ŞEYTANIN ÇIRAĞI

By silassen

752K 44.8K 17.7K

"Seni öpeceğim." dediğimde duraksadı. "Sadece beynim yerinde değilken bunu yapabilirim." diye devam ettiğimde... More

1. Bölüm: "Şeytanın Astları."
2. Bölüm: "Yalanın Şampanyası."
3. Bölüm: "Akşam Yemeği."
4. Bölüm: "Deprem."
5. Bölüm: "Şeytanın İni."
6. Bölüm: "Akın değil, Aeron."
7. Bölüm: "İtaat."
8. Bölüm: "Böcek."
9. Bölüm: "Kraliçe."
10. Bölüm: "Medusa."
11. Bölüm: "Cehennemden kaçan kadın."
12. Bölüm: "Ne cennet ne cehennem."
13. Bölüm: "Baş melek."
14. Bölüm: "Tercih."
15. Bölüm: "Ata."
16. Bölüm: "Sürpriz Ziyaretçi."
17. Bölüm: "Çıkarlar."
18. Bölüm: "Toplantı Odası."
19. Bölüm: "Kargaşa."
20. Bölüm: "Davet."
21. Bölüm: "Terfi."
22. Bölüm: "Kırmızı."
23. Bölüm: "Asıl Kötülük."
24. Bölüm: "Cehennemi Hisset."
25. Bölüm: "Ortak."
26. Bölüm: "Cehennem Kokusu."
27. Bölüm: "Haber."
28. Bölüm: "Röportaj."
29. Bölüm: "Anılar."
30. Bölüm: "Şeytanizm."
31. Bölüm: "Manipülatif ve Basit."
32. Bölüm: "Köstebek."
33. Bölüm: "Yeni Plan."
34. Bölüm: "Cehennem Adam."
35. Bölüm: "Kahve."
36. Bölüm: "Green."
37. Bölüm: "Alaska."
38. Bölüm: "Çitlembik."
39. Bölüm: "Balık hapı yuttu."
40. Bölüm: "Dudağın, dudağımın altında."
41. Bölüm: "Kötülük."
42. Bölüm: "Şeytanın yanındaki melek."
43. Bölüm: "Ben Ada Milan."
44. Bölüm: "Habercilik."
45. Bölüm: "Evli."
46. Bölüm: "Maske."
47. Bölüm: "En az senin kadar."
48. Bölüm: "Mira Yener."
49. Bölüm: "Bir Görüş Kabininde."
50. Bölüm: "Babam."
51. Bölüm: "Yurt dışı."
52. Bölüm: "Ne yapıyorsun?"
53. Bölüm: "Kızgınlık."
54. Bölüm: "Alay."
55. Bölüm: "Siyahın yanındaki beyaz."
56. Bölüm: "Aftiel ve Aeron."
57. Bölüm: "Sarhoş olana kadar."
58. Bölüm: "Korkma küçük hanım."
59. Bölüm: "Merve."
60. Bölüm: "İntikam Yemini."
61. Bölüm: "Müzayede."
62. Bölüm: "Alaska'nın yeni ortakları."
63. Bölüm: "Allie'nin ruhu."
64. Bölüm: "Oyun."
65. Bölüm: "Saten gecelik vakası."
66. Bölüm: "Beni öptü."
67. Bölüm: "Gecenin izleri."
68. Bölüm: "Ata'nın yardımı."
69. Bölüm: "Bu bir savaş."
70. Bölüm: "Haber."
71. Bölüm: "Ajan."
72. Bölüm: "Maskenin altında yatan gerçek."
73. Bölüm: "Kandırılmak."
74. Bölüm: "Günah."
75. Bölüm: "İşkence Odası."
76. Bölüm: "Savaşa savaş, kana kan Ata."
77. Bölüm: "Gerçek Oyun."
78. Bölüm: "Seni sevmiyor oluşum kötü değil."
79. Bölüm: "İntikam."
80. Bölüm: "Biz aynı gemideydik."
81. Bölüm: "Senden etkileniyorum Aeron."
82. Bölüm: "Alaska'da Parti."
83. Bölüm: "Saldırı."
84. Bölüm: "Adem ve Havva bile..."
85. Bölüm: "İhanetkar."
86. Bölüm: "Tanrı'nın günahkar oğlu."
87. Bölüm: "Kalpsiz şeytan."
89. Bölüm: "Cehennemin Cezası."
90. Bölüm: "Düşmüş Melek."
91. Bölüm: "Seni karşıma çıkaran Tanrı."
92. Bölüm: "Rüya."
93. Bölüm: "Ölüm ve aklın savaşı."
94. Bölüm: "Lilith sensin sevgilim."
95. Bölüm: "Sabah Yıldızı."
96. Bölüm: "Sarman'ın daveti."
97. Bölüm: "Bıçak Sırtı."
98. Bölüm: "Senin suçun değil."
Final: "İNTİKAM ALMAK İSTİYORSAN İKİ MEZAR KAZ."
2. KİTAP

