına gitti. Aksel ise şok içinde öylece duruyordu.

- Emir, yalvarırım cevap ver! Beni bırakma!

Yüzünü bacağımın üstüne koyarak kendine getirmeye çalışırken gözlerini ağır ağır açtı. Beni görünce halsizlikle yanıt verdi.

- Sera..

- Ben buradayım tamam mı sakin ol geçecek! Aksel ne duruyorsun öyle çabuk ambulansı ara!

Dedim sinirle. Emir ise öylece halsiz bir şekilde gözlerini açıp kapatıyordu. Çiğdem'in haykırışları sürüyordu. Egemen gözünü bile açmıyordu.

- Gözünü açık tut! Sakın gözlerini kapatma!

Dedim Emir'e gözlerimden yaşlar akarken.

- Zaten kapatmak mümkün mü? Dünyanın en güzel kızı karşımda..

- Ya şu halinde bile bana mı odaklanıyorsun sen?

Ağlamak ve sinirli ifade arasında bırakmıştı beni. Saçlarını okşayarak acısını unutmasını sağladım. Allah'ım bu ambulans neredeydi?

- Geldiler!

Dediğinde iki farklı ambulans aracı kapının önünde bekliyordu. Aksel kapıyı açarak iki sedye ile içeri giren ambulans ekipleri vardı. İlk sedyeye Egemen'i yatırdılar. Çiğdem, Egemen'in götürüldüğü ambulans arabasına bindi. Ben ise Emir'in götürüldüğü ambulans arabasına bindim. Aksel ise orada öylece kaldı.

- Sera, canım acıyor.

Dedi Emir, sedyede acı içinde kıvranırken. Elimi yüzünde gezdirdim ve yanağına bir öpücük kondurup söze girdim.

- Geçecek biraz daha dayan sana yalvarıyorum dayan!

Dedim hıçkırıklar içerisinde. Siz hiç sevdiğiniz birisinin size 'canım acıyor' dediğinde hiç çaresiz kaldığınız oldu mu? Ben şu an çaresizim. Hemde çok çaresizim..

Yaklaşık on dakika içerisinde ambulanstan sedyeyle indirildi Emir, daha sonra hastaneye götürdüler. Peşlerinden gittim fakat hemen ameliyata aldılar. Allah'ım çıldırıyorum!

- Hayır, olamaz!

Çiğdem bitkin bir şekilde yanıma gelip bana sarıldı. Egemen'i de ameliyata almışlardı. En yakın arkadaşının acısını çekiyordu Çiğdem. Ben ise sevdiğim adamı, bir dakika. Neyse arkadaşım diyemeyeceğim çünkü Emir arkadaştan da öte benim için. Eğer ona birşey olursa ben asla yaşayamazdım...

Saatler Sonra...

                                 
Tam üç saattir ikisi de ameliyathaneden çıkmadılar. Sabırla bekliyorduk ama artık sabır kalmamıştı. Resmen içeri dalacaktım ki böyle bir düşünceye gerek kalmadı. Emir'in olduğunu ameliyathanenin kapısı açıldı ve Emir sedyeyle beraber doktorlar tarafından hasta odasına alındı. Ben ise doktorun gelmesini merakla bekledim, birkaç dakikanın ardından sonra doktor yanımıza gelerek konuşmaya başladı.

- Durumu iyi, silahtan çıkan kurşun omuzunu sıyırmış. Sadece kanamayı durdurmamız uzun sürdü.

Dediğinde derin bir nefes bıraktım. Emir iyiydi! Allah'ıma şükürler olsun ki iyiydi!

- Peki onu görebilir miyim?

- Evet ama fazla rahatsız etmeyelim, kan kaybettiği için biraz dinlenmesi gerekiyor.

Doktoru onaylarcasına başımı salladım ve Emir'in kaldığı odaya girdim. Yanındaki hemşire serumu Emir'in koluma taktı ve sonra çıktı. Ben ise yan koltuğa geçerek onu izledim. Sanki gözleri kıpırdıyordu ve evet! Yavaşça gözlerini açar açmaz gözleri beni buldu.

