Mai, arabasını park edip indi. Stüdyodan içeri girdiğinde hiç oyalanmadan ilk katta ki tamamen İris'e ait olan odaya ilerledi.
Aklı sipariş ettikleri yemeklerde olsa da en azından yarım saatliğine hayallerini rafa kaldırıp iyi arkadaş rolüne büründü.
Yarım saat, sonra yemekler ile kesinlikle aşk yaşayacaktı.
Kapalı kapıyı çalma gereği duymadan içeri girdi. Arkadaşı bıraktığı pozisyonda duruyordu, tek fark üzerini giyinmişti.
" İyi en azından üzerini giyinme zahmetine girmişsin. "
Masanın önünde ki sandalyeyi çekip İris'in önüne koydu. Üzerinde ki ceketten sigara paketini ve çakmağını aldı. Ardından ceketi sandalyenin üzerine asıp oturdu. Paketten iki dal çıkartıp birini İris'e uzattı. Diğerini ise ucunu ateşleyip dudakları arasına yerleştirdi.
" İçmiyorum biliyorsun. "
" Aman," dedi içine çektiği dumanı serbest bırakırken. " Ölmezsin bir daldan merak etme. İstersen ağlamaklı bir şarkı açıp gözyaşlarına boğulalım ama daha o seviyede değilsin bence, şimdilik sigara ile idare et. "
İris, sigarayı alıp ateşledi. Arada içerdi, ya canı sıkılırsa ya da canı isterse. Hoş can sıkıntısını da götürmüyordu ama. Neyse.
" Ne yaşadınız kızla ? "
İris, dumanı içine çekip sakince bıraktı. Ters ters arkadaşına baktı. " Sana özelimi anlatmayacağım, Mai. "
" Yesinler senin özelini. Lan kız ayakta zor duruyordu amına koyayım. Ne yaşadın kızla ? "
İris, Mai'nin sorusunu görmezden gelip. " Hastaneye götürmedin mi ? "
" İstemedi, evine götürdüm. "
Derin bir nefes verdi,İris. Neden onu öylece göndermişti ki, kendini kötü hissetmişti belki de. Yanlış anlamıştı.
Son defa çektiği sigarayı yarısındayken söndürdü. Bir halta yaradığı yoktu zaten.
" İris. "
" Ne var, Mai. Ne ? "
" Neden bu kadar bocalıyorsun ? "
" Bocalamıyorum. "
" Ulan, " dedi Mai. İnsanı deli ederdi arkadaşı. " Şu haline bir bak. Bir saat içinde ne hale gelmişsin. Kırk yıllık aşkın tarafında terk edilmiş gibi duruyorsun. "
" Ne var halim de ? İyiyim ben. "
" He," dedi Mai kabaca. " İyisin he. "
" Mai,"dedi İris. " Neyi ima ettiğini farkındayım. "
" Şükür, bir şeyleri anlıyorsun demek hala. "
" Yanlış yaptım, bir anlık bir istek yüzünden hata yapacaktım. "
" İris, şuan bu ettiğin kelimeleri Mavi duysa kırılırdı. Ne hatası, kızdan etkilenmen hata mı ? "
İç çekti,İris. " Hata. Küçük Mai, hiç bilmediği duygular, hiç bilmediği bir dünya gibi ona göre belkide. Bir merak olabilir içinde ama sonu boka sarar. "
Mai, sinirle baktı arkadaşının gözlerine. " Bırak sarsın be. Ulan öyle konuşuyorsun ki sanki kaç tane ilişki yaşadında sonu boka sardı. Hayır bir de kız sanki 17 yaşında. Koskocaman insan. Neyin ne olduğunu biliyordur herhalde. Bunun Mavi ile bir alakası yok, sen korkak gibi davranıyorsun. Hem sen hep dersin ya akışına bırakmak lazım diye. Sende bırak o zaman. Ne yani sonunda acı çekersin veya üzülürsün diye sevmekten mi kaçacaksın. "
" Sevdiğimi nereden çıkardın. "
Mai, arkadaşına baktı. Onca dediği laftan sadece bunu çekip almıştı. İris'i tanıyordu, üniversite de başlayan arkadaşlıkları şimdiye kadar gelmişti. Emin olduğu bir şey vardı bu yüzden.