88. Bölüm: "Ada Ajans."

5.3K 466 411
By silassen



Beni instagramdan takip edin cunku seytanin ciragi hakkinda bu aksam soru cevap yapicaz asklarrr > siladhikayeleri

☘️

"Şeytan kovuyorum şeytan." dedim kahkahalarının arasında. "Hm." dedi Akın. "Böyle mi kovuyorsun şeytanı?" Başımı salladım. "Olamaz mı? Neden gülüyorsun böyle kıs kıs?" omzunu silkti.

"Hiç." dedi. "Öylesine."

"Kabul ettin mi yani?" kaşlarını çattı. "Ben böyle bir şey demedim?" sevinçle ayaklarımı yere vurdum. "Ya Akıııın." dedim ona koşarak. Gövdesine doğru sarılıp "Çok iyisin, teşekkür ederim." öksürdü. "Yani çok kötüsün, teşekkür ederim." dedim kendimi düzelterek.

Elini alnıma yasladı. "Yavrum ne anlatıyorsun sen?"

"Kabul ettin ya bana kıyamayıp. İdeal sevgili resmen." dediğimde "Ah küçük hanım, sana kıyamadığım tek bir yer söz konusu olabilir ama onun bu olduğunu hiç sanmıyorum." dediğinde gözlerim kısıldı.

"İlla sapık sapık şeyler düşüneceksin değil mi?" dedim.

"Sapık mı?" cıkcıkladı. "Seni arzulamanın neresi sapıklık?"

Omzuna vurdum. "Baban duyacak." dedim. Güldü. "Babam çok daha ateşli şeyleri gördü küçük hanım." dediğinde koridorun ucundaki yatak odama bir baktım. Orada pekte masum olmayan şeyler yaşadığımız doğruydu.

"Aman." dedim. "Hangi kanalla anlaşacaklar acaba?"

"Yapmıyoruz program falan."

"Of ya. Şimdi sana bir yazı ayarlamam lazım."

"Küçük hanım!"

"Daha acılı bir şeyler yazalım da insanlar iyice üzülsün."

"Küçük hanım neyden bahsediyorsun?"

"Belki de baban ve annen vahşice katledildi ve sen onların başında sabaha kadar ağlayarak bekledin..."

"Yok artık."

"Bence de yok artık. Bunlar iyice bayatladı, daha iyi şeyler düşünmeliyim."

Akın başını iki yana salladı. İçten içe kıs kıs güldüm.


*


Çantamı koluma asarak gözlüklerimi çıkardım ve şirkete girdim. Ajansın katına geldir gelmez asansörden indim ve masama doğru ilerledim. Ofistekilerin bakışları üzerimdeyken onları çokta umursadığım söylenmezdi. Ata'nın ucuz oyunu yüzünden benden nefret edeceklerse edebilirlerdi. Sorun değildi.