- Şükürler olsun ki iyisin!

Dedim elini sıkıca tutarak. O ise daha yeni bilinci yerine gelmiş olmalı ki kurduğum cümleye iki dakika sonra cevap verdi.

- Sera, buradasın!

Benim burada olmamamı seviniyordu? Doğru ya, hiç aile sevgisi bilmiyordu Emir. Yani en azından bana o gün evinde dediği cümleleri aklıma gelmişti. Sevdiği birisinin yanında olduğunu görünce şaşırmıştı ama şaşırmasına gerek yoktu çünkü ben hep onun yanında olacaktım.

- Evet buradayım ve hep yanında olacağım.

Dediğimde ona yaklaştım ve yanağına bir öpücük konduraraktım ki dudaklarımı ona yaklaştırdığımı gördüğü an hemen dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Sert ve olabildiğince haz alır bir şekilde öpmeye devam etti. Daha sonra dudaklarını dudaklarımdan istemeye istemeye ayırdı.

- Hep yanımda ol.

Dediğinde başımı salladım. O beni bu hastanede saatlerce 'beni bırakma' diye yalvarışlarımdan sonra beni bırakmamıştı, bende onu bırakmayacaktım. Şimdi gelelim konuya, en merak ettiğim konu. Bunu ona ve Egemen'e kim yapmıştı?

- Sizi kim bu hale getirdi?

Dediğimde derin bir şekilde düşündü. Bir dakikalık bir düşünmenin ardından bana doğru döndü ve dudaklarını araladı.

- Tam hatırlamıyorum, ama en son sizi aramak için Çiğdem'in evine gitmiştik. Evin içine girdiğimizde her yer darmadağındı. Etrafı kolaçan ettik üçümüz. Ben, Egemen ve Ege.

Dediğinde şok içinde ona baktım. Ege'de mi oradaydı?

- Sonra bir ses duydum yukarıdan sesin olduğu yere gittiğimizde siyah maskeli birisi vardı. Kaçmaya çalışırken Ege onu merdivenlerde yakaladı bizde peşinden gittik. Ege onu yakaladığında adam cebinden silah çıkartarak bize doğrulttu. Egemen öne atılarak adamı durdurmaya çalıştı ama adam ona ateş edince bu sefer ben duramadım. Son kurşun da bana isabet edince Ege hemen adamın peşine düştü. Gerisini bilmiyorum.

Anlattığı olay karşısında şoka uğrarken şokumu üzerimden atıp hemen çantamdan telefonumu çıkardım. Ege'yi arayacaktım fakat defalarca aramama rağmen ısrarla açmıyordu. Umarım başına birşey gelmemiştir.

- Emir, sen dinlen biraz. Ben dışarıdayım. Geri geleceğim Çiğdem'e bakmam gerekiyor.

Anlayışla başını salladı. Bende hasta odasından çıkarak hemen Çiğdem'in yanına vardım. Yüzündeki hüzün geçmediğine göre arkadaşı Egemen hâlâ ameliyathanedeydi.

- Ne zaman çıkacak?

- Hiçbiri birşey söylemedi! Allah'ım burada kafayı yemek üzereyim!

Dedi Çiğdem ellerini sinirle başında gezdirerek. Ben ise Ege'den bahsederek daha fazla endişe ettirmek istemiyordum ama söylemek zorundayım, ne de olsa o benim abim ve o da onun sevgilisi.

- Çiğdem, Ege kayboldu.

- Ne?

                                     ***

Arabası ile son sürat dağlık bir alanda sırf o adam yüzünden buralarda olan Ege. Maalesef ki adamın izini kaybetmişti ve bu dağlık yollardan inmesi çok zordu. Çünkü benzin sıfıra yakındı. Ne yapacağını bilemez halde arabadan inerek telefonunu açtı.

- Allah kahretsin!