İris, Mavi'den etkileniyordu. Bundan emindi. Bu etkilenme öyle basit bir şey gibi de durmuyordu.
" Hadi sevgi olmasın,sen bu kızdan etkileniyorsun ve sonu kötü veya iyi ne fark eder. Sende biliyorsun, İris. Bu yüzden uzak tutmaya çalışıyor olabilirsin kendini ama nereye kadar. Sen daha Mavi ile çok yüz yüze geleceksin. Ne olacak o zaman. "
Verecek bir cevap ilk defa bulamadı, İris. İnkar etmiyordu, evet Mavi'den etkileniyordu ama...aması vardı işte.
İris bir kahraman değildi ama eğer Mavi ile bir seyler yaşasa savaşırdı. Peki ya, Mavi ?
Mai, durgunlaşan arkadaşına baktı. " Biz senle daha çok konuşacağız böyle galiba. Boku yedik. Neyse hadi simdi burda durmak istemediğine eminim. Merak ediyorsun onu. O zaman git, bende azcık internete ilişki uzmanı nasıl olunur ona bakayım. "
Kafasını geriye atıp güldü, İris.Ayağa kalktı. Cevapsız çok soru vardı ama şimdilik bunları bir köşeye bıraktı. Önce gidip Mavi'ye bakmalıydı.
" Gelecek bir müşteri vardı. "
Mai, bir dal daha çıkardı. " Ben hallederim merak etme. Senin kadar olmasam da yapıyoruz bir şeyler.Git sen. "
" Teşekkür ederim. "
Stüdyodan çıktı, İris. Motoruna bindiği gibi gaza basıp ilerlemeye başladı.
Kafasının içinde binbir düşünce geçiyordu. Eğlencekti sözde, kendisinden küçük ya belki kafa bulacaktı. İki hafta içinde bitecekti.
Bok biterdi.
Mavi'nin evine geldiğinde motoru park edip indi. Binadan içeri girip merdivenleri çıktı.
Derin bir nefes aldı ve zile bastı. Kapı saniyeler sonra açıldığında karşısında Mira vardı.
" O iyi mi ? "
Mira, İris'e yol verip. " İyi olacak."
İçeri girdiğinde İris'in tek isteği Mavi'yi görmekti ama Mira ona mutfağı işaret ettiğinde sesini çıkarmadan peşinden ilerledi.
Mutfağa girdiklerinde Mira ona hiçbir şey söylemeden eline su dolu bir kap ve içerisine de iki tane bez koyup. " Seni çok fena dövmek istiyorum ama şimdi değil. "
" Hakkın var. "
" Tabii var. Neyse sen şimdi içeri gidip az da olsa var olan ateşini düşür. Bende güzel bir nane limon kaynatayım. "
İris'in bakışları tezgâhın üzerineki tencereye kaydı.
" Tencerenin hepsini mi ? "
" Evet, kendisine gelsin diye."
Kaşları havalandı. İyi olsun diye zehirlemezlerdi umarım, Mavi'yi.
" Pekala, odası nerde ?
Mira, dolabı açıp limon çıkartırken. " Koridorun sonunda,uyuyor."
Mutfaktan çıkıp Mavi'nin odasına ilerledi. Uyuduğunu söylediği için sessiz olmaya çalışarak kapıyı aralayıp içeri girdi. Gece lambasının aydınlattığı odada bakışları direk olarak yatakta iki büklüm yatan kızı buldu.