Ata'nın masasının başında toplanmış Mira, Ata, Mert üçlüsüne sırıtarak yanlarından geçtim ve masama kuruldum. "Ne garip ya." diyen Mira'nın sesine kulak kesildim. "Hem insanların ekmeğiyle oyna hem de yüzsüz yüzsüz insanların ekmeğini yemeye gel." duraksadım.

Döner sandalyede oturduğum için rahatlıkla ona doğru döndüm ve "Ne garip ya." dedim alayla. "Hem en yakın arkadaşım dediğin insana ihanet et hem de sevgilim dediğin insana şiddet meyillisi de." Mira'nın gülen yüzü bozulduğunda Mert'in kaşları çatıldı.

"Ne demek istiyor?" dedi Mira'ya dönüp. "Şimdi sen, Mira'nın Aslıhan'ın içeceğine içki karıştırdığını da bilmiyorsundur." dediğimde diğerlerinin de şaşırmış tepkilerini duydum. Aslıhan "Ne demek oluyor ya bu?" dedi.

"Bilmiyor musunuz?" dedim dudaklarımı büzerek. "Mira, senin içeceğine içki karıştırdıktan sonra Fatihle seni yalnız bırakmak istemiş ama Mert izin vermemiş. Kavga etmişler sonra Mert, Mira'nın üzerine falan yürümüş. Neredeyse dövecekmiş." dediğimde Mert güldü ve "İnanamıyorum sana Mira." dedi.

"Nasıl böyle bir şeyi söyleyebilirsin?" dediğinde oldukça şaşkındı. Mira kaşlarını çattı. "Cidden ona inanıyor musunuz? Bugüne kadar neredeydi? Sırf aramız bozuldu diye sizinle de aramı bozmaya çalışıyor." dediğinde kuruyan dudaklarımı ıslattım.

"İhanetkar olan sensin kızım." dedim ayağa kalkarak. "Beni, kendinle karıştırma sakın." Mira'da ayağa kalktı. "Karıştırıyorum kızım." dedi. Güldüm. "O kadar zavallı görünüyorsun ki Mira...Siz de o kadar iki yüzlüsünüz ki..." dedim diğerlerine doğru. "Yıllardır Ata'nın benim işimi çalmasını görmezden gelirken bu 'doğruculuğunuz' neredeydi acaba?" dedim tırnak işareti yaparak.

Hiç beklemediğim bir anda Aslıhan yanıma geldi. "Merak etme." dedi. "Ben sana çoktandır inanıyorum. O gün olanların başka bir açıklaması olamazdı zaten." Mira sinirle güldü. Kollarımı birleştirdim ve "Akıllı insanın da hali bir başka oluyor." dedim.

"Cidden ona mı inanıyorsun Aslıhan? Ben sana naptıysam? Tamam ona inan ama seni umursamadığında dizime gelip ağlama." dediğine sinirle dişlerimi sıktım. "Mira bana ihanet eden sensin." dedim tane tane. "Nasıl beni suçlu gösterebiliyorsun?"

Hala yanında duran Mert'e bakıp "Bu kadar da omurgasız olunmaz." dedim başımı iki yana sallayarak. Mert kaşlarını çattı. "Anlamaya çalışıyorum Ada, birilerinin düşünmesi gerekiyor." dediğinde başımı salladım.

"Bol bol zamanın var tabii ama elini çabuk tut, Mira seni harcamadan sen kurtul." dediğim esnada Ata ayağa kalktı. Uzun süren sessizliğini bozacak gibiydi. Tam karşımda durdu. Ela gözleri parlıyordu, dudakları her an alayla yukarıya kıvrılacak gibiydi. "Peki sen?" dedi. "Sen bu kadar doğrucu musun Ada?"

"En azından sizin gibi iki yüzlü değilim." dedim. "Doğruculuğun yenilene kadar mıydı Adacık?" deyince kaşlarımı çattım. "Bu seninle aramızda olan bir problemdi." dedim. "Seninle hiçbir zaman doğrularımız olmadı zaten." dediğimde başını salladı ve ellerini pantolonunun ceplerine yerleştirdi.