Dedi sinirle çünkü telefonu çekmiyordu. İleri geldiği yola doğru yürümeye başladı. Telefonu çekene kadar ilerledi, ilerledi, ilerledi. Fakat hiç çıkış yolu yoktu. Her yer dağlık alandı ve buraya geldiği için bin pişmandı..

                                      ***

- Emir bana böyle anlattı.

Dedim Çiğdem'e, Emir'in bana anlattıklarını söylerken. O da benim gibi şok içinde öylece bakakaldı ve tekrardan duruşunu dikleştirerek söze girdi.

- Aradın mı peki?

- Defalarca aradım açmıyor. Çiğdem, başına birşey gelmez değil mi?

Dedim gözyaşları içerisinde. Abim akıllı birisiydi ve başına birşey gelecek işlere burnunu sokmazdı, umuyorum ki öyle yapmıştır.

- Tamam ağlamak yok. Akşama kadar bekleyelim diyorum zaten az önce polisler Emir'in ifadesini alacak. Herşeyi anlattıktan sonra Ege'yi aramaya başlarlar. Akşama kadar Ege ortalıkta gözükecektir merak etme.

Dedi beni sakinleştirmeye çalışırken ama kendisi de tedirgindi ve bu her halinden belli oluyordu. 

- Hadi sen Emir'in yanında ol biraz. Eğer Egemen çıkarsa ben sana haber vereceğim.

Dediğinde başımı sallayarak Emir'in olduğu hasta odasına girdim. Çoktan uyumuştu. Yanındaki koltuğa oturdum ve başımı duvara yasladım. Sakin kalmaya çalışıyordum ama sakin falan olamazdım. Yine şimdi şu hastane koridorlarından çıkıp her yerde abimi arayasım var.

Ama bir işi daha tek başıma yapmayacağım. Ayrıca Emir'i hastanede öylece bırakamazdım. Annem ve babam bu olayları anlamadan abim ortalığa çıkması gerekiyordu. Umarım başına bir bela almamıştır. Ben böyle başımı duvara yaslamış bir şekilde derin düşüncelere dalmışken bir anda Emir'in sesi ile yerimden sıçramış gibi oldum.

- Sera, iyi misin?

- Ha evet iyiyim, sadece aklım abimde o kadar.

Dedim moral bozmamaya çalışarak. Onun da yüzünde endişe dolu bir ifade vardı ama benden saklıyor gibiydi. Hasta yatağından biraz sağa doğru kayarak başkasının uzanacağı büyüklükte yer açtı ve beni işaret ederek söze girdi.

- Gel, şu an ikimizin de ihtiyacı olan şey.

Dediğinde başımı salladım. Çantamı komodinin üstüne bırakıp yanına uzandım. Beni kolları arasına aldığında derin bir nefes aldım. Biraz da olsun gözlerimi kapatmaya çalıştım fakat olmuyordu. Abimi düşünmekten gözüme uyku girmiyordu.

- Emir, ya ona birşey olduysa.

- Şşşş öyle demek yok, abinden bahsediyorsun değil mi? Hani o kadar kendini zeki sanan bir çocuktan bahsediyorsun. Abin ne yapar eder bir yolunu bulur.

Dediğinde içimde bir nebzede olsun rahatlamış gibiydi. Başımı Emir'in göğsüne yasladım ve derin derin gözlerimi kapatmaya başladım.

                                     ***

- Ege! Allah kahretsin nerede bu çocuk?

Dedi Aksel sinirli bir şekilde Ege'nin son görüldüğü yerde polislerle beraber ararken. Arama çalışmaları oldukça hızlı sürüyordu. Ve son görüldüğü yer ise dağlık bir alandı.

- Komiserim burada bir araba var!

Diye seslendi şefe bir polis, Aksel'de merakla polisin bahsettiği dağlık alanı aşarak arabayı göz hizasına aldı. Bu Ege'nin arabasıydı ve Aksel buna adı kadar emindi.

- Evet memur bey bu onun arabası!

Dedi heyecanla. Polisler arabanın içini incelerken komiser, Aksel'e doğru dönerek düşünceli gözlerle söze girdi.

