Siz: Başsavcım
Siz: Canım sıkılıyor
Siz: Sen napıyorsun
Loverman: Uzanıyorum
Siz: Senin şu an çalışıyor olman gerekmez mi?
Loverman: Bugün izinliyim ufaklık
Siz: Anlıyorum
Loverman: Sen ne yapıyorsun?
Siz: Senin bıraktığın çikolatalardan son bir tane kalmıştı
Loverman: Ee
Siz: Onu yiyorum
Siz: Bana afiyet olsun dimiiii
Loverman: Yok artık Alçin
Loverman: Afiyet falan olmasın
Loverman: O kadar çikolatayı nasıl yedin iki günde?
Siz: Sen bana çok yedin demeye mi çalışıyorsun
Siz: Ne yani çok mu yiyorum ben
Loverman: Yavrum ben onu mu dedim
Loverman: Ne kadar zararlı o çikolatalar haberin var mı
Loverman: O kadar da dedim yani birden yeme diye
Siz: Yok yok anladım ben
Siz: Sen benim lokmalarımı sayıyorsun
Siz: Tabi geldin gördün beni
Siz: Çok şişko görüyorsun beni değil mi
Loverman: Yavrum ne ilgisi var
Loverman: Değilsin şişko falan
Loverman: İncecik bir şeysin zaten, dokunsam kırılacaksın
Loverman: Sadece çok zararlı hepsini bu kadar hızlı yemen, bunu söylüyorum
Siz: Peki 🥺
Loverman: Neyse neyse, kapat hadi konuyu
Loverman: Sana bir sürprizim var adlında
Siz: Cidden mi
Loverman: Evet
Loverman: Görmek ister misin?
Siz: E heralde yani
Loverman: Pekala
Loverman: Şimdi kapıyı açabilir misin
Siz: Dış kapıyı mı
Loverman: Evet güzelim, dış kapıyı
Siz: Tamamm
Hızlıca oturduğum koltuktan kalktım ve dış kapıya doğru ilerledim. Bir sürprizi olduğunu söylemişti ve deli gibi merak ediyordum.
Dış kapının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve kapı kolunu aşağı indirdim. Kapının önünde bir kedi çantası duruyordu ve doğal olarak içinde de bir kedi. Bu benim o gün gördüğüm yaralı hatta Akgün'ün de sahibi olduğu kediydi.
Şaşkınlığım had safhaya ulaşırken hızlıca çantayı kulpundan tuttum ve yerden kaldırarak içeri adımladım. Kapıyı kapatırken biraz fazla hızlı çarpmış olacağım ki kedi birkaç kere miyavladı.
Odama girip çantayı yatağın üzerine koydum ve hemen kapağını açtım. Ben kedinin dışarı çıkmasını beklerken hiçbir tepki göstermeden yatmaya devam etmişti. Anlaşılan o ki rahatına düşkün bir minnoştu bu kedicik.
"Pişt, çıkmayı düşünüyor musun... Ee, senin adın neydi ki ya?"
"Babana sormayı unuttuk iyi mi? Dur bakayım sen bir sorayım."
Telefonu almak için odaya gitmeden önce kediyi kucaklamış ve yatağıma yatırmıştım. Hanımefendi hala uykusundan ödün vermiyordu, orası ayrıydı.
Oturma odasında koltuğun üzerinde duran telefonumu aldım ve kediyi yalnız bırakmamak adına vakit kaybetmeden yatak odama geri döndüm. Halinde pek farklılık yoktu, hala yatıyordu...
Yanına oturdum ve mesajlaşmalar kısmından 'Loverman' olarak kayıtlı olan Akgün'ün ismine tıkladım.
Siz: Şimdilik hediyenin harikalığını ve şaşkınlığımı kenara bırakacağım ve çok önemli bir soru soracağım
Siz: Hazır mısın Başsavcı'm?
Loverman: Gönder gelsin yavrum
Siz: Bu kedynin adı ne?
Loverman: Kedy nedir Alçin djshkf
Siz: Kedi işte ya, hadi söyle
Siz: Yavrucağıza pişt diye sesleniyorum
Siz: Kedi dillense 'pişt kim' diyecek
Siz: Zaten yattı kalkmıyor
Siz: Amma uyuşuk bir şey çıktı
Siz: Ben bu kediyi ilk gördüğümde böyle değildi
Siz: Çok daha farklı bir haldeydi gerçi ama...
Siz: Neyse konudan uzaklaştım iyice
Siz: Adı ne bunun?