"Madem bu kadar doğrucusun Ada, belki de babanın suçunu kabullenmelisin. Belki de babanın adi bir suçlu olduğunun farkına varıp şu doğruculuğunu bırakmalısın." dediğinde duraksadım. Bana bunu diyen kişinin Ata olmamasını dilerdim. Bu süreçte ne kadar yıprandığımı en çok o biliyordu. Küçük bir çocuğun elbette babasına ihtiyacı olurdu ama lise çağında, babama en muhtaç olduğum zamanda babamı kaybetmiştim ben. Yanına gidebiliyordum ama yanında değildim. Onun mutsuzluğunun benim için ne kadar büyük olduğunu en çok o biliyordu.

Biz iki düşman, aynı zamanda acılarını birbiriyle paylaşan iki dosttuk.

Ofisten sesler yükseldi.

"Babası hapiste miymiş?"

"Neden içeriye girmiş ki?"

"Ada kabullenemediğine göre büyük bir suç herhalde..."

"Biraz ağır oldu sanki. Neden aileyi karıştırdı ki şimdi?"

Hiçbir şey söylemek gelmedi içimden. Ne söyleyebilirdim ki şimdi? Sertçe yutkundum. Aslında bu ortaya çıktığı için değildi bu kırgınlığım, bu kırgınlığım Ata'ya bile değildi ki...Sadece kendimeydi tüm kızgınlığım. Nasıl da bu kadar aptal olup bunu paylaşabilirdim?

Sen kim birine güvenmek kim Ada? Daha kaç kez yenileceksin?

"Bunun doğru olmadığını biliyorsun." dedim zar zor bir fısıltıyla. Daha sonra yeni gelmiş olmama rağmen eşyalarımı aldığım gibi merdivenlere yöneldim. On sekiz kat inecek olmamı görmezden gelerek, aynı zamanda ağlamamaya çalışarak aşağıya inerken derin bir nefes aldım. "Bir şey yok bir şey yok." gülümsedim ama boğazıma öyle bir yumru oturmuştu ki ne yutabiliyordum ne dışarı atabiliyordum.

Otoparka inip arabamın yanına gittiğimde gördüğüm bedenle duraksadım. Ata tam olarak kapının yanında duruyordu. "Ne işin var burada?" dedim sadece. Kapıyı açmak istediğimde eliyle engel oldu. Ela gözleri çakmak çakmak parlıyordu sanki. "Öyle demek istemedim." dedi.

"Ne önemi var ki?" dedim. "Çok önemi var." dedi. "Özür dilerim."

"Sorun değil Ata, gerçekten sorun değil. Biz düşmanız değil mi?" itiraz etti. "Değiliz."

"Öyleyiz." dedim. "Belki on dakika öncesine kadar değildik, gerçi şimdi de değiliz. Kızıyorum, kızmıyorum değil ama kızdığım şey nasıl sana bu kadar değer verebilirim ki? Bu kadar aptal olup sana değer verdiğim için kızıyorum. Bazen seni düşmandan öte, dertleşecek bir dost olarak gördüğüm için kızıyorum."

"Bir anda ağzımdan çıktı." dedi alelacele. "Eğer niyetim kötü olsa neden bunca zaman saklayım mı Ada? Daha önceden söylerdim ama ciddiyim, seni asla isteyerek kırmam." başımı salladım. "Tamam."

"Gözlerin tamam demiyor ama." deyince gülmekle kızmak arasında kalmıştım. "Sözler zehirdir Ata. İçeride bunu diğerleri yapsaydı orayı terk eder miydim sanıyorsun? Sorun sadece sözler mi sence Ata? Babamın hapiste olduğunu bilmeleri beni ne kadar ilgilendirir? Sadece sana güvendim tamam mı?" dedim birden yükselerek. "Sen beni babamdan vuracak kadar zavallısın." göğsüne vurduğumda sessiz kaldı.