- Arabası buradaysa fazla uzağa gitmiş olamaz.

- E o zaman ne duruyoruz arayalım!

Dedi Aksel hırs içinde. Ege başına bir bela açmadan onu bulmaları gerekiyordu.

                                     ***

Hava iyice karardığında Egemen şükürler olsun ki ameliyattan çıkmış ve normal bir hasta odasına alınmıştı. Durumu stabildi. Doktorlar net birşey söylemiyorlardı. Çiğdem zaten Egemen'in anne ve babasına haber vermiş, anne ve babası hemen Egemen'e hastanede bakması için refakatçi ayarlamışlardı. Kendileri gelmiyordu çünkü onlary yurt dışındaydı.

Emir ise dimdik ayakta ve birazdan üçümüz bu hastaneden çıkacağız. Annemin aramalarına cevap vermiştim hastanede. Yine farklı farklı bahanelerle onları ikna etmiştim. Abim hâlâ ortalıkta yok. Hava iyice karardı ve ne yapacağımızı inanın ki bilmiyoruz. Hastaneden çıktığımızda Çiğdem'in arabası ile birlikte Emir'in evine doğru yol aldık.

Emir'in de yalnız başına kalmaması gerekiyordu, ne de olsa yeni hastaneden çıkmıştı. Yaklaşık yirmi dakika sonra Emir'in evinin önünde durduk. Büyük bahçesinden geçip kapıyı aralayarak eve girdik.

- Siz takılın keyfinize bakın ben dinleneğim.

Diyerek yukarı çıkıp odasına girdi Emir. Çok kan kaybetmişti, karşımızda ne kadar dimdik dursa da halinden her şey belliydi.

- O müdür yaptı buna adım kadar eminim.

Dedi Çiğdem kanepeye oturup boş gözlerle terastan dışarıya bakarken.

- Nereden biliyorsun?

- Ya sende bilmiyor musun Sera? Adamlar birkaç gün önce kapıma dayandı. Belki yine gelmişlerdir ve bu sefer beni bulamayınca Egemen ve Emir'e ateş etmişlerdir. Ege'de sinirle peşinden gitmiştir belki. Sen hep demiyor muydun abim sevdiği veya dostunun zarar gördüğü an gözü hiçbir şey görmez diye.

Dedi sinirle. Haklıydı, Ege sinirlenince kontrolden çıkıyordu. Bunu defalarca annem ve babamla yaşamıştık.

- Haklısın, sanırım haklısın. Şimdi ne yapacağız? Böyle boş boş bekleyecek miyiz?

Dedim merakla ve tedirgin bir şekilde. Çiğdem ise sıkıntılı bir nefes vererek söze girdi.

- Beklemekten başka çaremiz yok. Polisler zaten her tarafta arıyor.

Dediğinde başımı salladım ve başımı Çiğdem'in omzuna yasladım.

- Bence bu kafa başka omuza yaslanmayı istiyor.

Dediğinde yukarı katı gösterdi. Ne dediğini anlamadan ona doğru merakla döndüm ve yüzümdeki anlamamış ifadeyi görünce yanıt verdi.

- Emir'i kast ediyorum. Çocuğun sevgilisi değil misin? Biraz moral ver ona, eminim ki şu an yatmıyordur.

Dediğinde yine haklıydı. Çiğdem bu aralar hep haklı mı çıkıyordu yoksa bana mı öyle geliyor? Bir anda 'sevgilisi değil misin?' diye sorduğunda duraksadım. Ben, bu zamana kadar hiç sevgilisi olmuş birisi değilim. Ve ilk defa bir erkeğe açılıyorum. Bu zamana kadar neden sevgilim olamadığını sormayın, olmadı çünkü ben istemedim. Ama yine de Emir'i kontrol etmek için Çiğdem'in salonda tek başına bırakıp yukarı kata çıktım.