Kapıyı kapattı. Elinde ki su dolu kabı yatağın yanında ki komodinin üzerine bırakıp yatakta boşluk olan yere oturdu. Mavi, dizlerini karnına çekmiş, bir elini yanağının altına koymuş diğer elini de yorganın üzerinden çıkarmış duruyordu.
Bunu defalarca kez söyleyebilirdi, çok güzeldi.
Elinin tersini uzatıp yanağını okşadı. Dudakları büzülmüştü. Kendini toparlayıp kabı aldı ve bezlerden birini sıkıp alnına koydu. Bir süre böyle devam etti. Odasında pek fazla dolanmadı. Özeline saygı duydu. Bir kere daha bezi değiştirdi ve kalkıp cama yaklaştı. Omzunu duvara yaslayıp dışarıyı seyretti. Bir saat içerisinde birçok defa Mavi'nin ateşini kontrol etti, bezi değiştirdi. En sonunda kabı alıp odadan dışarı çıktı. Suyu yenileyip geri dönmek istedi. Mutfağa girdiğinde Mira'yı elinde iki kupa ile aykata buldu. Elinde ki bir kupayı uzatıp. " Kahve ? " dediğinde İris elinde ki su dolu kabı tezgaha bıraktı ve kupayı aldı.
Sanırım biraz da Mira'yı dinleyecekti.
İkili mutfakta bulunan ufak masaya karşılıklı olacak şekilde oturdu.
" Arkadaşımı üzmüş gibisin. "
" Öyle oldu. "
" Neden öyle oldu ? "
İris, kahvesinden bir yudum aldı. " Bilmiyorum. "
" Onunla oyun mu oynuyorsun ? "
Gülümsedi, İris kendi ile oyun oynuyordu. " Hayır, " dedi. " Öyle bir şey değil. "
" Nasıl bir şey ? "
" Sadece, bir anlık gerçek dünyadan soyutlanmak üzereydik diyelim. "
" Kulağa kötü gelmiyor. "
" Sence öyle. "
Mira, İris'e baktı. Anlamaya çalışıyordu. Karmaşık bir ilişkinin içinde duruyolardı. O yüzden hayatlarına karışmak istemedi. Aslında İris'in ağzına çarpıp arkadaşımı üzme demek istiyordu, hatta kafasını masaya da vurabilirdi. Gerçi, İris ondan uzun duruyordu. Daha çok İris onu masaya çarpar gibiydi.
Gözleri korkuyla büyüdü. En iyisi kavga dövüşü aklından silmeliydi.
Kahvelerini bitirdikleri zaman Mira, ders verdiği öğrencisinin evinde kalan kitabını almak için ayaklandı. İris'i tembihleyip kapının önüne geldiler. Montunu üzerine giyerken hala konuşuyordu.
" Bir saat içinde dönerim zaten ama erkenden kalkarsa duş aldır ona olur mu ? "
İris, gözlerini devirmemek için zor tutuyordu kendini. " Olur, Mira. "
Kapıyı açıp dışarı çıktı Mira. " Unutma bak, nane limon da içireceksin."
" Unutmam,Mira. "
Mira, gülümseyip merdivenlerden inmeye başladı. İris, saniyeler sonra kapıyı kapatacaktı ki aniden kapıda tekrardan beliren Mira ile korkudan irkildi. Sıktı kendini. Korkusunu belli etmedi.
Mira ona gözlerini kısarak bakıp. " Ha, müstehcen şeyler yapacaksanız sesinizi kısın tamam mı ? Üst komşu yaşlı biri, sözde sağır ama adım atsanız duyar sizi. Çok ses çıkartmayın. "
Şaşkınlıkla kafa salladı sadece, İris.
Mira, bu defa gittiğinde İris kapıyı kapattı. Sırtını kapıya yaslayıp, sağ elini kalbinin üzerine bastırdı.
" Ödümü kopardı, siktir ! "
•°•°•°•°•°•°•