"Herkes yapsaydı da keşke sen yapmasaydın." dedim tekrardan bağırarak. "Çok kavgalarımız oldu, birçok kez kırdık birbirimizi ama asla birbirimizin açığından vuracak kadar düşmemiştik Ata. Hiç bu kadar düşeceğine de inanmamıştım zaten..." yüzümü buruşturdum. "Düşmüşsün." dedim. "Şimdi çekil önümden." deyip ittirdiğimde sessiz kaldı ve arabaya binişimi seyretti.

Gözlerindeki pişmanlığı görmüş olmam onu affetmem anlamına mı gelirdi? Arabayı bir hızla otoparktan çıkardıktan sonra sahil kenarına park ettim ve geriye doğru yaslandım. "Senin neyine kızım ya? Senin neyine?" diye kendime kızdıktan sonra ne titreyen dudaklarımı tutabildim ne de gözyaşlarımı.

Her şey üst üste gelmek zorunda mıydı sanki? Ben hangi biriyle baş edecektim?

"Lütfen." diye fısıldadım neye dediğimi bilemedim. Üç ay önce bir şirketteydim. Beni seven dostlarım, aşkla yaptığım bir işim vardı. Şimdi elimde hiçbir şey kalmamıştı. "Allah'ım lütfen ya! Lütfen ya." dedim ve ellerimi direksiyona yaslayarak alnımı da direksiyona yasladım. "Çok kötüyüm, çok kötüyüm." burnumu çektim.

Arabamın kapısının birden açılmasıyla yerime sıçrayıp sağıma döndüğümde bunun Akın olduğunu fark ederek kaşlarımı çattım. "Senin ne işin var burada?" ağlayan yüzüme baktı. "Çağırdın, geldim." dedi ve yüzü ellerinin arasına aldı. "Ne oldu sana?" dedi sakince ama bunun Akın sakinliği olduğunu biliyordum.

"Her şeyimi kaybediyorum." dedim birden. "Hiçbir şey kalmadı elimde. Çok mutsuzum Akın, arkadaşım bile yok artık. Sürekli arkama bakıp birisi bana ihanet edecek mi diye diken üstünde yaşamaktan çok yoruldum, sürekli güvendiğim insanlardan kazık yemekten de yoruldum." dedim bir nefeste.

"Ben herkesi anlamaya çalışıyorum ama kimse beni anlamaya çalışmıyor, anlıyor musun?" dediğimde "Ben anlıyorum." deyince itiraz ettim ve yanağımdaki elini ittirdim. "Anlamıyorsun Akın." dedim. "Kimse anlamıyor."

"Ben kimse değilim." dedi sakince. "Anlamıyorsun." dedim yeniden. "Anlamak için çaba bile göstermiyorsun ki." dediğimde derin bir nefes aldığını fark ettim. Arabadan indiğinde dudaklarımı büzdüm. Sanırım ağlamama daha fazla tahammül edemeyecek kadar çok yormuştum onu. Birden yanımdaki kapı açıldı, Akın belimden tutarak bedenimi ona doğru çevirdi ve bacaklarımın arasına girdi.

Islanmış yanaklarımı silerek "Ağlamandan nefret ettim." dedi kısık sesiyle ben boynuna sokulmuşken. "En çok gülmek yakışıyor sana. Nasıl bu kadar güzel gülebilirken ağlamayı kendine yakıştırabilirsin ki?" dediğinde boynuna iyice sarıldım.

Akın hiç sıkılmadan sırtımı okşayarak sakinleşmem için kulağıma fısıldadı. "Seni üzen herkesten, senin için intikam alabilirim." dedi. "Gözyaşının sebebi olan herkesin cehennemi olurum." devam etti. "Her hıçkırığın için onlara daha fazlasını yaşatabilirim." saçlarımdan öptü. "Seni anlamaya çalışmadığımı düşündüğün her dakika seni öpebilirim." dedi.