Odasınan önünde durduğumda içeri girip girmemekle tereddüt ettim. Of! Ne vardı bunda? Sadece kontrol edip çıkacaktım. Kapıyı yavaşça açtım, Emir'i yatağında uzanırken gördüm ama gözlerini tavana dikmiş bir şekilde öylece açık gözlerle duvara bakıyordu. Benim geldiğimi geldiğimi görür görmez uzanır pozisyona geçti.

- Rahatsız etmiyorum değil mi? Sadece iyi olup olmadığını kontrol etmek istedim.

Dedim tereddütle. O ise güler yüzlü olmaya çalışarak söze girdi.

- Hayır tabiiki de. Gelsene, birşey göstereceğim.

Dediğinde yatağındaki boş yere eliyle işaret ediyordu. Tereddüt etmeden yanına uzandım ve derin bir nefes alarak söze girdi.

- Şimdi duvara bak.

Dediğinde anlamadan duvara baktım. Bir dakika, duvarda bir fotoğraf vardı sanki. Bu, Emir'di ve yanındaki de annesi olmalıydı. Fotoğraf ışıklı bir biçimde olmuştu. Yani sadece uzandığında görebiliyoruz.

- Annem küçükken onsuz uyumamam için böyle birşey yaptı, şimdi neden öyle boş boş duvara bakmadığımı bil.

Dedi güler yüzle gözünü kırparak. Ben ise sadece güzel bir fikir olduğunu söyledim ve gözlerim yavaşça kapandı Emir'in kolları arasında..

                                       ***
Tek başına Emirin evinin salonunda oturan Çiğdem, ve artık dayanamayıp Sera'yı da Emir'in yanına göndermeye ikna ederek evden hızla çıktı. Arabasına binerek Aksel'in ona yolladığı konuma doğru hızla yol aldı. Konum, ormanlık bir alanın giriş bölgesiydi. Aksel ve polisler orada Ege'ye dair iz veya ipucu arıyordu.

- Neredesin Ege?

Diye geçirdi içinden. Ege bir an önce bulunması gerekiyordu yoksa anne ve babasının haberi olacaktı. Aksel, polisler haber vermesin diye zar zor ikna etmişti. Olay yerine vardığında arabasından hızla indi. Etraftaki polisleri ve Aksel'in görünce hızla onların yanına gitti. Kendini Aksel'in yanında bulduğunda söze girdi.

- Burada mı?

- Ha Çiğdem, gelmişsin. Sana birşey söylemem gerek ama sakin olacaksın.

Dedi Aksel şüpheli bir şekilde. Çiğdem ise tedirgin bir şekilde yanıt verdi.

- N, ne göstereceksin?

Dedi kekeleyerek. Aksel ise elindeki kanlı bir şapkayı Çiğdem'e gösterdi. Çiğdem bu şapkayı görür görmez tanıdı. Bu, bu Ege'nin başında olan şapkaydı. Şapkayı Aksel'in elinden aldı. Göz yaşları içinde incelemeye başlarken Aksel omuzundan tutarak söze girdi.

- Çiğdem, daha ortada birşey yok. Sil o gözyaşlarını, bulacaklar onu.

İlk başta gözyaşlarını sildi. Daha sonra gözünü bile kırpmadan ormana girdi. Polislerin araştırma yaptığı yeri geçerek onlardan uzaklaştı ve her çalının altında Ege'yi aradı. Aksel'de peşinden geliyordu.

- Ege, neredesin? Bak ben buradayım!

Diye bağırdı Çiğdem hıçkırıklar içerisinde. İyice ileri gitti, Aksel ise son sürat peşinden koşuyordu.

- Çiğdem bekle!

Dedi peşinden gelirken. Çiğdem'in gözü ormandaki tehlikeleri görmüyordu. Gözü sadece Ege'yi istiyordu. Onun yeşil gözleriyle buluşmayı. Ardına bile bakmadan ilerlemeye devam etti. Ormanın en tenha yerlerine geldiğinde yapraklarda ve ağaçta kan izlerini gördü. Gözleri yanlış görmüyordu, kan izleri vardı! Hemde olabildiğince çok! Olduğu yerde durunca Aksel'de onun yanına vardı ve kan izlerini o da gördü.