Loverman: Sen yine taramalıya bağladın
Loverman: Makbule adı
Siz: NE NE NE
Siz: AY İNANMIYORUM
Siz: JEQOSNKSNSOSSJSUE
Siz: Ciddi olamazsın Akgün
Loverman: Allah Allah Makbule isim değil mi
Loverman: Niye gülüyorsun benim kızımın ismine?
Siz: Ay yok tabii ki o da isim de yani
Siz: Senden daha elit bir isim bekliyordum
Siz: Sen hani böyle İstanbul beyefendisi gibisin ya
Siz: Güzel güzel yabancı isimler bulursun diye düşünmüştüm
Loverman: İstanbul beyefendisi miymişim :)
Siz: Öylesin tabi :)
Siz: Neyse hadi ben kaçıyorum
Siz: Makbule beni bekliyor -uyuyarak-
Siz: Görüşürüzzz
Loverman: Görüşeceğiz yavrum.
Bu adam bu aralar fazla mı ateşli olmuştu ne? Yavrum demeler, yanıma gelmeler, yanıma yatmalar, iyi gelsin ayağına sarılmalar falan. Hayır tabii ki de etkilenmiyordum bu durumdan ama ateşliydi yani baya baya. İnkar edilecek gibi değildi. Bir de yüzünü görebilseydim dört dörtlük olacaktı ama o da eksik olsundu yani bir şeycik olmazdı -şimdilik.
Yanımdaki Makbule'nin miyavlaması ile dikkatimi ona verdim. Beş dakika ilgiyi kesince nasıl da ayaklanmıştı böyle. Demek ki kedilere fazla ilgi vermemek gerekiyormuş. Verdiğinizde şekil 1A'da olduğu gibi sizi malum bir yerlerine takmıyor da.
Yanıma yanaşıp iyice sırnaşması ile elimi griye çalan tüylerinin üstünde gezdirdim. Başsavcı iyi bakıyordu sanırım ,hatta emindim, çünkü tüyleri yumuşacık ve tertemizdi. Onu sevmem oldukça hoşuna gitmiş olacak ki tatlı tatlı mırıldanıyordu. Bu ses terapi yöntemi falan olabilirdi, cidden yatıştırıcı bir tınısı vardı.
Aslında Makbule ile daha fazla kaynaşmak ve vakit geçirmek istiyordum ama onun uyulukluğu bana da bulaşmış, mırıltılarının da etkisiyle iyice uykum gelmişti. Hazır yatağın üstündeyken de bu fikir fazlasıyla cazip gelmişti. Makbule'nin çantsını kaldırıp yatağın kenarına koydum ve uyuyan kediye fazla ilişmeden yan tarafına uzandım. Ben onu rahatsız etmemek için yatağın ta en köşesine kadar gitmiştim ama Makbule bundan hoşlanmamış gibi tekrar yanıma gelip göğsüme doğru sokulmuştu.
Belliydi, başsavcı ile uyuduğum geceden sonra geçirdiğim en iyi ikinci gece olacaktı bu gece. Bunun verdiği huzur ile gözlerimin kapanmasına ve bedenimin hasret kaldığım huzurlu uykuya kavuşmasına izin verdim.
Başsavcı verdiği sözün arkasındaydı, hasret kaldığım duyguları doyasıya yaşatmaya başlamıştı bile...
BÖLÜM SONU
Merhabalar, ben bu bölümü diğer bölümün sınırının geçmesini beklerken yazıyorum ve inanın yetiştirme konusunda hiçbir güçlük çekmiyorum, nedeni de çok açık olsa gerek. Sınırın geçilmesi o kadar uzun sürüyor ki bana da yazmam için oldukça geniş bir zaman dilimi kalıyor ama gelin görün ki ben bu durumdan hiç hoşnut değilim. Bölümü hemen olmasa da iki üç gün içinde yüze yakın kişi okuyor ve on kişi anca oy veriyor. Yapmayın böyle lütfen. Bölümleri aman aman uzun tutmuyorum ama emin olun yazmak o kadar kolay değil. Kitabın harika olduğunu falan da iddia etmiyorum ama emeğim karşılıksız kalıyor ve kendimi boşuna yazıyormuş gibi hissediyorum. Lütfen okuyan herkes oy versin, gerçekten motive olamıyorum ve yazma isteğim uçup gidiyor böyle olduğunda.
Eğer zaman ayırıp okuduysanız ve dikkate aldıysanız size minnettarım.
Ve son olarak şunu söyleyeyim eğer oylar on beşin üstünde olursa sınırları kaldırıp her gün bölüm atmayı düşünüyorum. Çünkü böyle giderse sıralamalarda oldukça düşeceğiz.
Sınır 20 vote
Bir sonraki bölüm görüşmek üzere.🖤
Düzenlendi 11.11.2023