Elimin tersiyle burnumu sildim. "Yanımdasın." diye fısıldadım.

"Yanındayım."

"Geldin." dedim.

"Çağırdın." dedi.

"Her çağırdığımda gelir misin?" diye sordum.

"Her çağırdığında gelirim."

"Söz mü?" dedim çocuk gibi.

"Söz." dedi bana ayak uydurarak.

Gülümseyerek yanağından öptüğümde Akın'ın da sırıtan yüzüne baktım.


*


O olayın ardından dört gün geçmişti. Müdüre iş üzerinde çalıştığım için gelemediğimi söyleyip parantez içinde Akın yazdığımda hiç sıkıntı çıkarmamıştı. Şimdi ise stüdyodaydık. Akın'ı bir şekilde kabul ettirmiştim. Krem rengi koltuğun üzerinde oturup son okumaları yaparken beş dakika kalmıştı ama Akın hala gelmemişti. Stresle bacaklarımı oynatırken Mira, "Geleceğinden emin misin?" diye sordu. "Hayır bizi burada enayi gibi bekletme de."

Kaşlarımı çattım. "Git o zaman." dedim ters ters. "Sanki bir şey dedik." dedi Mira söylenerek. Gözlerimi devirdim. Bir gün fena halde elimde kalacaktı.

Aslıhan, yanıma gelerek "Cidden nerede kaldı?" diye fısıldadığında "Mesaj attı." dedim. Atmamıştı. "Trafikten dolayı gecikmiş biraz." başını salladı.

Ata, kameramanın başında beni izliyordu. "Gelmiyor." dedi müdür sonunda isyan ederek. "Nerede bu adam, Ada?" diye bana kızdığında "Gelecek." dedim net bir şekilde. "Birazcık sabredin."

"Sabret sabret nereye kadar?" söylendi.

Gelmiyordu.

Yarım saatin ardından da kimsenin gelmeyişiyle müdür başını iki yana salladı. "Çocuk kandırıyorsunuz sanki." dedi tersçe ve "Toplanın." dedi kameramanlara. "Durun durun." desem de dinlemediler beni. "Daha fazla bekletme istersen." dedi Mira.

"Sen bir kes." dedim sertçe. "Ops! Sanki ben yalan söyledim sana." dedi alayla.

Ona cevap vereceğim esnada bir çocuk koştur koştur içeri girdi. "Geldiler geldiler!" diye sevinçle zıpladığında herkes olduğu yerde duraksadı. Akın'ı tüm heybetiyle bana doğru yürürken gördüğümde kocaman sırıttım. Güzel bir takım elbise giymiş, düğmelerinin ilk üçünü açık bırakmıştı. Saçları dağınıktı ve yüzündeki çapkın bir gülümseme duruyordu. Esmer teni resmen parıl parıl parlıyordu.

"Ah efendim hoş geldiniz." dedi müdür bey bir anda. Ona gözlerimi devirip Akın'ın yanına gittim. "Geldin." dediğimde sırıttı. "Çağırdın"

Artık aramızdaki bir anlaşma mıydı bu?

Güzel hissettiriyordu.

Arkasına baktığımda "Bunlar kim?" diye sordum. Yaklaşık on kişiydiler. Ellerinde alet edevat ve hatta ışıklandırmalar bile vardı. "Çekim yapacağız ya bebeğim, o yüzden." dedi.

"Efendim bizim kameramanlarımız var zaten." dedi müdür. Akın ona bakmadı bile. "Sizinle röportaj yapacağımı da kim söyledi?" herkes kaşlarını çatmıştı, buna bende dahildim. Ne demek isityordu? "Anlayamadım efendim?" dedi müdür.

"Bu çekimi sizin ajansınız için yapmayacağım ki, sevgilimin yeni ajansını kutlamak için yapacağım." dediğinde "Ne?" dedim gülerek. "Akın, ne diyorsun?" elime bir kartvizit tutuşturdu. Gerçekten hayatımdaki en büyük şoku yaşıyor olabilirdim.