- Kötü düşünme!

Dedi Aksel ama o da endişe ediyordu. Bu kanlar hiç de iyi düşünderecek kadar değildi.

                                     ***

Gözlerimi Emir'in kollarında açtım, kalbim. Kalbim deli gibi atıyordu! İçimden bir ses abime birşey olduğunu bas bas söylüyordu! Hayır hayır! Hemen yataktan kalkıp aşağıya indim. Çiğdem, Çiğdem neredeydi? Birşey olmuştu, biliyordum! Elime telefonu aldığım an Çiğdem'i aradım. Açmadı. Daha sonra Aksel'i aradım. Beşinci arayışımda açtı.

- Alo, Sera?

Sesi tedirgin geliyordu.

- Abim, onu bulabildiniz mi?

- Sana atacağım konuma gel, hemen!

Dediğinde telefonu yüzüme kapattı ve telefonuma bir konum geldi. Tam o sırada Emir aşağıya indi.

- Emir, beni bu konuma götürür müsün lütfen!

Dedim yalvarırcasına. O ise şaşırarak elimdeki telefonu aldı ve konuma baktı. Daha sonra hemen ceketini üzerine geçirecek söze girdi.

- Hızlı olalım o zaman.

Bende ceketimi üzerime geçirdim. Hızlıca evinden çıkıp arabasına binerek Aksel'in yolladığı konuma doğru olabildiğince hızlı gittik. Konuma on dakika içerisinde vardığımızda ormanlık bir alanda polislerin olduğunu gördüm. Ama ben abimi görmek istiyordum! Hemen arabadan inerek Aksel'i aradım.

- Nerdesiniz?

- Çabuk ormanlık alana girin!

Dediğinde anlamadım ama ormana gelin diyordu resmen. Emir'le birliktelik polislerin arasından geçerek ormanlık alana girdik. İleride Çiğdem ve Aksel vardı. Yanlarına son sürat hızlı bir şekilde vardık. Bir dakika, bu ağaçtaki ve yapraklardaki kan izleri de neyin nesiydi?

- Her şey olabilir, bana öyle bakma Sera. Bende bilmiyorum.

Dedi Aksel gözü yaşlı bir şekilde. Çiğdem ise yerinde öylece dolu gözlerle duruyordu. Kendinde değildi, benim kadar.

- Abim nerede?

Dedim sinirle. Kendimde değildim, ben şu an kendimde hiç ama hiç değildim. Bir an önce abimi görmek istiyordum! Nerede bu? Yer yarıldı içine girmedi değil mi?

- Sera sakin ol! Polisler arıyorlar.

- Sakin falan olamam ben!

Dediğimde polislerden birisi ormanlık girişinden bize doğru öyle bir cümle kurdu ki hepimiz olduğumuz yerde kaskatı kesildik.

- Ceset bulundu.

'65. Bölüm Sonu'
~Devam Edecek~

Sizce Ege öldü mü?

Yeni Bölümde Görüşmek Üzere🌦️🤍      

Continue Reading

You'll Also Like

Rol By ZeynepYağmur

General Fiction

765 74 9
Geçirdiği kaza ile tekerlekli sandalye ile hayatına devam eden genç bir adam Atlas KANDEMİR Yetimhane de büyümüş kendini kariyerine ve kardeşlerine a...
571K 21.8K 23
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
KUZGUN By Filiz Puluç

Mystery / Thriller

653K 45.4K 20
Corvus geceleri, kendi doğrularına ters düşen suçluları avlayan, kendi yöntemleriyle kanıt toplayan, failleri polise teslim eden ve sonuca ulaştırdığ...
28.9K 1.6K 19
Nefret ile aşkın arasında ince bir çizgi vardır.O sınırda kaybolanların hikayesi.. Öldürücü gücü olan cadı Victoria Justice ve Acımasız köken melez...