Ada Ajans.

"Akın sen ciddi misin?" diye sordum şok içinde. Bana şirket mi açmıştı? Akın bana ajans açmıştı! Ben bile şok içinde ağzımı açamıyorken odadan çıt sesi çıkmıyordu. "Sizde bir an önce kaybolsanız da biz bir an önce başlasak mı?" dedi Akın umursamaz bir biçimde. Güldüm elimi yüzüme kapatıp.

"Bu ciddi olamaz." dedi müdür bey. "Bize söz verdin." dedi bana dönüp. "Hayal kırıklığına uğradım." dedi.

Mira, "Ben demiştim." dedi. Onu baştan aşağıya süzdüğümde olduğu yerde kıpırdandı. Mira'nın özgüvensizliklerini biliyordum ama bu denli büyük olduğunun yeni farkına varmıştım. Mira, özgüvensizliğini bile arkadaşlarından çıkaracak bir insandı.

Omuz silktim. "Madem bu kadar düşüncesiz olduğumdan eminsiniz, size asıl düşüncesizliği göstermek istedim. Fena mı yaptım?" dedim sırıtarak. Çıt çıkmayan odanın sessizliğini Akın'ın kısık gülüşü doldurdu. "Gidelim." dedi Ata birden.

"Burada daha fazla durmanın bir anlamı yok." yanımızdan geçip giderken Akın'ın ona dik dik baktığını fark ederek çenesini tuttum ve kendime döndürdüm. Herkes söylene söylene ve hayal kırıklığı içinde stüdyoyu terk ederken "Sen ne yaptın?" diye sordum şok içinde.

"Bir saniye güzelim." dedi ve arkasına döndü. "Ne duruyorsunuz?" dedi arkasındaki adamlara. "İşe koyulun." bunu der demez herkes stüdyoya dağıldı. "Fena mı yaptım?" dedi bana dönerek. "Bana ajans açmışsın." dedim. Hala inanamıyordum. "Evet güzelim, sürekli tekrarlama ben açtım ya biliyorum." omzuna vurdum.

"Şok içindeyim burada ya! Biraz anlayış." dediğimde güldü ve belimden tutup beni kendine çevirdi. "Neden yaptın bunu?" dediğimde kafasını boynuma yasladı ve kokumu içine çekti. Ardından kulağıma doğru fısıldadı.

"Akın'ı seç, dünyaları önüne sersin." yanağıma tüy kadar öpücük doldurdu. "Aeron'u seç, cennet ve cehennemi bile ayağına getirsin. Benim küçük sevgilim."

☘️

Bolumu begendiniz miiii? Ata'nin boyle kahpelik yapmasi..benim bile aklimda yoktu gaakfhwjdhshd

Akin'im..Aeron'um ben sana kurban olurum, (gercek degil) GELDIN🤏🏻CAGIRDIN COK TATLI AGLIYORUMMMM

Akin'in Ada'ya ajans acmasini bekliyor muydunuz? dhwjhdwjfjskdj simdi digerleri dusundun hadii

instagramdan takip ederseniz cok sevinirim ama etmeseniz bile hesap acik<3 aksam saat 9'da soru cevaba katilabilirsiniz❤️
kullanici adim> siladhikayeleri

Hadi opuyorum sizi ask bebeklerr🫶🏼

Continue Reading

You'll Also Like

420K 22.5K 69
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...
1.3K 104 13
yurtdışın dan dönen karaca Kendi ni bir savaşın içinde bulur
1.2M 58.9K 50
Demir El çetesinin lideri Demirel kurbanlarını eline silah olarak taktığı demirden yapılma yapay bir elle kalplerini sökerek öldürdüğü için bu ismi...
4.9M 141K 119
+18 İÇERİR! "Soyun!" Şimdi ben ne yapacaktım? *** Leyla işe ihtiyacı olan bir genç kızdı ve Her şey gördüğü bir gazete ilanıyla başlamıştı. "OĞLUMA...